Falun Dafa Minghui.org www.minghui.org YAZDIR

​Olgun Bir Uygulayıcı Olma Yolculuğum

21 Ağustos 2024 |   Florida'daki bir Falun Dafa uygulayıcısı tarafından

(Minghui.org) Selamlar, Shifu! Selamlar, uygulayıcı arkadaşlar!

1997 yılında annem ile birlikte Falun Dafa'yı uygulamaya başladım. Fa'yı (öğretileri) takip ettim ve egzersizleri uyguladım. Ayrıca Zhuan Falun'u ve Shifu’nun diğer derslerini okudum ve Hong Yin'i ezberledim, ama gerçekten xiulian uygulamadım- bunun yerine Fa'yı okudum ve ev ödevimi tamamlar gibi egzersizleri yaptım.

Birçok bağımlılığımdan vazgeçmenin çok zor olduğunu hissettim. Eğer bunu yapsaydım, hayatta ne kadar mutlu olabilirdim ki? Xiulian uygulamasını tamamlama gibi yüce bir hedefin annem gibi gayretli uygulayıcılara bırakılması gerektiğini düşündüm. Bir kişi aydınlanmaya ulaştığında, tüm ailesi bundan faydalanır ve ben de onun kızıydım.

İlk iki yıl boyunca xiulian uygulaması hakkında bu rahat zihniyete sahiptim. Yıllar sonra, bu dönemi hatırladığımda şaşırdım çünkü zulüm başlamadan iki yıldan daha kısa bir süre önce uygulamaya başlamıştık. Yine de Zhuan Falun'daki Fa ilkeleri üzerimde kalıcı bir etki bıraktı.

Zulüm başladıktan sonra ailemiz defalarca hedef alındı. Tüm Dafa kitaplarımız alındı. Elimizde kalan tek şey el yazısı notlarımızdı. Annem ve teyzem de götürüldü. Uygulama ortamımız bozulduğu için Fa'yı sadece aralıklı olarak çalıştım.

Altıncı sınıftan sonra okuldaki iş yüküm önemli ölçüde arttı. Lisedeyken, sıra arkadaşım MP3 çalarımda Shifu’nun derslerinin kayıtlarının olduğunu keşfetti ve bu bir kargaşaya neden oldu. Zulüm başladıktan sonraki ilk yıllarda, bir uygulayıcı olduğumu unutmak istedim. Annemin Fa'yı okuduğumdan emin olmak için zamanı yoktu. Çin'deki ortam zordu ve Falun Dafa'yı uygulamak çok yüksek riskler içeriyordu. Sıradan bir insan olmak çok daha kolaydı, çünkü sıradan dünya çok heyecan vericiydi!

Dünyam Yıkılıyor

Tam gençliğimin tadını çıkarıyordum ki, birdenbire bir şey oldu. Lisedeki ikinci yılımda bir Cumartesi günü, hafta sonu için eve gittim. Oraya varır varmaz annemin gerçeği açıklayan materyaller dağıttığı için tutuklandığını öğrendim. Zulmü protesto etmek için gözaltı merkezinde açlık grevine başladı. Lise son sınıfın ilk iki haftasında annem mahkemeye çıkarıldı. Duruşmadan sonra onu görmek için gözaltı merkezine götürüldüm. Oraya vardığımda tüm bunların 610 Ofisi tarafından ayarlandığını fark ettim. Tabii ki anne ve kızın görüşmesine izin verme nezaketini göstermiyorlardı. Bunun yerine ben kullanılıyordum; bana onu açlık grevini bitirmeye ikna etmem söylendi.

Reddettiğimde, 610 Ofisi annemi tehdit etti ve itaat etmezse bir gözaltı merkezine gönderileceğimi söyledi. Annem uzlaşmaktan ve beni bırakmaları için yalvarmaktan başka çaresi olmadığını düşündü. Gözaltı merkezinden çıkarken ağladım. Annemin bir deri bir kemik kalmış görüntüsü karşısında şok olmuştum ve kendimi çalışkan bir uygulayıcı değilmişim gibi hissediyordum.

Bu benim için büyük bir darbe oldu. Okula döndükten sonra ne kadar çalışırsam çalışayım notlarım düşmeye devam etti. Son sınıfın ilk döneminde en düşük notu ben almıştım.

İşler daha da kötüye gidebilir miydi? Tabii ki! Daha on sekizinci yaş günümü yeni kutlamıştım ki teyzem de materyal dağıtmaktan tutuklandı. Mucizevi bir şekilde kaçtı ve ortadan kayboldu. Lisedeki son yılımın kışı iç karartıcıydı ve yoğun ders çalışma, acımasız zulüm ve parçalanmış bir aile ile doluydu. Ama aynı zamanda, kendime zarar veren gizli bir aşka kapılmıştım.

Lise son sınıfın ilk yarısında acı içindeydim. Çok çalıştım ama notlarım yükselmedi. Ayrıca umutsuz bir aşkla mücadele ediyordum. Hafta sonları sadece bir gün izin yapabiliyordum. Eve döndüğümde boş bir evle karşılaşıyordum. Sadece babam oradaydı ve üzgün yüzlerle birbirimize bakıyorduk.

Her pazar masamda otururdum. Masam pencereye bakıyordu. Kasvetli bir pazar günü öğleden sonra şöyle düşündüm: Buda bu dünyaya insanları kurtarmak için geldi çünkü hayat acıdır.

Bunu Shifu’nun öğretilerinde okumuştum ama o ana kadar derin anlamını gerçekten anlamamıştım.

Bulutluydu. Hava ağırdı ve güneş ışığı yoktu. Fakat bu düşünceyi aklımdan geçirdiğim anda, bulutlar dağıldı ve bir güneş ışığı dışarıdaki zemini aydınlattı. Bu benim xiulian yolculuğumda önemli bir dönüm noktasıydı.

O anda xiulian uygulamasının anlamını anlamama rağmen, hemen xiulian yoluna geri dönemedim. Bütün Falun Dafa kitaplarımıza ve tek masaüstü bilgisayarımıza el konulmuştu. Lise son sınıftaki yoğun programımla birlikte, kısa bir süre sonra sınavlara çalışmak için günlük rutinime yavaş yavaş geri döndüm. Aydınlanmayı simgeleyen o ışık huzmesi yavaş yavaş unutuldu.

Lise son sınıfın son birkaç ayında notlarım normale döndü. Üniversite giriş sınavında başarılı oldum ve Wuhan Üniversitesi'ne kabul edildim. Bu ailem ve benim için büyük bir rahatlamaydı. Ancak bir yazarın dediği gibi, “Hayatta sadece iki trajedi vardır: Biri istediğinizi elde edememek, diğeri ise istediğinizi elde etmektir.” Ben ikinci kategorideydim.

İyi bir üniversiteye girmek o zamanki en büyük dileğimdi. Bu dileği gerçekleştirmenin verdiği büyük sevinci büyük bir boşluk takip etti. Sevinç kısa sürelidir ama boşluk uzun sürer. Dramatik dönüşümler olmadı - siz aynı kişisiniz. Etrafınızdaki dünya daha parlak ve daha renkli hale gelmiyor.

Üniversite sınıf arkadaşlarımın hepsi akranları arasında seçkin kişilerdi. Küçüklüğümden beri yüksek bir özgüvene sahiptim ama sınıf arkadaşlarım arasında IQ'su düşük bir köylü kızıydım.

Bu büyük psikolojik uçurum kafamın daha da karışmasına neden oldu ve hayatın bazı nihai soruları hakkında düşünmeye başladım: Ben kimim? Nereden geliyorum? Neden buradayım?

Okul, birinci sınıf oryantasyonu sırasında bize bir anket doldurttu. Bunun sıradan bir anket olduğunu düşünmüştüm ama iki ay sonra danışman beni hastaneye çağırdı. Oraya gittiğimde, görüşeceğim kişinin okul psikoloğu olduğu söylendi. Anket sonuçlarının depresyona yatkın olduğumu gösterdiğini söyledi.

Şaşırmıştım çünkü çok güçlü bir insan olduğumu hissediyordum, o halde neden depresyondaydım? Söylediklerini kabul etmeyi reddettim. Ama dışarı çıktığımda yüzüm düşmüştü. Bu sorunu nasıl çözeceğimi bilmiyordum. Ailemden ve arkadaşlarımdan saklamaya karar verdim.

Gerçekten Uygulamaya Başlıyorum

Üniversitedeki ilk dönemimi bitirmiş ve kış tatili için evime dönmüştüm. Diğer öğrenciler moralli bir şekilde evlerine dönerken ben perişan bir haldeydim. Kış tatilini kafa karışıklığı içinde geçirdim. Şüpheli depresyonum doğrulanmış depresyona dönüştüğünde okula dönmek üzereydim. Sonra dönüm noktası geldi - yeni tanıştığım bir uygulayıcı beni görmeye geldi. Falun Dafa kitaplarımın ya da materyallerimin olmadığını duyunca, Shhifu’nun derslerinin kayıtlarını MP3 çalarıma kaydetmeme yardım etti.

Okula döndüğümde MP3'ümü yanıma aldım ve resmi olarak Fa'yı çalışmaya başladım. Uzun yıllar sonra, Dafa'nın ilkeleri hala zihnime kazılıydı, bu yüzden çok tanıdık geliyorlardı. Daha da önemlisi, hayatın bazı acı ve ıstıraplarını deneyimledikten sonra, Fa'yı çalıştığımda yanıtlanamayan birçok soru çözüldü. Fa ilkelerine dair anlayışım çocukluğumdakiyle aynı değildi.

Şimdi Fa'yı okuduğumda, Zhuan Falun'daki basit bir cümle bir çan gibi yankılandı; bu beni şok etmişti. Örneğin, Zhuan Falun'un Üçüncü Dersindeki bu cümle: 

“İnsanlar bu labirentin içine kendileri düştükleri için, yok edilmeleri gerekiyordu. Bu labirentten orijininize geri dönmeniz için size bir fırsat daha verildi. Eğer orijininize geri dönebilirseniz başarmış olursunuz. Eğer yapamazsanız, reenkarnasyon döngüsüne tâbi olmaya devam eder veya yok edilirsiniz.”

Çocukken, bu cümleyi sadece okurdum ve bunun hakkında hiç düşünmezdim. Annem xiulian uygulamasında başarılı olduktan sonra, onu cennete kadar takip edemesem bile, insan dünyasında kutsamalar almanın ve zengin olmanın yine de güzel olacağını düşünmüştüm.

Ancak büyüdüğümde bu düşüncenin ne kadar çocukça olduğunu fark ettim. Zengin olmak altta yatan sorunu çözemez. Kendinizi insanlıktan ayırmazsanız, yanılsama içinde yaşamaya devam edersiniz ve yanılsamayla dolu bu dünyada karma yaratmaya devam edersiniz. Sonunda kaçınılmaz olarak yok edileceksiniz. Bu sadece bir zaman meselesi.

Fa'yı çalıştıktan sonra depresif ruh halim aniden kayboldu. Tek başıma xiulian uygulamam, annem 2008 yılında hapisten çıkıp eve dönene ve biz yeniden bir araya gelene kadar sürdü. Tatillerde eve gittiğimde, onunla Fa'yı çalıştım ve egzersizleri yaptım.

Mezun olduktan sonra hiçbir planım yoktu. Bir gün annem bana yurt dışında okumak isteyip istemediğimi sordu. Zulüm nedeniyle ailemizin maddi durumu iyi olmadığından, yurt dışında okumak ulaşılamaz görünüyordu. Çin'den ayrılmayı gerçekten istiyordum ama gerçekler karşısında tereddüt ediyordum. Bütün o dönemeçlerden bahsetmeyeceğim ama mucizevi bir şekilde, bir yurt dışı eğitim ajansının yardımı olmadan bir burs aldım. 2012'de okumak için Amerika Birleşik Devletleri'ne geldim.

Çin'den ayrılmış olmama rağmen gerçekler hâlâ çok acımasızdı. Para her sorunu çözemez, ancak parasızlık birçok ek soruna neden olabilir.

Hesabımda çoğu zaman sadece bir ya da iki bin dolar vardı. Her gün çalışmaktan ve ders çalışmaktan bitkin düşüyordum. Neyse ki ne zaman zor durumda kalsam küçük bir “talih kuşu” konuyordu elime. Örneğin, okulun geçici bir burs programı vardı ya da IRS vergi formumun yanlış doldurulduğuna dair bir e-posta gönderdi ve bana para iadesi yaptı. Ayrıca bir stajyerlik kazandım. Shifu’nun lütfu sayesinde mezun oldum ve son derece fakir olmama rağmen bir iş buldum.

Göz açıp kapayıncaya kadar ABD'ye gelmemin üzerinden 12 yıl geçti. Çin'deyken, çok sadık bir uygulayıcı olduğumu düşünüyordum. İnancımın veya güvenimin test edileceğini hiç düşünmemiştim.

Beklemediğim şey, ortamın daha güvenli ve rahat olduğu ABD'ye geldikten sonra, inancımın tekrar tekrar test edilmesiydi. Farklı durumlar beni tereddüte düşürdü: Shen Yun'u ilk kez görmek için tiyatroya gittim ve olağanüstü olmadığını hissettim. Çin'de 400 milyon insanın COVID'den öldüğünü duyduğumda, bunun mümkün olup olmadığını merak ettim. Shifu hâlâ her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten miydi?

Uygulama yapmanın çok tatmin edici olmadığını ve hiçbir şeyin değişmediğini hissettim. Sebat etmek ve özenle uygulama yapmak çok zordu.

Burada sıralamadığım daha pek çok düşüncem vardı. Fa'yı okuyarak bazı sorularıma yanıt bulabildim, ancak kısa süre sonra yeni sorular ortaya çıktı. On iki yıl boyunca bu şekilde tökezledim.

Bir keresinde grup Fa çalışması sırasında bir uygulayıcının herkese sıradan bir şekilde “Uygulama yapmanızın temel nedeni nedir?” diye sorduğunu hatırlıyorum. Tamamen hazırlıksızdım ama ilk düşündüğüm şey şu oldu: “Çünkü Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü evrendeki her şeyin nasıl işlediğine dair ilkelerdir. Bu yüzden uygulama yapmaya devam ediyorum. Her türlü kargaşada hayatta kalmamı sağlayan şey bu.”

Kişisel mükemmellik ve acıdan kurtulmak elbette önemlidir ama ben bunun peşinde değilim. Uygulama yapıyorum çünkü Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü’nün evrenin en yüce ilkeleri olduğuna ve yaşamın evrenin Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü özelliklerine uyum sağlaması gerektiğine yürekten inanıyorum.

Evrenin düzeni, adaleti, dengesi ve sonsuz uyumu Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü'den kaynaklanır. Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkeleri olmadan, evren karışık bir kaos içinde olabilir ve kişisel tatmin veya zenginlik hiçbir şey ifade etmez.

Umarım uygulamaya devam edebilir ve bir gün başarabilirim.

Bunlar benim bazı deneyimlerim ve samimi düşüncelerim. Eğer uygunsuz bir şey söylediysem veya yanlış anlaşıldıysam, uygulayıcı arkadaşlarım, lütfen beni düzeltin.

(2024 Florida Fa Konferansında sunulmuştur)