(Minghui.org) Budizm, Çin'de Güney Hanedanlığı döneminde gelişti, bunun nedeni çoğunlukla, Liang İmparatoru Xiao Yan Wu'nun (MS 464 - 549) inançlı bir Budist olmasıydı. Budizm'i sadece ülke çapında yaymakla kalmamış, aynı zamanda Budizm'i günlük yaşamında ve devlet işlerinin yönetiminde de itina ile uygulamıştır.

Xiao Yan imparator olduktan sonra politik olarak büyük başarılar elde etti. Qi Devletinin çöküşünden ders aldığından, devlet işlerini ele almakta gayretliydi, mevsim ve şartlar ne olursa olsun önergeleri gözden geçirmek ve resmi belgeleri incelemek için her zaman erken kalkardı. Kışları elleri bazen o kadar üşürdü ki derisi çatlardı ama asla şikayet etmezdi.

Herkesten iyi tavsiyeler almak ve halkının yeteneklerini en iyi şekilde kullanmak için, imparatorluk yerleşkesinin kapısının dış kısmına, biri “Bang Mu Han” ve diğeri “Fei Shi Han” olarak adlandırılan iki kutunun yerleştirilmesini emretti.

Değerli görevliler veya yetenekli insanlar uygun şekilde ödüllendirilmez veya terfi ettirilmezlerse, temyiz mektuplarını “Fei Shi Han” kutusuna koyabilirlerdi. Sıradan insanlar devlet işleri hakkında eleştirel yorumlar yapmak veya önerilerde bulunmak isterse, dilekçelerini “Bang Mu Han” kutusuna koyabilirlerdi.

Liang İmparatoru Wu, yetkililerin seçimine ve atanmasına büyük önem verdi. Yerel yetkililerin vicdanı rahat ve dürüst olmalarını istedi, ülkeye ve halka hizmet etme sorumluluklarının olduğunu hatırlatmak için onları sık sık huzuruna çağırdı.

Yönetimde yüksek standartları teşvik etmek için imparator, ülke çapında fermanlar da gönderdi. Küçük ilçelerdeki sulh yargıçları olağanüstü başarılar sağladıklarında, büyük illerde sulh yargıçları olarak terfi ettirilirlerdi, olağanüstü başarılı büyük ilçe sulh yargıçları ise bir vilayette vali pozisyonuna terfi ettirilirdi. Bu sağlam politikalar sayesinde, Liang'daki yetkililer başarılı oldu ve Liang'da tarım, ipek dokuma endüstrisi ve ticaret gelişti.

Liang İmparatoru Wu, Buddha'ya tüm samimiyetiyle inandı ve ona taptı. Zamanının çoğunu cephelerde savaşarak geçirdiği ilk yıllarda, tapınakları ziyaret etmeye, tütsü yakmaya ve Buddha'ya saygısını göstermeye pek zamanı yoktu. İmparator olduktan sonra Buda'ya ibadet etmeyi ve tapınakları ziyaret etmeyi çok ciddiye aldı ve bu tür olaylar ülkesinde önemli ritüel faaliyetler haline geldi.

MS 504'te, Liang'ın imparatoru olduktan sonraki yıl, 20.000 keşişi ve keşiş olmayanı budisti Chongyun Salonu'ndaki Chongyun Köşkü'ne yönlendirdi ve Buddha'ya ibadet etmedeki samimiyetini beyan eden “She Dao Shi Fo Wen” i yazdı.

Liang İmparatoru Wu günlük yaşamında da Budizm'e bağlılığını göstermiş ve halkının saygısını kazanmıştır. Tarih kitaplarına göre, hemen yenisiyle değiştirmek yerine aynı şapkayı üç yıl boyunca takmış ve aynı yorganı ise iki yıl kullanmış. Vejetaryen bir diyet uygular ve yeme-içme veya giyime çok önem vermezmiş. Aynı kıyafetler birkaç kez yıkandıktan sonra bile hala giyinmeye devam edermiş. İpeğin ekstraksiyonu sırasında sayısız ipekböceği öldürüldüğü ve bu da Budistlerin öldürme yasağına uymadığından bütün kıyafetleri ipek yerine pamuktan yapılırmış. Çoğunlukla sebze yer ve günde sadece bir öğün yemek yermiş. Çok meşgul olduğu zamanlarda ise acıktığında sadece yulaf lapası yermiş. Kendisi usta bir müzisyen olmasına rağmen asla alkol içmemiş veya zevk için müzik dinlememiş.

Liang İmparatoru Wu, yönetiminde de büyük merhamet sahibiydi. Mahkeme bir suçluyu her ölüme mahkum ettiğinde, günlerce çok üzgün görünürdü. Daha sonraki yıllarda, Budist olmak istediğini açıkladı ve aslında dört kez Jiankang Şehrindeki en büyük tapınak olan Tongtai Tapınağı'nda kalmaya gitti. Sonuç olarak kendisine “İmparator Bodhisattva” lakabı verildi.

Liang İmparatoru Wu Xiao Yan, “İmparator Bodhisattva” unvanını gerçekten hak ediyordu.

Birçok tapınak kulesinin ve Buda heykelinin inşasını emretti ve saltanatı sırasında Budizm'i ciddiyetle teşvik etti. Çevresi 40 millik bir alanı kaplayan başkent Jiankang, içinde çok sayıda yüksek köşk ve pagoda bulunan 500'den fazla tapınağa ev sahipliği yapıyordu. Liang Hanedanlığı'nın nüfusu beş milyondu ve yalnızca Jiankang Şehrindeki keşiş ve rahibelerin sayısı 100.000'e ulaşmıştı. Diğer ilçelerde ve vilayetlerde de birçok keşiş ve rahibe vardı.

O zamanlar “kendini feda etmek” olarak bilinen yaygın bir uygulama vardı. Bunu yapmanın iki yolu vardı. Biri mal varlığını tapınağa vermek, diğeri ise tapınağa katılıp keşişlere hizmet etmekti. Xiao Yan, Tongtai Tapınağı'nda (şimdi Nanjing'deki Jiming Tapınağı) bir keşiş olarak dört kez “kendini feda etti” ve dört ila 37 gün arasında değişen süreler boyunca orada kaldı. Mahkeme her seferinde onu tapınaktan karşılığında altın vererek çıkardı. Tapınağa kefaret olarak ödenen toplam miktar 400 milyon altına ulaştı. Budizm, Liang Hanedanlığı döneminde eşi görülmemiş bir refah elde etti.

Xiao Yan yaklaşık yarım asırdır tahttaydı ve onun hükümdarlığı sırasında ülkesi ve halkı kayda değer kültürel ve ekonomik refah yaşadı. Kuzeydeki düşman ülkeler bile şaşkındı ve onu gözlemlediler.

Liang İmparatoru Wu, Budizm'i şiddetle teşvik ederken, Geleneksel Konfüçyüsçülük de tarihi bir zirveye ulaştı. Bütün ülkeye bir Konfüçyüs kültürü atmosferi nüfuz etmişti ve bilim adamları Konfüçyüsçü çalışmalara büyük ilgi gösterdiler. İmparatordan şehzadelere ve soylulara kadar herkes lütuf ve dürüstlükten kıvanç duymuş, kültürel okuryazarlığını geliştirmek için çaba harcamıştır.

Sonuç olarak, Liang'ın 50 yılı aşkın süresince, kayda değer sayıda başarılı yazar ve şair, Çin edebiyatına önemli katkılarda bulundu, örneğin “Zhaoming'in Seçme Eserleri” yazan Xiao Tong, “Song Shu ” nun yazarı Shen Yue, “Nan Qi Shu” yazan Xiao Ziliang, “Wen Xin Diao Long”un yazarı Liu Xie, “Shi Pin”in yazarı Zhong Rong ve diğer birçok tanınmış bilim adamının yanı sıra, Xiao Yan'ın kendileri de imparator olan iki oğlu Jianwen İmparatoru Xiao Gang ve Yuan İmparatoru Xiao Yi da buna dahildir. Kısacası, Liang Hanedanlığı dönemindeki edebi başarılar ancak Çin tarihindeki edebi anlamda başarılı sayılan Tang ve Kuzey Song hanedanları eş görülebilir.

Liang İmparatoru Wu, Çin Budist kültürüne, Konfüçyüsçülüğün tanınmasına ve Çin'in ilahi kültürünün yayılmasına önemli katkılarda bulunmuştur.

Çince versiyonu mevcut