(Minghui.org) 10 Aralık İnsan Hakları Günü'ne günler kala, 29 ülkedeki Falun Gong uygulayıcıları kendi hükümetlerine insan hakları faillerinin bir listesini sunarak, bu ülkelerden Çin'deki Falun Gong zulmüne dahil olan listelenen faillere ve aile üyelerine vize kısıtlamaları uygulayıp mal varlıklarını dondurmalarını talep etti.
Bu ülkeler arasında Beş Göz (Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri), Avrupa Birliği'ndeki 18 ülke (Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda, Polonya, Belçika, İsveç, Avusturya, İrlanda, Danimarka, Finlandiya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Portekiz, Macaristan, Slovakya, Slovenya) ve 6 ek ülke (Japonya, Güney Kore, İsviçre, Norveç, Lihtenştayn, Meksika) yer almaktadır.
Bu liste arasında Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) Merkez Komite düzeyindeki bazı yetkililer bulunmaktadır. Bunlar arasında Han Zheng (Politbüro Daimi Komite üyesi), Guo Shengkun (Merkezi Siyasi ve Hukuki İşler Komisyonu Sekreteri), Zhou Qiang (Yüksek Mahkeme Başkanı), Liu Jinguo (Disiplin Denetleme Merkez Komisyonu Sekreter Yardımcısı) ve Fu Zhenghua (Siyasi Danışma Konferansında Sosyal ve Hukuki İşler Komitesi Başkan Yardımcısı) yer almaktadır.
Daha önce sunulan listelere benzer şekilde, failler Çin'in dört bir yanından çeşitli mesleklerden her seviyedendir. Bunlar, çeşitli düzeylerdeki Siyasi ve Hukuki İşler Komisyonu sekreterleri, çeşitli düzeylerdeki 610 Ofisi başkanları, polis şefleri, Yurtiçi Güvenlik Bürosu görevlileri, baş yargıçlar, yargıç yardımcıları, cezaevi müdürleri, çalışma kampları müdürleri vb.
Beş Göz istihbarat ittifakı dışında, uygulayıcılar ilk kez böyle bir listeyi diğer ülkelere sunmuştur. Daha önce gönderilen listeler de bu ülkelere sunulan bu gönderimlere dahil edildi.
Avrupa Birliği bakanları 7 Aralık'ta İnsan Hakları ve Demokrasi Eylem Planı'nı onayladı. Magnitsky Yasası'nın AB versiyonu olarak bilinen yasa, 27 AB üyesine, dünyanın herhangi bir yerindeki insan hakları ihlalleri nedeniyle bireyleri ve kuruluşları cezalandırma yetkisi veriyor. Buna, AB ülkelerine girmelerinin yasaklanması ve mal varlıklarını dondurulması da dahildir.
Falun Gong uygulayıcıları, yukarıda bahsedilen 18 AB ülkesinin yanı sıra, listeleri yakın gelecekte daha fazla AB ülkesine sunmayı planlıyor.
İnsan Hakları İhlalcilerini Korkutan Etkili Bir Yaklaşım
Bu ülkelerin yasal prosedürleri değişiklik gösterebilir. ABD'ye örnek olarak bakabiliriz. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, bir keresinde dini ve inanç gruplarını, yasal ayrıntılar konusunda fazla endişelenmeden fail listelerini sunmaya teşvik etti. İnsan hakları ihlallerine dair açık kanıtlar olduğu sürece, bir liste sunmaktan çekinilmemelidir. Muhtemel olarak birden fazla kanun uygulanabilir ve Dışişleri Bakanlığı uygun bir kanun bulacaktır.
Dışişleri Bakanlığı'ndan bir diğer yetkili, bazı yasaların kamuya açık gösterimler gerektirdiğini ve bu nedenle somut kanıtlar gerektiğini söyledi. Bu nedenlerden ötürü, pek çok kötülük yapan kişi kamuoyuna açıklanmadı. Buna karşılık, vize kısıtlamalarıyla ilgili olanlar gibi bazı diğer yasaların eşikleri daha düşüktür. Bir vize memurunun "makul şüphesi" olduğu sürece, ayrıntılı açıklamalar yapmadan bir başvuruyu reddedebilir. Ancak faillerin kendileri reddedilmelerinin nedenini bilmelidir.
Bu yetkili bir Falun Gong uygulayıcısına, başvuranların mahremiyetinin korunduğu için vize reddinin ayrıntılarını ifşa edemeyeceğini, ancak ÇKP yetkililerinin Falun Gong'a yapılan zulme karıştıkları için vize başvurularının reddedildiği vakalar olduğunu söyleyebilirdi. Bu dışişleri bakanlığı yetkilisi, Minghui.org'u güvenilir bir kaynak olarak kabul etti. Ayrıca uygulayıcılar tarafından sunulan ayrıntılı ve net bilgileri de övdü.
Bir bireyin bir ülkeye girişini engellemek çok etkili bir yaklaşım olarak kabul ediliyor. Mal varlıkları dondurulmasa bile, bu bireyi mal varlıklarını o ülkeye devretmekten caydırır.
Faillere yaptırım uygulanması Çin'de etkili oldu. Bazı hükümet yetkilileri ihbar edilmemek için duvardan fotoğraflarını indirdiler. Bir yetkili, gözaltına alınan bir Falun Gong uygulayıcısını serbest bırakırken, "Seni dövmedim ve lütfen beni ihbar etme," dedi, "Çocuğum daha sonra yurtdışında eğitim almayı planlıyor." Bazı polis şefleri de endişelendi. "Neden beni ihbar ediyorsun? Çocuğumun da denizaşırı ülkelere gitmesi gerekiyor” dedi.
Küresel Bir Trend
ABD 2016'da Küresel Magnitsky Yasası'nı yürürlüğe koyduğundan beri, birçok kanun yapıcı ve insan hakları savunucusu diğer ülkelerde benzer yasalar için baskı yapıyor.
Hollanda, 2011 yılından beri AB'de bu tür yasalar önermişti. AB ülkeleri 2019'da bu konuyu tartıştıklarında Hollanda, AB içinde uzlaşmaya varılamazsa kendi yasasını çıkaracağını belirtti. Danimarka, Finlandiya, İzlanda, İsveç ve Norveç gibi İskandinav Konseyi ülkeleri de aynı şeyi söyledi. AB'de bir Magnitsky yasası çıkarılamazsa, Konsey'de benzer bir yasa çıkaracaklardı.
AB, Magnitsky Yasası'nı 7 Aralık 2020'de Belçika'nın başkenti Brüksel'de resmen kabul etti. Aynı gün yapılan duyuruda, "Bugün alınan karar, insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasının AB'nin dış eylemlerinin temel taşı ve önceliği olduğunu vurgulamakta ve AB'nin ciddi insan hakları ihlallerini ve suiistimallerini ele alma kararlılığını yansıtmaktadır" ifadesi yer aldı.
2019 yılından bu yana Avustralya parlamentosu, insan hakları ihlallerine yaptırım uygulanması konusunda hem yurt içinde hem de yurt dışında geri bildirim istiyordu. 160 kurum ve kişiden olumlu yanıt alındı. Dışişleri, Savunma ve Ticaret Ortak Daimi Komitesi İnsan Hakları Alt Komitesi Başkanı milletvekili Kevin Andrews, "Faillerin kendi ülkelerinde adalete teslim edilip edilmeyeceğini kontrol edemeyiz, ancak hedeflenen yaptırım yasaları, Avustralya sahillerini, okullarını, tıbbi bakım hizmetlerini ve finans kurumlarını, vicdansız davranışlardan kazanç sağlayan kişilere yasak hale getirecektir" dedi 7 Aralık'ta yaptığı basın açıklamasında.
2021'de Avustralya parlamentosundan, ülkenin kötülük yapanlar için güvenli bir sığınak haline gelmesini engelleyen ek yasaların çıkarılması bekleniyor. Bu, Avustralya'da son birkaç on yıl içerisinde insan haklarına ilişkin en büyük yasal ilerleme olarak kabul edilmektedir.
Pekin tarafından Hong Kong'a uygulanan yeni ulusal güvenlik yasasına yanıt olarak bu yılın başlarında, tüm partilerden oluşan Japon milletvekilleri grubu kuruldu. 29 Temmuz'daki açılış toplantısında katılımcılar, insan hakları suçlularını engellemek için Magnitsky Yasası gibi benzer yasaları geçirmeyi planladılar. Ulusal güvenlik yasası 30 Haziran'da Hong Kong'da yürürlüğe girdi ve bu konunun aciliyetini de vurguladı.
Bu yılın başlarında, Kanada'daki Falun Gong uygulayıcıları, Falun Gong'u bastıran ÇKP yetkililerine yaptırım uygulamak için Ekim 2017'de kabul edilen ve Yozlaşmış Yabancı Yetkililerin Kurbanları İçin Adalet Yasası olarak bilinen Magnitsky yasasının uygulanması için imza kampanyası başlattılar. Bir ay içinde 20.000'den fazla kişi dilekçeyi imzaladı.
Kötülük Yapmayı Durdurmak
Falun Gong uygulayıcıları geçtiğimiz birkaç yıl içinde ilk olarak fail listelerini yalnızca Amerika ve Kanada hükümetlerine sundu. Daha sonra İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda'ya genişletildi. Bu sefer Japonya, AB ülkelerinin çoğunluğu ve hatta Liechtenstein gibi daha küçük bir ülke dahil oldu. Bu durum, insan hakları suçlularına kötü eylemlerinin sonuçlarından kaçacak pek yer bırakmadı. ÇKP dünya çapında reddedilmeye devam ederken, bu failler bir gün Çin'de adaletle yüzleşecekler.
Falun Gong uygulayıcıları, Minghui'den zulüm failleri hakkındaki bilgileri derlemeye devam edeceklerini söylediler. Daha fazla vaka toplanıp tercüme edildikçe, ek listeler sunulacak ve daha fazla ülke bunları alacaktır.
Bazı insan hakları ihlalcileri bu listelerde olup olmadıklarını merak edebilir. Doğrulamanın bir yolu, Çince Minghui'deki kötülük yapan kişi listesini kontrol etmektir (https://library.minghui.org/criminal/html/lastname). 100.000'den fazla kişi listelendi ve hepsi er ya da geç yaptırımlara tabi tutulacaktır.
Bizler içtenlikle ÇKP yetkililerinin ÇKP'den gelen zulmü takip ederken ikinci bir kez düşünmelerini umuyoruz. Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine aykırı davranmayarak ve masum uygulayıcılara zulmetmeyerek, kendileri ve aileleri de işledikleri suçların sonuçlarıyla karşılaşmaktan kaçınırlar.