(Minghui.org) “Çin'de, tüm dinlere karşı devlet destekli baskı yoğunlaşmaya devam ediyor. Çin Komünist Partisi şimdi dini organizasyonlara ÇKP liderliğine itaat etmelerini ve inançlarının öğretilerine ve uygulamalarına komünist dogmaları aşılamalarını emrediyor. Sincan'daki Uygurların kitlesel tutuklanmaları devam ediyor. Tibetliler ve Budistler ile Falun Gong ve Hıristiyanlara yapılan baskı da aynı şekilde, ” diye belirtti ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 10 Haziran 2020'de “2019 Uluslararası Dini Özgürlük Raporu”nun yayınlanması için düzenlenen basın toplantısında.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 10 Haziran 2020'deki basın toplantısında
Çin'de Falun Gong'a Yapılan Zulüm Hakkında Minghui'den Alıntı
2019 dini özgürlük raporunda, inançları nedeniyle kaç uygulayıcının tutuklandığı, taciz edildiği, hapse atıldığı ve zulüm gördüğü de dahil olmak üzere Falun Gong hakkında ilk elden bilgi veren Minghui.org resmi web sitesinden on makaleye yer verildi.
2019 yılı, Falun Gong'a yapılan zulmün 20.yılıydı. Son 20 yılda, “ÇKP, Falun Gong hareketini ve bu gibi diğer organizasyonları ortadan kaldırmak için yasal olmayan, parti dışı çalışan bir güvenlik aygıtı bulunduruyor.” Bu tür yasa dışı güvenlik aygıtlarından biri, 10 Haziran 1999'da kurulan ve özellikle Falun Gong zulmünü yürütmekle görevlendirilmiş Gestapo benzeri bir organizasyon olan 610 Ofisi'dir.
Dini özgürlük raporunda şöyle denildi: "Minghui'ye göre, inançlarından vazgeçmeyi reddettiği için yıl boyunca polisler 6.109 Falun Gong uygulayıcısını tutukladı ve 3.582 uygulayıcıyı taciz etti. Yıl sonunda 3.400 uygulayıcı gözaltında tutuluyordu. Tutuklamalar ülke çapında gerçekleşti. Shandong, Hubei, Sichuan, Jilin ve Liaoning de dahil olmak üzere 18 eyalette yüzlerce taciz ve tutuklama vakası bildirdi. Minghui'ye göre, tutuklananlar arasında öğretmenler, mühendisler, avukatlar, gazeteciler ve dansçılar yer alıyor.”
“17 Nisan'da 100'den fazla memur, bir anne, beş kızı, üç damadı ve 12 yaşındaki torunu da dahil olmak üzere Anhui Eyaleti, Bozhou Şehrindeki bir ailenin 10 üyesini tutukladı. Kız kardeşlerden dördü 5 Aralık'ta yargılandı ve yıl sonunda kararlarını bekliyordu.”
“Hubei Eyaletinden Wang Shaoqing ve Zhou Xiuwu (79 yaşında) dahil diğer 12 uygulayıcı, bir parkta Falun Gong hakkında başkalarıyla konuştukları için 7 Mart'ta tutuklandı. Kızına göre, Kasım ayı itibariyle Wang, Wuhan Şehri 1 Nolu Gözaltı Merkezinde tutuluyordu ve avukatına erişimi reddediliyordu.”
Raporda ayrıca Minghui.org'dan alıntı yapılarak, zulmün geçen yıl gözaltında ölen 19 uygulayıcı da dahil olmak üzere 96 kişinin ölümüne yol açtığı da belirtildi.
Ölümler, yıl boyunca Çin genelinde meydana geldi, bunlara 11 Ocak'ta insanlarla Falun Gong hakkında konuştuğu için bir otobüs durağında tutuklandıktan saatler sonra ölen 82 yaşındaki Bayan Guo Zhenxiang; 2 Ağustos'ta tutuklanmasından dokuz gün sonra vefat eden Bay Yang Shengjun; ve 7 Aralık'ta tutuklanmaktan kaçmaya çalışırken düşerek ölen Bayan Li Yanjie de dahil.
Raporda, "Minghui, Nisan ayında yetkililerin ayrı davalarda 38 Falun Gong uygulayıcısını altı aydan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırdığını bildirdi. Yetkililer ayrıca 38 uygulayıcının 16'sına toplam 249.000 RMB (35.800 $) para cezası verdi.” diye eklendi.
“Bir adam, grup hakkında mektuplar göndermesi nedeniyle 'devlet iktidarını yıkmaktan' suçlu bulundu. 10 yıl hapse mahkum edildi ve 100.000 RMB (14.400 $) para cezasına çarptırıldı. Minghui'ye göre, yetkililer Ağustos 2017'de tutuklanmadan önce adamı aylarca gözetledi.
“Yetkililer, Sichuan Eyaletinin Luodai kasabasındaki iki Falun Gong uygulayıcısını, mahallerinden Falun Gong karşıtı posterleri kaldırdıkları için iki yıl sekiz ay hapis cezasına çarptırdılar. Minghui, Shandong Eyaletinin Ji’nan Şehrinden 76 yaşındaki bir adamın inancından vazgeçmeyi reddettiği için üç yıla mahkum edildiğini ve 5.000 RMB (720 $) para cezasına çarptırıldığını bildirdi.
"Minghui, 12 Mayıs'ta polisin, Guangdong Eyaleti, Zhuhai Şehrindeki sekiz yaşlı uygulayıcıyı Falun Gong kitapları okurken tutukladığını bildirdi. Polis, her uygulayıcı hakkında, onları evlerine götürmeden ve konutlarını yağmalamadan önce çocuklarının iş bilgileri ve telefon numaraları da dahil olmak üzere ayrıntılı bilgilerini kaydetti. ”
Falun Gong uygulayıcıları dışında, Gao Zhisheng ve Jiang Tianyong da dahil olmak üzere onları temsil eden ve savunan avukatlar da yetkililer tarafından hedef alındı. Raporda, Gao'nun üç yıldır kayıp olduğu, Jiang'ın ise ebeveynlerinin köyünde ev hapsinde kaldığı ve "devlet çökertmeye teşvik etmek" suçundan iki yıl hapis yattıktan sonra tıbbi bakım alması engellendiği belirtildi.
Falun Gong Uygulayıcılarından Zorla Organ Toplanmaya Devam Ediliyor
Dini özgürlük raporunda ayrıca, tutuklu Falun Gong uygulayıcılarının zorla organlarının toplanması vahşeti ve Çin komünist rejiminin verileri nasıl manipüle ettiği ve hükümetin iddia ettiği gönüllü organ bağışı belgelerinin veya gerçekte kullanılan organların kaynağının araştırılmasını açıklayamayışı da incelendi.
Şöyle yazıyordu: “6 Şubat'ta hakemli tıp dergisi BMJ Open, Avustralya liderliğindeki akademik bir çalışmadan elde edilen bulguları yayınlayarak, hükümet ve yerel hastaneler tarafından bildirilen Çinli transplantasyon alıcısı verilerine dayalı 445 bilimsel araştırma belgesini inceledi. Akademik çalışmada, belgelerin 440'ının (yüzde 99'unun) bilerek “organ bağışçılarının nakil için onay verip vermediklerini bildirmediği” ortaya kondu ve bu da etik dışı yayınlanmış bir araştırmayla sonuçlandı.
"Ancak çalışmada, hükümetin 2010 yılında başlatılan gönüllü ölen bağışçı programının, bilimsel makaleler için araştırma yapıldığı tarihte var olmadığı sonucuna varıldı ve böylece hükümetin ve hastanelerin verileri manipüle ettiği ve tahrif ettiği ileri sürüldü. Çalışmada ayrıca, o dönemde vicdan mahkumları da dahil olmak üzere idam edilen mahkumların tek organ kaynağı olduğu sonucuna da varıldı.”
“Kasım ayında BMC Tıp Etiği'nde bildirilen Avustralya liderliğinde gerçekleşen ikinci bir akademik çalışmada, hükümetin ve tıbbi bürokrasinin organ nakilleri hakkındaki verileri manipüle ettiği ve tahrif ettiği ortaya kondu. Çalışma, “yetkililer tarafından vaat edilen lekelenmemiş gönüllü sistem” yerine, “gönüllü sistem” olarak yanlış sınıflandırılan gönüllü olmayan donörlerin (en makul olarak mahkumlar) sürekli kullanımı ile birlikte sistemin çalıştığı sonucuna vardı. Çalışmada ayrıca üretilen verilerin amacının 'Çin'in gönüllü organ bağışı reformunun başarıları hakkında uluslararası transplantasyon topluluğuna yanıltıcı bir izlenim yaratmak ve organ nakli için organ ediniminde insanlığa karşı suçların işlendiğini iddia eden aktivistlerin eleştirilerini etkisiz hale getirmek' olduğu da söylendi. Çalışmada, hükümetin 2006 yılında, Falun Gong uygulayıcılarının organ kaynağı olarak kullanıldıklarını iddia ettiği ve hükümetin bunu reddettikten kısa bir süre sonra organ nakli hakkındaki düzenlemeleri resmileştirdiği belirtildi.”
Dini özgürlük raporu, uluslararası STK tarafından kurulan “Çin'deki Organ İstismarını Sona Erdirme Uluslararası Koalisyonu” tarafından Haziran ayında verilen, “zorla organ toplama Çin genelinde yıllardır önemli ölçüde uygulanmış ve Falun Gong uygulayıcıları organ tedarikinin tek - ve muhtemel ana kaynağı - olmuştur. ” nihai kararına atıfta bulundu. Bulgu Eylül ayında Birleşmiş Milletler'e sunuldu.
Hakemli dergi makaleleri ve bağımsız araştırma dışında, dini raporda Minghui'den organlarının toplandığından şüphelenilen Falun Gong uygulayıcılarının iki vakası daha yer aldı.
Bunlardan biri, Mayıs ayında tutuklanan ve 2 Temmuz'da gözaltında ölen Bay He Lifang idi. Bay He’nin ailesi “göğsünde dikilmiş bir kesik ve sırtında açık bir kesik gözlemledi. Polis ilk önce kesiklerin otopsiden kaynaklandığını söyledi, ancak ailesi organlarının o hayattayken ya da ölümünden kısa bir süre sonra alındığından şüphelendi. ”
Raporda belirtilen diğer vaka ise, 10 yıllık hapis cezasının dört yılını geçirdikten sonra ölen Bay Wang Dechen idi. Hapishane yetkilileri, Bay Wang’ın ailesinin cesedine yaklaşmasına izin vermedi ve ölümünden iki gün sonra bedeninin yakılmasını onaylamaları için onlara baskı yaptı. Onlar da Bay Wang'ın organ toplama mağduru olduğundan şüpheleniyorlardı.
Çin'i ABD ile karşılaştıran Pompeo, “İki yönetim biçimi arasında hiç bir denklik yok. Biz de hukukun üstünlüğü var; Çin de yok. Bizler ifade özgürlüğüne sahibiz ve barışçıl protestoları kucaklıyoruz. Onlar değil. Biz dini özgürlüğü savunuyoruz; az önce de belirttiğim gibi, Çin onlarca yıldır inanç savaşını sürdürüyor.
“Kontrast daha net olamazdı: En iyi zamanlarda, Çin acımasızca komünizmi dayatır. Ve ABD'nin karşı karşıya olduğu en zor zorlukların arasında bizler, herkes için özgürlüğü sağlamaya çalışıyoruz.”