Ben il düzeyindeki bir hastanede doktoruyum. 1996 yılında Falun Dafa uygulamaya başladım. 2020'de Çin Yeni Yılı sırasında coronavirüs yayılmaya başlar başlamaz hastanem hastalarla dolup taştı. Her günkü mesaim bir savaş bölgesinde çalışmak gibiydi.
Shifu şöyle diyor: “Bir kişi uygulama yaptığında tüm ailenin bundan yararlanacağını söylememiş miydim ? (1999 Avustralya Fa Konferansında Fa'nın Öğretilmesi). Ailem bu salgın sırasında iyi durumdaydı. Kendim için endişelenmedim, bu yüzden enfekte hastalarla çalışmaya gönüllü olan ilk kişiydim.
Şüpheli vakaları tedavi etmekle görevlendirildim. Karşılaştığımız şey en kötü senaryodan daha kötüydü. Yeterli malzeme yoktu, yönetim karmakarışıktı, vaka sayısı yüksekti. Koruyucu giysiler giyip bütün gece çalışmak zorundaydık. Elimin üstü dezenfektandan zarar gördü; Burnum, kulaklarım ve çenem gözlükler tarafından yaralandı; ve şiddetli oksijen yetmezliği nedeniyle uyuyamadım.
Aile üyelerinin hastalarla ilgilenmesine izin verilmiyordu. Onlar için gerçekten endişeliydim ve etkileşim kurduğum herkese Dafa hakkındaki gerçeği açıklamaya karar verdim. Onlara katıldıkları ÇKP (Çin Komünist Partisi) örgütlerinden ayrılmalarını rica ettim.
Her hastama iyi baktım. Onlardan örnekler topladım ve yemeklerini verdim. Shifu’nun beni koruduğunu biliyordum, bu yüzden onlarla fiziksel temas kurmaktan korkmadım. Yaşlı hastaların tuvaleti kullanmalarına ve engellilerin tekerlekli sandalyelerine oturmalarına ve kalmalarına yardım ettim. Nezaketim birçok insanı etkiledi ve onların güvenini kazandım. Bu onlara gerçekleri açıklamama yardımcı oldu.
Aileleri onları ziyaret edemediği için çoğu hasta depresyona girmiş ve korkmuştu. Onları teselli ettim. Bu salgının geniş şekilde yayılmasının Partinin yozlaşmış ahlakından ve salgının gizlenmesinden kaynaklandığına dikkat çektim. Çin toplumunun sahte ilaç ve sahte gıda gibi sahte ürünlerle dolu olduğunu söyledim; insanlar para için her türlü korkunç şeyi yapıyorlar ve hükümet yetkilileri insanların sağlığı üzerindeki ekonomik genişlemeyi önemsediği ahlaksız bir şekilde davrandığı için çevre harap olmuştu.
Partinin Çin'in geleneksel değerlerini de yok ettiğini ve Falun Dafa gibi insanlara Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ile yaşamayı öğreten manevi inançlara saldırdığını söyledim. Bunun yerine ÇKP şiddeti teşvik ediyor ve insan yaşamını göz ardı ederek birçok felakete neden oluyor. Onlara sadece Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerini izleyerek ve kendilerini Partiden ayırarak güvenli ve parlak bir gelecek olacağını söyledim.
Çoğu hasta söylediklerimi kabul etti, ancak bazılarının daha fazlasını duyması gerekiyordu. Karantina odasına girip çıkmak için koruyucu kıyafeti giymek zaman almasına rağmen, yine de oraya gittim. Onlardan, “Falun Dafa iyi; Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi” ifadelerini hatırlamalarını istedim. Ayrıca, söylediklerimi kabul etmelerini engelleyecek her şeyi ortadan kaldırmak için doğru düşünceler gönderdim.
Ayrıca meslektaşlarıma da gerçeği açıkladım. Birçok görev için gönüllü oldum ve hastane yöneticileri ile iş arkadaşlarıma duyulan güveni ve saygınlığı kazandım. Birçoğu beni dinledi ve partiden ayrıldı.
Koridorları kaplayan tüm hastalara baktığımda sık sık ağlamaklı oluyordum. Gerçekten hepsine gerçeği açıklayabileceğimi ve kurtarabileceğimi umuyordum. Her hayat değerlidir. ÇKP ile birlikte yok edilmeleri gerçekten üzücü olurdu.
Daha sonra Yoğun Bakım Ünitesine (YBÜ) atandım. Oradaki iş yükü daha ağırdı. Her dakikayı birim içinde geçirmek zorunda kaldık ve her türlü koruyucu önlem vardı. Yine, daha fazla iş yapmak için gönüllü oldum. Olgu raporları yazdım, hastalara yataktan çıkmalarına ve yeniden girmelerine ve yaşlıların tuvalete gitmesine yardım ettim.
Şüpheli vaka odasında yardımcı olduğum yaşlı bir bayan daha sonra yoğun bakım ünitesine taşındı. Beni tekrar gördüğüme sevindi. “Gerçekten önceden belirlenmiş bir ilişkimiz var” dedi. Onunla sık sık sohbet ediyordum. Ona, “Falun Dafa iyi; Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi” ifadelerini söylemesini hatırlattım. Böylece iyileşti.
Kayınbiraderi enfekte oldu ve çok hastaydı. Bir aylık yoğun tedaviden sonra vefat etti. Öldüğü gün görevdeydim. Ona kardiyak kompresyon verdim ama hayatını kurtaramadım. Tüm aile üyeleri karantinaya alındı. Hemşireler ve ben cesedini torbaya koyduk. Ona gerçeği açıklama şansım olmadığına üzüldüm. Hayat değerlidir. Bu olay beni, kendi tembellik ve korku takıntım yüzünden gerçeği açıklamamazlık yapmamam konusunda uyardı.
Kayınbiraderimin arkadaşı yoğun bakım ünitesine gönderildi. Hastaneye kaldırılmadan önceki üç hafta içinde hangi kişilerle temas kurduğu anlamaya çalışıldı. Hastane, özel bilgilerinin asla sızdırılmayacağına söz verdi, ancak sözlerini tutmadılar. Temasları web sitelerine konuldu, kendisi ve ailesi için büyük bir baskıya neden oldu. Ailesi onun haysiyetini kaybettiğini söyledi ve işi de etkilendi. Kayınbiraderim onları rahatlatmamı istedi.
Tüm ailesi hastanede karantinaya alındı. Onları ziyaret ettiğimde doktorlarla kavga ediyorlardı - özel bilgilerinin sızması nedeniyle tedavi olmayı reddettiler. Belediye başkanı ile konuşmayı talep ettiler. Doktorlar benden onları ikna etmem için yardım istedi.
Doktorlar gittiğinde yalnız kaldık. Onlara ÇKP'nin salgını nasıl örtbas etmeye çalıştığını anlatarak başladım. Sonra onlardan “Falun Dafa iyi; Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi” ifadelerini hatırlamalarını istedim. Partiden ayrılmalarına yardım ettim. Samimiyetimi takdir ettiler, nezaketimi ve şefkatimi hissettiler. İçlerinden biri, “Çoğu insan bizden kaçınır, ancak siz risk aldınız ve bizimle konuştunuz. Çok minnettarız ve size güveniyoruz” dediler.
Bu özel dönemde gerçeği açıklama şansına sahip olduğum için mutlu oldum. Daha sonra bana güvenilir bir arkadaş gibi davrandılar ve sık sık telefonda konuştuk. Artık bütün aile güvende. Özel bilgileri de internetten silindi.
Diğer hastanelerden birçok doktor ve hemşire geçici olarak hastanemizde çalışmak üzere görevlendirildi. Hastane bize özel bir dinlenme alanı atadı ve herkes vardiyaları arasında burada mola verdi. Bu fırsatı birçok meslektaşıma gerçeği açıklamak için kullandım. Fa'yı çalıştığımdan, egzersizleri yaptığımdan ve her gün doğru düşünceler yolladığımdan emin oldum. Birçok meslektaşımı partiden ayrılmaya ve gerçeği öğrenmeye ikna edebildim.
Sağlık hizmeti sağlayıcıları karantinaya alındığında, bir otelde kaldık. Aklıma gelen herkesi aradım ve onlara gerçeği açıkladım. Konuşmam gerektiğini bildiğim bir kişi, bölümümün Parti komitesi başkanıydı. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Bir gün bölümümdeki herkese bir mesaj gönderdi - hastane bize teyit edilen vakaların ve ölümlerin sayısını gizli tutmamızı emrediyordu, çünkü şehir hükümeti sayılarla ilgili daha yüksek makamlara yalan söylüyordu. Şehrin yalanlarını örtmesine yardım etmemizi istiyorlardı.
Onu aramak için bu fırsatı kullandım. Bu salgın sırasında ÇKP’nin yalanları hakkında konuşarak başladım. Daha sonra ona Falun Dafa uygulamasından nasıl yararlandığımı ve Partinin Falun Dafa'yı iftira etmek için nasıl kullandığını anlattım. Partiden ayrıldıktan sonra birçok insanın kutsanmış ve güvende hissettiğini söyledim. Şaşırtıcı bir şekilde, sözlerimi kabul etti ve Partiyi bırakmayı kabul etti.
Herkesin ÇKP'nin propagandası tarafından kandırılamayacak bir bilen tarafı vardır. Onları içtenlikle kurtarmaya çalıştığımız sürece, merhametimizi hissedecekler ve doğru seçimi yapacaklardır.
Bazı arkadaşlarıma ve akrabalarıma gerçeği açıklamayı başaramayacağımdan ve onlarında virüsten ötürü hayatlarını kaybedeceklerinden çok korkuyordum. Bu benim en büyük pişmanlığım olurdu.
50 günlük yoğun iş bitti ve eve güvenle döndüm.
Birçok sağlık çalışanı virüsü kaptı ve birçoğu öldü. ÇKP yalan söyledi ve gerçek rakamlar dünyaya söylediklerinden çok daha yüksekti.
ÇKP, yoğun çalışma döneminin başında herkese bir bonus ve ödeme sözü verdi, ancak sözlerini tutmadılar. Birçok genç doktor ve hemşire ayda sadece 2.000 yuan (kabaca 300 ABD doları) alıyordu. Hala extra bir şey almadılar. ÇKP, salgın sırasında defalarca belge sunmuş olsalar bile, COVID-19 hasta odalarında çalıştıklarını kanıtlamak için fotoğraflar gibi belgeler ve kanıtlar talep etti.
Bazı sağlık hizmeti verenler COVID-19 vakaları üzerinde çalışmak için büyük risk aldıklarından öfkelendi. Motivasyonları para değildi, ama ÇKP'nin onlara hakaret ettiğini söylediler. “Orada çalıştığımızı kanıtlayacak fotoğrafımız yok. İkramiye ve bonustan vazgeçtik ”dediler.
Umarım insanlar uyanır ve ÇKP'nin gerçek, yıkıcı doğasını fark ederler, böylece parlak bir geleceğe sahip olurlar.