(Minghui.org) Yakın zamanda, Kanadalı düşünce kuruluşu Macdonald-Laurier Enstitüsü (MLI), Çin komünist rejimi tarafından işlenen çok çeşitli insan hakları ihlalleri üzerine bir çevrimiçi konferans düzenledi. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Birleşik Krallık, Hong Kong ve Kanada'dan konuşmacıların yer aldığı "Çin'de İnsan Haklarını Savunmak" adlı web semineri paneli 14 Ocak 2021'de düzenlendi.

Web semineri panelinin posteri

Panelde ABD, Kanada ve Avrupa Parlamentosu'ndan temsilciler 2020 yılında Çin'deki insan hakları durumunu tartıştılar. Çin komünist rejiminin dünyanın en büyük insan hakları ihlalcisi olduğu ve ağ gözetimi yoluyla yurtdışına zulüm ihraç ettiği konusunda genel olarak hemfikirdi. Uzmanlar, demokratik ülkelerin ve farklı siyasi partilerin Çin'in insan hakları ihlallerine karşı koymak için güçlerini birleştirmesi gerektiğini öne sürüyor.

USCC Başkanı: Çin Tekno-otoriterliğini İhraç Ediyor

USCC Başkanı Carolyn Bartholomew, Çin'in tekno-otoriterlik ihracatının USCC'nin odak alanlarından biri olduğunu söyledi.

Kongre ABD-Çin Ekonomi ve Güvenlik İnceleme Komisyonu (USCC) başkanı Carolyn Bartholomew, 2000 yılında kurulan USCC'nin ABD-Çin ekonomik ilişkisinin ulusal güvenlik etkilerine bakmakla görevlendirildiğini açıkladı. UCSS'ye paralel olarak Çin İnsan Hakları Komisyonu bulunmaktadır.

O, “İlk başladığımızda, ekonomik konularla ilgilenen insanlar vardı, askeri konularla ilgilenen insanlar vardı ve bizler bu sorunların gerçekten birleştiğini gördük. Ve insan hakları tüm bunların önemli parçası” dedi.

Bartholomew, Çin komünist rejiminin gittikçe daha baskıcı hale geldiğini belirtti. Etnik azınlıklara yönelik baskıların yaygınlaşmasına ek olarak, "Geçtiğimiz yıl boyunca, Hong Kong'da ne olduğunu ve ayrıca Tayvan'a yönelik tehditleri düşünmekten kaçmak gerçekten imkansız." dedi.

Bartholomew ayrıca Uygurlara karşı kullanılan gözetleme teknolojisi endişesini de dile getirdi. "Bu birbirine bağlı dünyanın dezavantajları ve baskı için teknolojinin kullanımı hakkında herkes için bir uyandırma çağrısı olmalı" dedi. USCC'nin geçtiğimiz yıl odaklandığı temel konulardan biri, Çin'in tekno-otoriterliği ihraç etmesiydi.

"Çin'in kendi içindeki korkunç insan hakları uygulamalarına göz yummaya istekli olan insanlar, şimdi Çin'in bu uygulamalardan bir kısmını ihraç etmeye çalıştığı gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyorlar" dedi. O ayrıca bunun insan hakları topluluğu, sosyal açıdan sorumlu kurumsal topluluk ve ulusal güvenlikle ilgilenen kişilerin birlikte çalışması için birçok fırsat sağladığına da inanıyor.

Bartholomew'e göre, 2020 USCC raporunda Kongre'ye üç öneri vardı.

1. Tüm yasalarının temeli olarak karşılıklılık ilkesini benimsemek, özellikle gazetecilerin ve çevrimiçi medyanın gereksiz kısıtlama olmaksızın faaliyet gösterebilmesi; STK'ların sivil toplumla anlamlı bir ilişki içinde olma becerisi; ve diplomatik personele erişim. Bunların hepsinin, özellikle insan hakları konularında, Çin'in içinde olup bitenleri takip etmede sonuçları bulunmaktadır.

2. Dışişleri Bakanlığı'nı, Çin'in Birleşmiş Milletler ve onun bağlı kurumlarında insan hakları konuları da dahil olmak üzere BM'nin ilke ve amaçlarını bozan eylemlerini detaylandıran yıllık bir rapor hazırlaması için yönlendirilmesi.

3. Ekonomik ve ulusal güvenlik menfaatine aykırı eylemler veya insan hakları ihlalleri nedeniyle ÇHC'deki bir kuruluşa yaptırım uyguladığında, ana kuruluşa da yaptırım uygulaması için Doğrudan İdareye yönlendirilmesi.

Avrupa Parlamentosu Üyesi: Demokratik Ülkeler ÇKP'nin İnsan Hakları Sorunlarıyla Başa Çıkmak İçin Birleşmeli

IPAC kurucu üyesi Reinhard Bütikofer

Çin Üzerine Parlamentolar Arası İttifakı'nın (IPAC) kurucusu Bay Reinhart Butikofer, Çin'deki otoriter ve totaliter baskının son yıllarda arttığını söyledi.

“Çin'de her şey kötüye gidiyor. Ve bu, dış politikada daha saldırgan fırsatçılık gelişimiyle birleştirildi. Açıkçası Çin, birkaç yıl öncesine göre çok daha güçlü bir gerçeklik. Örneğin Pekin'deki rejim, küstahlığını, Çin'in normalliği olarak en korkunç baskıyı utanmadan savundukları sözde kurt savaşçısı diplomasisi biçiminde gösteriyor."

Butikofer, ülkelerin ÇKP ile uğraşırken birbirlerinin arkasını kollamasının çok önemli olduğuna inanıyor. "Çin'de iki Kanada vatandaşı hala rehin tutulurken, Avustralya'yı desteklemek veya Kanada'yı desteklemek başka herhangi bir demokratik ülkenin kutsal yükümlülüğü olmalı" dedi.

Bir örnek verdi, “Çin dışişleri bakanı Tayvan'ı ziyaret eden bir Çek politikacı hakkında küstahça ve agresif bir şekilde konuştuğunda, ortak basın toplantısında Alman dışişleri bakanı onu bu konuda eleştirdi ve azarladı. Çin'in Avrupalı ve diğer demokratik ulusları bölme girişimlerine tahammül etmeme ve bunlara teker teker gitme istekliliği, bence, büyük bir konferans düzenlemenin yanı sıra, belki yeni bir organizasyon düzenlemenin yanı sıra, pratik bir gereklilik. "

Uluslararası Optimum Yayıncılık Başkanı: Şeytanla Pazarlık Yapmayı Durdurun

Uluslararası Optimum Yayıncılık başkanı Dean Baxendale

Dean Baxendale, Uluslararası Optimum Yayıncılık başkanı ve Çin Demokrasi Vakfı başkanıdır. O, pek çok Batı ülkesinin, Çin'in kendi sınırları içinde etnik ve dini azınlıklara yaptığı sistematik suiistimaller ve ifade özgürlüğü ve sivil özgürlüğün bastırılması konusunda sessiz kalması için Pekin ile diplomatik olarak ekonomik ve ticari fırsatlar ticareti yaptığını söyledi.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi'ne atıfta bulunarak, “Çin'in bu sözleşmelerde imza sahibi olarak statüsüne ve BM'nin Hakları doktrinini kabul etmesine rağmen, Çin Komünist Partisi kendisinin dünyanın en kötü insan hakları ihlalcileri arasında olduğunu kanıtladı." dedi.

Baxendale, Mareike Ohlberg ve Clive Hamilton'un Gizli El kitabından alıntı yaptı: “Pekin, işletmelerde, akademide ve politikada küresel liderlerle işbirliği yapmakta o kadar başarılı oldu ki, hepsi gözlerini yumdu.

"Aslında, Avrupa Birliği'nin ÇHC ile ticaret anlaşmasını neşeyle açıkladığı Aralık ayı sonlarında bu durum tam olarak sergilendi. Her zamanki gibi şeytanla pazarlık yapıyorlardı, çünkü anlaşmada köle işçiliği de dahil olmak üzere insan hakları ihlallerine karşı çok az veya hiç koruma bulunmuyordu. O kadar korkunç olan şey, küresel markalara sahip 83'ten fazla şirketin Sincan'daki zorla çalıştırmadan kazanç sağlamasıdır” dedi.

Baxendale, halkı satın aldıkları markaların kurumsal sosyal sorumluluklarını yerine getirmelerini talep etmeye çağırdı. Şirketleri, azınlık sınıflarını tehlikeye atan ve köleleştiren Çinli ortaklara hayır demeye çağırdı. O şöyle dedi: "Parlamenterleri ve dünya liderlerini ikiyüzlülüklerini bırakmaya, çıkarlarla işbirliği yapmak için satış yapmayı bırakmaya, Pekin’in pek çok kişinin borçlu olduğu mali teşviklerine hayır demeye çağırıyorum.

"Bir yayıncı olarak, Çin Komünist Partisi'nin küresel hırsları ve küresel suç girişimlerinde ön sırada yer alıyorum" dedi. Uluslararası Optimum Yayıncılık'ın, ulus ötesi organize suç, gizli casusluk, rüşvet, siyasi nüfuz, Meksika-Columbia uyuşturucu kartelleri, terörizm, kara para aklama, lüks evler, hızlı arabalar ve kumar konularında üç sansasyonel kitap yayınlamayı planladığını da sözlerine ekledi. "İşin püf noktası ise, hepsinin birleşme noktası komünist Çin."

Baxendale ayrıca Birleşik Krallık Muhafazakar Partisi'nin İnsan Hakları Komisyonu tarafından yayınlanan Karanlık Derinleşiyor (The Darkness Deepens) raporundan da bahsetti. Raporda, Çin Mahkemesi'nin Uygurlar ve Falun Gong uygulayıcılarının zorla organlarının toplandığı kararına atıfta bulunularak, hiç şüphesiz vicdan mahkumlarına yönelik zorla organ toplamanın uzun süredir devam ettiği ve çok sayıda kurbanı kapsadığını belirtiliyor.

Baxendale, geçen Eylül ayında orijinal “İlerlemenin Yolu” konferansının düzenleyicilerinden biriydi. Bu, Hong Kong konusuna ve özgür dünyanın Çin'in baskısına nasıl tepki verdiğine odaklanmıştı. Konferans Toronto'dan Londra'ya, Washington'dan Pekin'e kadar geniş çapta bildirildi.

Çince versiyonu