(Minghui.org) 69 yaşındayım ve yarı okuryazarım. Kız kardeşim 2004 yılında beni ziyaret etti ve bana Falun Dafa egzersizlerini öğretti. Falun'un dönüşünü güçlü bir şekilde hissettim. Bir diğer kız kardeşim bana deneyim paylaşımı makalelerinden oluşan bir koleksiyon verdi. Ailesinde uygulayıcı olan bir arkadaşımdan Falun Dafa'nın ana kitabı olan Zhuan Falun’un bir kopyasını benim için satın almasını istedim.

Sonunda bir Falun Dafa uygulayıcısı oldum. Tek bildiğim zorluklara katlanmak, hoşgörü göstermek ve fedakârlık yapmaktı. Ama başkaları bana kötü davrandığında, bu çok acı verici bir şeydi. 2015 yılına kadar birkaç yerel eski uygulayıcı ile tanıştım ve gerçekleri açıklamak için sık sık onlarla dışarı çıktım.

En sevdiğim şey onlarla xinxing konularını tartışmaktı. Karşılaştığım çatışmalardan ve kalbimdeki acılardan bahsettim ve onlardan benim için nedenleri bulmalarını istedim. Uygulayıcı arkadaşlarım her zaman, Fa’yı daha fazla çalışmam ve koşulsuz olarak içime bakmam gerektiğini vurguladılar. Ayrıca özel sorunlarımı analiz ettiler ve sorunlarımı Fa perspektifinden nasıl anlayacağımı öğrenmeme yardımcı oldular. Yavaş yavaş, xinxing sorunlarımı Fa'ya dayanarak anlayabildim ve çatışmalarımın çoğu hafifledi, bazıları da çözüldü. Ailemdeki atmosfer düzeldi.

Zaman zaman bazı hastalık karmaları ortaya çıktı. İçe bakma sihirli anahtarını kullandım ve bunları diğer uygulayıcılar ile tartıştım. Her zaman, sıkıntıları geçebildim ve xinxing'im de gelişti. Örneğin 2021 yılında sağ uyluğum aniden kızardı ve şişti. Daha sonra dizimden ayak başparmağıma ve ayak parmaklarıma kadar mor lekeler oluştu. Özellikle geceleri yatağa girdiğimde yanmak kadar acı vericiydi. İnleyerek ve bağırarak 15 gün boyunca acı çektim.

İlk başlarda gerçeği açıklığa kavuşturmak için dışarı çıkabiliyordum. Daha sonra, yataktan bile çıkamaz hale geldim. Fakat Dafa'ya ve Shifu'ya sıkıca inandım ve kalbimde hiç korku yoktu. Ne kadar acı verici olursa olsun Fa’yı çalışmaya devam ettim. Hiç gücüm olmadığından, egzersizleri yapmak için duvara yaslandım. Meditasyon yaparken iki bacağımı birden çaprazlayamadığım için, sadece bir bacağımı bükerek meditasyon yaptım. Oğlum ve torunum beni tedavi için hastaneye götürmekte ısrar ettiler; reddettim. Bunun karmamı ortadan kaldırmak için olduğunu biliyordum.

Hastalık karmam ortadan kaldırılırken içime baktım. Tekrar tekrar içe bakmalardan sonra, nihayet kızgınlık, kavgacı zihniyet ve benzeri takıntılarımı buldum. Örneğin kendime şunu sordum: Oğlum neden beni sebepsiz yere azarlıyordu? Neden her zaman benimle kavga ediyordu? Bazen uyurken bile bana sesleniyor ve "Kalk ve benimle kavga et!" diyordu. Bunun benim kavgacılığımdan kurtulmak için olduğunu fark ettim. Ancak tam olarak anlamadım ve birbirimize bağırdık. Shifu'mu koruduğumu sanıyordum.

Neden kız kardeşlerim bana kötü şeyler söylüyor ve oğlumun eski kayınvalidesi bana hep sorun yaratıyordu? Bunların hepsi kızgınlığımdan ve diğer takıntılarımdan kurtulmama yardımcı olmak içindi. Her zaman oğlumun eski kayınvalidesinin ona zarar verdiğini, boşanmasına ve maddi sıkıntılar yaşamasına neden olduğunu düşünürdüm. Eski gelinime ve annesine kızgındım ve kız kardeşlerime karşı da kin besliyordum. Neredeyse derinlere kök salmıştı. Bu takıntıları bulduğumda, acı büyük ölçüde yok oldu ve ertesi gün yürüyebildim. Oğlum bu mucizevi sahneye tanık oldu.

Kendimi nasıl geliştireceğimi öğrendiğimde, bir uygulayıcının doğru düşüncelere sahip olması gerektiğini fark ettim.

Zulümle Yüzleşmek

Nisan 2022'de bir sabah, uygulayıcı arkadaşım ve ben sokakta yürürken yurtiçi güvenlik görevlileri tarafından tutuklandık. Bizi sorguladılar ve evlerimizi aradılar. Bütün Dafa kitaplarıma el konuldu. Kefaletle serbest bırakıldım.

İlk kez tutuklandım ve evim yağmalandı. Serbest bırakılmamın ertesi günü bir karakol şefi oğlumu aradı ve beni karakola getirmesini söyledi. Şef ilk başta nazikti. Bizimle sohbet etti ve çay ikram etti. Sonra belgeleri imzalamayı reddettiğimde sertleşti. Torunumu karakolda gözaltına almakla tehdit etti.

Bir hafta sonra beni aradılar ve mahkemeye çıkmamı söylediler. Korkmuştum ama mahkemeye hiçbir şey söylememeye kararlıydım. Soğuk ve yağmurlu bir gündü. Ailemizin üç kuşağı, oğlumu aramadan önce birkaç saat adliyede bekledik. Başka bir randevu nedeniyle duruşmamızı gerçekleştiremeyeceklerini söylediler, biz de eve gittik.

Çok geçmeden, Haziran ayı civarında, toplum ofisi oğlumu aradı ve beni oraya götürmesini söyledi. Oraya vardığımızda insanlar bana taleplerini kabul ettirmeye çalıştılar. Biri, Eyalet Siyasi ve Hukuki İşler Komitesi'nden olduğu söylenen bir kadındı. Diğerlerinin hepsi erkekti; yurtiçi güvenlikten Gao, toplum yöneticisi Wan ve diğerleri. Bana belgeleri imzalamamı emrettiler. Eğer imzalamazsam beni mahkemeye çıkaracaklardı.

Bazıları bana Falun Dafa'yı uygulamaya nasıl başladığımı sordu. Hasta olduğum ve tedavi için param olmadığı için uygulama yapmaya başladığımı söyledim. Şimdi bütün hastalıklarımdan kurtuldum. Bir kadın, "Falun Gong’u [Falun Dafa olarak da bilinir] uygulayarak sağlığına kavuşmadın, qigong uygulayarak sağlığına kavuştun." diye tersledi. Diğer birkaç kişi de aynı şeyi tekrarladı ve "Qigong, qigong, bir daha asla Falun Gong deme" diye bağırdılar. Gao, Shifu’ya küfretti ve ona ceza almaması için durmasını söyledim.

Ertesi gün bir grup insan evime geldi. Kapıyı açmayı reddettim. Bana zorla belgelerini imzalatmaya çalışmaları ve Shifu'yu kötülemeleri beni üzdü. Onlara haydut gibi davrandıklarını söyledim ve içeri girmelerine izin vermedim. Gittiler.

Üç gün sonra Wan ve bir kadın geldi. Kapıyı açmadım ama oğlum açtı. Onlara neden bana tekrar eziyet etmeye geldiklerini sordum. Wan bana eziyet etmediklerini söyledi. Ben, "Falun Gong yerine qigong uygulayarak iyileştiğimi söylemem için beni zorlamaya çalıştınız ve beni mahkemeye çıkarmakla tehdit ettiniz. Şüphesiz bu bir zulümdü." ama ben kararlıydım.

Bir Cumartesi gecesi oğlum beni aradıklarını ve karakola gitmemi istediklerini söyledi. Sinirlendim, korktum ve gitmeyeceğimi söyledim. Oğlum gitmemi önerdi. "Bu sefer beni hapse atabilirler" dedim.

Oğlum da korkmuştu. Durumumu kontrol etmek için polis merkezindeki sınıf arkadaşlarını aradı. Ertesi sabah bir sınıf arkadaşı cevap verdi ve beni "küçük lider" olarak tanımladıklarını ve hakkımda düzinelerce suçlamada bulunduklarını ve beni hapse mahkum edebileceklerini söyledi. Dehşete kapıldım. Sonra en kötü senaryoyu düşündüm, bu da gözaltına alınmaktan başka bir şey değildi. Bu yüzden onunla yüzleşmek için karakola tek başıma gitmeyi planladım.

Bazı uygulayıcı arkadaşların söyledikleri hakkında düşündüm, kanun hakkındaki gerçeği polise açıklamalıydık. Hemen bir uygulayıcı arkadaşımı buldum ve ondan benim için bazı yasal bilgiler bulmasını istedim. Ceza Kanunu maddelerini inceledi ve polisin davamı ele alırken ihlal ettiği tüm maddeleri gösterdi. Onları kopyaladım.

Karakola gittiğimde kendimi hapse girmeye hazırladım. Daha kalın giysiler giydim ve gerekli tuvalet kâğıdını yanıma aldım. En kötü senaryonun sadece hapse girmek olacağını düşünmüştüm. Hiçbir şeyden korkmuyordum.

Ertesi sabah ilk iş tek başıma karakola gittim. Yolda hâlâ ilk olarak ne söyleyeceğimi ve nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum. Oraya varır varmaz doğal olarak kopyalanmış yasal makaleleri çıkardım ve lobide yüksek sesle okumaya başladım. Şef dışarı çıktı ve "Ne cüretle karakola gelip böyle şeyler söylersin" dedi.

Kopyaladığım yasal makaleleri okuduktan sonra, "[El koyduğumuz] broşür sizin mi? Falun Gong materyalleri ve kâğıt paralar sizin mi?" diye sordu. Ben de, "Onlar benim özel mülküm. Evimi aramanız yasadışı. Arama emri olmadan ya da herhangi bir yasal prosedürü izlemeden eşyalarımı aldınız." dedim. Şef, "Yine de imzaladınız." dedi. Ben de “Yani? Bunu kabul etmiyorum; bana göstermediniz ya da okumadınız. Üzerindeki imzamın geçersiz olduğunu tüm dünyaya ilan ettim!” diye cevap verdim.

Salondaki diğer memurların hepsi sessizce dinledi. Şef sonunda beni götürmelerini emretti. Beni bir sorgu odasına götürdüler ve demir bir sandalyeye oturmamı emrettiler. Reddettim ve onlarla yan yana oturdum. Adım söylendiğinde ya da soru sorduklarında cevap vermeyi reddettim ve hiçbir şeyi imzalamadım.

Şefin gitmeme izin vermekten başka çaresi yoktu. Lobiye girdiğimde oğlumun geldiğini gördüm. Meğer şef aramış ve gelip beni almasını istemiş. Oğlum, “Şef bize çok iyi davrandı, neden burada yaygara koparıyorsun!" dedi. Oradan ayrılırken lobideki polis memuruna, "Şefinize söyleyin, beni hapse göndermezse onu dava etmeyeceğim. Eğer gönderirse onu dava etmek zorunda kalacağım." dedim.

Şef, başka bir polis memuruyla birlikte evime gelerek benden kağıtlarını imzalamamı istedi. Eğer imzalarsam her şeyin yoluna gireceğini söyledi. Reddettim. Eğer imzalamazsam kendisinin imzalayacağını söyledi. Kağıda bir göz atmamı istediler. Benimle bir ilgisi olmadığını söyledim ve gittiler. Dördüncü gün tekrar geldiler ve oğlumdan kefil olarak imzalayacak birini bulmasını istediler. Oğlum imzalaması için alakasız birini buldu. Mesele çözüldü.

Zulüm, bir yıldan uzun bir süre boyunca imza meselesi üzerinde yoğunlaştı. Aslında imzanın tam olarak ne için olduğunu bilmiyorum. Ama imzalamamı istedikleri şeyin kötü bir şey olduğundan emindim, bu yüzden de direnmek için elimden geleni yaptım. Benden neden imza atmamı isteyip durduklarını öğrenemesem de, belli bir miktarda doğru düşünceye sahip olduğumu ve doğru düşüncelerimin sürekli arttığını hissediyordum.

"Kefaletle serbest bırakılmamız" bir yıla yaklaşırken, polisin başka bir uygulayıcıya da komplo kurduğunu düşündük. Bu uygulayıcıya eşlik ettim ve ilgili yasal belgeleri Yurtiçi Güvenlik Bölümü’ne gönderdim. Bu büyük bir geri dönüşe neden oldu. Ertesi gün, tam bir yıl önce "kefaletle serbest bırakılan" altı uygulayıcının hepsine "kefaletle serbest bırakılmalarının" sona erdiği bildirildi.

Bu süreçte doğru düşüncelerin gücünü hissettim. "Kefaletle serbest bırakılma" kararı kaldırıldıktan sonra, yine de altı aylık bir gözetim şartı koydular. Ama artık bir yıl önceki kişi değildim. Onların yaptıklarını tamamen reddettim, kabul etmedim ve yaptıklarının benimle hiçbir ilgisi olmadığını anladım.

Daha sonra beni aramak zorunda kalmadılar. Bunun yerine, evimden el koydukları Dafa kitaplarını istemek ve onlara gerçeği açıklamak için birçok kez polis karakoluna gittim.

Fa'nın bazı ilkeleri benim için hala belirsiz olsa da, kötülüğün bir yıldan fazla süren tacizlerinden sonra xiulian uygulamamda çok daha olgunlaştığımı hissediyorum. Kötülük ile uzlaşmaktan ve eski güçlerin düzenlemelerini kabul etmekten, onların zulmünü tamamen reddetmeye; sadece korkmaktan, gerçeği açıklamak için kapılarına gitme girişiminde bulunmaya; zulmü insani takıntılarla ele almaktan, zulme doğru düşüncelerle direnmeye geçtim. Gerçekten de Shifu'nun Fa-düzeltmesi’ne yardım etme yolunda olduğumu hissediyorum!