(Minghui.org) Ben 72 yaşındayım ve 20 yılı aşkın bir süredir Falun Dafa'yı uyguluyorum. Dafa bana mükemmel bir sağlık verdi ve yürürken vücudumu hafif hissediyorum. Bunca zaman boyunca, Falun Dafa'nın kurucusu Shifu Li'ye ve Dafa'ya güçlü bir inancım var ve Shifu'ya çok saygılıyım. Merhametli Shifu da beni koruyor ve güçlendiriyor. Dafa'nın sınırsız gücünü hissettim.

Kırık Ayak Parmakları Bir Gecede İyileşti

2019'daki Güz Festivali'nden önceki akşam, kızımın bazı şeyleri taşımasına yardım etmek için aşağı indim. Merdiven boşluğu aydınlık değildi ve 3. katta bir basamağı kaçırdım ve merdivenlerden düştüm.

Düştüğümde, ayak parmaklarım önce yere çarptı ve sonra geriye doğru büküldü. O kadar acı vericiydi ki kalkamıyordum. Ayaklarımı tutuyordum ve "Shifu, lütfen beni kurtar! İyiyim. Ben iyiyim" diye bağırdım. Kendi kendime şunu düşündüm: Böyle görülemem. İnsanlara Dafa'yı karalamaları için bahaneler veremem. Ben de raya tutundum ve kalktım. Raya tutunarak yavaşça 4. kattaki evime geri döndüm. Shifu'nun resminin önüne gittim ve ondan bana yardım etmesini istedim.

O anda, Shifu'nun Fa'yı ilk yıllarda şahsen öğretirken ve konferans katılımcılarını iyileştirirken neler yaptığını hatırladım. Herkesten üç kez ayaklarını yere vurmasını istemişti. Kaşlarımı çattım, dişlerimi ısırdım ve ayaklarımı üç kez yere vurdum. Sonra kırık ayak parmaklarını yerlerine geri koydum. Shifu'nun güçlendirmesiyle birlikte, hepsi yerlerine geri oturdu. Sonra bir uygulayıcı arkadaşım beni ziyaret etti ve ona ne olduğunu anlattığımda, gözleri koskocaman açıldı ve çenesi düştü. Ayaklarıma bakarak, "Bir mucize! Bu bir mucize!" dedi.

O gittikten sonra, son zamanlarda neyi yanlış yaptığımı görmek için içime baktım. Aynı zamanda, doğru düşünceler göndermeye başlamak için lotus pozisyonunda oturdum. Bunu yaptığım anda, kırık ayak parmakları tekrar yerinden çıktı. O kadar acı vericiydi ki Shifu'nun yardımını istemek zorunda kaldım. Onları tekrar yerine oturtmaya çalıştım. Bu noktada, lotus pozisyonunda oturmaya cesaret edemedim. Üç saat boyunca doğru düşünceler gönderdim. Gece yarısından sonra yorgundum ve iki buçuk saat uyudum.

Egzersizleri yapmak için sabah 3'te kalktığımda, bacaklarımdan biri o kadar acı veriyordu ki, onu hareket ettirmek istemedim; tüm ayak buğulanmış bir çörek gibi şişmişti. Shifu'nun yardımını isterken, yataktan kalkmak için ayağımı yavaşça hareket ettirdim. O kadar acı vericiydi ki yırtınıyor ve terliyordum. Yatağıma oturdum ve Shifu’ya dedim ki, “Shiu, lütfen iyi bir şey yapmadıysam beni bağışlayın. Hala sabahları canlıları kurtarmak için dışarı çıkmam gerekiyor. Shifu lütfen bana yardım edebilir mi?" Dişlerimi ısırdım ve yatağa tutunarak Shifu’nun resmine gittim ve ayaklarımı üç kez yere vurdum. Acı dayanılmazdı. Ancak bu noktada bir mucize gerçekleşti. Şişlik gitmişti ve eskisi kadar ağrımıyordu. Ağlıyordum, benim için buna katlandığı için Shifu’ya teşekkür ediyordum. Hemen beş takım egzersizi bitirdim ve sabah 6'da doğru düşünceler gönderdim.

Kızım sabah kalktığında, önceki gece başıma gelenleri ona anlattım. Ayağımın siyah ve mavi olduğunu görünce şoke oldu. Dün gece bu kadar kötü bir düşüşle nasıl hayatta kaldığımı sordu. Ona her şeyin Shifu sayesinde olduğunu söyledim. O kadar minnettardı ki, saygı göstergesi olarak Shiffu’nun portresinin önüne koymak üzere taze meyve almak için dışarı çıktı.

Kahvaltıdan sonra, bir uygulayıcı arkadaşımdan beni motosikletiyle pazara götürmesini istedim. Pazar yeniydi ve asfaltlanmamıştı; çamurlu zeminde sadece çakıl vardı. Yürümek çok zordu ve ayaklarım çok ağrıyordu ki. Kendi kendime, "Ne kadar acı çekiyor olursam olayım, yaşamları kurtarmalıyım" diye düşündüm. Pazar kalabalık değildi ama orada birçok memur gördüm. Genellikle Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) yalanlarından zehirlenmiş olanlar onlardı ve Falun Dafa'nın gerçeğini dinlemeyeceklerdi. O sabah, sekiz Parti üyesi de dâhil olmak üzere 14 kişinin ÇKP'den ve bağlı örgütlerinden ayrılmasına yardım etmeyi başardım.

Uygulayıcı arkadaşlarım öğleden sonra Haftalık Minghui'nin kopyalarını almak için evime geldiklerinde hepsi beni övdü. Ben değil, Shifu dedim. Shifu’nun koruması olmasaydı, söylendiği gibi yüz gün mahsur kalırdım." Hepsi Dafa'nın harikalarına hayran kaldılar.

Ayak parmaklarım kırıldıktan sonra bir gün bile evde durmadım. Hangi projeden sorumluysam onları da kaçırmadım. Shifu’nun lütfu için minnettarlığımı kelimeler ifade edemez. Ben sadece Shifu'nun sözlerini takip edebilirim ve üç işi iyi yapabilirim.

Biraz acı çekmeme rağmen, sadece bir geceydi. Dafa'yı öğrenmeden önce 18 yıl boyunca bana işkence eden karaciğer hastalığı, mide hastalığı, nevroz, bel fıtığı, siyatik sinir sorunları ve diğer hastalıklarla karşılaştırıldığında hiçbir şeydi. Umudun olmadığı o karanlık günlerde, ölmek istiyordum. Batı ve Çin ilaçlarının yanı sıra her türlü halk ilaçlarını da tüketmiştim, ama daha da kötüleştim. Sonunda, son nefesimle, yatakta yatarken ölmeyi bekliyordum. İşte o dönemde Dafa ile tanıştırıldım ve hayatım değişti. O zamandan beri tüm rahatsızlıklarım yok oldu.

Uygulamamın son yirmi üç yılında, tek bir hap almadım ya da tek bir iğne bile yaptırmadım. Beni tedavi eden doktorlardan dördü vefat etti ve içlerinden biri bana 'yaşayan ölü' derdi ve fazla ömrüm kalmayacağını söylerdi. Bunca yıldan sonra, sadece hayatta olabileceğim bir yana, aynı zamanda daha genç ve daha da genç hissederek, hastalıklardan arınmış ve daha enerjik olacağımı hiç düşünmemiştim.

Yetmiş yaşının üzerinde olmama rağmen beni tanımayanlar gerçek yaşımı tahmin edemezler. İnsanlara yaşımı söylediğimde şaşırıyorlar. Bu olduğunda, onlara önceki hastalıklarımdan ve şimdi nasıl farklı bir insan olduğumu anlatıyorum. İnsanlar benim mucizevi deneyimimi duyduklarında, genellikle ÇKP'yi bırakmaya istekli oluyorlar. Kırık ayak parmaklarımın bir gecede nasıl iyileştiğinin hikâyesi, onu duyanlar için özellikle etkileyici.

Ancak ÇKP'nin yalanları tarafından zehirlenenler gerçekleri kabul etmeyi reddettiler. Ancak Dafa'nın uygulanması olağanüstü faydalar sağlar. Hastane tarafından ölüm hükmü verilen kaç kişi Dafa'yı öğrendikten sonra iyileşti ve kırıkları olan kaç kişi bir gün boyunca hastaneye kaldırılmadan tedavi edildi?

Bir arabanın çarptığı ve yedi kaburga kemiğini kıran 79 yaşında bir uygulayıcı tanıyorum. Kaburgalarından biri iki parçaya ayrılmış ve parçalardan biri akciğerine yerleşmiş. Bilinçsizdi ve hastaneye götürüldü, kafasına birkaç dikiş atıldı ve vücudunun her yerine tüpler takıldı.

Ancak, uyandıktan sonra ilk düşüncesi eve gitmekti, ancak doktor ayrılırsa öleceğini söylediyse de hastanede kalmayı kabul etmedi. Ancak ailesi bir feragatname imzaladıktan sonra eve gitmesine izin verildi. Zamanını Fa'yı çalışarak ve egzersizleri yaparak geçirdi ve yedi gün içinde iyileşti. Dikişlerini almak için hastaneye yürüdüğünde, doktorlar ve hemşireler şaşkına döndü. Onlara gerçeği açıkladığı zaman, hepsi ÇKP'den ayrılmaya karar verdiler.

Bu vaka tıbbi bir mucize olarak adlandırıldı. ÇKP, Dafa'ya zulmetmeseydi, birçok insan Dafa'ya inanırdı ve Shifu tarafından korunurdu ve daha birçok benzer mucize gerçekleşirdi.

Beni Şikâyet Etmek İsteyen Bir Kişi Sonunda Falun Dafa’yı Öğrenmek İstedi

2020'de bir sabah, gerçeği açıklayan takvimleri dağıtmak için büyük bir pazardaydım. Onları dağıtmaya başlar başlamaz yanımdaki yetmişli yaşlarında bir adam, hiçbir uyarıda bulunmadan, aniden bir takvimi kaptı ve ikiye böldü. Daha sonra nefret dolu yüksek bir sesle küfretti, "ÇKP size yiyeceğinizi ve giyeceğinizi veriyor ve siz ÇKP'yi kötülüyorsunuz." Yalanlarla zehirlendiğini biliyordum, bu yüzden onunla gerçekler hakkında nazikçe konuştum ama çok kaba davrandı ve dinlemedi. O bağırırken, pazardaki insanlar onun etrafına toplandı.

Artık saçma sapan konuşmasına ve insanları zehirlemesine izin veremeyeceğimi düşündüm. Dafa merhametlidir fakat aynı zamanda kendi ciddi haysiyetine de sahiptir. Ona sertçe dedim ki, " Yaptığın kötülüklerin cezasını çekeceksin! Biz Falun Dafa uygulayıcıları, sizi kurtarmak için para bulmak adına yiyeceğimiz ve içeceğimizden kısarak para biriktirmeye çalışıyoruz ve ben size karşı çok kibardım. Sadece iyi bir geleceğiniz olsun istiyoruz ve ben size takvimi zorla vermeye de çalışmadım. İstemiyorsanız sorun değil ama neden onu yırttınız ki?” Bırakmayacağımı görür görmez cebinden cep telefonunu çıkardı ve beni ihbar etmek için polisi arayacağını söyledi. “Polisin gelmesinden korkmuyorum, kanunu çiğnemedim. Yaptıklarının hesabını vermelisin." Dedim.

Bu noktada bazı izleyiciler adama “Takvimi yırtmamalıydın” dediler. Bazıları da “İstemiyorsan alma” dedi. İzleyicilere, “Büyük bir felaket geliyor, salgın dünyayı kasıp kavuruyor, tüm canlılar tehlikede. Dafa uygulayıcıları, tüm varlıkları felaketten uzak tutmak için hiçbir masraftan ve çabadan kaçınmıyorlar." Dedim. Bu noktada askeri kadrodan biri gibi olan bir adam bana güzel bir şekilde dedi ki, “Söylediklerin herkesçe açık. Bu çarşıda çeşit çeşit insan var, acele et git, bir daha kötülere bulaşma.” Adama teşekkür ettim ve insanlarla konuşmaya devam etmek için başka bir yere gittim.

Birkaç ay sonra pazara geri döndüm ve takvimi yırtan adamı üç tekerlekli bisikletin üzerinde otururken gördüm. Onu görmezden geldim. Bir düzine adım yürüdükten sonra aklıma "merhamet" kelimesi geldi ve Shifu’nun şöyle dediğini hatırladım: “Sizlere şunu söyleyeyim, dünyanın tamamında bulunan her bir kişi, zamanın bir noktasında benim ailemin bir parçası idi…” (2003 Fener Bayramı Sırasındaki Batı Amerika Fa Konferansında Fa'nın Öğretilmesi)

Bu adamı görmezden gelmenin yanlış olduğunu biliyordum, bu yüzden hemen döndüm ve ona dönerek “Kardeşim, sana bir uğurluk vereceğim. O seni kötü şanstan koruyabilir ve zor zamanlarda sana iyi şans getirebilir.” Ona dört Minghui Haftalık gazetesi ve aralarına sıkıştırılmış Gizli Kelimelerle Oyulmuş Taş resimleriyle birlikte ÇKP virüsüne karşı kendini nasıl koruyacağına dair başka bir kitap verdim.

İsteksizce onları aldı ve alaycı bir tavırla, “Senden geldiği için onları alıyorum. Başkası bana vermeye çalışsa, onları almam.” Dedi. Ona dedim ki, “Aynı yaştayız ve birçok büyük ve küçük ÇKP kampanyasını yaşadık ve az çok derslerimizi aldık. Bir düşün, neden malzemeyi istemiyorsun? Televizyon propagandasının yalanları seni kandırdığı için değil mi?”

Ayrıca ona sahnelenen Tiananmen Kendini Yakma Olayı gerçeğini ve Çin'in 5.000 yıllık medeniyetini anlattım. Dedim ki, “Hiçbir hanedan sonsuza kadar iktidarda kalamaz ve hanedanlıklar her değiştiğinde, bu imparatorun rızasıyla değil, Tanrı'nın iradesiyle olur. Bu, istese de istemese de ölmesi gereken zengin bir memur gibidir; karar vermek kimsenin elinde değil. Pandemiye bak. Bilim şu anda çok ilerlemiş olsa da virüs, geliştirilebilecek aşılardan daha hızlı mutasyona uğradı. Bu Tanrı'nın isteği değil mi? Geri dönüp sana verdiğim bilgileri okursan, bedenin ve zihnin faydalanacaktır.” Onunla on dakikadan fazla konuştum ve tavrı değişti. Sonunda eve geldiğinde malzemelere iyice bakacağına söz verdi.

Bir dahaki sefere pazara gittiğimde adamla tekrar karşılaştım ve şaşkınlıkla beni uzaktan coşkuyla selamladı. Yanına gittim ve sordum, "Senin için ne yapabilirim?" Etrafındaki insanların önünde ciddiyetle şöyle dedi: "Falun Dafa haksızlığa uğradı! Bilgileri okuduktan sonra, eşime Falun Dafa'nın çok iyi olduğunu ve Falun Dafa'nın sözlerinin makul olduğunu söyledim. İnsanlara bu şekilde zulmetmek ve konuşmalarına izin vermemek çok yanlış." O gün başka bir uygulayıcının kendisine verdiği bir broşürü çıkardı ve bana dedi ki, "Bu mühendis olan genç adama bak, gördüğü zulüm sonucunda ona ne oldu?" Dedim ki, “Son yirmi yılda sayısız insan zulüm gördü. Gelecekte bu materyallerden daha fazlasını okumalısınız.”

Bu sırada geçen sefer verdiğim bilgiyi tekrar cebinden çıkardı ve “Beş kere okudum hepsini” dedi. Dedim ki, “Kardeşim, sen gerçekten kutsanmışsın! Pandemi gibi birçok felaketin yaşandığı ve hayatların tehlikede olduğu özel bir zaman şimdi. Gerçeği anlarsan, güvende olursun. Hiçbir para bunu satın alamaz.”

O şunları ekledi, "Dün gece aileme Falun Dafa zulmünün en büyük adaletsizlik olduğunu ve Falun Dafa'nın çok iyi olduğunu söyledim. Karım ayrıca, Falun Dafa'yı uygulamayı öğrenmem için köyümüzdeki bir Falun Dafa uygulayıcısının evine gitmemi istedi ve ben de bunu kendim öğrenmek istiyorum." Bana Falun Dafa'da kaç grup hareket olduğunu sordu. “Köyünüzde herhangi bir uygulayıcı varsa, gidip onlardan öğrenmelisin” dedim. Mutlu bir şekilde kabul etti. Bu kişinin uyanmasına çok sevindim. Bunların hepsi şefkatli Shifu’nun işiydi! İçimden sessizce Shifu'ya teşekkür ettim.

Temyiz Bürosu Direktörünün Kibar Davranışı

Her gün insanlarla Falun Dafa ve zulüm hakkında konuşmak için dışarı çıkıyorum. Dışarı çıkmadan önce, daha fazla insanı kurtarmak için Shifu'dan beni güçlendirmesini istiyorum. Shifu'nun koruması altında, bir kişi daha gerçeği anlarsa, Dafa uygulayıcılarına daha az zulmedileceğini ve bir kişinin daha ayıklanmayacağını düşünerek, kolluk kuvvetlerinden asla çekinmedim. Bir gün bir pazara gittim ve Temyiz Bürosundan emekli bir direktörle tanıştım. Onunla konuşmaya başlar başlamaz bana Falun Dafa uygulayıcıları için yaptığı bazı şeyleri anlatmaya başladı.

O, "ÇKP Falun Dafa'ya ilk kez zulmettiğinde, dilekçe vermiş olan Dafa uygulayıcılarını tutuklamak için Pekin'e gönderildim. Onların kötü insanlar olmadığını biliyordum ve iyi insanlara zulmetmek konusunda çok isteksizdim, ama yukarıdan gelen emir yüzünden gitmek zorunda kaldım. Oraya vardığımda, Falun Dafa uygulayıcılarını yakalamak için Tiananmen Meydanı'na gitmedim ve fırsat bulduğumda onları gizlice serbest bıraktım.

"Diğer insanlar öğrendiğinde, bana bunu yapmamamı söylediler. Bende onlara derdim ki, 'Bu insanlar bu yaşta nasıl bir toplumsal düzeni bozabilirler? Yoksa birinin gücünü elinden alabilirler mi? Bu sadece saçmalık!' Falun Dafa'nın çok haksızlığa uğradığını hissettim! Bunun merkezi hükümetin kararı olduğunu söyleyerek beni dinlemediler. Ben de 'Kimin kararı olursa olsun, doğru ya da yanlış olduğuna bağlı' diye cevap verdim. Ayrıca Kamu Güvenliği Bürosu'na ve diğer birimlere sık sık dürüst bir kişiyi tutukladıklarını söyledim ve onlara ne gibi kötü şeyler yapabileceğini düşündüklerini sordum. Kendimi çok mağdur hissettim, ama beni dinlemediler ve uygulayıcıları tutuklamaya devam ettiler. Sık sık ayrılmak için bir bahane bulmak zorunda kalırdım. Daha sonra tutuklanan uygulayıcılara geri dönmemi emrettiler ve bazen onları yarı yolda bıraktım. Daha sonra, işi bilen bir arkadaşım bana amirimin beni disipline etmek istediğini söyledi, bu yüzden işimi kaybetme riskini aldığımı düşündüğüm için uygulayıcılara yardım etmeyi bıraktım. Ama kalbimde her zaman Falun Dafa'ya karşı uygulanan adaletsizliği hissettim. Falun Dafa uygulayıcıları haksızlığa uğradı! Ayrıca Falun Dafa'nın kesinlikle haklı çıkacağına inanıyorum. Seni destekliyorum, Falun Dafa!”

Onun sözlerini duyduktan sonra, böylesine şeytani ve korkunç bir ortamda Dafa uygulayıcılarına zulmedilmesine yardım etmiş olması beni çok etkiledi ve onun iyi bir geleceğe sahip olacağına inandım. Onunla ÇKP'den çekilme hakkında nazikçe konuştum ve bunu yapmayı kolayca kabul etti. Ayrıca ona Falun Dafa hakkında bazı temel gerçekleri anlattım ve oldukça anlayışlıydı. Ona birkaç broşür ve tılsım verdim, o da onları seve seve kabul etti ve “Eve gidince bunlara mutlaka bir göz atacağım” dedi. “Onları umarım sadece kendin okumakla kalmazsın, umarım daha çok arkadaşına ve akrabana gösterebilirsin ki onlar da gerçeği anlasınlar ve kurtulsunlar” dedim. Bunu kesinlikle yapabilirim, dedi. Ayrıldığımızda, arkasına baktı ve bana birkaç kez veda etti.

Kötü Partinin Falun Dafa'ya karşı acımasız zulmü olmasaydı, çok daha fazla insan uygulamayı öğrenecek ve yeni bir tarihsel çağa girebilirdi. Shifu'nun büyük merhameti ve şefkatli kurtarması için O’na içtenlikle minnettarım! Evrenin Büyük Yasasını aktardığınız için teşekkür ederiz, Shifu! Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü ışığı her zaman dünyanın iyi insanlarının üzerinde parlayacaktır. Ahlak yükselecek ve kutsal evlerimize döneceğiz!

Bu makalede ifade edilen görüşler, yazarın kendi görüşlerini veya anlayışlarını temsil eder. Bu web sitesinde yayınlanan tüm içeriğin telif hakkı Minghui.org'a aittir. Minghui, çevrimiçi içeriğinin derlemelerini düzenli olarak ve özel günlerde yayınlamaktadır.

Çince versiyonu mevcut