(Minghui.org) Bir arkadaşım bir Çin sosyal medya platformu tarafından sansürlendi çünkü sık sık Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) hassas noktasına dokunan mesajlar paylaşmıştı. Yerel polis onu gözlem altına aldı ve demokratik bir aktvist olarak gördü.

Kendisini sosyal medyadan takip edemediğim için dışarı çıkıp sohbet etmek istedim. ÇKP'den ayrılma hareketi hakkında konuştuğumuzda, beni duygulandıran bir hikaye anlattı.

Aşağıdaki, arkadaşımın birinci elden yazılmış hikayesidir. Bu, Çin'deki birinin ÇKP'nin propagandasına ve yalanlarına uyanmasıyla ilgilidir. Bana Çin'de iyiliğin, cesaretin ve adaletin artmış olduğunu söyledi.

****

Çin'in küçük bir kasabasındaki bir ortaokulda öğretmenlik yapıyorum. Okul, 1990'lı yılların sonlarında bilgisayar derslerini tanıtmaya başladı. Diğer öğretmenlerin çoğu ilgisizdi ama ben meraklıydım ve yeni şeyler öğrenmeyi seviyordum, bu yüzden sınıfta ders vermem istendi.

İnternette gezinmeyi öğrendim. O zamanlar, ÇKP henüz onu kontrol etmiyordu. Bir bilgi okyanusunda yüzdüm ve her türlü denizaşırı haber sitesine abone oldum. Ayrıca 100'den fazla ülkeden insanlarla arkadaş oldum. Ulaştığım haber ve bilgilerin Çin'e ulaşması mümkün değildi ve yabancı arkadaşlarımla yaptığım sohbetler ufkumu genişletti. Çin toplumunu ve yaşam tarzını farklı gözlerle gördüm. Zihnimde özgürlük ve demokrasi tohumları filizlendi.

ÇKP interneti sansürlemeye başladıktan ve en çok sadece Çin yerel ağlarına erişim olduktan sonra, yıllar içinde geliştirdiğim bilgisayar becerileri sayesinde hala dış dünyaya erişim sağlayabiliyordum.

İnternet arkadaşlarımın çoğu Tayvan'dandı. Onlardan birini Çin'e gelirse beni ziyaret etmeye davet ettim. Sonunda geldi ve bundan daha mutlu olamazdım. Ona birçok yeri gösterdim ve bol bol fotoğraf çektik. Tayvan'a döndükten sonra fotoğrafları internete yükledi ama bunun sonuçları olacağı ikimizin de aklına gelmedi.

Bir gün okul idaresi beni aradı ve il emniyet müdürlüğünden bir memurun beni aradığını söyledi. Müdürün ofisine gittim, burada memur bana Tayvan'daki bir arkadaşımla olan ilişkilerim de dahil olmak üzere birçok soru sordu. Biraz endişeliydim ama yanlış bir şey yapmadığıma inandığım için cevaplamaktan geri durmadım. Memur, Çin dışından insanlarla iletişime girmemem konusunda beni uyardı; sosyal sistemlerimiz ve ideolojilerimiz farklı olduğu için bizi karalayabilirlermiş.

Memur gittikten sonra, bu sorunu çözdüğümü düşündüm. Beni özel bir izleme listesine aldıklarını bilmiyordum. Bunu iki yıl sonra zor yoldan öğrendim.

Bir iş arkadaşım Lin, bir kitapçıda kimliği, banka kartı, nakit para ve diğer önemli eşyalarıyla birlikte el çantasını kaybetti. Geri alma şansının olmadığına inandığı için çok üzgündü. Umutsuzluk anında, bir yabancı aradı ve çantasını kaybedip kaybetmediğini sordu. Kişi aynı gün kitapçıya gittiğini ve el çantasını yerde bulduğunu söyledi. Çantada Lin'in telefon numarasını bulmuştu.

Kitapçının önünde buluştular. Bu kişi, çantayı ona geri vermeden önce Lin'in çantanın sahibi olduğundan emin oldu. Lin, ona teşekkür etmek için biraz para çıkardı, ama kabul etmedi. “Paranızı almak isteseydim, çantayı size geri vermezdim” dedi.

Bu kişi, Lin'le daha az yaya trafiğinin olduğu bir köşeye kadar yürüdü ve ona Falun Gong'u uyguladığını söyledi. Bu, Falun Gong'a ciddi bir şekilde zulmedildiği bir zamandı. Polisin aktif olarak uygulayıcıları aradığını, tutukladığını ve gerçek durumu bilmeyen kişilerin onları yetkililere ihbar ettiğini anlattı. Uygulayıcı, Falun Gong'un öğretilerine ve Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü ilkelerine inandığı için parasıyla ilgilenmediğini söyledi.

O “ÇKP tarafından Falun Gong'a iftira atmak için yapılan propaganda, insanları daha yüksek varlıkların var olmadığına ikna etmek istiyor. Eğer daha fazla insan evrende daha yüksek varlıklar olduğuna inanırsa ve erdemli olmak isterse, o zaman ÇKP'nin ateizm temelli ideolojisi ve sosyal sistemi çökecektir. Bu nedenle ÇKP, kamuoyunu uygulayıcılara karşı çevirmek için günün her saati medyada Falun Gong'a iftira atmak için böylesine gaddarca ve kurnazca önlemler alıyor” dedi. Konuşmasını bitirdikten sonra aceleyle Lin'e veda etti ve kalabalığın içinde gözden kayboldu.

Lin bana ve ofisteki birkaç iş arkadaşına hikayesini anlattı. Devlet televizyonu ve gazetelerinin hep birlikte bu işin içinde olması, bir grup iyi insan hakkında yalanlar yayması herkesi üzdü. Sıradan bir insan tüm yalanları nasıl görebilir?

O zaman, Falun Gong'un ne olduğunu ve ÇKP'nin neden geri durmadan ona saldırdığını tam olarak anlamamıştım. Denizaşırı bir sosyal platformda Lin'in hikayesi hakkında üçüncü şahıs bakış açısıyla bir makale paylaştım. Sadece birkaç gün içinde yerel polis beni iş yerinde buldu ve beni böyle bir makale yazmaya neyin motive ettiğini sordu. Ona sadece gerçekleri belirttiğimi söyledim. Memur, bunun düşündüğümden daha ciddi olduğunu, çünkü bir öğretmen olarak Parti'ye karşı olan bir grubu yüceltmemem gerektiğini söyledi. Ondan sonra yetkililer beni toplumun tehlikeli bir üyesi olarak gördüler ve kara listeye aldılar.

Yetkililer bir şeyi daha fazla örtbas etmeye çalıştıkça, ben daha çok öğrenmek istedim. ÇKP'nin hedeflediği önemli bir Falun Gong web sitesi olan Minghui.org'a girmek için özel bir çaba sarf ettim ve uygulama hakkında daha fazla şey öğrendim. Makaleleri okuduktan sonra, uygulayıcıların nazik, barışçıl ve ahlaki açıdan sağlam karakterde olduklarını fark ettim. Ayrıca ÇKP'nin zulmü neden başlattığını da anladım. ÇKP'den ve bağlı örgütlerinden ayrılma amacını okuduğumda, Genç Öncüler ve Gençlik Birliği'nden ayrıldım.

Yıllar geçtikçe Çin dışındaki dünyayla iletişimimi sürdürdüm ve yeteneklerim dahilinde sansürlenmiş bilgileri yaymaya devam ettim. İnternet polisinin beni kaç kez uyardığını veya hesaplarımı engellediğini hatırlayamıyorum bile. ÇKP bir kıyamet günü çılgınlığına düşmüştü çünkü yalanlarını gören insanların sayısı her geçen dakika artıyordu.

Yaptığım şey yüzünden birçok arkadaşım ve iş arkadaşım beni terk etti. İyi ki, güvendiğim bir düzine arkadaş edindim. Onlara neden bu kadar önemli olduğunu söyledikten sonra ÇKP'den ve bağlı örgütlerinden ayrıldılar. Bazıları ÇKP'nin söylediği her şeye inanırdı ve sert bir uyanış yaşadılar.

Başıma ne gelirse gelsin, yanan bir bina gördüğümde, içeridekileri uyarmak için elimden geleni yapacağım. Bana inanıp kendilerini kurtarmak isteyip istememeleri ise onlara kalmış.

Bu makalede ifade edilen görüşler, yazarın kendi görüşlerini veya anlayışlarını temsil eder. Bu web sitesinde yayınlanan tüm içeriğin telif hakkı Minghui.org'a aittir. Minghui, çevrimiçi içeriğinin derlemelerini düzenli olarak ve özel günlerde yayınlamaktadır.

Çince versiyonu