(Minghui.org) Çin araştırmacısı Kailey Ouellette, 10 Aralık 2020'de Dünya Barışı Örgütü'nün internet sitesinde yayınlanan "Mahkeme Esaslarına Göre Çin Vicdan Mahkumlarının Zorla Organlarını Topluyor" başlıklı makalesinde, Çin Komünist Partisi'nin başta Falun Gong uygulayıcıları olmak üzere yaşayan vicdan mahkumlarının organlarını topladığını ve uluslararası toplumun ÇKP'yi sorumlu tutması ve devam eden dini baskıya müdahale etmesi gerektiğini söyledi.
Makalede, Çin Komünist Partisi'nin Falun Gong'a zulmedilmesi emrini verdikten sonra 1999 yılından beri Çin'deki nakil merkezlerinin sayısının %300 arttığı ve Çin'in yerleşik bir organ bağışı sistemine sahip olmamasına rağmen, bir organ için bekleme süresinin önemli ölçüde kısaldığını söyledi.
Çin hükümeti daha sonra idam mahkumlarının organlarını kullandıklarını kabul etmiş ve Ocak 2015'te gönüllü bir bağış programına geçtiklerini açıklamış olsa da, idam mahkumlarının sayısı Çin'de katlanarak artan nakil sayısına eklenmedi. Bu bir devlet sırrı olarak kalsa da, Uluslararası Af Örgütü "sayının binlerce, dünyanın geri kalanının toplamından daha yüksek" olduğunu tahmin ediyor.
Makalede ayrıca şunlar da belirtildi: "Çin'in Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, ölüm cezasına çarptırılan mahkumların yedi gün içinde infaz edilmesini gerektiriyor ve bu da organların şu anda bulundukları hızda potansiyel bağışçılarla eşleştirilmesi için yeterli zaman vermiyor."
Resmi verilere göre Çin her yıl 10.000 ila 18.000 arasında organ nakli bildiriyor. Ancak diğer insan hakları örgütlerinin tahminleri, Çin genelinde 60.000 ila 100.000 nakil olmak üzere çok daha yüksek bir rakama işaret ediyor.
Ouellette, Çin'deki eski sağlık bakanı yardımcısı Dr. Huang Jiefu'nun 2005 yılındaki bir operasyon için ertesi sabah teslim edilen iki yedek karaciğer siparişi verdiğini söyledi. "Böyle bir şeyin mümkün olabilmesi için, eşleşen organları sağlamak için kullanılabilecek sağlıklı insanlardan oluşan bir havuz olması gerekir."
Ouellette, iddiayı doğrulamak için, vahşetin 2006 yılında dünyanın geri kalanına açığa çıkmasından kısa bir süre sonra bir grup araştırmacının Çin'deki birçok hastaneyi aradığını ve özellikle Falun Gong uygulayıcılarının organlarını istediğini belirtti. Telefonu cevaplayan doktorlar, Falun Gong uygulayıcılarından gelen yeni organların birkaç hafta veya günler içinde hazır olacağına söz verdi.
Aralık 2018'de Çin Mahkemesi, “aşırı sayıda organın, özellikle Falun Gong üyelerinden olmak üzere, vicdan mahkumlarından zorla toplandığını” ilan eden bir ara karar yayınladı.
Daha fazla araştırma ve duruşmanın ardından mahkeme 2019 yılında insan haklarının bu ağır suiistimali hakkındaki nihai kararı verdi ve "Çin hükümeti makul bir şüphenin ötesinde, vicdan mahkumlarının organlarını topluyor" olduğunu ilan etti.
Mahkeme ayrıca, "zorla organ toplama işlemi önemli bir ölçekte Çin genelinde yıllardır gerçekleştiriliyor ve Falun Gong uygulayıcıları organ tedarikinin tek - ve muhtemelen ana - kaynağı" olduğunu doğruladı.
Ouellette raporunda "Falun Gong, zihin ve beden sağlığını iyileştirmek için meditasyona, manevi öğretilere ve egzersizlere odaklanan spritüel bir uygulamadır" dedi. İlk kez 1992 yılının Mayıs ayında Bay Li Hongzhi tarafından halka tanıtıldı ve 1999 yılında 100 milyondan fazla insan tarafından uygulanıyordu.
Çin komünist rejiminin eski lideri Jiang Zemin, artan popülaritesi nedeniyle 1999 yılında zulüm emrini verdi. Ayrıca "Falun Gong sorununu" ortadan kaldırmak için "neredeyse sınırsız güce sahip" özel bir görev gücü olarak 610 Ofisi'ni kurdu.
Bir rapora göre zulmün ilk haftasında 50.000 uygulayıcının gözaltına alındığını söyledi. Komünist rejim "Falun Gong üyelerini tehlikeli, sapkın ve anormal olarak göstermek için propaganda yaptı ve Falun Gong üyelerini inançlarından vazgeçmeye zorlamak için ülke çapında bir kampanya başlattı."
"Yöntemler arasında adam kaçırma ve hapsetme, zorla çalıştırma, psikotropik uyuşturucu kullanımı ve açlık, elektrik şoku ve uykusuz bırakma gibi çeşitli işkence türleri yer alıyor."
Ouellette, "muhafazakar tahminlere göre, zulmün ilk dört yılı boyunca 1000'den fazla Falun Gong uygulayıcısının öldüğü görülürken, organ ticaretini desteklemek için on binlerce kişinin öldürüldüğü tahmin ediliyor" diye söyledi.
O, "Hayatta kalanlar ayrıca birden fazla tıbbi muayeneye tabi tutulduklarını ve organlarının alınacağının algılanması sonucuyla kendilerine kan testi yapıldığını bildirdi. Bazı tahminler göre, yasadışı nakil işinin yıllık değeri bir milyar doların üzerinde.” diye de ekledi.
Falun Gong uygulayıcıları zulmü engellemek için Çin'de ve dünyanın her yerinde çok sayıda barışçıl oturma eylemi düzenlediler, broşürler dağıttılar, gerçekleri açıkladılar ve insanlardan dilekçe imzalamalarını istediler. Hükümet ve askeri yetkililerin şiddetli tepkilerine rağmen, Çin içindeki birçok uygulayıcı, zulüm başladıktan kısa bir süre sonra itiraz etmek için hala Pekin'e gitti.
Çin rejimi zulüm iddialarını defalarca reddetmesine ve Falun Gong'u karalamak için propaganda yapmaya devam etmesine rağmen, "çok sayıda yayın ve insan hakları kuruluşu da Falun Gong üyelerinin durumuna dikkat çekti."
Ouellette, Çin Mahkemesi'nin “BM'i Falun Gong uygulayıcılarının ve Uygur halkının gözaltına alınmasının ve organlarının toplanmasının Soykırım Sözleşmesi kapsamında bir soykırım oluşturup oluşturmadığını ve yetkililerin ve faillerin sorumlu tutulması ve uluslararası bir mahkemede yargılanması için daha fazla araştırma yapılması çağrısında bulundu." diye söyledi.
“İsrail, Tayvan ve İspanya, Çin'den 'organ turizmini' yasakladı ve diğer ülkelere de aynısını yapmaları için baskı yapılmalıdır. Çin, hem BM hem de diğer uluslararası toplumlar tarafından sorumlu tutulmalı ve suçlanmalı ve bu ezilen dini grupların üyelerine insani yardım ve müdahale sağlanmalıdır."
Makalenin sonunda Çin Mahkemesi'nden alıntı yapan Ouellette, hükümetler ve diğer kurumların Çin Halk Cumhuriyeti ile etkileşime girdiklerinde, "'[soruşturma yoluyla] ortaya çıkan ölçüde, bir suç devletiyle etkileşime girdiklerini' kabul etmeleri gerektiğini" belirtti.