Falun Dafa Minghui.org www.minghui.org YAZDIR

Antik Roma Vebaları Neden Aniden Yok Oldu?

14 Şubat 2020

(Minghui.org) Roma İmparatorluğu insanlık tarihinin en büyük ve en uzun soluklu imparatorluklarından biriydi. Yaklaşık 65 milyon nüfusu ile Doğu'daki muadili 60 milyonluk nüfuslu Han Hanedanlığı ile rekabet etti. Roma İmparatorluğu doruk noktasında Han Hanedanlığı topraklarına yakın yaklaşık 5 milyon kilometre kareye (ya da 1,9 milyon mil kareye) yayılmıştı.

Ancak Roma'nın Hristiyanları bastırmasından sonra, bu güçlü imparatorluk kötüye doğru gitmeye başladı. Üç büyük veba salgını tarafından sarsılan Batı Roma İmparatorluğu 476'da sona erdi. Dördüncü felaket ise, Justinian Veba salgınıydı (541-542)ve 25-50 milyon insanı daha öldürerek imparatorluğu daha da zayıflattı.

Nero'nun Hakaret ve Zulmü

Hristiyanlara karşı en kötü şöhretli saldırı MS 64-65 yılları arasında İmparator Nero'dan geldi. MS 54'te imparator olan Nero, annesi, erkek kardeşi ve iki eşini öldürdü. Çok sayıda tarihçi, Roma'yı yenilemek ve genişletmek için Nero'nun 18 Temmuz'da MS 64'te şehri ateşe verdi ve bu kundakçılıktan Hristiyanları sorumlu tuttuğunu belgeledi. “Kimse alevlerle savaşmaya cesaret edemedi

Tarihçi Tacitus, 'Yıllıklar' adlı eserinde.“Yangını söndürmeye teşebbüs edenler ise tehditkar çeteler buldular karşılarında. Yanan meşaleleri atan kişiler, bağırarak emir altında hareket ettiklerini söylüyorlardı” diye yazmıştı. 

Hristiyanları bir tarikat ve toplum için bir tehlike olarak niteledikten sonra Nero, Roma halkını onlara zulmetmek için seferber etti. Sonuç olarak, birçok Hristiyan öldürüldü - hayvanlar tarafından parçalandı ya da insan meşaleleri olarak canlı canlı yakıldı.

“Ölümlerinde spor konusu yapıldı: çünkü vahşi hayvanlar şeklinde giydirilip köpekler tarafından öldürülüyorlardı ya da haçlara çivileniyorlardı ya da akşam olurken etrafı aydınlatmaları için ateşe atılıyorlardı, ”diye yazdı Tacitus.

Nero'yu takip eden ve Hristiyanlara zulmeden birçok insan kısa sürede yaptıklarının cezasını çektiler. Bir sonraki veba sonbaharda Roma'da patlak verdi ve yaklaşık 30.000 insan öldü. Üç yıl sonra Nero'ya karşı bir isyan oldu. MS 68'de Roma'dan kaçtı ve muhtemelen intihar nedeniyle öldü.

Daha Fazla Zulüm ve Daha Fazla Veba

Nero'dan sonra yaklaşık 10 Roma imparatoru daha Hristiyanları bastırmaya devam etti. Antonine Veba salgını(165-180), Kıbrıs (250-270) ve Justinian Veba salgınları (541-542) dahil olmak üzere ek vebalar diğerlerini izledi.

Veba çok korkunçtu dehşet vericiydi. Veba salgınına adını veren Kıbrıslı, Kartacalı piskopos ve görgü tanığı, “Vücudun gücü çözüldükçe, bağırsaklar bir akışta dağılır; en derinlerde başlayan bir ateş boğazdaki yaralara dönüşür ... bağırsaklar sürekli kusma ile mahvolur .... gözler kan toplar bir ateş topu gibi yanar... ve vücut zayıflar kaybolur, yürüyemez sakatlanır sonrada görüş kaybı ve körlük... ”diye yazmıştı.

Nicolas Poussin tarafından tasvir edilen veba salgını

Doğu İmparatorluğu'ndaki Justinian Veba salgınında piskopos ve görgü tanığı Efes John, bunu kronolojik yazılmış tarih kitabının 2. Bölümünde şöyle açıklamaktaydı:

Onları gömecek kimse bulamayan cesetler sokaklarda parça parçaydı ve çürümüştü (onların); - göbekleri şişti ve ağızları kocaman açılmıştı onları gören insanlar için korkunç ve şok edici bir şeydi, her yerde sel gibi irin akıyordu, gözleri iltihaplı ve elleri yukarı doğru uzanmıştı, ve (üstte) çürüyen cesetler sokaklarda ve avluların sundurmalarında, kiliselerde ve şehitliklerde ve her yerde, gömülecek kimse bulamadan öylece kala kalmıştı (onlar); - denizlerin ortasında aniden Tanrının gazabına uğramış gibi gemiler kaptanlara ve diğerlerine mezar oldular ve geminin sahiplerinin cesetlerini taşıyan dalgalar üzerinde kaybolmaya devam ettiler; - onlar ıssızlaşan otoyollar üzerindelerdi; - tüm sakinlerinin hep birlikte yok olduğu köylerdelerdi; - bu durum söz ve hikayelerde çok (yetenekli) konuşma gücüne sahip olan kimseleri bile dilsiz bırakacak nitelikteydi.

Tövbe ve Veba Salgınının Sonu

680'de insanlar uyanmış ve Hristiyanlara karşı zulmün yanı sıra toplumun genel ahlaki çöküşü üzerinde düşünmeye başlamışlardır. 680'de Roma vatandaşları (256-288, Diocletian tarafından zulüm sırasında öldürülen) Aziz Sebastian'ın kemiklerini sokaklarda taşıdı. İnsanlar yaptıkları haksızlıklarından ötürü tövbe ederken, veba mucizevi bir şekilde Roma'dan kayboldu.

İmparatorluğun diğer bölgelerindeki insanlar bunu duydu ve onları örnek alarak Aziz Sebastian'ın kemiklerini taşıyarak tövbe ettiler. 1575'te Venedik'te bir veba patlak verdiğinde yaklaşık 50.000 kişi öldü; benzer şekilde, 1599'da Lizbon'da bir veba salgını daha meydana geldi. Her iki durumda da insanlar tövbe ederek kutsal insanların kemikleriyle sokaklarda yürüdü ve vebalar sona erdi.

Modern Nefret Propagandası

Roma İmparatorluğu'nun dini baskılarından bu yana yaklaşık 2000 yıl geçti ve şu an modern Çin'de başka bir büyük inanç zulmü yaşanıyor. Bu kez hedef, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine dayanan bir meditasyon sistemi olan Falun Gong olarak da bilinen Falun Dafa'dır.

Nero gibi, eski Çin Komünist Partisi (ÇKP) lideri Jiang Zemin, iktidara geldikten on yıl sonra Falun Dafa'ya karşı zulmü başlattı. Nero'nun aksine, Jiang ve ÇKP, partinin önceki yıllardaki siyasi kampanyaları aracılığıyla bir taktik cephaneliği biriktirdi. Temmuz 1999'dan beri ülke çapında hükümet tarafından kontrol edilen haber medyasıyla silahlanan Jiang ve takipçileri ülkeyi eşi görülmemiş bir nefret propagandasına maruz bıraktı.

Bir örnek verecek olursak, güncel olaylar hakkında çok popüler bir CCTV programı olan Focus'dur. Dünya Falun Gong Zulmünü Araştırma Örgütü (WOIPFG) tarafından yayınlanan 2013 tarihli bir rapora göre, Focus sadece 1999 yılının Temmuz ve Aralık ayları arasında 39 adet anti-Falun Gong bölümü yayınladı. Jiang, üç ay içinde Falun Dafa'yı ortadan kaldıracağına söz verdi. Bunu başarmak için, 610 Ofis Sistemi aracılığıyla Falun Dafa uygulayıcılarına karşı bir politika başlattı. Bu politika: “Falun Dafa uygulayıcılarının itibarlarını mahvetmek, finansal olarak iflas etmelerine yol açmak ve onları fiziksel olarak ortadan kaldırmakı” 2000 yılında kamu desteği ve yoğun zulüm azalınca, Çin Be 23 Ocak 2001 tarihinde sefer Yeni Yılı arifesinde Tiananmen Meydanı'nda sahte kendini yakma olayı meydana geldi.

Olaydan iki saat sonra, devlet tarafından işletilen Xinhua Haber Ajansı, beş Falun Dafa uygulayıcısının Tiananmen Meydanı'nda kendilerini ateşe verdiklerini iddia ederek dünya çapındaki tüm İngilizce kanallarında haberi yaydı. ÇKP’nin bunun gibi büyük bir haberi ışık hızıyla yayılması bazı kişileri hayrete düşürdü. Çünkü normalde yayınlamadan önce genellikle birkaç gün bekler sonra yayınlardı. Voice of America'dan (VOA) bir muhabir daha fazla bilgi için hem Çin Kamu Güvenliği Bakanlığı hem de Pekin Emniyet Müdürlüğü ile temasa geçti . Ancak bu iki ajansın ikisi de durumun farkında değildi. Bununla birlikte, bu konudaki kitlesel propaganda, Çin'deki neredeyse tüm bilgi kanalları aracılığıyla ülke çapında yayıldı ve bir beyin yıkama makinesi görevini gördü.

Washington Post'tan muhabir Philip Pan, 4 Şubat 2001'de, kendini yakma olayına karışanlardan biri olan Liu Chunling'in komşularının onun Falun Gong uygulayıcısı gibi davranmadığını ve hiç kimsenin onu Falun Gong egzersizleri yaparken görmediklerini bildirdi.

Uluslararası Eğitim Gelişimi (IED), Çin'deki Falun Gong uygulayıcılarına yapılan zulmü kınadı ve bunu bir “devlet terörü” olarak adlandırdı. 14 Ağustos 2001'de IED'nin Birleşmiş Milletlere yapılan açıklamasında, kendilerini ateşe verme olayının hükümet tarafından sahnelendiğini ispat edecek bir video var elimizde dedi ve bu videonun dağıtımı uygun kopyaları da var ”dedi.

Sahte Yangın: NTD Television tarafından hazırlanan ve kendini ateşe verme olayının nasıl sahnelendiğini gösteren bir belgesel olan, 'Çin'in Devlet Aldatmacasında Trajik Yeni Standard', 51. Columbus Uluslararası Film ve Video Festivali'nde Onur Ödülü aldı.

Ancak Çin'in içinde, çok sayıda Çinli insan, kendini yakma olayı ve onu izleyen büyük propaganda kampanyası sonucunda Falun Dafa'ya ve Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine arkalarını döndü.

Emsalsiz Zulüm: Zorla Organ Toplama

ÇKP liderleri Temmuz 1999'dan bu yana birkaç kez değişmiş olsalar da, zulüm son 20 yıl boyunca devam etti. Merkezi ÇKP Komitesinden yerel yönetimlere, askeri güçlerden sivil kurumlara kadar hepsi uygulayıcıları tutuklama, gözaltına alma, hapsetme, işkence ve beyin yıkama politikasını yürütmektedir.

Minghui web sitesine göre, son yirmi yılda zulüm sonucu 4.300'den fazla uygulayıcının öldüğü doğrulandı. Ancak, bilgi sansürü ve devam eden zulüm nedeniyle, gerçek sayının çok daha yüksek olması beklenmektedir.

Artan kanıtlar, Çin'de korkunç bir cinayet ve sakat bırakma hikayesinin gerçekliğini anlatıyor. Tanıklar ve Çinli doktorlar organ nakli için çok sayıda Falun Gong uygulayıcısının öldürüldüğünü ve bunun nakil ameliyatlarında muazzam kâr için satıldığını açıkladı. Eski Kanada Milletvekili David Kilgour ve bu vahşeti araştıran ve ortaya çıkaran insan hakları avukatı David Matas, “bunun dünyada hiç görülmemiş yeni bir tür kötülük” olarak adlandırdı.

Bu belirsizlik dünyasında nasıl güvende olunur ? Eğer tarihte olanlar herhangi bir gösterge ise, Roma İmparatorluğu'nun Hristiyanlara yaptıkları zulümden pişman olduktan sonra yıkıcı veba salgınlarının durduklarını görerek bir ipucu alabiliriz. Falun Dafa uygulayıcılarının anayasal inanç özgürlüğü hakkını desteklemenin iyilikler getireceğine inanıyoruz.

Çince Versiyonu İçin Tıklayınız