​Yeni Video Oyunu "Black Myth: Wukong" Hakkındaki Düşüncelerim

(Minghui.org) Anakara Çin'de yakın zamanda yeni bir video oyunu piyasaya sürüldü. Bu, Çin klasik romanı Batıya Yolculuk'a dayanan bir savaş oyunu. Son moda ve birçok genç oynuyor.

Birçok kişi tarafından tercih edilen sonlardan birinin Wukong'un Budalık konumunu kabul etmemesi, bir kez daha Maymun Kral olması ve Cennetsel Mahkeme ile savaşmaya hazırlanmak için tüm büyük iblis krallarına liderlik etmesi olduğunu kabaca anladım. Sonunda Wukong şeytani oluyor.

Wukong, Cennetsel Mahkeme'nin algılanan adaletsizliğine kızdığı için Buda statüsünden vazgeçmeye karar verdi. Cennetsel Mahkeme onu bastırdığında öfkelendi ve meydan okudu ve bir dizi olay sonucunda bir iblise dönüştü.

Benzer birçok oyun ve animasyon filmi var. Bu tür şeylerin, onları oynarken ve izlerken insanların düşüncelerini nasıl etkilediğini merak ediyorum. Bu çok korkutucu.

İnsanların Durumuna İlişkin Endişe

“Black Myth: Wukong” oyuncuya tanrıların ve Budaların kalpsiz olduğu ve doğru ile yanlışı ayırt edemediği hissini veriyor, o zaman bir olmanın anlamı ne? Tüm kuralları çiğneyip sonuna kadar savaşabilirsiniz. Birçok genç bu tür oyunları oynamayı sever. Maymun Kral'ın bir iblise dönüşebileceğini gördüklerinde şöyle düşünebilirler: “Neden ilahi olanla yürüyelim ki? İblislerle dans etmek daha eğlenceli.”

Bu tür video oyunlarının küçükler ve ergenler için sonuçları nelerdir? Gücün karanlığına bürünecekler,

güç, şöhret ve zenginlik elde etmek için ne gerekiyorsa yapacaklar, hatta amaçları ve araçları günahkâr olsa ve şeytani olanla uğraşmaları gerekse bile.

Günümüz toplumunda insanlar aşırı bireyselliği vurguluyor ve ahlaki kısıtlamaları göz ardı ediyorlar. Bu yüzden tanrıların ve Buda’ların ilahi ilkelere göre, düzenli bir şekilde ve kişisel duygulardan etkilenmeden bir şeyler yaptığını gördüklerinde, iblis bu tanrıların ve Buda’ların özgürlüklerini kısıtlamaya ve neşelerini ellerinden almaya çalıştığını söyleyecektir. Tanrı’lara ve Buda’lara inanmak kurallara uymayı ve ilkelere uymayı içerir, bu yüzden insanlar asi olurlar ve ilahi olana sırtlarını dönerler.

İblisin istediği tam olarak budur. Bu yüzden birçok film ve video oyunu artık Tanrı’lara ve Buda’lara saygısızlık ediyor.

Bu tür yapımlar bilinçaltında insanların Tanrı’lardan şüphe etmelerine ve onları inkar etmelerine neden olur, öyle ki artık Tanrı’lara ve Buda’lara inançları veya saygıları kalmaz ve böylece insanlar Tanrı’lar ve Buda’lar tarafından kurtarılmazlar ve korunmazlar.

İblisler, fuhuş, uyuşturucu kullanımı, gasp, hırsızlık ve yalan söylemeyi teşvik etmek de dahil olmak üzere insan arzularını tatmin etmek için her fırsatı değerlendirir. İblisler daha sonra hedeflerine ulaşmak için durumdan faydalanabilirler. Bu çağda, çok az insan Tanrı’lara ve Buda’lara gerçek inancı önemsiyor, çünkü iblisler güçlü ve onlar çok aranıyor.

Bir Uygulayıcının Durumuna İlişkin Endişe

Video oyununda Wukong, yarı yolda pes eden bir uygulayıcıya benzeyen bir anlamda şeytani oldu. Kâr, güç ve duygusallığa olan arzularını ve bağlılıklarını bırakamadılar ve zihinlerinde şeytani düşünceler yeşerdi. Böylece karanlık tarafa, yıkıma giden bir yola girdiler.

Shifu Fa öğretisinde diyor ki:

‘’İnsanoğlu duygulara sahip olduğundan dolayı, sıradan insanlar onlar için yaşarlar. Kızmak bir duygudur, mutlu olmak, aşk veya kin, bir şeyi yapmaktan keyif alıyor olmak veya bir başka şeyi yapmaktan hoşlanmamak, kimin iyi veya kötü olduğunu yargılamak, hobilere sahip olmak veya hoşlanmadığın şeylerin olması da öyle. Bunların tamamı duygulardır. O halde siz bir uygulayıcı ve olağanüstü bir kişi olarak kendinizi değerlendirmek için bu gibi bir prensibi kullanmamalı, bunu aşmalısınız.’’ (Zhuan Falun, 6 Ders)

İnsanlar duyguları nedeniyle insandır. İnsanlar Tanrı’ların ve Budaların insanlar kadar duygusal olduğunu varsayarlar. Aslında, Tanrı’ların ve Budaların bahsettiği merhamet insan duygularından daha yüksektir. İnsan duyguları sevgi ve nefreti içerir ve genellikle bencildir, merhamet ise her şeyi kapsar.

İblisler de insanlardan daha yüksek bir seviyede yaşarlar ve insan doğasına sahip değildirler. Ancak merhametten bahsetmezler ve saf kötülüktürler.

Tanrı’lar ve Buda’lar dünyayı ve insanları yarattılar, bu yüzden insanları sapmalardan kaçınmaları ve doğru yola geri dönmeleri için yönlendirecek ahlaki standartlar koydular. Mencius bir keresinde, "Cennet insana büyük bir sorumluluk vermek üzereyken, önce kalbini acıyla dolduracak ve kaslarını ve kemiklerini yoracak," böylece mümkün olan en kısa sürede gerçek doğasına dönebilecektir’’demiştir.

Ancak şimdi, insanların gerçek doğalarına dönmelerini engelleyen Tanrı karşıtı ve Buda karşıtı olmak moda oldu.

Tanrısal olan tüm insanlığı kurtarmak istiyor. Ancak insanları kurtuluşu kabul etmeye zorlamayacaklar. Yalnızca insanlar kalplerini gerçekten değiştirip şeytani faktörü terk ettiklerinde, tanrısal güç gösterilebilir.