(Minghui.org) 1996 yılında Falun Gong olarak da bilinen Falun Dafa'yı uygulamaya başladım. Eşim, kızım ve ben son 20 yıldan fazla bir süredir birçok kez zulme uğradık. 13 yıl tutuklu kaldım. Cezaevinde bana zulmeden gardiyanların yanı sıra son 20 yıldır beni sık sık taciz eden polis memurları ve hükümet yetkilileriyle de yüzleşmek zorunda kaldım. Bu gruptaki insanlar, gerçeği açıkladığım ana canlı varlıklardır.

İsteyerek ya da istemeyerek Dafa uygulayıcılarına yapılan zulme katılanlar da Fa için gelmiş olan varlıklardır. Bunların çoğu kurtarılması gereken insanlardır. Onlara gerçekleri açıklama süreci aynı zamanda xinxing’imi düzeltme ve geliştirme sürecidir. Bu aynı zamanda Dafa uygulayıcılarının da misyonudur. Aşağıda, bunca yıl boyunca Yurtiçi Güvenlik Bölümü polisine gerçeği açıkladığım zamanlara ait uygulama deneyimlerimden bazıları yer almaktadır.

Yurtiçi Güvenlik Bölümü Polis Memuru: Emekli Olduktan Sonra Falun Dafa'yı Uygulayacağım

20 Temmuz 1999'da zulüm yeni başladığında Yurtiçi Güvenlik Bölümü polisleri tarafından sorguya çekildim, çünkü yerel gazeteye ve bazı hükümet departmanlarına Falun Dafa'ya iftira atılmasına karşı çıkmak için mektuplar yazdım.

Sorguyu yapan polis memuru bana onu tanıyıp tanımadığımı sordu çünkü kendisi, gizli görevde çalışıyordu ve uygulama alanımızda Falun Dafa’yı uyguluyormuş gibi yapıyordu. Şöyle dedim: “Falun Gong'da bir kayıt olmadığını biliyorsunuz. Gelmek isteyen istediği gibi gelir ve gider. Egzersizleri birlikte yapıyoruz ve sonra ayrılıyoruz. Sizi nasıl tanıyabilirim?”

Ona bir şey öğrenip öğrenmediğini sordum. Dedi ki, "Bu üç kategorideki insanların Falun Gong'u uygulama olasılıkları daha yüksek: memurlar, aydınlar ve hastalar. Her gün birlikte egzersizleri yapıyorlar ve Fa'yı çalışıyorlar. Hiçbir şey olağandışı değil.” Ona Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) neden Falun Gong'a zulmettiğini sordum. O, "Çünkü çok fazla insan Falun Gong’u uyguluyor ve sayıları ÇKP üyelerini aşıyor ve Bu ÇKP'yi tehdit ediyor." dedi. Ona buna inanıp inanmadığını sordum. “İnanmıyorum” dedi.

Ona neden Falun Dafa’yı uygulamaya başladığımı ve bundan nasıl fayda gördüğümü anlattım. Daha sonra diğer eyaletlerden uygulayıcılarla deneyim paylaşım toplantıları düzenlediğim için birkaç kez sorguya çekildim. Ona her seferinde gerçeği açıklayan broşürler verdim. Bir gün bana şöyle dedi: "Falun Gong'un Buda Okulu’na bağlı bir uygulama olduğunu biliyorum. Emekli olduktan sonra Falun Gong'u uygulayacağım.”

Şöyle dedim: "Sizi uygulamaya getiren şey ne olursa olsun, Falun Dafa'yı uygulamadınız mı? Lütfen uygulamaya devam edin. Falun Dafa, xinxing'in geliştirilmesini vurgular. Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine uyarsanız xiulian uyguluyorsunuz demektir.” Güldü.

Bölüm Şefi: Hainlere İhtiyacımız Var Ama En Çok Hainlerden Nefret Ediyorum

2000 yılında bir gün 10'dan fazla polis evime zorla girip her yeri yağmaladı. Falun Dafa'nın kurucusu Shifu Li'nin fotoğrafını alacak olan polis memuruna "Dur" diye bağırdım. Durdu ve dedim ki, “Az önce içeri girdiniz ve arama yaptınız. Yasalara uymanız gerekmiyor mu?” Grup lideri, Shifu'nun makalelerini bir uygulayıcıya verdiğimi söyledi. Ona herhangi bir yasayı ihlal edip etmediğimi sordum. Onları takip etmemi istedi. Yanlarına Shifu'nun birkaç makalesini aldılar ama hiçbir Dafa kitabını götürmediler.

Beni yerel polis karakoluna götürdüler. 10'dan fazla polis sırayla beni sorguya çekti. Makaleleri nereden aldığımı, kimin bana verdiğini, kiminle iletişime geçtiğimi sordular. Sorularına cevap vermedim ama onlara uygulama deneyimlerimi, Falun Dafa’yı uygulamak sayesinde nasıl fayda gördüğümü ve uygulayıcıların ölümcül hastalıklardan nasıl kurtulduklarını anlattım. Sanki hikaye dinliyormuş gibi beni dinlediler. Bütün gün geçmesine rağmen benden hiçbir bilgi alamadılar.

Gece karanlık ve ıslak bir odada tutuldum. Beni oraya koyarak benden bilgi alabileceklerini sandılar. Polis grubu ertesi sabah tekrar geldi. Grup lideri bana doğrudan şunu söyledi: “Önünüzde iki yol var. İstediğimizi bize söylerseniz serbest bırakılacaksınız. İkinci yol...” Ayağa kalktım ve sözünü kestim, “Ben ikinci yolu seçiyorum. Ne yapmak istiyorsanız onu yapın." Biraz şaşırdı ve sonra gülümseyerek şöyle dedi: "Güzelce konuşalım." Önceki gün olduğu gibi yeniden başladı ve Shifu’nun yeni yazıları hakkında sorular sordu. Onlara Falun Dafa'nın ne kadar muhteşem olduğunu anlatmaya devam ettim.

Bir restoranda öğle yemeği yediğimizde grup lideri önceki gece ishal olduğunu söyledi. Diğer polisler onunla şakalaştılar, “Sen Falun Gong'a zulmettin. Gördün mü? Karmak cezalandırma aldın.” Bana bunun karmak cezalandırma olup olmadığını sordu. Bunun yerine ona şunu sordum: “Ne düşünüyorsunuz? Başımızın üç karış üstünde tanrısal varlıklar var. İyiliğin ödüllendirilmesi ve kötülüğün cezalandırılması cennetsel bir prensiptir. Bu sadece ne zaman, şimdi ya da sonra olacağı meselesidir. Karmik cezalandırmanın gelecekte gelmesi daha tehlikeli.”

Grup lideri öğle yemeğinden sonra arabalarına binmemi istedi. Beni gözaltı merkezine geri göndereceklerini düşündüm. Bunun yerine beni eve götürdüler. Grup lideri ayrılmadan önce “Hainlere ihtiyacımız var. Ama en çok hainlerden nefret ediyorum. İnsanlar sizin en inatçı ve baş edilmesi zor bir kişi olduğunuzu söyledi. Bu gerçekten de doğru. Falun Gong'a olan sarsılmaz inancınıza hayranım. Shifu’n sizin gibi bir öğrenciye sahip olduğu için mutlu olacaktır.” dedi. Onu, "Shifu’nun öğrencisi olmaktan onur duyuyorum.” diyerek düzelttim.

Yurtiçi Güvenlik Bölümü Grup Başkanına Gerçeği Açıklamak

Yerel 610 Ofisi ve polis departmanından memurlar, uygulayıcıları dönüştürmek için hapishaneye gittiler. Hedeflerine ulaşana kadar durmayacaklarını iddia ettiler. Ben de onların listesindeydim. 610 Ofisi memurlarına şunu söyledim: "Uygulayıcıları dönüştürmek için hapishaneye gelmeniz yasa dışı. 610 Ofisi nasıl bir organizasyon? Beni neye dönüştüreceksiniz? Namussuz, kötü biri olmamı, başkalarıyla kavga etmemi mi istiyorsunuz?”

Şirketimden gelen kişiye şöyle dedim: “Bizim birbirimizi tanımamız kaderimiz. Hiçbir şey bilmiyorsunuz. Umarım beni dönüştürmezsiniz. Aksi takdirde, önceden belirlenmiş ilişkimiz sona erecek ve bu sizin ve aileniz için iyi olmayacak." Bütün bu süre boyunca hiçbir şey söylemedi.

Daha sonra yerel polis müdür yardımcısı geldi. Ona, "Beni dönüştürmek istiyorsanız benimle konuşmayın" dedim. "Hayır sadece sizinle konuşmak istiyorum" dedi. "Evet, sohbet edebiliriz. Siz polis teşkilatının müdür yardımcısısınız. Sizin sorumluluğunuz bölgemizdeki insanları korumak. Benimle sohbet etmek için nasıl oldu da hapishaneye geldiniz?” diye cevap verdim. Ayrılmadan önce pek konuşmadı.

Sonunda Yurtiçi Güvenlik Şubesinden bir grup başkanı geldi ve benimle sohbet etmek istedi. Budizm'e inanıyor ama Falun Dafa uygulayıcılarına karşı yürütülen zulme aktif olarak katılıyordu ve bizi dönüştürmek için çok çabalıydı. Adını duymuştum ama onu ilk kez şahsen görüyordum. Dört gün boyunca çeşitli konuları ele aldık. "Beni dönüştürmekten" bahsetmedi. Ben söylemek istediğimi söylerken o söylemek istediğini söyledi; tartışmadık.

Falun Gong uygulayıcılarının nazik ve iyi insanlar olduğunu söylediğimde, "Falun Gong uygulayıcılarının çok nazik olduğunu biliyorum. Eğer bir işletme sahibi olsaydım, Falun Gong uygulayıcılarını işe alırdım çünkü onlar aldatmazlar ve hile yapmazlardı.” dedi. Ona dedim ki: “Siz yetenekli bir insansınız. Tanrısal olana inanıyorsunuz. ÇKP ateist. Sizi sadece kullanırlar, ama önemli bir konuma getirmezler. Pek çok Budist kutsal kitabını bilmenize rağmen, siz yalnızca Budizm üzerine çalışan bir entelektüelsiniz. Gerçek bir uygulayıcı değilsiniz." Bana nedenini sordu. Şöyle dedim: "Eğer gerçek bir uygulayıcı olsaydınız, zulme katılmazdınız. Buda Okulu’ndaki insanlar iyiliği geliştirir. Eğer iyilik geliştirirseniz, merhamet geliştirirsiniz. Buda Okulu’nda xiulian uygulayanlar, uygulayıcılara zulmetmek için ÇKP'yi takip etmeyeceklerdir."

610 Ofisi görevlileri beni dönüştüremediler ve seansı dört gün sonra tamamladılar. Grup başkanına uzun bir mektup yazdım ve hayatına, Tanrısal olan ile önceden belirlenmiş ilişkisine değer vermesini ve Falun Dafa uygulayıcılarına iyi davranmasını umdum. Kendi iyiliği ve ailesi için onu Yurtiçi Güvenlik Bölümü'nden ayrılmaya teşvik ettim. Hapisten çıktıktan sonra görevinden ayrılarak bir gözaltı merkezinde çalıştığını duydum. Uygulayıcıları dönüştürmesi istendiğinde, karışmamak için bahaneler buluyordu.

2012 yılında tekrar tutuklandım ve çalıştığı gözaltı merkezinde tutuldum. Kendisiyle uzun bir konuşma yaptım. Kendisi sıradan bir Budist ve vejeteryan olduğunu söyledi. Ona bunun yalnızca ete olan bağımlılıktan kurtulmak olduğunu ve tüm insani takıntıların ve arzuların ortadan kaldırılması gerektiğini söyledim.

Gözaltı merkezindeki uygulayıcılar için bazı iyi şeyler yaptı ve sıkıntı yaşadıklarında onlara yardım etti. Hapishaneye nakledilmeden önce üçüncü kez uzun bir mektup yazdım ve ona Falun Dafa tarafından kurtarılma fırsatını kaçırmamasını söyledim.

Yurtiçi Güvenlik Bölümündeki Polise Gerçeği Açıklamak

Bir gün, bir uygulayıcıyı kurtarmak için bölgedeki Yurtiçi Güvenlik Bölümü grup başkanını görmeye gittim. Ofisine gittiğimde, birçok polisin bir bilgisayarın etrafını sararak Minghui web sitesine baktığını gördüm. Grup başkanına neden Minghui web sitesini ziyaret ettiklerini sordum. Falun Gong'un neler yaptığını öğrenmek istedikleri için her gün burayı ziyaret ettiklerini söyledi. Onlar için üzüldüm. Dafa'nın ilkeleriyle ölçüldüğünde, affedilmez günahlar işlemişlerdi. Neyse ki, pek çok polis kurtarılabilirdi, bu yüzden onlara gerçeği açıklamaya karar verdim.

Bir gün koordinatör uygulayıcı bana Yurtiçi Güvenlik Bölümü başkanı ve 610 Ofisi müdürünün Falun Dafa uygulayıcılarıyla konuşmak istediğini söyledi. Onlarla konuşmak isteyip istemediğimi sordu, ben de kabul ettim. Onlara gerçeği açıklamak ve hâlâ kurtarılabilecek olanları kurtarmak istiyordum. Onlara hiçbir şey için yalvarmayacaktım.

Birkaç uygulayıcı ve ben bir köy tatil yerinde kaldık ve üç gün boyunca Yurtiçi Güvenlik Bölümü başkanına ve 610 Ofisi müdürüne gerçeği açıkladık. Yemek zamanlarında bile onlara hep birlikte ve ayrı ayrı gerçeği anlattık, çeşitli sorularını yanıtladık.

Yurtiçi Güvenlik Bölümü başkanıyla bireysel olarak konuştum ve uygulayıcılarımızın neden geniş çapta tutuklandığını sordum. Bana, ÇKP'nin devlet tarafından işletilen Xinhua Haber Ajansı'ndan bir gazetecinin, merkezi hükümet için bir takside koltuğun arkasına yapıştırılmış Falun Gong yazıları gördüklerine dair dahili raporlar yazdığını söyledi. Sürücü gazeteciye bu tür olaylarla sık sık karşılaştığını söyledi. Gazeteci bazı dükkanları ziyaret etmiş ve dükkan sahipleri ona Falun Gong uygulayıcılarının dükkanlarında sık sık materyal dağıttıklarını söylemişti. Gazeteci Pekin'e döndükten sonra dahili bir rapor yazdı. O zamanki ÇKP Siyasi ve Hukuk Komitesi başkanı Zhou Yongkang, uygulayıcıların tutuklanması emrini verdi.

Bir gün, eski bir uygulayıcı polise bildiği birçok materyal üretim sahasından bahsetti. Yurtiçi Güvenlik Daire Başkanı, “Aslında sahaların tüm bilgilerine sahibiz ama henüz bunlarla ilgili bir şey yapmadık. Yukarıdan gelen emirler bizden uygulayıcıları tutuklamamızı talep ediyordu. Toplantıyı yaparken bilgi sızıntısını önlemek için cep telefonlarımızı teslim etmek zorunda kaldık. Başka seçeneğimiz yok; biz bu mesleğin içindeyiz ve onlar için çalışmak zorundayız. Sıkıştırıldık. Yukarıdan gelen emir, uygulayıcıları tutuklamamızı talep ediyordu. Buna uymak zorundaydık. Eğer uygulayıcıları tutuklarsak, siz de bizi Minghui web sitesindeki kötü kişiler listesine koyarsınız. Ben de listedeyim." dedi. Ayrıca bana şunu da söyledi: "İnancına sadık olan Falun Gong uygulayıcılarına hayranım. Dönüştürülmüş olanları küçümsüyorum. Falun Gong uygulayıcılarının çoğu nazik ve iyi insanlar. Komünist Parti Üzerine Dokuz Yorum’uokudum.”

Yerel uygulayıcılar bir süre Yurtiçi Güvenlik Bölümü polisine ve yerel polis karakoluna gerçeği yoğun bir şekilde açıkladılar. Bazı uygulayıcılar polise gerçeği açıklayan materyaller dağıtmak için karakola gitti ve onlarla şahsen konuştu. Bu kötülüğü dizginledi. Bazı polisler, Falun Gong hakkındaki gerçeği gördükten sonra, gelen uygulayıcıları korumaya başladı.

Bir gün polis, bir uygulayıcının materyal üretim tesisinin bulunduğu evine baskın düzenledi. Shifu’nun derslerinin ve Dokuz Yorum’un yüzlerce kopyasını aldılar. Uygulayıcı tutuksuz yargılanmak üzere kefaletle serbest bırakıldı. Bazı polisler uygulayıcının evini aradılar ve düzinelerce Dafa kitabı buldular ama onları evde bıraktılar. Bazıları kitapları ve materyalleri uygulayıcının evinin ön kapısının dışına koydu.

Geçen yıl bir uygulayıcı tutuklandı. Uygulayıcıyı serbest bırakmak için diğer uygulayıcılarla birlikte Yurtiçi Güvenlik Bölümü'nün başka bir başkanını görmeye gittim. Bu başkanı birkaç yıldır görmüyordum. Ona Yurtiçi Güvenlik bölüm başkanlarından bazılarının işlerini bıraktığını söyledim. Uygulayıcıları koruduğu için görevinde kalmasının uygulayıcılarımız için iyi olacağını söyledi. Ona şöyle dedim: “İşte bu nedenle hâlâ iyi düşüncelere sahipsiniz. Ama siz bu pozisyondasınız. Uygulayıcılarımıza zulmetmek için ÇKP'yi takip ediyorsunuz. Yurtiçi Güvenlik Bölümü’nüzdeki polis hala Falun Gong uygulayıcılarını tutukluyor.” Uygulayıcıların falanca günde biteceğini söylediğini iddia ettiği zulmün neden hâlâ bitmediğini sordu. Ben de şöyle dedim: “Zulmün ne zaman biteceğini düşünmenin zamanı değil, bunun yerine, zulmün biteceği güne kadar ulaşıp ulaşamayacağınızı ya da büyük yargılama başladığında bununla nasıl yüzleşeceğinizi düşünmelisiniz.”

ÇKP'nin iki kongresinden bir gün önce beni aradı ve belirli bir uygulayıcıyla iletişime geçip geçemeyeceğimi sordu. O uygulayıcı onunla temasa geçtikten sonra beni görmeye geldi. Yurtiçi Güvenlik Bölümü polisinin kendisini görmek istediğini söyledi. Oraya onunla gittim. Yerel polis karakollarının işbirliği yapmadıklarını düşündükleri uygulayıcıları tutuklayacağını öğrendik. O da onların listesindeydi. Yurtiçi Güvenlik Şube Müdürü, gerilimi azaltmak amacıyla karakol müdürüyle görüşmesi için bir toplantı ayarladı. Ayrıca uygulayıcımıza bu süre zarfında çok dikkatli olmasını da hatırlattı. Kendisine teşekkür ettim ve doğru olanı yaptığını söyledim.

Yurtiçi Güvenlik Bölümü Başkanı “Falun Dafa İyi” Diye Bağırdı

Polis, ÇKP'nin 18. Ulusal Kongresi öncesinde Falun Dafa uygulayıcılarını geniş çaplı tutuklamaya çalıştı. Bölgemdeki Yurtiçi Güvenlik Bölümü başkanı bazı polislerin evimi aramasına ve beni tutuklamasına yol açtı. Ben de ‘Bir arkadaşın diğer arkadaşını tutuklaması iyi değil’ dedim. Yukarıdan gelen bir emir olduğu için bir şey yapamayacağını söyledi. Sorgulanmak üzere polis merkezine götürüldüm. Gözaltı merkezine götürülmeden önce kontrol için hastaneye gönderildim. Beni kelepçelemedi. Hastane salonuna geldiğimizde heyecanlandı ve "Falun Dafa iyi!" diye bağırdı. Daha sonra bana ve diğer polislere “Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi” dedi. Biraz şaşırdım ve ona şöyle dedim: "Evet, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü gerçekten iyi."

Ona birçok kez gerçeği açıklamıştım. Gözaltı merkezinde tutulduğum sırada onunla iki saatten fazla bireysel olarak konuştum. O, “Falun Gong uygulayıcılarına hayranım. Sana hayranım. Falun Gong uygulayıcılarının tutuklanması yukarıdan gelen bir emir. Bunu yapmak istemiyorum. Senin kilit kişi olduğunu söylediler. Bir pişmanlık beyanı yazmanı istemiyorum, sadece bu bölgeyi terk etmeyeceğinize dair bir beyan yazmanı istiyorum. Daha sonra serbest bırakılacaksın." dedi. Bir süre sonra “Sanırım yazmayacaksın” dedi. Ben de "Yani biliyorsunuz. İnancımı nasıl bırakıp ruhumu satabilirim?” diye cevap verdim. Ona bir daha Falun Dafa'ya karşı suç işlememesini söyledim ve bu görevi bırakmasını istedim. “Seni mutlaka dinleyeceğim” dedi. Cezaevinden çıktığımda başka bir göreve getirildiğini öğrendim.

Yurtiçi Güvenlik Bölümünde polise gerçeği açıklama sürecinde, engellemeyle ve yerel uygulayıcıların yanlış anlamalarıyla karşılaştım. Uygulayıcılar onların kötü insanlar olduğunu düşünüyorlardı. Onları kurtarmak, benim büyük bir merhamet duymamı gerektiriyordu çünkü bana zulmedenler onlardı. Bu süreçte birçok takıntımdan kurtuldum.

İletişim içinde olduğum herkesi, hatta bana zulmedenleri bile, önceden belirlenmiş ilişkisi olan insanlar olarak görüyorum, çünkü onlar Fa için geldiler. Kurtarılıp kurtarılmayacakları ise, onların tercihiydi ve bu, Dafa’nın standartlarına göre ölçülecek. Onları reddedemezdim ya da onları kötü polisler olarak göremezdim. Onlara iyilikle davranmalı ve onları merhametle kurtarmalıyım. Bu, Falun Dafa'nın sınırsız merhameti ve aynı zamanda Dafa uygulayıcılarının sahip olması gereken engin zihindir.