(Minghui.org) Selamlar, saygıdeğer Shifu ve uygulayıcı arkadaşlar!

Falun Dafa'yı uyguladığımdan bu yana geçen on bir yıl boyunca, Shifu Li (uygulamanın kurucusu) yolumda bana eşlik etti. Dafa ile uyumlu olmayan birçok takıntıyı ve insani görüşleri bırakmayı öğrendim ve kendimi sürekli geliştirdim.

Zulüm sırasında üç kez tutuklandım. Ancak, beni korkutmalarına izin vermedim, sorumlulara Falun Dafa'yı anlattım ve zulmün neden yanlış olduğunu tekrar tekrar açıkladım. Misyonumun insanlara yardım etmek, gerçekleri öğrenmeleri ve kurtulmaları olduğu farkındayım.

Burada bazı deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.

Tutuklama ve Gözaltı

Aralık 2022'de Falun Dafa hakkında bilgi materyalleri dağıtırken ihbar edildim ve bir gün boyunca hapishanede tutuldum. Memurlar materyalleri nereden aldığımı bilmek istediler. Onlara cevap vermeyi reddettim. Bunun yerine materyallerin içeriğini anlattım ve memurlardan zulme katılmayı bırakmalarını istedim. Bazı memurlar anlayış gösterdi. Hatta içlerinden biri Çin Komünist Partisinden (ÇKP) ve gençlik örgütlerinden istifa etmeyi kabul etti.

Polis on iki günlük gözaltı kararı verdi. İtiraz ettiğimde bir memur bana şöyle dedi: "Bu bizim kararımız değil, daha yüksek bir makamdan gelen bir emir."

Bu süre zarfında pozitif koronavirüs vakalarının sayısı hızla arttığından, yerel gözaltı merkezi beni alamadı, bu yüzden polis beni serbest bıraktı. 8 Şubat 2023'te, Çin Yeni Yılı'ndan yaklaşık iki hafta sonra, beş polis memuru ve 610 Ofisi'nden birkaç ajan evime geldi. Evimi aradılar ve 46 Falun Dafa kitabına el koydular.

Onları durdurmaya çalıştım ve: "Falun Dafa bana Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerini takip ederek daha iyi bir insan olmayı öğretiyor. Bu hem benim hem de etrafımdaki insanlar için faydalıdır. Lütfen ÇKP'yi körü körüne takip etmeyin ve masum insanlara zarar vermeyin. ÇKP'nin yönergelerine göre bir hükümet yetkilisi, onlarca yıl önce olmuş olsa bile, kendi yetki alanındaki adaletsiz davalardan sorumlu tutulabilir. Adalet her zaman galip gelecektir - bu sadece bir zaman meselesidir. Umarım doğru kararı verirsiniz" dedim.

Buna rağmen, memurlar beni tutukladı ve çeşitli fiziksel muayenelerden geçirdikten sonra 10 Şubat'ta bir gözaltı merkezine götürdüler.

Hapishanede mahkumlara nezaketle davrandım. Onlara Falun Dafa'yı ve eğer vicdanlarının sesini dinlerlerse kutsanacaklarını anlattım. Onlar daha sonra geçmişte yaptıkları kötü işlerden pişman oldular ve gelecekte onları tekrarlamayacaklarını söylediler. Bazıları ÇKP'den istifa ederken, diğerleri de "Falun Dafa iyi, Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü iyi" sözlerini unutmayacaklarını ve tekrarlayacaklarını söylediler. Onlar için çok mutlu oldum.

17 Şubat'ta polis müdürü, devlet güvenlik müdürü ve ilçe polis departmanından birkaç memur da dâhil olmak üzere birçok memur beni sorgulamak için gözaltı merkezine geldi. Onlar benden, el konulan Falun Dafa kitaplarını ve materyallerini kimin ürettiğini öğrenmek istediler. Ayrıca Falun Dafa'yı bırakmam için baskı altında yazıldığını düşündüğüm kocam ve oğlumdan gelen mektupları da bana gösterdiler. Ben onları okumayı reddettim.

İlçe devlet güvenlik müdürü, Dafa kitaplarının ve materyallerinin üreten kişiyi açıklamazsam beni üç ila yedi yıl arasında hapis cezasına çarptırmakla tehdit etti.

"Bana komplo kurmaya ve ona göre davranmamı emretmeye çalışıyorlar. Bu mümkün değil. Ben Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü ilkelerini takip eden bir Dafa uygulayıcısıyım ve kimseye ihanet etmiyorum," dedim. "Siz suç işliyorsunuz; üç ila yedi yıl arasında ceza alacak olan sizsiniz, ben değil!" Memurların nutku tutulmuştu.

Devam ettim: "Eğer bunu diğer uygulayıcılara zarar vermek için bir bahane olarak kullanıyorsanız, bu daha da kötü. Ben zulümden korkmuyorum. Ölümcül göğüs kanserine yakalandım. Doktorlar üç yıldan fazla ömrüm kalmadığını söylediler. Ama ben hala hayattayım - on bir buçuk yıldır Falun Dafa'yı uyguladığım için sağlığım hâlen iyi."

Ayrıca onlara masum insanları destekledikleri takdirde koruma ve iyi şans ile kutsanacaklarını söyledim. Bütün bu süreç boyunca polis müdürü tek bir kelime bile etmedi. Ayrılmadan önce özellikle yanıma geldi ve "Her şeyin gönlünüzce olmasını dilerim!" dedi.

Gülümseyerek cevap verdim: "Ben de size ve ailenize en iyi dileklerimi sunuyorum."

Dört gün sonra, 21 Şubat'ta, bölge savcılığından iki memur beni sorgulamaya geldi. Biri: "Durumunuz ciddi çünkü üçüncü kez tutuklandınız" dedi. Sonra benden bir belge imzalamamı istediler. Ben reddettim ve bunun yerine onlara Falun Dafa ve zulüm hakkındaki gerçekleri açıkladım.

Yaklaşık 20 dakika sonra bir memur beni kefaletle serbest bırakacaklarını söyledi. Onlar benimle istedikleri zaman iletişime geçebilmeleri için cep telefonumu açık tutmamı talep ettiler.

Onlara yanlış bir şey yapmadığımı söyledim ve ayrıca Dafa uygulayıcılarına karşı iyi davranmalarını istedim. Eğer vicdanları ve nezaketleri ile masumları korurlarsa, kutsanacaklarını açıkladım.

Bir Avukat İle Görüşme

23 Şubat'ta polis memurları beni gözaltı merkezinden aldı ve karakola götürdü. Bana kocamın ve oğlumun beni serbest bıraktırmak için çok çalıştıklarını söylediler. Benim için 5,000 yuan (yaklaşık 640 Euro) kefalet ödemişlerdi.

Eve döndüğümde kocam bana bir avukat tuttuğunu söyledi. Eğer o gün serbest bırakılmamış olsaydım, avukat tahliyemi almak için gözaltı merkezine gidecekti.

Eve döndüğümde, önce duş aldım ve ardından Shifu Li'nin resmin önünde diz çökerek ona koruması için teşekkür ettim. Göksel gözümle Shifu'nun resmi altın rengi bir parıltıyla parladığını fark ettim. Bir Dafa uygulayıcısı olduğum ve Shifu'nun koruması altında olduğum için minnettardım.

Kocam ayrıca polisin gözaltında tutulduğum süre boyunca diğer uygulayıcılar hakkında bilgi almak için onu birkaç kez aradığını söyledi. Karşılığında bana daha hafif bir ceza vereceklerine söz vermişlerdi. Ancak kocam da cevap vermeyi reddetti.

Bunun yerine polise şunu söyledi: “Karım istediğini yapma ve istediği insanlarla birlikte olma özgürlüğüne sahip. Eğer sana bilgi vermektense hapse atılmayı tercih ediyorsa ben de bir şey söylemeyeceğim. Söyleyeceğimiz her şey başka bir ailenin daha acı çekmesine neden olabilir ve biz bunu istemiyoruz.”

Çok duygulandım ve kocama teşekkür ettim. "Biz gerçekten de birbirimize benziyoruz," dedim.

"O kadar çok şeye katlandın ki. Pişman mısın?” diye sordu. "Hayır, hiç de değil" diye yanıtladım. "Shifu Li ve Falun Dafa bana yeni bir hayat verdi ve bana daha iyi bir insan olmayı öğretti. Bunun için her zaman mutlu ve minnettarım."

20 Haziran'da avukatla görüştüğümüzde onun zaten tanıdığım eski bir savcı olduğunu öğrendim.

Yüksek Halk Mahkemesi ve Yüksek Halk Savcılığı'nın kararlarını çıkarıp okumam için bana verdi. İçeriğin Anayasa'da yer alan inanç özgürlüğüne aykırı olduğunu ve hukuka aykırı olduğunu söyledim. Daha sonra ona Falun Dafa'nın topluma faydalarını ve zulmün neden yanlış olduğunu açıklamak için iki saat harcadım. Ayrıca uygulayıcıların inançlarından dolayı ne kadar şiddetli bir şekilde kötü muameleye maruz kaldıklarını da anlattım.

Sonunda dedim ki, “Davam ne kadar ilerlemiş olursa olsun ancak beraat kararını kabul edebilirim. Umarım Dafa hakkında olumsuz düşünceleriniz yoktur ve beni suçlu bulup daha hafif bir cezaya çarptırmaya çalışmazsınız. Bu bana yardımcı olmaz, aksine zarar verir."

Avukat gitmeden önce şunu vurguladım: "Eğer mahkemede beraat talebinde bulunmaktan çekiniyorsanız, konuşmak zorunda değilsiniz. Kendi savunmam için ifade vereceğim. Bunu gerçekleri açıklamak için bir duruşma olarak görüyorum." Avukat başını sallayarak onayladı.

Kendinize Sadık Kalın

19 Temmuz'da eşim ve oğlum, davamın başka bir şehirdeki savcılığa devredildiğini bana bildirdiler. Yetkililer benden her iki yerdeki polis ve savcıların önünde Falun Gong'dan vazgeçtiğimi belirten bir beyanı imzalamamı istedi.

Diğer boyutlarda iyiyle kötü arasında bir savaş olduğunu biliyordum, bu yüzden sessizce doğru düşünceler gönderdim. İçimden, "İkiniz de Falun Dafa'nın iyi olduğunu ve benim masum olduğumu biliyorsunuz. Eğer beyannameyi imzalarsam, Dafa'yı uyguladığım için suçlu olduğumu kabul etmiş oluyorum. Bu Dafa için bir utanç olur. Xiulian uygulaması ciddi bir konudur; böyle bir hata yapmamalıyım" dedim.

Şöyle devam ettim, "Falun Dafa'yı uygulamaya başladıktan sonra olumlu yönde değiştiğimi gördünüz. Bu kaotik dünyada Falun Dafa insanlara iyi olmayı öğretir. O insanlık için tek umuttur."

Birkaç dakikalık sessizlikten sonra oğlum, "Sen her zaman başkalarına karşı düşünceli olmaktan bahsediyorsun. Beni umursamıyor musun?"

Oğlum kendisinin ve kocamın Falun Dafa'nın iyi olduğunu bildiklerini söyledi. Onlar da Shifu'ya minnettarlar. Ama bana zulüm edilmesine izin veremezlerdi. “Sen ve babam bu aile işini kurmak için 30 yıldan fazla bir süredir çok çalıştınız ve her şey yolunda gidiyor. Zorlukları biliyoruz. ÇKP iktidarda ve bizim onu takip etmekten başka seçeneğimiz yok. Bildiriyi imzalar ve inancından vazgeçersen her şey biter ve normal bir hayat yaşayabiliriz. Bana öyle geliyor ki birisi elinde bıçak tutuyor ve seni öldürmek istiyor ama sen yine de ona doğru koşuyorsun. Ağlamak üzereyken, "Neden kenara geçip yoldan çekilmiyorsun?" diye sordu.

Oğluma benim için endişelenmemesini söyledim. "Gerçeği savunmak kolay değil. Bütün bunlara tek başıma katlanmaya kararlıyım. Eğer bu senin ya da baban için çok fazlaysa, boşanma davası açabiliriz ve sen de beni annen olarak kabul etmediğini açıklayabilirsin. Eğer bunu yaparsak, bu senin veya benim suçum değil. Bu, sayısız aileye tarifsiz acı ve ıstırap veren acımasız ÇKP'nin suçudur."

Oğlum "Sen her zaman benim annem olacaksın," diye cevap verdi.

"Pekâlâ o zaman," diye cevap verdim. "Bu durumda, biz hala bir aileyiz ve bu zor zamanlarda birbirimize destek olmalıyız. Belki de bu sınavda bana yardım etmek senin görevindir."

Bir saat boyunca doğru düşünceler gönderdim. Daha sonra zulme karşı koyma konusunda daha fazla deneyime sahip yerel bir uygulayıcı aramaya karar verdim. O benim davamı Minghui.org'a göndermeyi ve zulmü ifşa etmeyi teklif etti. Başka bir uygulayıcı okumam için deneyim paylaşımları ve yanı sıra Minghui.org'dan yasal bilgiler ve ÇKP'nin acımasızlığını ve yalanlarını açığa vuran makalelerin çıktısını verdi.

Ertesi gün oğlumla birlikte savcılığa gittim. Doğru düşünceler göndermeye devam ettim ve yol boyunca Shifu'nun şiirini tekrarladım:

"Eğer korkuya sahipseniz,

sizden istifade edecektir.

Eğer düşünceler doğru ise,

şeytan çökecektir.

Bir uygulayıcının zihni,

Fa ile doludur.

Doğru düşünceler yollayın,

ve çürümüş şeytanlar dağılıp yok olsun.

Tanrılar dünyada yürüyor, Fa'yı onaylatıyorlar."  (Hong Yin ll, Korkacak Ne Var?)

Savcılığa geldiğimizde polisin ve başka bir savcının da orada olduğunu fark ettim. Hiçbir şey imzalamamı istemeden dosyayı hızla kapattılar. Sanki yoğun bir zulüm sona ermiş gibiydi.

Kocam Benim İçin Adalet İstedi

Uzun yıllar boyunca kocam ve ben birçok öğrenciye, yoksul aileye ve diğer kuruluşlara maddi destek sağladık. Kocam bana yardım etme çabası içinde bu insanlara da ulaştı. Onlara yaşadığım zulmü anlattı ve benim hakkımda bir beyan yazıp yazamayacaklarını sordu.

"Karım daha iyi bir insan olmak için Falun Dafa uyguladı ve bu yüzden zulüm gördü. O hapis cezası ile karşı karşıya. Eğer yapabilirseniz lütfen ona yardım edin," dedi.

Sonra şunu ekledi: "Karım bana sık sık toplum ne kadar değişirse değişsin, vicdanımızdan vazgeçmememiz gerektiğini söyledi. Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerini takip etmek en iyisidir. Falun Dafa sayesinde sağlığına kavuştu ve daha iyi bir insan oldu. Hepimiz buna şahit olduk!"

Bana destek olmak için birçok kişi ve kurum teşekkür mektupları yazdı ve kocam bunları savcılığa iletti. Şu anda davam hâlâ devam etmekte. Fakat bir Falun Dafa uygulayıcısı olarak Shifu'nun beni koruduğunu biliyorum. İnsanların gerçekleri öğrenip gelecekleri için doğru kararı verebilmeleri için bu durumu en iyi şekilde değerlendireceğim.