(Minghui.net) Ben 1996 yılından beri Falun Dafa'yı uygulayan yaşlı bir Falun Dafa uygulayıcısıyım. Uygulama yaptığım yıllar boyunca birçok zorluğa rağmen yolumda kararlı kaldım. Zulüm başladıktan sonra Falun Dafa'yı özgürce uygulama hakkını savunmak için Pekin'e gittim. Zulüm boyunca kararlı bir şekilde xiulian uygulamaya devam ettim.

Ayrıca gerçeği açıklamak için bilgi materyalleri ürettim ve dağıttım. Bir gün evim yasadışı olarak arandı. Daha sonra, yasadışı zorunlu çalışma kampına ve bir beyin yıkama merkezine gönderildim. Bu zorluklar sırasında Fa'yı gayretli bir şekilde çalışmaya devam ettim. Sonunda Shifu’nun bize Kozmos'un Büyük Yasasını öğrettiğini fark ettim. Shifu, bizden Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü standartlarına uymamızı istiyor. Shifu'nun Fa-öğretileri her zaman zihnimde mevcut, böylece güçlü doğru düşünceleri ve tanrısal düşünceleri koruyabiliyorum. Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü ilkeleri tarafından yönlendirilmenin yanlış bir tarafı yoktur. Xiulian uygulama sürecinde karşılaştığım zorluklar ne olursa olsun, eğer kendimi gerçek bir uygulayıcı olarak görür, doğru düşüncelerimi korur ve buna göre hareket edersem, tüm engellerin üstesinden gelebilirim.

Size aşağıdaki deneyimimi anlatmak istiyorum:

2004 yılında Falun Dafa'yı savunduğum ve uygulamaya devam ettiğim için yasadışı olarak bir gözaltı merkezinde hapsedildim. O yıl hava çok soğuktu, eksi 13 derece idi. Ben 35 numara ayakkabı giyiyordum, ama polis benden para ödememi istedi ve bana bir çift 43 numara bez ayakkabı verdi. Beni 505 numaralı hücreye götürdüler. Oradaki mahkûmlar, katiller, kundakçılar, uyuşturucu bağımlıları ve şiddet suçlularıydı. Diğer mahkumların hepsinin yatağı vardı, fakat ben soğuk beton zeminde uyumak zorunda kaldım. Hava eksi 13 dereceydi. Tüm kapılar ve pencereler açık olduğu için hücrede soğuk bir rüzgar esiyordu. Bana her gün sadece bir kova sıcak su veriliyordu. Ben bir Dafa uygulayıcısı olduğum için onlara Falun Dafa hakkındaki gerçekleri açıklamam gerektiğini düşündüm. Onlara bazı deneyimlerimi anlattım ve uygulamanın hastalıkları yok etme ve sağlığı iyileştirme üzerindeki harika etkisini açıkladım. Bize nasıl iyi bir insan olmayı öğrettiğini anlattım. Ayrıca onlara iyiliğin ödüllendirildiğini ve kötülüğün cezalandırılacağını açıkladım. Beni dinlemekten mutlu oldular. Mahkumlar her gün zorla çalıştırılıyorlardı ve bazen ben de onlara yardım ediyordum. Zamanla daha da sakinleştiler ve artık çok fazla tartışmıyorlardı.

Bir gün bir kadın polis demir kapıdan bana sordu: "Hâlâ uygulama yapıyor musun?" Sakince cevap verdim: "Evet, uyguluyorum. Son nefesim kalmış olsa bile sonuna kadar uygulayacağım. Falun Dafa, Buda Okulunun bir uygulama yöntemidir. Eğer Dafa'ya karşı olumlu bir tutumunuz varsa, cennet tarafından mutluluk ve huzur ile kutsanacaksınız." Bir süre sonra beni ofisine çağırdı ve sordu: "Onlara ne söyledin? Sen buraya geldiğinden beri orası çok daha huzurlu." Ona Shifu’nun bize iyi bir insan, asil ahlaklı bir insan olmayı öğrettiğini söyledim, sonra Shifu'nun sözlerini okudum. Mahkumlara neden kötü şeyler yapmamaları ve neden iyi bir insan olmaları gerektiğini anlattığımı söyledim. Kadın polis şöyle dedi: "Çok iyisiniz. Ama farklı bakış açılarımız var ve hükümet buna izin vermez, aksi takdirde sizinle iletişimde kalmak isterim."

Yavaş yavaş mahkumların bana karşı tavırları değişti. Bazıları battaniyelerini bana getirip yere serdiler. “Beton zeminde uyumak için hava çok soğuk. Birkaç gün buna bile dayanamadık, ama sen bu yaşta neredeyse bir ay boyunca beton zeminde uyudun ve vücudun hala iyi durumda" dediler. Onlar Falun Dafa'nın mucizelerini deneyimlediler. Egzersizleri yaptığımda, onlar benim için nöbet tutuyorlardı. Hatta hücre lideri battaniyesinden bir miktar pamuk koparıp ayakkabıma koydu ve şöyle dedi: “Ben burada cezaevinde hiç kimseye iyilik yapmadım, sen ilksin. Senin çok iyi olduğunu düşünüyorum, bu yüzden bunu yapıyorum.” Bazı mahkûmlar, serbest bırakıldıktan sonra Falun Gong'u uygulamak için bana geleceklerini söylediler. Onların adına gerçekten çok sevindim. Bir mahkum uyuşturucu bağımlısıydı ve büyük miktarda uyuşturucu satıyordu. Bu eylemler ölümle cezalandırılıyordu, ancak Falun Dafa uygulayıcılarına iyi davrandığı için bu ona mutluluk ve kutsama getirdi. Sonunda yalnızca on dört yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Hapisten çıktığım gün hepsi elimi tuttu ve beni bırakmak istemediler. Bazıları ağladı, bazıları ise gelecekte iyi insanlar olacaklarına söz verdi.

Bu durum, tanrısal düşünceleri koruduğumuz, Dafa'ya güçlü inandığımız ve her şeyi Falun Dafa'nın ilkeleri ile ele aldığımız sürece her şeyin değişeceğini fark etmemi sağladı. Çevremizdeki insanların düşünceleri ve çevremizdeki her şey olumlu yönde ilerleyecektir.