Falun Dafa Minghui.org www.minghui.org YAZDIR

Dafa’nın İtibarı ve Shifu’nun Yorumuyla: “Dafa’nın Saygınlığı” Üzerine

14 Nisan 2020 |   Çin'deki bir Uygulayıcısı tarafından / İngilizce Minghui tarafından 25 Temmuz 2001 yılında yayınlanmıştır

[Clearwisdom.net] Shifu bir keresinde Çin dışında verilmiş konferanslarının birisinde dedi ki, “Dafa kendi saygınlığına sahiptir” ve “Herkes Dafa’yı edinemez.” Shifu’nun sözleri, beni sıradan insanlar arasındaki her hareketim ve sözüm üzerinde Fa perspektifinden düşündürerek, bana her zaman rehberlik etmektedir. Takıntılarımı bırakıp kendi problemlerimi ortaya çıkarmamın ardından, düşüncelerim Dafa’nın ilkeleriyle daha çok uyum sağladı. Doğrusu; bunun, sıradan insanların tarzına uymanın doğru anlayışı, gerçek Merhametin (Shan) doğru anlayışı ve de Fa-düzeltmesi ve bireysel uygulama arasındaki ilişkinin mantıksal anlayışı ile gerçekten ilgisi vardır.

Kötülüğün zulmü yüzünden, uzun zamandır evsiz kalmıştım ve arkadaşlardan gelen finansal destek üzerine yaşamaktaydım. Mayıs’ın başlarındaki İşçi Bayramı tatilleri esnasında; karım ve ben Dafa hakkında gerçeği açıklamak için ve de bu arada kalacak bir yer bulmak için bir akrabayı ziyaret ettik. Akrabanın oğlunun bizden birkaç yüz dolar çalmış olması, talihsiz bir olaydı.

Karım, kendi içimize bakmamıza ve de onun, olayın, muhtemelen kavramlarımızın veya takıntılarımızın bazısını ortadan kaldırmak ya da yanlış yaptığımız bir şey yönünden bizi uyarmak için meydana geldiğine işaret etti. Akraba ve ailesi çok endişelilerdi ve de sürekli olarak oğullarını suçluyorlardı. Karım akrabayı rahatlatmaya çalıştı, “Varsın sadece öyle olsun. Ne önemi var. Çok fazla ciddiye alma.” Onun sözlerinin bir şekilde onların tüm sorumluluklarından kaçmalarına izin verdiğini hissettim. Düşündüm, “Dafa uygulayıcılarının para kazanması daha mı kolay? Veya Dafa uygulayıcılarının parasının çalınması daha mı az yanlış? Son olarak; bu, kötü güçleri cesaretlendirmek ile aynı değil midir? Elbette, kendi eksikliklerimiz yönünden kendi içimize bakmalıyız. Fakat kendi içimize bakma, prensip olmadan değildir; dahası, çeşitli kötü niyetli unsurları şımartmamız için mazeret değildir. Arkadaşlarımız bize finansal açıdan yardım ettiler, böylece Dafa hakkındaki gerçeği açıklamada daha iyi işler yapabildik ve de kendimize karşı daima katı olmuştuk. Bu tür sorunla karşılaşıldığında neden daima onun kendi hatamız olduğunu düşünmeliyiz? Kötülüğün, İyiliğimizden yararlanıp düşüncelerimizdeki boşlukları kendi çıkarına yönelik kullanıyor olması doğru mu?” Böylece derhal sahip olduğum farklı bir görüşü akrabayla paylaştım, “Çocuk para çalmanın sorumluluğunu üstlenmelidir. Birkaç yüz dolar çalmak, suç teşkil eden bir eylemdir. Ondan bu davranışa tolerans gösteremeyiz. Biz ona karşı çok naziğiz ve karşılığında tek bulduğumuz, tüm paramızı almış olması. O tam olarak yozlaşmış bir varlığın davranışıdır; bütün sorumluluğu üstlenmelidir. Bunun yanı sıra, siz ebeveynlerin herhangi bir zihinsel yük taşımak zorunda kalmayacak olmanızı güçlü bir şekilde umuyoruz. Sizin sağlıklı bir şekilde yaşadığınızı görmek isteriz.”

Bununla ilgili duruşumu bilerek ve nazik sözlerimdeki katılığı hissederek, akraba derhal insan kurnazlığını kullanıp bana göz dağı verdi, “Çocuğun düşüncesiz olmasından korkuyoruz. Eğer onu polise bildirirsek, gerçek kimliklerinizi açığa vurup güvenliğinizi etkileyebilir.” O zamanlarda, karım bu endişeye güçlü bir şekilde sahipti ve de onun söylediğine katıldı. Kendi açımdan, güvenliğimiz yönünden görünürdeki ilgisinin arkasında açık bir tehditten başka bir şey olmadığını gördüm. Akrabamın düşüncelerinin hiçbir suretle doğru olmadığını biliyordum. Eğer ona katılırsam gerçekte onlara zarar veriyor olacaktım. İyiliğimizden, bildirildiğinde polis tarafından yakalanmaktan korkan doğru olmayan düşüncelerimizden faydalanıyorlardı. Bu nedenle, tartışmasız bir şekilde cevap verdim, “Çocuğun geri gelmesini umuyorum. Önümüzdeki 24 saat içerisinde geri gelmezse; onu beklemeyeceğim, bu hırsızı polise bildireceğim.” Ertesi gün, akrabam bize parayı kesin olarak geri vereceğini söyledi; eğer bunu yapmazsa, hayatının geri kalanında arkadaşları ve akrabaları arasında başını kaldıramaz durumda olacağını söyledi. Prensipleri açık bir biçimde görmeye nihayet başlayabildiği için mutluydum ve de oğlunun adına bize verdiği parayı sakince kabul ettim.

Uygulama tecrübelerimizi paylaşırken bir uygulayıcı bana kocasının--onu tehdit ederek, onu döverek ve de ona küfrederek--uygulamasını daima engellemiş olduğunu söyledi. Şimdi onu boşanmaya zorluyordu. Ona sordum, “Madem ki bunu hoşnutsuzluk ya da nefret olmadan, bir nebze mal-mülk talep etmeden ve de Dafa’ya olan biraz bile sarsılmayan doğru inancınla ele alabiliyorsun; dünya üzerinde korkacak neye sahipsin? Sen bir Dafa öğrencisisin ve de kendi saygınlığına sahipsin. Bir Dafa öğrencisi, merhamet (Shan) ile dolu olup buna rağmen yine de, sokakta uyuyarak ve yemek dilenerek, beş parasız mı bırakılmalıdır? Kocanın ardındaki kötü niyetli unsurları şımartmıyor musun? Gerçek şu ki birçok insan yozlaştı. Onlara karşı ne kadar çok iyi olursan, o kadar çok senden faydalanıp sana zulmedeceklerdir. Kendi düşüncelerini saflaştırdıktan sonra; açık sözlülük ve itibarınla ona şunu söyleyebilirsin, ‘Sırf Falun Dafa xiulian uygulamasını uyguladığım için beni boşamak istiyorsan, karar sana kalmış. Bununla birlikte bu ailedeki tüm mülkiyetten kendi payıma sahip olma hakkım var.” Bu arada, onun ardındaki kötü niyetli unsurları kökünden söküp atmak için doğru düşüncelerini gönderebilirsin. Sadece bir dene.” Ertesi gün, uygulayıcı bana, sakinleşip bunu kocasına açık sözlülük ve onurla söylediğinde; kocasının, şaşkınlıktan dilinin tutulduğunu ve şok olduğunu ve de “Siz uygulayıcıların paraya ve mülkiyete takıntılı olmadığınızı sanıyordum” dediğini söyledi. Yanıtladı, “Tabii ki, paraya ve mülkiyete takıntılı değiliz. Fakat bir Dafa uygulayıcısına zulmetmek için bundan faydalanıyorsun. Paraya veya mülkiyete sahip olmaktan korkmuyoruz. Bu ailedeki her şeyden bir pay hakkına sahibim.” O zamandan beri, kocası geri adım attı ve önceki kadar mantıksız olmadı.

Amcam ve karısı eskiden uygulayıcılardı. (1999’da) Falun Dafa’nın 22 Temmuz günü yasaklanmasının muazzam baskısı altında kötülük tarafından korkutulmuşlardı ve de “Bir güç yarışında kol, uyluğun dengi değildir” ve “Bu, diktatörlük denen şeydir” gibi bahanelerle kendi korkularına kılıf uydurmaya çalıştılar. Kalplerinde, Dafa’nın iyi olduğunu çok iyi biliyorlardı; bu nedenle etrafta hiç kimse olmadığında, onu hala uyguluyorlardı. Fakat Tai-chi ve dans öğrenme gibi sıradan insanların yaptığı çeşitli aktiviteler yaparak korku takıntılarını gizliyorlardı ve de insan toplumunun durumuna uyarken bunu haklı çıkarmaya çalışıyorlardı. Bazı sıradan insanlar, Dafa hakkında konuşacak veya hatta Dafa’yı karalayacak olduğunda; onlarla ilgisi yokmuş gibi, duymazdan gelirlerdi. Gerçeği açıklamaya yönelik çabalarımı, “politikaya girme,” “insanlarla mücadele etme” ve benzeri olarak görüyorlardı ve de benimle herhangi bir bağlantı kurmak istemiyorlardı.

Bir gün, onlara Shifu’nun yeni makalelerini vermek için evlerini ziyaret ettiğimde; amcam beni azarladı ve artık evlerine gelmememi istedi. Onlara derhal sert bir biçimde bir şeyi işaret ettim, “Dafa’yı uygulamaktan bu kadar fayda gördünüz. Dafa’nın en doğru olduğunu ve de Jiang rejiminin yalanlar yaymakta olduğunu açıkça biliyorsunuz, yine de Dafa’ya hala insanoğlunun kirli zihniyetiyle bakıyorsunuz. Siz hala sıradan bir insan bilincine mi sahipsiniz? Bir Dafa öğrencisi olmaya layık oluyor musunuz? Hem bedeninizi hem de ruhunuzu geliştiren Dafa’ya kötülük tarafından zarar verilmekteyken, nasıl bu kadar kayıtsız ve de Dafa adına açıkça konuşmaktan bu kadar korkar durumda olabiliyorsunuz? Evinize gelen benden, bir akrabadan, bile korkuyorsunuz. Hala insan olmaya layık mısınız? Ben; Dafa xiulian uygulamasını saklamadan, onurla uyguluyorum ve de bir parça korku ile değil veya baştan savma bir şekilde uygulamıyorum. Kazandığım şey; iş arkadaşlarımın, önceki müdürlerin ve de şimdi Dafa ve Dafa öğrencilerine saygı duyan polislerin saygısıdır; açık sözlülük ve onurla yaşamını sürdüren bir uygulayıcı imajından ayrılmadım. Zulüm yüzünden evsiz olmama rağmen; geniş bir zihinle, asilce yaşıyorum ve de gelişiyorum. Peki ya siz? Bir insan gibi ya da bir hayalet gibi bile yaşamıyorsunuz; lakin onun yerine çürümüş, acınacak bir çeşit varoluşu sürdürüyorsunuz. Bu, bir insanoğlu için uygun bir durum mu?” Dafa’nın saygınlığını ve bir Dafa öğrencisinin en doğru düşüncelerini dışa vuran, sert sözlerim kalplerini sarstı ve de onların Dafa’ya karşı kendi doğru olmayan tutumlarını derhal görmelerini sağladı.

Dafa’yı daha iyi bir şekilde onaylamak için evden ayrılan ve bir arkadaşına Dafa hakkındaki gerçeği anlatma umuduyla onunla buluşmaya giden bir Dafa öğrencisi vardı. Beklenmedik bir şekilde; ebeveynleri, kocası, iyi arkadaşı ve de işteki müdürü yerel polislerle iş birliği yaptılar ve de onu bir beyin yıkama sınıfına gönderdiler. Uygulayıcılar; kötülüğün, onun İyiliğini kendi çıkarı için kullanmaya çalışmakta olduğunu ve de ona, bir Dafa öğrencisine, zulmetmek için arkadaşları ve akrabalarına karşı hislerinden (qing) faydalandığını nihayet anlamaya başladılar. İnsani hislere ve de bunu onun kendi iyiliği için yaptıklarını iddia eden akrabalarının ve arkadaşlarının sözlerine kapılmadı. Bir Dafa öğrencisi olarak, hayatını riske atarak Dafa’yı onayladı ve de bunu korkusuz doğru inancıyla yaptı. Aynı zamanda, doğru düşünceleri ve merhametiyle onların şeytani davranışlarını açığa çıkardı. Çok geçmeden; engellemeleri ve başka boyutlarda onları kontrol etmekte olan kötü niyetli unsurları kökünden söküp atarak, yaptıkları yanlışı fark etmelerine yardımcı oldu ve bu geri dönüş olarak derhal serbest bırakılmasına öncülük etti. Bu olay vasıtasıyla; sadece kendini serbest bırakmadı, aynı zamanda bu meseleye karışan birçok varlığı da kurtardı.

Bir başka uygulayıcı Dafa’yı onaylamak için Pekin’e gitti. Kalacak bir yer bulamadı; çünkü bütün oteller, bir kimlik kartı talep ediyordu ve güvenliği bir sorundu. Kalacak bir yer ararken, bir soruyla gasp ediliyordu: Bu, daha fazla zorluğa katlanmak zorunda olduğum anlamına mı geliyor ya da o, belirli bir takıntıyı bırakmam gerektiği anlamına mı geliyor? Epey bir zaman bu açıdan onun hakkında düşündü; ama yine de bulup çıkaramadı. Daha sonra düşündü, “Ben Dafa’yı onaylamak--evrendeki en kutsal ve doğru eylem--için Pekin’e geldim. Bu nedenle her şey en iyi, en doğru olmalı. Kalacak bir yer bulamayacak olmama nasıl izin verilebilir?” Bu düşünceye sahip olduktan hemen sonra, kimlik kartları sormayan harika bir otel buldu.

Bir Dafa öğrencisinin en saf ve en iyi ruh hali, elması bile eritebilir. Eğer zorlukların ya da sıkıntıların peşinden koşmaz ve de “pisliği güzellik olarak” görmez isek; Dafa’nın saygınlığı bizim vasıtamızla dışa vuracaktır. Bunun nedeni ise,onlar sizi dövdüklerinde size De (erdem) vermekte olduklarını düşünüyor olmayacaksınız; onun yerine, onların Dafa’ya zulmetmekte olduklarını düşünüyor olacaksınız. O zaman, paranızı ya da mülkiyetinizi elinizden aldıklarında, size De vermekte olduklarını düşünmüyorsunuz; daha ziyade, Dafa ve Dafa uygulayıcılarına kasıtlı olarak zarar vermekte olduklarını düşünüyor olacaksınız. O zaman, sizi hapse attıklarında onu uygulamanızın bir parçası olarak görmekten ziyade; yalnızca Dafa’yı hedef alan zulüm olarak görüyor olacaksınız. Hepsinde, kötülüğün her tezahürünü Fa-düzeltmesi perspektifinden değerlendirmelisiniz; onlara doğru olmayan düşüncelerinizden faydalanmaları için herhangi bir fırsat vermemelisiniz ve de kötülüğün size herhangi bir şekilde zulmetmesine asla boyun eğmemelisiniz.

Geçen sene Nisan’da kandırıldım ve bir gözaltı merkezine konuldum. Bana söz hakkı verdiklerinde, herhangi bir şekilde sorgulanıyormuşum gibi hissetmedim. Aksine, oradaki herkese bir Dafa öğrencisinin en saf İyiliğini tam olarak ve mutlulukla sergiledim. Dahası, herhangi bir çevrede doğru olmayan her şeyi düzeltmem gerektiğine dair ana bilincim çok netti. Bana, gözaltı merkezine seviyemi yükseltmek için gelip gelmediğimi sordular ve de buraya gelen tüm uygulayıcıların onu seviyelerini yükseltmek için iyi bir çevre olarak gördüklerini söylediler. Onlara direkt olarak dedim ki, “Hayır, o hiçbir suretle benim kadar asil birisinin kalacağı bir yer değil. Kandırıldım ve zorla buraya getirildim. Bu bana karşı yapılan akıldışı bir zulümdür. Hiçbir şekilde o, Dafa öğrencilerinin uygulamada seviyelerini yükseltmeleri için iyi bir yer olarak dikkate alınamaz. Beni bir an önce serbest bırakacağınızı umuyorum.” Aile geçmişim hakkında sorduklarında; ne tür insanların Falun Dafa’yı uyguladığını bilmelerine izin vererek, o zaman ailem ve akrabalarım arasında bütün profesörleri, doktora öğrencilerini, üniversite rektörlerini ve benzerlerini akıcı bir şekilde saydım. Bunu, onlara Dafa uygulayıcılarının son derece yetenekli insanlar olduklarını göstermeye çalışmak amacıyla yaptım; bir çoğumuz insan toplumunun seçkin kişileriydik ve de manevi olarak kendini boşlukta hisseden ve ruhsal destek arayanların makamları arasında yer almıyorduk. Her ne zaman bir şey söylediklerinde, konuşmayı nasıl saygın bir insan olunacağı konusuna yönlendirmeyi başardım. Bütün bunlar boyunca, güçlü doğru inancım ve ana bilincim ile onlara yol gösterdim. Sonuç olarak, bana karşı saygıyla dolu gözleriyle biraz heyecanlandılar. Artık zihinlerinde birazcık olsun bana zulmetme fikrine sahip değillerdi.

Hapishane hücremde mahkumları birbirleriyle kavga ettikleri için suçlamadım. Bunun yerine, onları mantık yoluyla ikna etmeye çalıştım, “Kötü eylemler kötülükle geri dönerken, insanlar yalnızca kötülüğü öğrenebilir; çünkü başkalarından katlandığınız kötülüğü başka birisine salarsınız. Fakat kötülüğe İyilik ile geri dönerseniz, insanlar İyiliği öğrenebilir ve parlak bir geleceği görebilirler. Polisler kalplerinde gerçekten nazik değillerken, size karşı naziklermiş gibi davrandıkları için onların kötülüğünü hissedebilirsiniz ve o, sizin öğrendiğiniz kötülüktür. Bu nedenle zorunlu yeniden eğitim çalışması, bir kişinin doğasını değiştiremez. Bununla birlikte; Falun Dafa bir kişiyi sonsuza dek İyiliğe yönelterek ve de onun sonsuza dek İyiliğe özlem duymasını ve İyiliğe doğru bakmasını sağlayarak, o kişiyi temel olarak değiştirebilir.” Bunu söyledikten sonra, mahkûmlar o zamandan beri kavga etmeyi durdurdular ve birbirlerine karşı daha düşünceli oldular. Gözaltı merkezine gönderilmeden önce, birçok uygulayıcının mahkûmlara Dafa’yı nasıl tanıttıkları hakkında ve de hapishane çevresinde kişinin seviyesini yükseltmesinin ne kadar kolay olduğu hakkında hikayeler aktardığını duymuştum. Fakat ben kendim oradayken, nasıl bunun bir uygulayıcının kalacağı bir yer olabileceğini gerçekten merak ettim.

Hapishaneler, mahkumların düşüncelerinden ve davranışlarından gelen kirli sözler ve pislikler ile doludur. Bu nedenle onlara gerçeği açıkladım ve kendi uygulama deneyimlerim yoluyla Dafa hakkında bilmelerine izin verdim. Bununla birlikte, onlardan bazıları sırf zaman öldürmek amacıyla bana sorular sordular ki bu, beni düşündürdü, “Nasıl herkese Dafa’yı bazı sıradan şeylerdenmiş gibi anlatabildim? Bu, Dafa ile ilgili kutsal şeylere bir küfretme eylemi değil mi?” Bu şekilde, bütün gözaltı sürecim boyunca hapishanede Dafa’yı mantıklı bir şekilde yayma hakkında düşünmemi sürdürdüm. Ve üstelik, böylesine pis bir yer nasıl uygulayıcılarımızın xiulian uygulaması için iyi bir yer olabilirdi? Zihnimde oradan bir an önce ayrılmam ve Dafa adına yapmam gerekeni yapmam gerektiğine dair güçlü bir fikre sahiptim.

Gözaltı merkezine varır varmaz egzersizleri yapmak için muhafızlardan izin istedim. Kabul etmediler ve de hücre gardiyanına beni izlemesi için talimat verdiler. Egzersizleri yapmak için acele etmeden; muhafızlar konuşmak için beni dışarı çağırdıklarında, onlara Dafa hakkında gerçeği açıklamak için fırsatı değerlendirdim. Onlara Dafa uygulamasının özünü anlattım. Kötülük tarafından farklı yollarda biçimlenmiş olan düşüncelerini ve kavramlarını kırdım, zihinlerindeki doğru olmayan her şeyi düzelttim ve de iyi yanlarını uyandırdım. O zamanlar; zihnimin en saf, en iyi durumuyla onların zihinlerindeki kötülüğü eritmem gerektiğine dair bir düşünceye sahiptim. Çoğu kez, birkaç muhafız etrafımda toplandığında, onlara gerçeği açıkladım ve de mutlu ruh halimle ve İyiliğe bağlılığımla onların İyiliklerini uyandırdım.

Mahkûmların nefret etmiş ve en kötü niyetlisi olarak görmüş oldukları polis memuru dahil, gitgide hepsi değişti. Bana dedi ki, “Benim vardiyamda 10 dakika egzersiz yapabilirsin. Ama daha uzun değil,” Ona dedim ki, “10 dakika hedefinde henüz başlamaktayım. O yeterli değil.” “O zaman en fazla 15 dakika.” Gülümsedim. Daha fazla tartışmaya gerek olmadığını biliyordum--onlar değişiyorlardı. Ve 15 dakika ile bir saatlik bir sözün arasında bir fark yoktur. Hep mutlu göründüğüm için, muhafızlar mahkûmları iyi idare edemeyecekleri korkusuyla benden mahkûmların önünde gülümsemememi istediler. Onlara Dafa’dan gelişim sağlayan öylesine iyimser bir varlık olduğumu ve de bunun benim gerçek doğam olduğunu söyledim. Polislerle konuşuyorken hep neşeli göründüğüm için, mahkûmlar polislerle bazı özel bağlantılara sahip olduğumdan korktular; çünkü onların bir gülümsemeyi bir kez başarabilmeleri şöyle dursun; fiziksel olarak en güçlü olanları dahil, polislerle konuşurken yalnızca başlarını kaldırabiliyorlardı. İşlerin bu şekli ile, bana göz kulak olmaları hiçbir şeye ulaşmayan bir formalite anlamına geliyordu. Egzersizleri yaptığımda polisler bile yardım ediyorlardı. Bu nedenle mahkûmlar gizli planımın ne olduğunu tek kelimeyle çözemediler.

Daha sonra, üstlerden üzerimdeki gözetlemeyi güçlendirmek için talimatlar geldi. Bunun üzerine hücre gardiyanı benden Dafa’yı mahkûmlara yaymamamı istedi. Dedim ki, “Bana sorulmadığı sürece, herhangi birine tek kelime söylemeyeceğim.” İnsanların meraklı olduklarını ve de onun hakkında bana soracaklarını biliyordum. Dahası; Dafa en değerlidir ve de onun hakkında bazı sıradan sözler ve tabirlermiş gibi hemen herhangi bir yerde konuşamayız. Böylece muhafızlar gardiyana hiç kimsenin Falun Gong hakkında sormasına izin verilmediğini hücreye duyurması için talimat verdiler. Gerçekten hiçbir şey söylemedim ve de çalışırken her zaman yüzümde bir gülümseme ile Dafa hakkında düşünmeyi sürdürdüm. Bir kelime söylemeden gülümseyerek, bir günde 18 saat süresince sessizce çalıştım. Ertesi gün, gardiyan muhafıza şunu bildirmek için acele etti, “Bu adamın meditasyon gücü çok kuvvetli. O hiçbir şey söylemediğinde, bizden hiç kimse hiçbir şey söyleyemedi.” Doğrusu, hapishanenin yüksek duvarlarının içinde veya dışında herhangi bir baskı hissine sahip değildim. Buradan ayrılmam gerektiğini açıkça biliyordum. Zihnim durgun bir su kadar sakin; ancak dilediğim kadar özgürdü. Hiçbir şey zihnimi etkileyemezdi. Mahkûmlara dedim ki, “Benimki ile ilgili her şey kendi elimdeyken, sizler mahkûmiyet sürenizi bilmiyorsunuz. Gerçekte, yapmak zorunda olduğumun hepsi ‘Artık uygulama yapmayacağım’ demek ve beni serbest bırakacaklar. Fakat yalnızca bunu söylemeyi reddettiğim için buraya hapsedilmişim.” Söylediğim her söz ve yaptığım her şey polislerden ve mahkûmlardan saygı kazandı. Egzersiz yaptığımda hiç kimse hakkımda rapor hazırlamadı. Polisler beni egzersiz yaparken gördüklerinde bile hiçbir şey söylemediler.

Bir gece görev başında olmak benim sıramdı. Hava çok sıcaktı. Bu nedenle etrafımda uyuyan gardiyanı ve mahkûmları serinlettim. Hayrettir ki, gardiyan birdenbire ayağa fırladı ve panik içinde bana dedi ki, “Bayım, lütfen bizi serinletmediğinize emin olun. O, cennetin ilkelerine aykırı.” Artık onu yapmam gereken nazik bir şey olarak görmeyerek, hemen durdum. Bir ay sonra serbest bırakıldım. Ayrıldığımda, hücre gardiyanı gözyaşı döküyor olduğu için bana doğru gelmeye cesaret edemedi. Benimle son yemeği yiyemediği için üzgün hissediyordu. Hatırlayabildiğim Shifu’nun makalelerini yazıya döktüm ve herkese onun aracılığıyla bıraktım.

Polis merkezine dönüşte; Falun Gong’a karşı tutumum hakkında, neden gözaltı merkezinde Falun Gong egzersizlerini yaptığım hakkında, neden hapishanede Dafa’yı yaydığım hakkında yazı yazmam istendi. Onların kötü niyetini açıkça gördüm. Bu nedenle Dafa hakkındaki düşüncelerimi yazıya döktüm ve başka herhangi bir şey yazmayı reddettim. Onu gözden geçirdiler ve uygun bulunamadığını söylediler. Ağzı bozuk bir şekilde; duyarlı olmadığımı, böyle yazmaya cesaret ettiğimi ve de beni üç yıllığına zorunlu yeniden eğitim çalışmasına mahkûm edeceklerini söylediler. Benden onu yeniden yazmamı isteyerek; onun kabul edilemez olduğunu, bana geri vereceklerini söylediler. Üzerimdeki muhakemelerinin herhangi birisine sahip değildim ve de söyledikleri her şeyi zihnimde reddettim. Benden onu yeniden yazmamı istemelerinin yeterli kararlılık ve sağlamlık ile yazmadığım anlamına geldiğini düşündüm. Bunun üzerine en başında yazdım ki, “Falun Dafa’nın tarihte gelmiş geçmiş bilinen yüksek seviyeli bir Fa’nın en muhteşem xiulian uygulaması olduğunu düşünüyorum.” Tüm kalbimi bu sözlere odakladım. Bu benim kötülüğe cevabımdı. Beni derhal serbest bıraktılar.

Geçen Ekim, taşraya ait 610 ofisinin liderleri benden onlarla konuşmamı istediler. Daima doğru inanç ve bilgelik ile onların üstesinden geldim. Shifu’nun isminden terbiyesizce söz ettiklerinde; mantıklı ve sakin, bir o kadar da sarsılmaz bir şekilde onlara dedim ki, “Shifu’ma saygı göstermelisiniz. Bu, konuşmamızın esasıdır. Aksi takdirde, konuşma devam edemeyiz.” Gözlerimin içine baktılar ve de sakinliğimin altında sarsılmaz doğruluğu gördüler. Konuşma şekillerini değiştirdiler. Hepimiz konuşuyor ve kaygısızca gülüyor olmamıza karşın, aslında kimin daha bilge ve daha cesur olduğunu görmek için mücadele ediyorduk. Her söz, hançer ve kılıçların pırıltı ve parlaması gibiydi. Her söz, bir tuzaktı. Ana bilincimi sersemletme ve benden ihtiyaç duyduklarını elde etme nihai amacı ile, bütün bir gün süresince benimle bu şekilde konuştular. Fakat en başından beri gerçek niyetlerinin tam olarak farkındaydım ve de Dafa’nın bana bağışladığı bilgelik ile dolap çevirmelerini ve ilgi çekmelerini sona erdirmeyi başardım. Sakin konuşmanın içinde sayısız tehditler vardı, fakat benim ifade etmiş olduklarımın hepsi Dafa’daki doğru inancımdı. Sonunda, herhangi bir boşluk ya da ihtiyaç duydukları herhangi bir şey bulamadılar ve de yalnızca pes ettiler. Bunun üzerine onlara sakince dedim ki, “Hala birazcık iyi niyete ve Falun Dafa’ya karşı doğru bir tutuma sahip olduğunuz sürece, biz Dafa uygulayıcıları size kurtuluş sunacağız.” Bana karşı minnettarlıklarını göstermekten başka seçenekleri yoktu.

Daha sonraları, başka bir şehirdeki bir uygulayıcının evine gittim. Kocası, belirli bir bilimsel alanda uzman ve bir doktora danışmanıdır. Deneyim paylaşımı makalelerimden birazını okuduktan sonra, bana karşı büyük saygı gösterdi. Dafa’yı onaylamak için sessiz bir çevrede birçok deneyim paylaşım makaleleri yazdığım, en iyi yatak odayı ve çalışma odasını benim için boşalttı. Ve aslında kendisi bilim dalı için gelişim planları üzerinde çalıştığı kötü havalandırmalı küçük bir odaya taşındı. Birçok uygulayıcı bunu anlayamadı ve de belirtti, “Biz onun evindeyken o hiçbir şekilde mutlu değildi. Oraya kimin gittiği önemli değildi, o kişiye uyuması için o havasız ve sıcak küçük odayı ayarlardı. Şu işe bak ki sana karşı bu kadar iyiydi ve de sana en iyisini verdi. İnanması gerçekten çok güç.” Benim anlayışıma göre, bir insana açıkça gösterdiklerimizin hepsi mantıklılık, bilgelik, huzur ve de bir Dafa öğrencisinin sahip olduğu saygınlık olduğunda; o insanın Dafa’ya saygı duyması kesindir. Bana bu kadar iyi davranılmasının sebebi, Dafa’nın bilgeliği ve saygınlığını temsil etmiş olmamdı. Bilimsel alanıyla ilgili fazla bilgiye sahip olmamama karşın; Dafa uygulaması yoluyla edinmiş olduğum bilgeliği kullanarak, farklı perspektiflerden alanı hakkında düşünmesinde yol göstermeye çalıştım. Dedim ki, “Profesör, araştırma alanınızla ilgili az bilgiye sahibim; fakat onunla ilgili daha önce ayrıntılarına girdiğim anlayışım, öğrettiğiniz doktora öğrencilerinin herhangi birisinden, inanıyorum ki, daha derin. Siz kendiniz bile düşünüşünüzde böylesine geniş boyutlara sahip olmayabilirsiniz. Tüm bilgeliğim Dafa’dan geliyor.” Ona şakayla dedim ki, “Profesör, beni bir doktora derecesiyle ödüllendirmelisiniz.” Profesör, Zhuan Falun’u iyi çalışacağını söyleyerek gülümsedi.


“Dafa’nın Saygınlığı” Üzerine

Bu öğrencinin makalesindeki fikirler mükemmel. Bu, Fa-düzeltmesinin, kişisel uygulamadan nasıl farklı olduğunu göstermektedir. Bu arada; o, öğrencinin kişisel uygulamasında kurulu olan sağlam temeli gösteriyor. Bir Dafa öğrencisinin sahip olması gereken Erdemden (Shan) yoksun olduğunuzda, o zaman siz bir uygulayıcı değilsiniz. Bir Dafa öğrencisi Fa’yı onaylayamazsa, o zaman o bir Dafa öğrencisi değildir. Kötülüğü açığa çıkarırken aynı zamanda tüm yazgılı varlıkları kurtarıyor ve kendi cennetlerinizi tamamlıyorsunuz.

Li Hongzhi 

17 Temmuz 2001 

Çince Versiyonu İçin Tıklayınız