(Minghui.org) 1998 yılında Dafa'da uygulamaya başladığımda mesleğim öğretmenlikti. Shifu'nun bunca yıldır beni nasıl koruduğunu ve Dafa'nın mucizevi gücüyle ilgili deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.

Fa'yı Elde Ettiğim İçin Mutluyum

1996 yılında 40'lı yaşlarımdayken bana hepatit B teşhisi konuldu. Bir yıldan fazla tedavi gördüm ama çok az iyileşme oldu. O zamanlar sık sık ildeki büyük hastaneler arasında gidip gelir ve bir sürü ilaç satın alırdım. Hepatit B'nin tedavisi olmadığını ve tedavilerin yalnızca durumumun kötüleşmesini önlemek için olduğunu biliyordum. Derin bir çaresizlik içerisinde, hayatımın böyle bitip bitmeyeceğini merak ediyordum.

O dönemde, günde yedi ya da sekiz saatimi yatakta, serum alarak ve fazla yemek yiyemediğim bir zamanda geçirmek zorunda kaldığımda, birisi bana Falun Dafa'dan bahsetti. Bunu ciddiye almadım çünkü Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından aşılan ateizmin etkisi altında büyümüştüm. Ama başkalarının nezaketine duyduğum minnettarlıktan dolayı, yapacak başka bir şeyim olmadığı için deneyebileceğimi düşündüm. Zhuan Falun kitabını okumaya başladım ve daha önce buna benzer bir şey duymadığım için burada açıklanan ilkelerden çok ilham aldım. Shifu'nun sözlerini anlamak kolaydı ve beni derinden etkiledi. Hayata dair birçok sorumu yanıtladılar ve birçok şüphemi giderdiler.

Hastalığın nedeninin her yaşamda biriktirdiğimiz karma olduğunu ve insan yaşamının gerçek amacının kişinin orijinal, gerçek benliğine geri dönmek olduğunu anladım. Falun Dafa'nın insanların bunu yapmasına olanak sağlayan eşsiz bir uygulama olduğunu fark ettim.

Xiulian kutsal, gizemli ve büyülü bir kelimedir! Eskiden, yalnızca dağlarda uygulama yapan keşişler ve Taoistler hakkındaki hikayeleri ve Buda Sakyamuni ve Bodhidharma hakkındaki hikayeleri duymuştum, dolayısıyla benim için xiulian kavramı, eski zamanlardan kalma güzel efsanelerden başka bir şey değildi. Ama artık gerçekten xiulian uygulayabiliyordum! O kadar mutluydum ki, sanki uçsuz bucaksız okyanusta yüzen kayıp, küçük bir tekne sonunda güvenli bir liman bulmuş gibiydi.

O an hissettiğim mutluluğu ve sevinci anlatmaya kelimeler yetmez; dünyanın en mutlu insanı olduğumu sanıyordum. O zaman Falun Dafa'yı uygulamaya karar verdim. Kısa bir süre sonra hepatit B hastalığım, yıllardır süren diyare ve sık sık soğuk algınlığına yakalanmam ortadan kalktı ve artık o kadar ilaç şişesine ihtiyacım kalmadı. İçimde hissettiğim tek şey Shifu'ya sonsuz minnettarlıktı.

Bundan sonra Fa'yı çalışmak, egzersizleri yapmak ve Dafa'yı yaymak hayatımın önemli bir parçası haline geldi. Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerini sıkı bir şekilde takip ettim ve Fa ilkelerinin daha derin anlamları bana düzenli olarak açıklandı. Zhuan Falun'u her okuduğumda yeni anlayışlar kazandım. Shifu'nun güçlü lütfuyla çevrelenmiş olarak hızla değiştiğimi hissedebiliyordum.

Shifu'ya ve Fa'ya Olan Sarsılmaz İnanç Zorlukların Üstesinden Gelmemde Yardımcı Oluyor

Temmuz 1999'da ÇKP Falun Dafa'ya karşı ülke çapında bir zulüm başlattı ve tüm devlet televizyon ve radyo istasyonları, gazete ve dergileri, Falun Dafa'ya ve uygulayıcılarına iftira attı ve karaladı. Sanki Kültür Devrimi kâbusu tüm gücü ile geri dönmüş gibiydi. Shifu'ya iftira atıldı ve Dafa ile alay edildi. O zamanlar Çin dışındaki insanlar bile ÇKP'nin propagandasıyla aldatılıyordu.

İnsanların gerçeği anlamalarına yardım etmek ve vicdanıma sadık kalmak için diğer uygulayıcılar ile birlikte Falun Dafa'yı savunmak üzere Pekin'e gittim. Tutuklandım, eve kadar eşlik edildim ve birkaç bin yuan para cezasına çarptırıldım. Maaşım durduruldu ve özel günlerde gözaltına alındım ya da tacize uğradım. Ayrıca işverenimden, ailemden, akrabalarımdan ve arkadaşlarımdan da büyük bir baskı altındaydım ve hepsi de inancımdan vazgeçmemi istiyordu.

80 yaşındaki babam parti kadrosundaydı. Partinin hatalarından derinden zehirlenmişti ve her zaman ÇKP'nin sonsuza kadar "büyük, görkemli ve doğru" olduğunu ve herkesin onu takip etmesi gerektiğini söyledi. İtaat etmediğimde beni mirastan mahrum etmekle tehdit etti ve beni dövmeye başladı. Kıpırdamadım, o da beni bastonuyla dövdü ve yumrukladı. Eşim, çocuklarım, akrabalarım ve arkadaşlarım da benden Falun Dafa'dan vazgeçmemi istediler ve dayanılmaz baskı kalbimi kırdı. Gerçekten de Shifu'nun ''Kişinin Kalbini ve İradesini Geliştirmesi'' şiirinde anlattığı gibiydi:

"Yüzlerce ıstırap birlikte düşerken, Bakalım nasıl yaşayacaksın?"  (Hong Yin l, Kişinin Kalbini ve İradesini Geliştirmesi)

Kalbim kırılmıştı, kendime hatalı olup olmadığımı sordum. “Hayır,” dedim kendi kendime, ”hatalı değilim. Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü ilkelerini takip ederek iyi bir insan olmaya çalışmakta yanlış bir şey yok.”

Ayrıca kalbimin bu kadar kırılmasının nedeninin insani duygulara olan takıntım olduğunu fark ettim. Eğer kendimi kaptırırsam, sadece ben yok olmayacaktım, aynı zamanda Falun Dafa'yı bırakmam için beni zorlayanlar da daha fazla kötü karma elde edeceklerdi.

2000 yılının sonbaharında bölgemizde toplu bir tutuklama oldu ve ben de dâhil olmak üzere yaklaşık 15 uygulayıcı yasadışı olarak gözaltına alındı. Daha sonra öğrendim ki, insanlara gerçek durumu açıkladığım için polise ihbar edilmişim. Sekiz aydan fazla gözaltında kaldım ve her türlü zulme maruz kaldım. Shifu'nun merhametli koruması sayesinde daha sonra bir çıkış yolu buldum.

Gözaltım sırasında kendi kendime şunu söyleyip duruyordum: “Durum ne kadar zor olursa olsun ne intihar edeceğim, ne de açlık grevine gideceğim. Hayatımın geri kalanını hapiste geçirmekten korkmuyorum." Bu düşünce doğru gibi görünüyordu ama daha sonra düşündüğümde sıradan insanların standartlarına göre yalnızca güçlü ve kararlı olduğumu fark ettim. Bu nedenle sekiz aydan fazla tutuklu kaldım. Shifu sonunda beni bir ipucuyla uyandırdı.

Eşim yanıma geldiğinde şöyle dedi: “Ben senin için ne kadar katlandım. Senin için daha fazla fedakarlık yapmamı mı bekliyorsun?" Bunu söylediğini duyduğumda şok oldum ve şöyle düşündüm: Bu onun görüşü değil, bu Shifu'nun ağzını kullanmasıyla ilgili bir ipucu. Aslında Fa'yı onaylayamadığım veya evdeki yaşlılara ve gençlere bakamadığım bir yerde kalmamalıyım. Ve böylece kararımı verdim: Buradan canlı çıkacağım çünkü dışarıda yapmam gereken çok şey var.

On gün boyunca açlık grevi yaptım, her türlü işkenceye maruz kaldım ama cezaevinden canlı çıktım. Bu kadar çabuk çıkmayı beklemiyordum. Xiulian uygulamasının çok ciddi bir konu olduğunu ve kişinin gerekli standarda ulaşması için sağlam bir şekilde uygulama yapması gerektiğini fark ettim. Ayrıca “ölüm korkusunu bırakmanın” ölmeniz gerektiği anlamına gelmediğini de anladım. Bizler, Fa-düzeltmesinde Shifu'ya yardım eden Dafa uygulayıcılarıyız ve insanları kurtarmayı ilk sıraya koymalıyız. Dünyadaki herkesin kurtarılması gerekiyor. Orada nasıl ölebiliriz? Kritik anlarda meseleyi kendi elimize almak bize düşüyor.

Bu konuda talihsiz bir olay yaşandı. Yanımdaki hücrede bulunan bir uygulayıcı bana birkaç kez şöyle dedi: "Yolu açmak için buradayım ve bir basamak olmaya hazırım." Onun şunu demek istediğini biliyordum: "Başkalarının iyiliği için." ölmeye, hazırım Bu özverili bir tutumdu ama aynı zamanda eski güçlerin ayarlamasını kabul etmek anlamına geliyordu.

O sırada boşluğu görmemiştim ve bu konuda onunla daha fazla konuşmadım. Serbest bırakıldıktan iki hafta sonra zulüm sonucu öldüğünü duydum. Yargılanmamış ve hüküm giymemiş birinin işkence sonucu ölmüş olması yerel 610 ofisinde biraz tedirginlik yarattı. Bu yüzden geri kalan bir düzineden fazla uygulayıcıyı serbest bıraktılar. Failler o zamanlar hâlâ biraz temkinliydi.

Merhameti Geliştirmek, Mali Zulme Direnmek

Serbest bırakıldıktan kısa bir süre sonra sağlığıma kavuştum ve okuluma öğretmenlik yapmaya geri döndüm çünkü Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü uygulayarak yanlış bir şey yapmadığımı ve yetkililerin beni cezalandırmak için hiçbir nedeni olmadığını hissettim.

Bir gün bölge müdürü bana şöyle dedi: “Amirlerim senin normal maaşını kesti. Temel yaşam masrafları için ayda yalnızca 100 yuan alacaksınız.”

Aslında banka hesabımda ayda yalnızca 100 yuan aldığımı gördüm. 2008 yılına gelindiğinde yine neredeyse yarı yarıya azaldı. Başka bir yerde geçimimi sağlamak için okulu ve öğrencilerimi üzülerek bırakmak zorunda kaldım. Eyalet başkentindeki yetenek piyasasında iş aradım, başka bir ilçedeki özel okula öğretmenlik pozisyonuna başvurdum, kiralık tarlalarda çalıştım, tarım arazilerini sulamak için kuyu yaptırdım ve özel madenlerde çalıştım.

Okulu bırakmak zorunda kaldığım yıllarda maaşımın neden durdurulduğu konusunda çeşitli yetkililerle sık sık görüştüm. Topluluğumuzdaki ÇKP sekreteri şöyle dedi: “Neden bahsettiğiniz hakkında hiçbir fikrim yok. Vergi dairesine sormanız daha iyi olur.”

Eğitim departmanından biri bana maaşımı hiç kesmediklerini söyledikten sonra, okul bölgesinin sorumlu olduğunu öğrendim.

Bölge müfettişine gittim ve “Eğitim Kurulu bana her ay tam maaşımı ödedi. Politika ve Hukuk Komitesi'nin resmi bildirimi olmadan maaşımı kesmemeleri gerekirdi.”

Şöyle cevap verdi, "Eğer 610 Ofisi maaşınızı kesmemiz gerektiğini söylerse, keserim. Cesaretiniz varsa gidin ve Jiang Zemin ile konuşun. 610 Ofisini arayıp seni tutuklatacağım. İstifa ettin ve şimdi maaşını geri istiyorsun.”

Maaşımı kestiği için okulu bıraktığımı söyledim ama dinlemedi.

Geçen yıl, emekli olmaya hazır olduğumda, ufak tefek işlerde çalışmayı bıraktım ve neredeyse bir yılımı okul bölgesi ile bölge müfettişi arasında gidip gelerek geçirdim. Aslında bu diğer boyutlarda adalet ve kötülük arasındaki bir savaştı. Fa prensiplerine güvendiğimde ve başkalarının yararına bir kalp geliştirdiğimde, şeytani unsurlar başka boyutlara dağıldı.

Fa'yı çalışarak, diğer boyutlardaki şeytani unsurların, gerçeği bilmeyen insanları Fa'ya karşı suç işlemek için kullandıklarını anladım. Bu insanlar kötü şeyler yapmaya devam ederlerse gerçekten kurtuluş şanslarını kaybedecekler. Dafa uygulayıcıları, zulme bakılmaksızın tamamlanmaya ulaşacaklardır, dolayısıyla, gerçek anlamda, zulme uğrayanlar biz değiliz. Aksine, gerçeği bilmeyenler ve kötülük yapanlardır. Ne kadar zavallılar!

Bu düşünce bende ona karşı büyük bir merhamet duygusu uyandırdı ve son on yıldır yaşadığım zulüm nedeniyle taşıdığım travmalar hiçbir iz bırakmadan yok oldu. Zihinimdeki tek düşünce daha fazla insanı kurtarmak ve eski güçlerin onları yok etmesine izin vermemekti. Bu, borçlu olduğum maaşı almaktan daha fazlasıydı. Aniden zihinim berraklaştığını ve geçmişte hissettiğim zihinsel stresin tamamen ortadan kaybolduğunu hissettim. Gökyüzü daha da parlak görünüyordu.

Bölge müdürüne gittim ve ona neden Falun Dafa uyguladığımı nazikçe anlattım. Onunla Falun Dafa hakkında konuştum ve başıma gelen harika şeyleri anlattım. Ona Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine göre nasıl davrandığımı ve merhametli Shifu'nun insanları kurtarmak için nasıl büyük acılara ve ıstıraplara katlandığını anlattım. Konuşurken gözlerimden yaşlar akıyordu, bölge müdürü de beni dinlerken duygulanmıştı.

Ben de “Son 10 yılda farklı müdürler oldu, ilk başta maaşımı kesen siz değilsiniz. Hiçbirinizi suçlamıyorum. Geçmişte benden alıkonulan her şeyi talep etmek için burada değilim. Sadece emekli olmak üzereyim ve hakkım olanı almak istiyorum; emekli maaşım haksız yere mahrum kaldığım şeyi yansıtmamalı. Eğer yanlışı düzeltebilirseniz, çok iyi bir şey yapmış olursunuz ve sonunda gerçek ortaya çıktığında, en kritik anda doğru şeyi yaptığınız için çok mutlu olursunuz."

Bir süre sonra bölge müdürüyle tekrar karşılaştığımda bana şöyle dedi: “Artık buraya gelmenize gerek yok. Muhasebecilere emekli maaşınızın tamamını almaya hak kazandığınızı söyledim. Sizin için halledeceğiz."

Kararı bölge müdürü vermesine rağmen sorumlu muhasebeci (müdür yardımcısı) yine de işleri zorlaştırmak istedi ve türlü bahanelerle süreci geciktirmeye çalıştı.

Tekrar muhasebecinin yanına gittiğimde “Hesap açman lazım. Bankaya birlikte gidebiliriz." Bankada evrakları doldurduğumda, bunca yıldır ayda 2000 yuan'den fazla para aldığımı fark ettim ama muhasebeci her şeyi kendi hesabına aktarmıştı, bu yüzden de şaşırdım. 100 yuan'ın kaldığı her seferden daha azını aldım. Yani 16 yılı aşkın süredir maaşımı çalıyordu!

Muhasebeciye kızmadım. Belki de kendimi yükselttiğimi ve kendim için adalet ararken şöhrete ve avantaja olan bağlılığımdan vazgeçtiğimi gördükten sonra, Shifu'nun bana gerçeği öğrenmemde yardım ettiğini fark ettim.

İlk başta bana bu kadar adaletsiz davrandıkları için okul yönetimine kızdım. Ama artık onlarla kırgınlık ya da nefret duyguları olmadan sakince konuşabiliyorum. Benim umursadığım tek şey onların Falun Dafa hakkındaki gerçekleri anlamaları ve kurtarılmaları. Ben değiştiğimde, durum beklenmedik bir şekilde daha iyiye doğru döndü. Şu anda hakkım olan emekli maaşını alıyorum ve herhangi bir sorun yaşanmadı.

Bunlar benim kişisel deneyimlerim ve anlayışlarımdan bazıları. Lütfen Fa ile tutarsız olan her şeye belirtiniz.

Orijinal Çince makale