(Minghui.org) 2022'nin sonunda Çin Komünist Partisi (ÇKP) "Sıfır COVID" politikasını aniden sona erdirdiğinde, virüs tüm ülkeye orman yangını gibi yayıldı. Maalesef altta yatan birden fazla sağlık sorunu olan erkek kardeşim enfekte oldu ve çekilen röntgende akciğerinin %80'i "beyaz" görülüyordu. Çin'de genellikle "beyaz akciğer" hastalığı olarak adlandırılan bu bulgu, akciğerlerin yeterince hava almadığını ve solunum güçlüğü yaşandığını gösterir. Neyse ki, hastanedeki onca “beyaz akciğer” hastası arasında hayatta kalan tek kişi o.

Erkek kardeşimin yıllardır altta yatan birkaç hastalığı bulunuyordu. Şeker hastasıydı ve her gün insülin olması gerekiyordu. 2012 yılında kontrol edilemeyen bir kanama yaşadı ve hastanenin acil servisine sevk edildi. Trombositopeni teşhisi kondu ve normal kan pıhtılaşmasını sürdürmek için ilaçlara güvenmek zorunda kaldı. Daha sonra geçirdiği kalp krizinden sonra stent takıldı. Daha da kötüsü, her gün diyaliz gerektiren böbrek hastalığı vardı.

ÇKP'nin 2022'nin sonunda tüm pandemik kontrolleri terk etmesi onun için bir felaket oldu. Kısa süre sonra tüm hastaneler ve klinikler enfekte hastalarla doldu. Kardeşimde de belirtiler vardı. Solunum güçlüğü, öksürük ve balgamında kan vardı. Ay Yeni Yılının altıncı gününde yerel bir hastaneye gitti. Ancak hastaneye girdikten hemen sonra bir doktor ona bağırdı ve gitmesini söyledi. Ağabeyim bazı ilaçlar için doktora yalvardı ama doktor onu görmezden geldi.

Başka seçeneği olmadan başka bir hastaneye gitti ve yine reddedildi. Neyse ki doktorlardan biri semptomlarını hafifletmek için ona bir infüzyon vermeyi kabul etti, ancak o, "Burada kalsan bile, kısıtlı imkanlarımız nedeniyle seni tedavi edemeyiz, büyük bir hastanede tedavi olman gerek" dedi. İnfüzyondan sonra beklenmedik bir şekilde kardeşimin durumu daha da kötüleşti. Ailesi onu, eşinin erkek kardeşinin çalıştığı hastaneye götürdü. Genellikle Çin'de bir hastanın bağlantıları varsa bekleme sırasını atlayabilirdi.

Sonunda kardeşim kabul edildi. Ancak sonraki dört gün boyunca hiçbir doktor onunla ilgilenmedi. Daha sonra bunun hastanede ilaçların bitmesi nedeniyle olduğunu öğrendik. O sırada ciğerlerinin %80'i "beyazdı". Nefes alamıyordu. Yüzü, kolları ve elleri ödemliydi. Uzanmaya çalışsa öksürüğü durduramıyordu ve balgamında kan vardı.

Kardeşim beni hastanede görünce “Abla çok ağrım var, dayanamıyorum artık” diye ağlamaktan kendini alamadı. Ben de ona "Korkma. Sana söylediğim hayırlı sözleri hala hatırlıyor musun? Şimdi tekrar et: ‘Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi.’ Bunu içtenlikle yaparsan, bir mucize gerçekleşir.” dedim.

Kardeşim ve eşi bu cümleleri içtenlikle tekrarladılar. Bir an sonra kardeşim uzanabildi! Herkes şaşırdı ve biraz rahatladı. Ertesi gün hastaneye gittiğimde kardeşim çok daha iyiydi. Bunun ardından durumu iyileşmeye devam etti. Karısı bize, tüm ailenin her gün hayırlı sözleri tekrarladığını söyledi.

Yengem ve çocukları arasında başka şaşırtıcı bir şey daha oldu. Her gün hastaneye gidiyorlardı ama o zamanlar hastane koridorları bile COVID-19 hastalarıyla dolu olmasına rağmen hiçbiri enfekte olmadı.

Herhangi bir ilaç kullanmadan kardeşim yavaş yavaş iyileşti. Doktor başparmağını kaldırarak ona, "Gerçekten çok şanslısın. Bu hastanede, aynı durumdaki tüm hastalar öldü. Hayatta kalman bir mucize!” dedi.

Tüm aile, Falun Dafa'nın olağanüstü ihtişamına tanık oldu. Falun Dafa'nın kurucusu Shifu Li Hongzhi'ye minnettarlar.