(Minghui.org) 1946'da doğdum ve yaşadığım sefil hayatım boyunca birçok kez intihar etmeye çalıştım ama başarısız oldum. 1998'in sonunda, Falun Dafa'yı duyduğum için şanslıydım ve bir hazine bulduğumu biliyordum. Sonunda umudu ve güneş ışığını gördüm!
Hüzün ve Istırapla Dolu Bir Hayat
1980'lerde küçük ilçe kasabamda bir berber dükkânı açtım. Çok çalıştığım ve yetenekli olduğum için çok para kazandım ama sağlığım kötüydü. Bütün kazancımı kocama verdim. Kart oynamayı, dans etmeyi severdi ve tüm parayı harcardı.
İki oğlumuz oldu. 19 Haziran 1987'de on altı yaşındaki oğlum annemi ziyaret ederken boğuldu. Harap oldum. Kocam kardeşimi suçladı. Bir hançer aldı ve onu öldürmekle tehdit etti. Kocam beni ağlarken gördüğünde döverdi.
Kocam başka bir bebek sahibi olmam için bana baskı yapmaya devam etti. Zaten 42 yaşındaydım. İki erkek çocuk doğurmuştum ama aynı zamanda kan kaybımda oldu ve dört bebek düşürdüm. Fallop tüplerim bağlandı. Kocam başka bir çocuk istediğini söyleyip durdu, ama ben vücudumun her yerinde hastalıktan acı çekiyordum - rahim fibroidleri, kolesistit, romatizma, bronşit, hepatit, mide hastalığı, belimdeki kemik çıkıntıları, hemoroit ve lösemi. Kronik düşük dereceli ateşim vardı ve diş etlerim kanıyordu. Cildim solgundu ve sadece 32 kg ağırlığındaydım.
Kocama hasta olduğumu ve çok yaşlı olduğumu söyledim. Ameliyat olsam bile bir bebeğim daha olmayacaktı. Kocam benden boşandı. Evi ve küçük oğlumuzu istiyordu. Yıllar boyunca kazandığım paraya gelince, hepsi harcandı diyerek bana bir kuruş bile vermeyi reddetti.
Evden sıkıntılı bir şekilde ayrıldım ve berber dükkânımda yaşadım. Eski kocam oğlumuza bakmadığı için yaşadığı ve yemek yediği dükkâna kadar beni takip etti. Hayatın acısını tattım. Başkalarının zorbalığından bıkmıştım: Bazı erkekler saçlarını kestiğimde bana cinsel tacizde bulundu. Bazen bir grup gangster gelirdi. Saçlarını kestikten sonra bana ödeme yapmayı reddettiler. Eski kocam para istemek için sık sık dükkâna gelirdi. Yemek yemek ve uyumak için kalırdı. Çırağım bile benden para çaldı.
Bir kış gecesi merhum oğlumun eski sınıf arkadaşı saçını kestirmeye geldi. Onu görür görmez oğlumu hatırladım. Gözyaşları yüzümden aşağı aktı. Sınıf arkadaşı gittikten sonra onu dükkân dışında takip ettim. Karanlıkta saatlerce yürüdüm. Ceketim, pantolonum ve ayakkabılarım yağmur ve kardan sırılsıklam olmuştu. Sabaha olana kadar nerede olduğumu anlayamamıştım ve dükkâna geri döndüm. Kapı açıktı, ışıklar yanıyordu ve oğlum yatakta uyuyordu.
Zihnimi doğru tutamıyordum bu yüzden berber dükkânını kapatmak zorunda kaldım. Eski kocamın tacizinden kaçmak için taşınmaya ve bir ev yapmaya karar verdim. İnşaat malzemelerimi çalan komşu zorbalarının üstesinden geldim. Ev yapılır yapılmaz pencereleri tuğlayla kapattım ve taşındım. Dekorasyon için para kalmamıştı, zemin kumla kaplıydı ve yatak tuğla üzerine konan ahşap bir tahtaydı. Ama en azından bir evdi. Sebze sattım ve oğlumu büyüttüm.
19 Haziran 1998 sabahı oğlum, kardeşimin evine balık teslim etmeye gitti. Bir yerden bir ördek çıka geldi ve gölette yüzmeye başladı. Köylüler ördek beslemiyorlardı, bu yüzden çocuklar onları görünce yakalamak istediler. Oğlum da gölete atladı ve hemen boğuldu. Ağabeyim ve diğerleri onu kurtarmak için gölete atladılar. Doktor geldiğinde oğlum nefes almıyordu. On altı yaşındaydı. On bir yıl önceki o tarihte büyük oğlum da on altı yaşında ölmüştü.
Bu benim acı kaderimdi! Sadece gölgeler görebiliyordum. Sadece ölmek ve acıma son vermek istiyordum. Kırk sekiz gün yemek yemeden uyudum ama ölmedim. Sonra yulaf lapamın içine fare zehri kattım ve yedim ama bu da beni öldürmedi. Onun yerine kustum. Köydeki kuyuda 3 kişi boğuldu. Bir gece boğulurum umuduyla kuyuya atladım. Kuyu suyu insanın tüylerini ürpertecek kadar soğuktu. Geceyi kuyuda geçirdikten sonra ölmedim. Bu yüzden alay edilme korkusuyla yukarı tırmandım.
70 yaşındaki babam ve hamile olan ablam sırayla beni takip ettiler. İntihar etmek istediğimi biliyorlardı. Babam iki torununu (çocuklarımı) kaybetti. Acıyı kaldıramadı. Böcek ilacı içti ve kendini öldürdü. Neden? Ölmesi gereken bendim! Hayatım acı ve karanlıktı.
Aydınlık Yola Adım Atmak
Yaşlı bir komşu beni teşvik etti, "Benimle Falun Dafa'yı uygulamaya gel. Sadece Dafa sana yardım edebilir." Kız kardeşim da beni Falun Dafa uygulamaya teşvik etti.
Dafa uygulayıcıları çok naziktiler. Hikâyemi duyduklarında bana eşlik etmeye geldiler. Beni oditoryuma gitmeye ve Falun Dafa'nın kurucusu Shifu Li Hongzhi'nin öğretilerinin videolarını izlemeye davet ettiler. Bütün gece orada oturdum ama dinlemeye odaklanmadım. Başka bir zaman, uygulayıcıların xiulian uygulama deneyimlerini paylaştıkları bir kayıt dinletileceği zaman, kız kardeşim beni gitmeye ikna etti. Orada oturdum ama dinlemedim çünkü kendi acımla sırılsıklam olmuştum.
Uygulayıcılar bana beş takım egzersizi öğrettiler. Bana çok nazik davrandılar. Grup Fa çalışmasına gittiğimde, bana oturmam için bir minder ve Fa'yı okuyabilmem için en parlak noktayı verdiler. Nezaketlerinden ve huzurlu atmosferlerinden etkilendim: Bu insanlar nasıl bu kadar iyi olabilir? Hayatımın çoğunda zorbalığa uğradım. Uygulayıcılar özverili olan tek kişilerdi. Xiulian uygulamak istiyordum. Uygulayıcıları Fa'yı okumaları için evime davet ettim.
Okuma sırası bana geldiğinde hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Grubumuz Zhuan Falun'u dokuzuncu kez okuduğunda, Shifu'nun şu sözlerini okudum:
“Kişinin kendi zihninden gelen şeytani engelleme, kendisini başka formlarda da gösterir: Ölmüş bir akrabanızdan gelen bir engelleme yaşayabilirsiniz. Bu kişi size bir şeyler yapmanız için ağlar veya yakarır. Her türlü şey olabilir. Zihniniz etkilenmeden kalacak mı? Çocuğunuzu çok seviyorsunuzdur ve anne babanıza çok düşkünsünüzdür. Ölmüş olan anne babanız, size yapmanız için birtakım şeyler söyler. Bütün bunlar yapmamanız gereken şeyler, aksi takdirde uygulamanızı mahvedecekler. Bir uygulayıcı olmak işte bu kadar zordur! Budizm'in bir kargaşa içerisinde olduğu söyleniyor. Bünyesine, anne ve babaya bir evlada yakışır şekilde itaat etmek, çocuklara düşkünlük vs. gibi Budist içerikli olmayan Konfüçyüs doktrinleri dahi katmıştır. Budizm böyle bir içeriğe sahip değildi. Peki, bu ne anlama geliyor? Bir insanın gerçek yaşamı ana ruh olduğundan dolayı, sizin gerçek anneniz, ana ruhunuzu doğuran annenizdir. Reenkarnasyon döngüsü esnasında, insan olan veya olmayan anneleriniz sayılamayacak kadar çoktur. Ayrıca, farklı yaşamlarınız boyunca sahip olduğunuz oğullarınız ve kızlarınız da sayılamayacak kadar çoktur. Sizin anneniz kimdir? Kimler sizin çocuklarınız? Sizler öldükten sonra birbirinizi tanımazsınız. Yine de başkalarına borçlu olduğunuz ne varsa, ödemek zorundasınız. İnsanlar bir yanılgının içerisinde yaşamaktadır ve bu şeylerden vazgeçemez. Bazı insanlar çocuklarının ölümünü unutamazlar ve onun ne kadar iyi olduğunu sayıklamayı sürdürürler veya ölmüş annesinin ne kadar iyi olduğunu sayıklamaya devam ederler. O kadar kederlidirler ki, sanki onların ardından gitmek istiyor gibilerdir. Niçin anlamıyorsunuz: Sizi yıpratmak için burada değiller mi? Bunu, rahat bir yaşam sürmenizi engellemek için yaparlar.”
Shifu'nun sözleri kalbimin kilidini açtı ve sonunda ışığı gördüm.
Shifu bana Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerini, kendimden önce başkalarını düşünmeyi öğretti ve zihnim açıldı. Shifu vücudumu temizledi. Çok kustum ve uzuvlarım tutulmuştu. İçimden Shifu'ya bunu atlatacağımı söyledim. Shifu'nun Fa ders kayıtlarını dinlemek için bir uygulayıcının evine yürüyerek gitmekte ısrar ettim ve iki gün içinde iyileştim.
ÇKP'nin İninden Kaçmak
Temmuz 1999'da ÇKP (Çin Komünist Partisi) tarafından Falun Dafa'ya karşı zulüm başlatıldıktan sonra, birçok yerel uygulayıcı Dafa hakkında temyizde bulunmak için Pekin'e gitti. Ben de gitmek istedim. Ağabeyim, kötü Parti'nin her türlü kötü şeyi yapabileceğini biliyordu, bu yüzden çok korktu ve beni durdurmaya çalıştı. Dedim ki, “Biliyorsun ki ben 16 çeşit hastalık çekiyordum. Uyuyamıyor ve artık yaşamak istemiyordum. Shifu beni kurtardı! Falun Dafa beni kurtardı! Dilekçe vermezsem vicdanımla yaşayamam.” Ağabeyim bir şey söylemedi. Diğer uygulayıcılar bana haber vermeden ayrıldılar ve bende maddi zorluklar nedeniyle evde kalmak zorunda kaldım.
Pekin'e giden uygulayıcılar birbiri ardına tutuklandı ve gözaltı merkezinde zulüm gördü. Gözaltı merkezinde ziyaret günüyken girişe büyük bir torba yumurta ve kuru tofu getirdim ve uygulayıcıların aile üyelerini bekledim. Falun Dafa öğretilerini paketlerin içine sakladım. Bu şekilde, uygulayıcı arkadaşlar Fa'yı okuyabiliyordu. Oraya gitmeye devam ettim ve kasabadaki uygulayıcılar ve onların aile üyelerinin hepsi beni tanımaya başladı. Şehirde ve kasabada yaşayan uygulayıcılar tek bir vücut oluşturdular. Xiulian'de gelişmek için birlikte çalışmaya başladık ve insanlara Falun Dafa'nın ve zulmün gerçek durumunu anlatmak için her türlü gerçeği açıklayan materyal, pankart ve çıkartma yaptık.
Sonunda bilgisayarlara ve yazıcılara kavuştuk ve gerçeği açıklayan materyallerin üretildiği bir alan kurduk. Yaptığımız malzemeler birkaç ile dağıtıldı. Alanın ifşa edilmesi ve baskın yapılmasının ardından, yasadışı bir şekilde tutuklandım ve beyin yıkamaya tabi tutulduğum bir gözaltı merkezinde sıkı kontrol altına alındım. Hücre hapsinde tutuldum ve sorguya çekildim. Kimsenin benimle konuşmasına izin verilmedi. Beni en az dokuz yıl hapis cezasına çarptırmakla tehdit ettiler.
Kendime Shifu'nun öğrencisi olduğumu hatırlattım. Beni hapse gönderemeyeceklerine karar verdim. Shifu'dan bana yardım etmesini istedim. Ayrılmak, Fa'yı çalışmak ve Fa düzeltmesinde Shifu'ya yardım etmek istedim. Bu kötü insanların beni mahvetmesine izin veremezdim. Açlık grevine başladım. Kararlıydım ve zihnimde Shifu'dan eve gitmeme yardım etmesini istedim.
Sekiz gün sonra kalbim neredeyse atmayı bıraktı, nefesim durmuş gibiydi ve hareket edemiyordum ama zihnim çok açıktı. Gözaltı merkezinin müdürü, polis departmanına rapor verirken kalp masajı yaptı. Cezaevi hastanesi, polis, savcılık, mahkeme ve 610 Ofisi'nden beş grup insan beni görmeye geldi. Gözaltı merkezi, öleceğimden korkarak sorumluluktan kaçmak istedi. Beni eve göndermek istediler ama 610 Ofisi personeli reddetti.
Bir gün daha çıkmaza girdikten sonra 610 çalışanları kardeşimi aramak zorunda kaldı. Ondan zorla para almaya çalıştılar. Sert bir şekilde reddetti ve ölürsem onları sorumlu tutacağını söyledi. 610 çalışanları sonunda eve gitmeme izin vermek zorunda kaldı.
Eve döndüğümde, bir uygulayıcı bana bir kase erişte getirdi ve onu bir yudumda bitirdim. Başka bir kase erişte pişirip bana getirdi, ben de onu bitirdim ve gücümü geri kazandım. O gece bir uygulayıcı arkadaşım ziyarete geldi. Açlık grevinden çıktığımı öğrendikten sonra, hayatta kaldığımı ÇKP bilirse pes etmeyecekleri için hemen ayrılmamı tavsiye etti.
Diğer uygulayıcılar geceyi beni götürecek arabası olan birini arayarak geçirdiler. Kız kardeşim geldi Beni bir daha görememekten korkarak bana sarıldı ve ağladı. "Endişelenme, Shifu var, Dafa var ve uygulayıcı arkadaşlarım kardeş gibiler. Bana iyi bakacaklar.” Daha fazla zulüm görmemek için evden ayrılmak zorunda kaldım.
Mucizeler Olur
Daha sonra kız kardeşime çocukları konusunda yardım etmek için güneye gittim. Bir dönem el ve ayaklarımda sorun yaşadım. Bir keresinde market alışverişi yaparken, bir doktor beni sokaktaki boş bir kliniğe çekti ve tansiyonumu ölçmek için ısrar etti. Bitirir bitirmez, “Gitme! Kan damarların tıkalı! Hastaneye gitmelisin!" dedi. Hiç param olmadığını söyledim. "Gidemezsin" dedi. Senden ücret almayacağım, benimle gel!” Ona, “Evde gidip yemek yapmamı bekleyen iki çocuğum var. Çocukları uzun süre yalnız bırakırsam başlarına bir şey gelirse ne olur?” dedim. Beni bırakmak zorunda kaldı.
Yürümekte zorlanıyordum ve eve nasıl geldiğimi bilmiyorum. Her şey dönüyordu ve kusmak istedim ama hiçbir şey çıkmadı. Çocuklara bir elma verdim. Yatakta yatıyordum ve hareket edemiyordum. Fa'yı okumaya ve Shifu'ya beni kurtarması için yalvarmaya devam ettim. Aniden ölürsem, bunun Dafa'yı baltalayacağını düşündüm. Bütün öğleden sonra orada yattım. Tükürüğüm yastık kılıfını ıslattı. Kız kardeşim eve gelip bunu görünce korktu ve aceleyle şehir dışında çalışan kocasını aradı. Kayınbiraderim beni görür görmez felç geçirdiğimi ve hastaneye gitmem gerektiğini söyledi. Shifu’nun benden sorumlu olduğu için gitmeye gerek olmadığını söyledim. Yine de beni hastaneye göndermekte ısrar ettiler.
"Bir Dafa uygulayıcısı diğerlerine karşı düşünceli olmalıdır" diye düşündüm. Ben de "Çok meşgulsün. Biriniz burada kalıp çocuklara bakmalı. Birinin beni hastaneye götürmesi ve birinin orada kalıp benimle ilgilenmesi gerekiyor. Siz ikiniz tüm bunlarla nasıl ilgilenebilirsiniz? Shifu benimle ilgilenecek. Sadece MP3 çaları açmama yardım et. Shifu'nun derslerini dinlemek istiyorum."
Eniştem şüpheyle yaklaştı ama MP3 çaları ayarlamama yardım etti. Kız kardeşim yatakta oturmama yardım etti ve üzerime bir yorgan örttü. Dört gün boyunca Fa öğretilerini dinledim. Tek bir hap almadan normale döndüm. Hem kız kardeşim hem de eniştem Dafa'nın mucizevi ve olağanüstü gücüne tanık oldular.
Birkaç yıl sonra memleketime döndüm. 2018 kışında bir sabah, her zamanki gibi sabah egzersizi için sabah 4'te kalktım. Aniden, büyük siyah bir kütlenin bana doğru geldiğini, kalbim hariç tüm vücudumu sardığını hissettim. "Shifu! Kurtar beni!" diye bağırdım içimden.
Shifu'nun şiirlerini okumaya devam ettim,
“On bin mil dörtnala, ben şeytanların savaş sıralarını kırıyorum
Tüm karanlık hizmetkârları öldürüp, kötü tanrıları yok ediyorum
Ben onların kalın sis tabakasına veya döndürdükleri şiddetli rüzgârlara aldırmıyorum
Dağ yağmurları yol boyunca seferin tozunu yıkıyor (Hong Yin II, Sefer )
“Doğru düşünceler ve doğru davranışlar ile birlikte,
O azimli ve kararlıdır - bırakmaksızın
Fa'ya zarar veren şeytanları yok eder,
O tüm canlılara yararlıdır.” (Hong Yin II, Erdemli Bir Tanrı)
“Aydınlanmış Yüce bir Varlık zorluklardan korkmaz,
Kıvama getirilmiş çelik gibi sağlam bir iradeye sahip olarak.
Ve yaşamaya ya da ölmeye takıntılı olmayarak
Kendisine ait Fa-Düzeltmesi yolunda, içtenlikle ve asilce yürür.”
(Hong Yin II, Doğru Düşünceler ve Doğru Eylemler)
Yavaş yavaş bilincimi kaybettim. Uyandığımda hala yataktaydım. Ter içinde kalmıştım. Üçüncü gözümle, başka bir boyutta sağ elimin bir yılanı kavradığını ve beni boğarak öldürmesini engellediğini gördüm. Saate baktığımda 1'di. Süreç on iki saat sürmüştü.
Öğleden sonra 2.00’deki grup Fa çalışmasına katılmak istedim, soğuk ve ıslak kıyafetlerimi değiştirecek zamanım olmadı. İçmek ya da yemek yemek için uğraşmadım. Bunun yerine bir ceket giydim ve Fa çalışma aşanına rastladım. Diğer uygulayıcılar solgun göründüğümü gördüler ve beni kanepeye oturttular.
Zhuan Falun'u okuma sırası bana geldiğinde, tek bir kelimeyi yüksek sesle okuyamayacak kadar zayıftım. İkinci seferde birkaç kelime okuyabildim ve bir sonraki turda bir cümle okuyabildim ve yavaş yavaş bir sayfa okuyabildim. Kan kusuyordum. Kalkıp tuvalete gidip diğerlerini rahatsız etmemek için plastik bir poşet ve bir rulo tuvalet kâğıdı getirdim. Kustuğum zaman kâğıdın üzerine kustum ve hemen plastik poşete koydum. Bu iki hafta boyunca devam etti. Korkmadım ve hiç acı çekmedim. Kısa sürede normale döndüm.
Haziran 2019'da göğsümde büyük bir sivilce çıktı. Kaşıntılı, ağrılı, kokulu ve irin sızan bir şeydi. Kısa sürede yayıldı ve tüm vücudum ülserli deriyle kaplandı. Giysilerime irin yapışmıştı, bu yüzden onları değiştirdiğimde deri yırtıldı. Egzersizleri her gün yapmakta ısrar ettim. Germe hareketlerini yaptığımda eklemlerimdeki deri yırtıldı. Dayanılmaz bir ağrı çekiyordum ve uyuyamıyordum. Ne kadar çok acı hissedersem, egzersizleri o kadar çok yaptım ve doğru düşünceler yolladım. Egzersizleri günde en az iki kez yaptım. En kötü halindeyken kıyafet giyemedim, bu yüzden kendimi eski bir çarşafa sardım. Hala çok enerjik hissediyordum çünkü Fa'yı okumakta ve egzersizleri uygulamakta ısrar ediyordum. İçime bakmaya devam ettim.
Bir gün iki uygulayıcı, bir anne ve kızı ziyarete geldi. Hemen temel takıntımı buldum: Yalnızlık, oğullarımı özlemek ve aile hayatının neşesine duyulan özlem. Anlayış paylaşımında bulunduk. İki zavallı oğlumu hatırladım. Anne, “Yalnız değilsin. O kadar çok canlıyı kurtardın ki, onların hepsi senin ailen değil mi?" dedi. Depresyonum hemen kayboldu! Fark ettim: Evet, ben bir Dafa uygulayıcısıyım ve Shifu'ya Fa'yı düzeltmesi için yardım ediyorum. Neden duygularımdan vazgeçemiyorum?
Bu süre zarfında mahalle komitesi üyeleri hala hayatta olup olmadığımı görmek için beni taciz etmeye devam etti. Yoksullara yardım bahanesiyle fotoğrafımı çektirmemi ve bazı evrakları imzalamamı da istediler. Onlara, "Dafa bana yeni bir hayat verdi, ama siz beni bir beyin yıkama merkezine gönderdiniz ve suyumu zehirlediniz" dedim. Somurtarak uzaklaştılar. Birkaç gün sonra geri geldiler ve batıl inançlı olduğumu, ilaçlarla tedavi edilmeyi reddettiğimi ve eğer ölürsem bunun nedeninin Falun Dafa'yı uygulamam olduğunu söylediler. Onlara, “Beni zehirlediniz. Shifu zehri dışarı atmama yardım ediyor ve ben iyi olacağım" dedim.
Shifu'ya ve Fa'ya kesinlikle inanıyorum. Yeni Yıldan sonra tamamen iyileştim. Cildim normale döndü, pürüzsüz ve hassas. Mahalle komitesi üyeleri hayrete düştüler ve artık gelip beni taciz etmeye cesaret edemediler.
Testleri geçme sürecinde, Shifu'ya ve Fa'ya inanmamız ve doğru düşünceleri sürdürmemiz gerektiğini derinden fark ettim. İster hastalık karması, ister müdahale, ister şeytani zulüm olsun, sonuç, Shifu'ya olan doğru inancınızın ne kadar güçlü olduğuna ve doğru düşüncelerinizin ne kadar güçlü olduğuna bağlıdır. Sıkıntının üstesinden sorunsuz bir şekilde gelebileceksiniz ve Shifu'nun büyük şefkati ve sınırsız bilgeliği mucizeleri tezahür ettirecek.
Teşekkürler Shifu! Teşekkürler, uygulayıcı arkadaşlar!
(Minghui.org'da 19. Çin Falun Dafa Uygulama Deneyimi Paylaşım Konferansı)
Bu makalede ifade edilen görüşler, yazarın kendi görüşlerini veya anlayışlarını temsil eder. Bu web sitesinde yayınlanan tüm içeriğin telif hakkı Minghui.org'a aittir. Minghui, çevrimiçi içeriğinin derlemelerini düzenli olarak ve özel günlerde yayınlamaktadır.