(Minghui.org) 20 yılı aşkın bir süredir Falun Dafa'yı uyguluyorum. Zulmün başlangıcında, uygulayıcı arkadaşlarım ve ben defalarca Dafa'yı onaylamak için Pekin'e gittik. Birçok kez tutuklandık ve Pekin'deki gözaltı merkezlerinde yasadışı bir şekilde gözaltında tutulduk. Zulme kararlı bir şekilde karşı çıkan uygulayıcılardan tezahür eden bazı mucizevi deneyimleri paylaşmak istiyorum.

Pinggu Gözaltı Merkezinde: Birkaç Gün Açlık Grevi Yaptığım Halde Aç Değilim

Pinggu Gözaltı Merkezi'nde ilk kez gözaltına alındığımda, bir hücrede 20'den fazla kişi vardı. Dafa uygulayıcıları gözaltı merkezine girer girmez, açlık grevine başladılar. Gardiyanlar bizi her gün tek tek sorguya çekiyorlardı. Başkalarını etkilememek için hiçbirimiz ismimizi vermedik. Beni sorguya çeken gardiyanlara gerçekleri açıkladım; onlara uygulama sayesinde nasıl fayda gördüğümü anlattım. Bir memur, “Vay canına, bu harika! Polis olmasaydım, ben de uygulama yapmak için size katılırdım.” dedi.

Üç gün açlık grevi yaptıktan sonra gardiyanlar bizi zorla besledi. Birkaç gardiyan ellerimi, kollarımı ve başımı tuttu. Kalın tüpü burnumdan mideme kadar soktukları anda hemen kusacak gibi ve boğulacak gibi oldum.

Kendimi cesaretlendirmek için Shifu'nun şiirini düşündüm:

“Aydınlanmış Yüce bir Varlık zorluklardan korkmaz,

Kıvama getirilmiş çelik gibi sağlam bir iradeye sahip olarak.

Ve yaşamaya ya da ölmeye takıntılı olmayarak

kendisine ait Fa-Düzeltmesi yolunda, içtenlikle ve asilce yürür.”

(Doğru Düşünceler ve Doğru Eylemler,” Hong Yin II)

Açlık grevine başladıktan sonra kendimi aç hissetmedim. Dafa'nın mucizevi doğasını ve Shifu'nun gücünü hissetmeye gerçekten ulaştım!

Açlık grevimin dördüncü günü öğleden sonra gardiyanlar hücremize geldi ve birkaç numarayı seslendi. O zamanlar hepimize numaralar verilmişti. Numaram arananlar arasındaydı. Neler döndüğünü bilmiyordum. Uzak bir yere götürüldüğümüzü sanıyordum. Ancak, bizi yakındaki bir tren istasyonuna götürdükleri ortaya çıktı ve “Tamam, hepiniz evinize gidebilirsiniz” dediler. Ancak o zaman birkaçımızın kayıtsız şartsız serbest bırakıldığını fark ettim.

Kimliklerimiz yanımızda olmadığından, geceyi umumi tuvalette geçirmeye karar verdik. Tianjin'den eski bir uygulayıcı benim eve gitmeyi planlamadığımı duydu. Sahip olduğu tüm parasını, 700 yuan'i çıkardı ve bana verdi. Ayrıca, ertesi gün eve gittikten sonra kocasıyla birlikte geri döneceğini ve Fa'yı tekrar onaylamak için Tiananmen Meydanı'na gideceğini söyledi.

Birkaçımız Pekin'de bir yer kiraladık ve orada yaklaşık dört ay kaldık. Dışarı çıktık ve yerel uygulayıcılar tarafından sağlanan gerçekleri açıklayan materyalleri dağıttık. Bir gün büyük bir avlunun girişinde materyalleri dağıttık. Ancak yukarı baktığımızda bunun adliye olduğunu anladık.

Aynı zamanda sarı kumaş üzerine kırmızı karakterler püskürtülmüş "Falun Dafa harika!" yazan küçük pankartlar da yaptık.

Ülkenin her yerinden uygulayıcıları da ağırladık ve onlarla deneyimlerimizi paylaştık. O zamanlar Tibet hariç neredeyse tüm eyaletlerden grup grup geldiler. Farklı aksanlarla konuşuyorlardı, ancak hepsinin dileği aynıydı: Falun Dafa adına konuşmak ve insanlara Falun Dafa'nın haksızlığa uğradığını bildirmek. Paylaşımı bitirdikten sonra küçük afişlerini aldılar ve Tiananmen Meydanı'na doğru yola çıktılar.

Huairou Gözaltı Merkezi'nde: Kelepçelerim Kolayca Çıkarıldı

Kadın bir uygulayıcı ve ben, 1 Ocak 2001'de Falun Dafa'ya yapılan adaletsizlik hakkında konuşmak için Tiananmen Meydanı'na gittik. Tutuklandık ve Pekin'deki Huairou Gözaltı Merkezi'nde tutulduk ve burada 12 gün boyunca açlık grevi yaptık. Arada üç kez zorla beslendik. Gardiyanlar bize yedirecekleri mısır lapasına çok fazla tuz koydular. Dört suçlu bizi yere bastırdı ve sonra bizi onunla zorla besledi. Sonrasında çok susadık ve çok su içmek zorunda kaldık. Buna rağmen, kararlı irademiz değişmedi.

Bir gün gardiyanlar hepimizi karla kaplı avluda beklettiler. Ayakkabılarımızı çıkarıp çıplak ayakla karda durmaya zorladılar. Gardiyanlar ayrıca 30'lu yaşlarındaki kadın bir uygulayıcıyı, giysilerinin içine çok fazla kar doldurabilmeleri için yakasını açmaya zorladılar. Sonuç olarak, soğuktan titredi ve yüzü solgunlaştı. Bir gardiyan ayakkabılarımı çıkarmamı istediğinde, reddettim. “Hava buz gibi, bunu neden siz yapmıyorsunuz?” dedim. O kadar sinirlendi ki beni yere itti. Ayrıca gardiyanlar bizi eğilip kollarımızı gerdirmeye zorladı. Reddettiğimde, hemen bir gardiyan gelip beni dövdü.

Daha sonra tekrar açlık grevine başladık. Onlarla işbirliği yapmadığım için gardiyanlar beni kelepçelediler ve dondurmak için avluya ittiler. Montumu çıkarmaya zorladılar, sadece gömleğim ve taytımla kalmama izin verdiler. Karın üzerine oturmak için itildim. İlk başta soğuktan titredim. Ama sonra şöyle düşündüm: "Beni koruyan Shifu'ya sahip olduğum için üşümemeliyim." Ve artık üşümüyordum. 30 dakika sonra beni tekrar hücreye aldılar. Ellerim kelepçeliyken tuvaleti kullanmak çok zor olduğundan bazı uygulayıcılara "Kelepçeleri çıkarmak istiyorum" dedim. Sonra bir uygulayıcı geldi ve sadece nazik bir dokunuşla kelepçeleri çıkardı.

Chaoyang Gözaltı Merkezi'nde: Polis Memurları Artık Bizi Dövmeye Cesaret Edemiyor

Pekin'e geri döndüm ve uygulayıcı arkadaşlarımla kaldım. Polis daha sonra kiralık yerimizi öğrendi. Gelip bizi tutukladılar ve ardından Pekin'deki Chaoyang Gözaltı Merkezi'nde gözaltına aldılar. Bir polis memuru gururla, "Chaoyang, Asya'daki en büyük gözaltı merkezidir" dedi. “Övünecek ne var? Söylediğiz şey tamamıyla, suç oranınızın yüksek olduğu.” dedim.

Hücremde, Shandong Eyaletinden Tiananmen Meydanı'na kadar tek başına bisikletiyle seyahat eden 18 yaşında bir uygulayıcı vardı. Kaç gündür yolda olduğunu hatırlamıyordu. Geceleri odun yığınlarında uyumuş ve büyük zorluklara katlanmıştı.

Başka bir hücrede, çırılçıplak soydukları ve tahta bir lataya, yüzü yukarı bakacak ve bacakları tamamen açık olacak şekilde bağladıkları kadın bir uygulayıcı vardı. Kışın dondurucu soğuğunda, gardiyanlar onu dondurmak için odadaki bütün pencereleri açmışlardı. Yedi gün boyunca ona herhangi bir yiyecek ve içecek vermediler, tuvaleti kullanmasına da izin vermediler. Sonunda, onu koşulsuz olarak serbest bırakmaktan başka bir şey yapamadılar.

Başka bir uygulayıcı, çıplak ayakla balkona itildi. Ardından gardiyanlar mahkumlara üzerine soğuk su dökmelerini emretti. Ne kadar zaman geçtiğinden emin değildi, ama su buza dönüşmüştü. Ayakları buzda donmuştu. Ancak hücresine geri götürüldüğünde yanakları kıpkırmızı, yüzü parıldarken, üzerine su döken mahkumların dördü de hastalandı.

Son iki olayın haberi gözaltı merkezinde geniş çapta yayıldı. Bununla birlikte, gardiyanlar artık uygulayıcılara işkence yapmaya cesaret edemiyorlardı.

Bu makalede ifade edilen görüşler, yazarın kendi görüşlerini veya anlayışlarını temsil eder. Bu web sitesinde yayınlanan tüm içeriğin telif hakkı Minghui.org'a aittir. Minghui, çevrimiçi içeriğinin derlemelerini düzenli olarak ve özel günlerde yayınlamaktadır.

Çince versiyonu