(Minghui.org) COVID-19'un patlak vermesinden bu yana, Minghui web sitesi, Çin'de "Falun Dafa iyi" ve "Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi" ifadelerini duymaktan memnun olan ve ÇKP'den (Çin Komünist Partisi) ve bağlı örgütlerinden ayrılmaya istekli olan birçok insan örneği yayınladı. Bazı durumlarda, daha önce Falun Gong hakkındaki gerçekleri dinlemeyi, bunlara inanmayı reddeden ve ÇKP’den ayrılmayı reddeden bazı kişiler, bu sefer ÇKP'den ayrıldılar. 50 yılı aşkın bir süredir ÇKP'nin bir üyesi olan babamın, yakın zamanda ÇKP'den nasıl ayrılmak istediğine dair bir örneği paylaşmak istiyorum.

Babam emekli olmadan önce sınır bölgesinde komutandı ve ayrıca orduda Parti sekreteri olarak görev yapmıştı. Her gün ÇKP'nin haber yayınlarını izliyor ve ÇKP'nin sözcüsü People's Daily'yi okuyordu. Evde ÇKP'yi eleştiren olursa sinirlenirdi.

Polis departmanları, savcılık, yargı, mahkemeler ve ordudaki personelin beyinlerinin yıkanması, Temmuz 1999'dan bu yana devam eden Falun Dafa'yı karalama kampanyası sırasında ÇKP'nin en önemli öncelikleri olmuştur. Bu insanların defalarca Falun Dafa hakkındaki söylentileri ve karalamaları izlemeleri ve dinlemeleri sağlandı. Beyin yıkamayı pasif ve hissiz bir şekilde kabul ettiler.

Zulmün başlangıcında babamın bana şöyle şeyler söylediğini hatırlıyorum: “Devam et, bir binadan atla ve intihar et. Küçük kayıt cihazını Falun Dafa'nın yabancı güçlerinden mi aldın?” (Aslında işyerim tarafından bana bir yararı olur diye verilmişti.) Babam erkek kardeşlerimi ve kız kardeşlerimi, yengemi ve eniştemi bir araya toplayıp bana karşı “aile mücadelesi toplantısı” düzenledi. Uygulayıcıların birbirleriyle iletişim kurmasını "komplo kurmak" olarak adlandırdığını hala hatırlıyorum. Şöyle cevap verdim, “Senin, arkadaşlarının ve akrabalarının birbirinizle sohbet etmenize toplantı deniyor, peki bizim durumumuzda bu, neden komplo haline geliyor?” O aile toplantısından önce içimden Shifu Li'den (Falun Dafa'nın kurucusu) bana bilgelik vermesini rica ettim, bu sayede onlara çok akıllıca cevap verdim. Babam mantıklı bir şekilde cevapladığım birkaç soru daha sordu. Dili tutulmuştu. "Aile mücadelesi toplantısı" aceleyle sona erdi.

Komünist Parti Üzerine Dokuz Yorum’un yayınlanmasından bu yana gerçeği açıklıyorum ve insanları ÇKP'den ayrılmaya ikna ediyorum. Bir keresinde babamın, eski emrinde çalışanını ÇKP’den ayrılması için ikna etmeye çalıştım. Vazgeçmedi ve durumu babama anlattı. Daha sonra babam bana sorduğunda, itiraf etmeye bile cesaret edemedim. Tüm bu yıllar boyunca, babamla ÇKP’den ayrılma konusunda konuşmaya cesaret edememiştim.

Zulmün ilk yıllarında babam ve diğer aile üyeleri üzerimde daha fazla baskı yapmadılar, çünkü mahalle komitesi tarafından taciz edilmedim veya başka türlü bir zulme maruz kalmadım. Hatta bazen babam bana yardım da etti. Bir keresinde bazı uygulayıcıları gelip uygulama deneyimlerini paylaşmaları için davet etmiştim. Babama diğer dairesinin anahtarını ödünç alabilir miyim diye sordum. Bana verdi ve benim ve diğer uygulayıcıların paylaşmak için kullanmasına izin verdi.

Falun Dafa'dan vazgeçmek için bir bildiri yazmayı reddettiğim için 2006 yılında iyi maaş aldığım işimi kaybettim. 2010 yılında ailem ve ben Devlet Güvenlik görevlileri tarafından korkutulduk ve tehdit edildik, bu durum özellikle babamda büyük bir korku ve acıya neden oldu.

Tekrar yurtdışına çıktıktan sonra sık sık ailemi aradım. Telefona genellikle annem cevap verirdi ve babam nadiren cevap verirdi. O baktığında, sadece kısa sohbetlerimiz olurdu. Ona üç kez mektup yazdım ve aldığım cevaplar temelde Çin'in ÇKP'nin liderliği sayesinde ne kadar güçlü olduğu vb. hakkındaydı.

Son yıllarda babamla telefonda konuştuğumda, yurtdışındaki hayatım ve çocuklarım hakkında konuşarak onu rahatlatmak için başlangıç yaptım, çünkü neredeyse 10 yıldır Çin'e dönmedim ve onun bana çok önem verdiğini biliyorum.

20 gün önce her zamanki gibi merhaba demek için annemi aradım. Ondan "Falun Dafa iyi" diye tekrarlamasını istedim. Daha sonra annemden bu sözleri onunda tekrarlaması için babama söylemesini istedim. "Ona söylemeyeceğim," diye yanıtladı annem, "korkarım beni azarlar." dedi.

Bu sefer telefonu babam aldı ve sesi sakindi. Biraz sohbet ettik. Ona kendisine dikkat etmesini hatırlattım, çünkü salgın korkunçtu. "Tanrısal, Budalar ve Bodhisatvalar beni kutsasın ve Tanrı beni kutsasın" dedi. Sözlerini dinledim ve şöyle dedim: "Bodhisatva'lardan ve Tanrı'dan koruma istiyorsun, ama onların hepsi tanrısal. Sen ateistlere katıldın, peki tanrısal olan seni nasıl korusun? Ateistlerden kendini ayırmalısın ki tanrısal olan seni korusun. Ayrılmak için iş yerine gitmene gerek yok, bu yüzden hiçbir şeyi etkilemeyecek. Sadece kalbinden çekilmen gerekiyor, ki Tanrı bilsin. Tanrı'dan korunmak istiyorsan, takma isim kullan ve ateist örgütten ayrıl." Sonra dedim ki, “Çin'de 'Kalpte bir düşünce gelişince, bunu yer de gök de bilir' diye bir söz yok mu? Tanrılar ve Budalar her şeyi bilir; onlar sadece insanların kalplerine bakarlar!”

Babam güldü ve devam ettim, "Sana iyi bir isim vereyim Fushou, bu da mutluluk ve uzun ömür anlamına geliyor. ÇKP'den ayrılmak için bu ismi kullan.” Şöyle cevap verdi, “iyi! iyi!" Daha sonra ondan "Falun Dafa iyi" ve "Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi" sözlerini tekrarlamasını istedim ve bu sözleri içtenlikle tekrarlarsa mucizelere tanık olacağını söyledim. Ona bu sözleri tekrarlayarak kutsanan büyükannemi örnek verdim.

Büyükannem şimdi 98 yaşında ve uzun ömürlülüğü ailemizde bir rekor kırdı. Fiziksel olarak güçlü, sağlıklı ve hızlı düşünüyor. Dedim ki, “Bu sözlere en çok büyükannemin inandığını biliyorsun. 17-18 yıl önce (neredeyse 80 yaşındayken) büyükannem bizimle yaşarken bir keresinde tek başına yürüyüşe çıktığını hatırlıyorum. Ama yaklaşık iki dakika sonra geri geldi. Ona ne olduğunu sorduk. Birinci kata indiğinde bir basamağı kaçırıp düştüğünü ve bu yüzden geri geldiğini söyledi. Büyükannem çoraplarını çıkardı. Kız kardeşim ve ben ayak bileğinin burkulmuş ve ayağının üst kısmının morarmış olduğunu gördük. Kız kardeşim ve ben 'Acıyor mu? İyi misin?' Büyükanne, ‘Acımıyor. Düştüğüm zaman sadece bu iki cümleyi tekrarlamayı düşündüm.’” dedi.

Babam bunu duyunca tekrar güldü. “Büyükannen benden annene de bu sözleri tekrarlamasını söylememi istedi!” dedi.

Uzun ömürlü büyükannemden bahsetmişken, onu yıllardır görmedim (çünkü Falun Dafa’yı uyguluyorum, şu an için Çin'e geri dönemem). Falun Dafa'nın iyi olduğuna ve Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü'nün iyi olduğuna içten inancından dolayı kutsamalarla ödüllendirildiğinin daha birçok örneği var. Bunları annemin küçük kız kardeşi teyzemle telefonda konuşunca öğrendim. Teyzem ve anneannem aynı şehirde yaşıyorlar. Bazen teyzem anneannemi ziyaret eder, bazen de birlikte dışarı çıkarlar. Teyzem, anneannemin ne kadar güçlü ve sağlıklı olduğunu görünce ona, “Sağlığın oldukça iyi!” diyerek iltifat ederdi. Daha sonra büyükannem ona, “Ben sadece iki cümleyi tekrarlıyorum. Birkaç kez düştüm ve sadece bu iki cümleyi tekrarlayarak tamamen iyi kaldım ve hiçbir sorun yaşamadım.” dedi.

Babamın ÇKP'den ayrılmayı kabul etmesi beklentilerimin biraz ötesindeydi. Ama bunu düşündükten sonra, bu doğal bir mesele gibi görünüyordu. Yıllar geçtikçe, nadiren bahsetmeme rağmen, babam kayınvalidemin Falun Dafa'yı uygulamak sayesinde fayda gördüğüne tanık oldu ve kayınvalidem de ona bundan bahsetti. Falun Dafa'yı uygulamaya başladıktan sonra daha nazik ve daha evlada yakışır biri oldum, ki babam bunu kabul etti ve övdü. Ona gerçeği çokça açıkladığım üç mektup yazdım ve büyükannemin içtenlikle "Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi" sözlerini tekrarlayarak yaşadığı faydalardan bahsettim. Sanırım babamın kalbi gerçekten duygulandı ve ince bir şekilde etkilendi.

COVID-19 ile karşı karşıya kalan babam hayatındaki en mantıklı kararı verdi: ÇKP'den ayrıldı!