(Minghui.org) Kıskançlık, başkalarına zarar veren ve insanın kendisine de acı veren zehirli bir duygudur. Yüksek bir mevkie sahip birisi kıskançlık gösterdiğinde, bu kişi bir ülkeyi mahvedebilir. Aşağıda kıskançlığın sonuçlarını gösteren iki örnek bulunmaktadır.
Bir Burnun Hikayesi
Zhan Guo Ce (Savaşan Devletler Stratejileri) ve Han Feizi'ye (Han Fei Tzu'nun Toplu Eserleri) göre, Zheng Xiu, Chu Kralı Huai'nin kraliçe eşiydi (Kral Huai, M.Ö. 328-299 yılları arasında hüküm sürdü). Güzel ve zeki olmasına rağmen, aynı zamanda yoğun bir kıskançlık da sergiliyordu.
Bir gün Wei Krallığı, Kral Huai ile tanışmak üzere güzel bir kadın gönderdi ve Kral bu kadından çok hoşlandı. Zheng, bu kadını kıskandı, ancak duygularını belli etmedi. Üstelik kadına güzel kıyafetler ve takılar gönderdi ve ona zarif bir konut ve mobilyalar sağladı. Kral Huai bunu duyduğunda memnun oldu ve “Kıskanmak anlaşılabilir bir durum. Zheng, Wei'den gelen kadını sevdiğimi biliyor ama o kadınla benden daha fazla ilgileniyor. Bu, onun sadakatini ve dürüstlüğünü gösteriyor” dedi.
Kral Huai’nin hala ona güvendiğini teyit ettikten sonra Zheng, planını uygulamaya koydu. Önce, Wei’den gelen kadına, “Kral sizi çok seviyor ama burnunuzun şeklini beğenmiyor. Eğer onunla her buluştuğunuzda burnunuzu kapatırsanız, sizi daha çok sevecektir.” diyerek ona samimi bir şekilde yaklaştı. Kadın Zheng'e güvendi ve onun tavsiyesine uydu.
Wei'den gelen kadının bunu neden yaptığını merak eden Kral Huai, Zheng'e sordu. Zheng, korkmuş gibi yaparak ve bir şey söylemek istemiyormuş gibi davranarak gerçeği sakladı. Kral Huai, “Ne kadar kötü olursa olsun, söyleyebilirsin.” dedi. Bunun üzerine Zheng, “Kadın bir keresinde sizin kokunuzu iğrenç bulduğunu söyledi” diye yanıt verdi.
Bu açıklamayı duyunca öfkelenen Kral Huai, muhafızlara kadının burnunu kesmelerini emretti. Zheng, rakibini ortadan kaldırmış olsa da bu olay onu tarihin en kötü kadınlarından biri olarak tanıttı.
Bir Ülkenin Mahvolması
Shi Ji (Büyük Tarihçi’nin Kayıtları), Zheng'in yer aldığı başka bir hikayeyi daha belgeliyor. M.Ö. 311 yılında Qin Kralı Huiwen, Chu devletine saldırarak Chu’daki stratejik bir bölge olan Qianzhong’u Qin’den bir toprak parçası ile takas etmeyi teklif etti. Ancak Qin'in kıdemli yetkilisi Zhang Yi’nin daha önce Chu’yu kandırmış olması nedeniyle Chu Kralı Huai, “Toprağınızı istemiyorum. Eğer Zhang Yi’yi bana verirseniz, istediğiniz stratejik bölge olan Qianzhong’u size vereceğim.” dedi.
Kral Huiwen bu takası kabul etti ve Zhang Yi'yi Chu'ya gönderdi. Zhang Chu'ya varır varmaz Kral Huai onu tutuklayarak öldürmeyi planladı.
Chu devletinin üst düzey yetkililerinden biri olan Jin Shang, Zhang Yi'nin bir arkadaşıydı ve onun hayatını kurtarmaya karar verdi. Zheng Xiu'yu iyi tanıyordu ve onun kıskançlığını fark etmişti. Bu yüzden ona şöyle dedi: "Kral Huai tarafından terk edilmek ister misiniz?" Zheng Xiu'nun kafası karışmış görünce Jin durumu açıkladı: “Qin Kralı Huiwen, Zhang Yi'yi çok seviyor. Kral Huai'ye altı ilçede toprak ve son derece güzel kadınlar vermeyi planlıyor. Kral Huai daha fazla toprak istiyor ve bunu kabul edecektir. Ama o güzel kadınlar geldiğinde, Kral sizi görmezden gelebilir.”
Bunun üzerine Zheng Xiu, Kral Huai'ye şöyle dedi: "Ülkeler arasında güven çok önemlidir. Qin, bize Qianzhong'daki toprağı vermeden önce Zhang Yi'yi gönderdi çünkü size güveniyor. Eğer Zhang Yi'yi şimdi öldürürseniz ve Qin'e toprağı vermezseniz, kesinlikle bize saldıracaklar. Böyle bir trajedinin yaşandığını görmek istemediğim için oğullarımızla birlikte kaçmayı planlıyorum." Bu sözleri birkaç kez tekrarladıktan sonra Kral Huai ona inandı ve sadece Zhang Yi'yi serbest bırakmakla kalmadı, aynı zamanda Qin'in müttefiki oldu. Kral Huai, daha sonra Qin ordusu tarafından mağlup edildi ve tutuklandı. Sonunda kendi krallığından uzakta, Qin'de öldü.
Bu hikayeden de görüldüğü gibi, Zheng Xiu’nun kıskançlığı sadece başkalarına değil, aynı zamanda kendisine ve ülkesine de zarar verdi.
Yakın tarihte de kıskançlığın olumsuz etkilerine dair örnekler vardır. Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) eski lideri Jiang Zemin, insanları ne pahasına olursa olsun kontrol etmek istiyordu. Falun Dafa'nın zihin ve bedeni geliştirme yeteneği sayesinde 100 milyon Çinli tarafından benimsenmiş olduğunu gören Jiang, Temmuz 1999'da bu uygulamayı acımasızca baskılamaya başladı. Bu şekilde, yalnızca Falun Dafa uygulayıcılarına ve ailelerine (gözaltı, işkence, beyin yıkama, öldürme ve zorla organ toplama yoluyla ölümler dahil) sonsuz trajediler getirmekle kalmadı, aynı zamanda insanları Dafa’nın Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü ilkelerinden uzaklaştırmak için yalanlarla genel kamuoyunu da aldattı.
Falun Dafa'ya yönelik bu zulüm, yalanlar ve aldatmacalar yoluyla Çin'in ahlaki temelini zayıflatmış ve hatta dünyayı tehdit eder hale gelmiştir.