(Minghui.org) 70'li yaşlarımdayım. 1998 yılında Falun Dafa’yı uygulamaya başladıktan sonra çeşitli hastalıklardan kurtuldum. Yıllar geçtikçe, hava ne kadar kötü olursa olsun, Dafa hakkındaki gerçeği açıklamak için her gün dışarı çıktım. Her türden insanla konuşmak bana birçok uygulama fırsatı sundu. Pek çok kişi bana teşekkür etti ama bazıları beni azarladı ya da ihbar etmekle tehdit etti.

ÇKP Maaşınızı Ödemiyor

İnsanlara gerçeği açıklarken bir polis bana “Gitmeyi aklından bile geçirme” dedi. Kendi kendime şöyle düşündüm: “Ne söylediğinin bir önemi yok çünkü son sözü Shifu’m söylüyor. 20 dakika sonra ayrılmam gerekiyor.” Karakola götürüldükten sonra polise Dafa hakkındaki gerçeği anlattım.

Ben konuşurken not aldılar. Ben şöyle dedim: "Falun Dafa doğrudur. Uygulayıcılara zulmetmekle suç işliyorsunuz.” Emniyet müdürü, "Emirlere uyuyoruz. Çin Komünist Partisi (ÇKP) bize ödeme yapıyor” dedi. Şöyle açıkladım: “Hayır, ÇKP maaşlarınızı ödemiyor. ÇKP fabrikalarda çalışmaz veya işletmez. Sizi destekleyenler vergi ödeyen işçiler ve çiftçilerdir.” Müdür bana “Gidebilirsin” dedi. Tam 20 dakika sonra karakoldan çıktım. Beni koruduğunuz için teşekkür ederim Shifu!

Baba ve Kızı Serbest Bırakıldı

Kızım da Falun Dafa uyguluyor. Bir gün o ve ben dışarı çıktık ve insanlarla Dafa ve zulüm hakkında konuştuk. Sivil kıyafetli bir polise gerçeği anlattığımda arkamdan beş polis gelip beni yakaladı. Beni polis arabasına bindirmeye çalıştılar. Ama bu güçlü, genç adamlar beni etkilemedi. Polis kızımı gözden geçirdi çantasını aradı ve gerçeği açıklayan birçok materyal buldu. Onu arabaya sürükledikten sonra ben de onlarla gitmeye karar verdim. Polis karakolu en son tutuklandığımda götürüldüğüm yerdi. Bir polis beni tanıdı ve “Sana bir daha buraya gelmemeni söylemiştim. Bu sefer ayrılmayı düşünme" dedi.

Öğleden sonraya kadar bekledim. Sonra şöyle düşündüm: "Hayır, Dafa hakkındaki gerçeği açıklamam gerekiyor." Görevli iki polise “Bırakın gideyim” dedim. “Burada kalmamalıyım." Bana iyi bir yer bulacaklarını, yani beni başka bir yerde alıkoyacaklarını söylediler. "Söyledikleriniz önemli değil" dedim. Bo Xilai ve Zhou Yongkang'ın Falun Dafa'ya zulmettikleri için tutuklandığını biliyor musunuz? Yerel bir polis şefinin falanca kişinin Dafa uygulayıcılarına aktif olarak zulmettiğini ve büyük bir ağaca çarptığını ve kızının düğün gününde öldüğünü biliyor musunuz?" “Bize daha fazlasını anlat da seni kaydedip videoya çekelim” dediler. Ben de onlara ‘Kaydedin, güzel kaydedin, herkes görsün’ dedim. Ayrıldılar ve kısa süre sonra geri döndüler. Biri, "Gidebilirsin ihtiyar" dedi. “Kızım nerede?” diye sordum. Diğeri, “Kızında seninle gidebilir” dedi.

Polis Gerçeği Biliyor

İnsanlara Dafa'yı anlatırken birisi beni ihbar ettikten sonra bir polis arabası geldi. Polis beni arabaya sürüklemeye çalıştı. Beni hareket ettiremeyince destek çağırdılar ve başka bir polis arabası geldi. Bir görevli dışarı çıktı ve ne olduğunu sordu. Ben de şöyle dedim: “Birçoğunuz benim için geldiniz. Hadi gidelim." İstasyona vardıktan sonra gerçeği açıklamaya devam ettim. Polis şefi, “Tamam, konuşmayı bırak. Şimdi anlıyorum. Git!" dedi. Eve gittim.

Polise Gerçeği Açıklamak

Bir keresinde polis arabasına binmeyi reddettim. Ancak polisle uzun bir yüzleşmenin ardından onlara emirlerini yerine getirebilmeleri için onlarla birlikte gideceğimi söyledim. Falun Dafa uygulayıcılarını tutuklama konusunda kötü bir üne sahip olan polis karakoluna vardıktan sonra polise gerçeği açıklamaya devam ettim. Dinlemek istemediler. Sonunda iki polis ÇKP'den ve onun gençlik örgütlerinden ayrılmayı anladı ve kabul etti. Bir süre sonra kızımın telefon numarasını bulup karakola gelmesini istediler. Polis şefi yaşımı sordu, kızım da “70’li yaşlarında” diye yanıt verdi. Şef şaşırdı ve şöyle dedi: "70'in üzerinde biri için sağlığı çok iyi. Ben 50 yaşına yeni girdim ve tüm vücudum hastalıklarla dolu." Kızım ise şöyle cevap verdi: "O halde sizde babamla Falun Dafa’yı uygulamalısınız." Polis şefi güldü. Eve sağ salim döndüm.

Polisin Suç İşlediğini Anlamasını Sağlamak

Nereye gidersem gideyim Dafa hakkındaki gerçeği açıklıyorum. Oğlumu başka bir şehirde ziyaret ettiğimde yerel bir kötü adam beni polise ihbar etti. Gerçeği açıklamaya devam ettiğim polis karakoluna götürüldüm. Polis hiçbir şey söylemeden başını salladı. Sonunda, oğlum ve amiri beni eve götürmeye geldi.

Bu beş olaydan, özellikle de sonuncusundan, nihayet kötülüğün bana zulmetmeye devam etmesine izin vermemem gerektiğini anladım. Bundan sonra onları dinlemeyeceğim ve takip etmeyeceğim. Hiçbir yasayı çiğnemedim. Suç işleyenler onlardır. O zamandan beri hiçbir şeyden korkmadım ve bir daha böyle bir zulme maruz kalmadım.

Bir Günü Bile Kaçırmamak

Birkaç gün önce topuğumda ve ayağımın ucunda sekiz nasır buldum. Yürümek çok acı vericiydi. Ancak ben bir gün bile kaçırmadan insanlara gerçekleri açıklamaya devam ettim. Bir gün yaşlı bir adama gerçeği açıklamaya çalıştım ama o dinlemeyi reddetti. Biraz tedirgin oldum ve “kardeşim senin kafan karışık” dedim. Çok kötü sözlerle beni azarlamaya başladı. İçime baktım ve hemen şöyle cevap verdim: "Üzgünüm, bir hata yaptım." Dönüşte ayağımın artık ağrımadığını fark ettim, oysa daha önce yere dokunmaya cesaret edemeyeceğim kadar acıyordu. Ertesi gün nasırlar siyaha döndü ve sonra hepsi iyileşti.