(Minghui.org) Çin Komünist Partisi (ÇKP), 1999 yılının Temmuz ayında Falun Gong'a yapılan zulmü başlattığından beri, inancımdan vazgeçmediğim için defalarca taciz edildim ve tutuklandım. Bazen, zulme katılmayan ve uygulayıcıları korumak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan bazı polis memurlarıyla karşılaştım.

İyi Bir Polis Memuru Tarafından Serbest Bırakıldı

Bu, 20 yıl önceydi ama hafızam hala canlı.

ÇKP zulmü başlattıktan sonra, birçok Falun Gong uygulayıcısı inancımızı uygulama hakkı için seslenmek üzere Pekin'e gitti. Bir gün bir uygulayıcı arkadaşım ve ben, trenle Pekin'e gitmeye çalıştık. Binmeden önce, her yolcu Falun Gong'a ve kurucusu Bay Li Hongzhi'ye küfretmeye zorlandı. Kim bunu yapmayı reddederse götürüldü. Yerel yetkililer, yolcuların uygulayıcı olup olmadıklarını bu şekilde araştırdı ve Pekin'e gitmemizi engelledi.

Buna boyun eğmeyi reddettik ve bir merkeze götürüldük. Bir memur bizi dövmeye çalıştı ama amiri tarafından durduruldu. Polis gittikten sonra amiri isimlerimizi ve adreslerimizi istedi. Birçok polis memurunun kişisel bilgilerimizi bu şekilde ifşa etmemiz için bizi kandırdığını bildiğimizden cevap vermeyi reddettik. Bize yardım etmeye çalıştığına dair güvence verdi.

Bir süre düşündü ve bize en iyi nasıl yardımcı olabileceği konusunda müdürüyle durumu görüşeceğini söyledi.

Kısa süre sonra geri geldi ve bize, “Müdürüm sadece isimlerinizi ve adreslerinizi almak istedi, sonra sizi bırakacağız. Sizi kimseye ihbar etmeyeceğiz.” dedi.

Polisin Falun Gong uygulayıcılarını aldatmak için çeşitli hileler kullandığına tanık olduktan sonra, ona hala güvenmedik. Bize gerçekten yardım etmek istese de isimlerimizi ona söyleyemezdik.

Müdürüyle defalarca konuşmaya gitti. Sonunda, kendisine sahte bir isim ve adres vermemizi önerdi; aksi halde çalışma raporunu dolduramazdı.

Kendisine “Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü” ilkelerine bağlı olduğumuz için yalan söyleyemeyeceğimizi söyledik. Sonra ona kişisel deneyimimi anlatmaya başladım.

Ona Falun Gong'u uygulamadan önce çok hesaplı bir insan olduğumu söyledim. Artık önce başkalarını düşünmem gerektiğini öğrenmiştim. Kayınvalidemin dört çocuğu var, ama geçirdiği küçük bir ameliyattan sonra ona gece gündüz bakan tek çocuk ya da gelin bendim. Yine de hiç şikayetim olmadı. Falun Gong'u uyguladıktan sonra, ayrıca, bütün hastalıklarım herhangi bir tıbbi tedavi olmadan gitti. Ancak ÇKP zulmü başlattı ve Falun Gong'u yasakladı. Sadece inancımızı yaşamamıza izin verilmemekle kalmadı, aynı zamanda yerel yetkililer de sık sık bizi inancımızdan vazgeçmeye zorlamaya çalıştı. İmzalarımızı almak için bize yalan söylediler ve istedikleri zaman bizi gözaltına aldılar. Bütün ailem endişeliydi, çünkü her an tutuklanabilirdim.

Ağladığımı fark etmeden konuştum. Yetkili polis sessizce dinledi ve sessizce gözyaşı döktü. İç çekti ve "Pekala, bir daha sormayacağım. Lütfen biraz daha bekleyin." dedi. Tekrar yukarı çıktı.

Bir süre sonra geri geldi ve “Siz ikiniz, bu gece biz görevde olduğumuz için şanslısınız; aksi takdirde gözaltına alınırdınız. Biliyor musunuz? 1999 yazında polisler o kadar çok Falun Gong uygulayıcısını tutukladı ki, bu oda tamamen doluydu. Bir üniversite profesörü bütün gece bizimle Falun Gong hakkında konuştu. Daha sonra eve gidince kapıya konan bazı Falun Dafa materyalleri önüme düştü. Gerçeği anladım. Şu anda Pekin'e gitmenin bir yolu yok, bu yüzden eve gitmelisiniz ve dağıtmak için daha fazla materyal basmalısınız. Bunları okuyanlar gerçeği anlayacaktır.” dedi.

Sözleri karşısında şok olduk ve ona güvenmeye başladık. Sonra devam etti, “Kapıya sırtımı döneceğim. Lütfen bir sonraki vardiyadaki insanlar gelmeden gidin.”

Nezaketinden etkilendik ve oradan ayrılmaya çalıştık. Fakat kapının kilidini nasıl açacağımızı bilmiyorduk ve bahçedeki polis memurları bunu görünce "Falun Gong (uygulayıcılar) kaçıyor!" diye bağırdılar.

Amir geldi ve onlara, “Bağırmayı kesin! Sizi ilgilendirmez. Sadece işinizi yapın!” dedi. Kapıyı açmamıza yardım etti ve güvenliğe dikkat etmemizi hatırlattı.

Gerçeğe Uyanan Hapishane Gardiyanı Kutsandı

Bir keresinde bir uygulayıcı arkadaşımı kurtarmaya çalışırken tutuklandım ve hapse atıldım.

Hiçbir yasayı çiğnemedim. Protesto etmek için gardiyanlarla işbirliği yapmayı reddettim ve hiçbir cezaevi faaliyetine katılmadım.

Bir gün tüm mahkumlardan 2008'deki Wenchun Depremi'nin videosunu izlemeleri istendi. Gardiyanlar videoyu izlemediğimi öğrenince kızdı "Videoyu neden izlemedin? O kadar insan depremde öldü. Hiç umursamıyorsun değil mi?" Ona gülümsedim, "Kızmayın. Lütfen oturun ve beni dinleyin."

Videoyu izlememe sebebimin kendisine karşı olmadığını, ama trajik sahneleri görmeye dayanamadığımı söyledim. "Çoktan olduğuna göre, izlemenin anlamı ne? Bu trajedinin arkasındaki nedeni düşünmemiz gerekir. Hepimiz iyinin iyilikle, kötünün de karmik cezalandırmayla karşılaştığı ilkesini biliyoruz. Doğal afetler ve insan kaynaklı felaketler, insanların kötü şeyler yapmasının sonucu.” Beni durdurmadı.

Devam ettim, “Jiang Zemin (eski ÇKP lideri) Falun Gong'a yapılan zulmü başlattı ve Falun Gong'a iftira atmak için Tiananmen Kendini Yakma Aldatmacasını sahneledi. ÇKP insanlar arasında nefreti yaydı. Bunun sonuçları olmayacak mı? Bizler insanlara gerçeği açıklıyoruz, böylece insanlar ÇKP'yi körü körüne takip etmeyecek ve felaketten kaçabilecektir. Bu daha iyi değil mi?”

Dikkatle dinledi ve başını salladı. Sorularını yanıtladım ve Tiananmen Kendini Yakma olayının neden bir aldatmaca olduğunu ayrıntılı olarak açıkladım.

Ertesi gün beni görünce gülümsedi. Daha sonra, başka bir uygulayıcı onunla konuştuğunda ÇKP ve bağlı örgütlerinden ayrılmayı kabul ettiğini duydum. Bu kişi, yıllarca gebe kalmak için mücadele ettikten sonra bir erkek bebek dünyaya getirdi.

610 Ofisi Personelinden Erişte

Hapisten çıktıktan sonra inancımdan vazgeçmeyi reddettiğim için yerel beyin yıkama merkezine gönderildim.

Zulmü protesto etmek için açlık grevine başladım. 610 Ofisi'nden bir ajan acı çektiğimi görmeye dayanamadı, bu yüzden bana gizlice iki kase erişte verdi. “Eriştelerin parasını kendim ödedim. Yemek yemelisiniz çünkü sağlığınız daha önemli.” dedi. Şaşırmıştım. 610 Ofisi'nde bu kadar iyi bir insan olduğunu hiç hayal etmemiştim.

Onunla Falun Gong hakkında konuştum ve beni dinlemekten mutlu oldu. 610 Ofisi'nin amacı Falun Gong uygulayıcılarına zulmetmek olduğu için başka bir iş bulmasını önerdim. “Uzun zamandır buradan ayrılmak istiyorum ama bu çok zor” dedi. Umarım bundan sonra başka bir iş bulabilmiştir.

Polis Memuru Beni Alkışlıyor

Bir keresinde bir uygulayıcı arkadaşım ve ben, bir markette insanlarla Falun Gong hakkında konuşurken polise ihbar edildik. Polisler bizi karakola götürdüler ve iki ayrı odaya koydular. Sırayla bizi sorguya çektiler ve inancımızdan vazgeçmek için, önceden hazırlanmış ifadelere parmak izimizi basmamız için bizi zorlamaya çalıştılar.

Memurlardan birinin sessiz kaldığını fark ettim. Sonunda yalnız kaldığımızda, bana birkaç sordu, bunların hepsi ÇKP'nin Falun Gong'u karalamak için yaydığı propaganda ilgiliydi. Ona ayrıntılı olarak açıkladım. Dinlerken birden alkışladı ve bağırdı, “İyi! Harika bir açıklama!”

Buna hazırlıklı değildim ve şaşırdım. Bana bu soruları sorduğu için mutluydum. Umarım gelecekte Falun Gong hakkında daha fazla şey öğrenebilir ve zulme katılmayı bırakabilir.

Bu makalede ifade edilen görüşler, yazarın kendi görüşlerini veya anlayışlarını temsil eder. Bu web sitesinde yayınlanan tüm içeriğin telif hakkı Minghui.org'a aittir. Minghui, çevrimiçi içeriğinin derlemelerini düzenli olarak ve özel günlerde yayınlamaktadır.

Çince versiyonu