(Minghui.org) Shifu’nun korumasıyla iki ciddi kazadan kurtuldum. Size geçirdiğim ikinci kazayı anlatmak ve hayatımı kurtardığı için Shifu’ya teşekkür etmek istiyorum.

27 Ekim 2021 akşamı Güney Kore, Daegu Metropolitan Şehrinde motosikletimi sürüyordum. Soğuktan korunmak için pamuklu bir ceket giyiyordum. Büyük bir kavşağa gelince birkaç arabanın arkasında durdum ve yeşil ışığın yanmasını bekledim. Işık yanmadan önce ani bir güm sesinin ardından tıkırtı seslerinin geldiğini duydum. Hemen düşündüm, “Acaba kaza mı oldu?”

Kulaklarımda devam eden bir uğultu sesinin arasından birinin şunu dediğini duydum, “Ah, kötü görünüyor, öldü mü?” Merak ettim, “Kim öldü?” Yavaşça gözlerimi açtım. Gürültülü bir kalabalık etrafımda toplanmıştı ve düşündüm, “Neden yerde oturuyorum? Ah! Arabanın çarptığı kişi bendim.” Birisi sordu, “Nasılsın?” Hemen cevap verdim, “Ben iyiyim, sorun yok.”

Polisin gelmesini beklerken etrafımda bir kalabalık toplandı. Yerde oturdum ve ayakkabılarımın olmadığını ve motosikletimin birkaç metre uzağa fırladığını fark ettim. Bana çarpan arabayı da gördüm. Bacaklarım önümde uzanmış halde orada otururken bazı insanlar sordu, “Kalkabilir misin?” Evet dememe karşın bacaklarımı hareket ettiremedim. Cep telefonumu çıkardım, kocamı ve gelinimi aradım. Kazayı ve nerede olduğumu söylediğim sırada bir ambulans geldi.

Sıradan İnsanların İlkeleri Uygulayıcılar İçin Geçerli Değildir

Kendi başıma kalkabileceğimi duymaları üzerine ambulans görevlileri kalkma girişiminde bulunurken bana destek oldular. Ancak kollarımı, bacaklarımı ve ellerimi hareket ettiremiyordum, soğuktan ve geçirdiğim şoktan dolayı titriyordum. O anda kocam ve gelinim geldiler. Polisler hastaneye gitmemi tavsiye ettiler ve gelinim dedi ki: “Anne, Kore’nin kanunlarını bilmiyorsun. Bu koşullarda kontrol için gitmen gerekir.” Cevap verdim, “Bununla nasıl başa çıkacakları onların işi. Hastaneye gitmeyeceğim. Ben iyiyim.”

İtirazlarıma rağmen ambulans görevlileri beni bir sedyeye koyup ambulansa yerleştirdiler. Gelinimden “Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi” diye tekrarlayarak ve Shifu’dan yardım isteyerek bana yardım etmesini istedim.

Hastaneye geldiğimde kendi kendime dedim ki: “Shifu benim için çok şeye katlandı. Dafa’nın itibarını zedelememeliyim. Falun Dafa iyi ve eski güçlerin bu zulmünü kabul etmeyi reddediyorum. Bu kendi başarısızlıklarım yüzünden meydana gelmiş olmalı. Eski güçler bu boşluktan faydalanıp, gerçeği açıklayıp canlı varlıkları kurtarmak için turistik bölgelere gitmeme engel olmaya çalışarak bedenime zarar verme girişiminde bulundular.”

Tam o sırada gelinim bana sordu, “Anne, nasılsın?” Cevap verdim, “Ben iyiyim. Lütfen “Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi” diye tekrarlamaya ve Shifu’dan yardım istemeye devam et. Shifu her şeyle ilgilenecektir ve senin endişelenmene gerek yok.” Gelinim dedi ki: “Tamam.”

Geçirdiğim kaza COVID-19 salgını sırasında olmuştu, hastane tamamen tıka basa doluydu. Acil serviste hiç boş yer yoktu, bu nedenle hala soğukta titrerken dışarıda ambulansın içinde beklemek zorundaydım. Sağlık çalışanları sonunda geldiler ve beni beklemem için bir sandalyeye oturttular. Bedenimin üst kısmının güçsüz olduğunu hissetmeme karşın hastanede bir saniye daha kalmak istemiyordum. Düşündüm, “Shifu Falun Dafa uygulayıcısı ünvanına layık olmaya çalışacağım ve doğru düşüncelerimi sürdüreceğim.” Shifu’nun öğretilerini hatırlamaya çalıştım.

On dakika sonra hastane çalışanları bize doktora görünme sıramın neredeyse geldiğini söylediler. Gelinime dedim ki: “Tıbbi bakıma ihtiyacım yok. Ben bir uygulayıcıyım, ben iyiyim. Bu sadece bir uygulama testi.” Gelinim, “Gerçekten iyi misin?” diye sorduğunda cevap verdim, “Evet. Kalkmama yardım et ve gidebiliriz. Ana kapılardan geçerek dışarı çıkalım.”

Gelinimden çok daha uzunum, bu nedenle kalkmama yardım edebilmesine karşın bana güçlükle destek olabiliyordu. Onu rahatlattım ve bana sadece hafifçe destek olsa yeterli olacağını söyledim. Endişeli ambulans görevlileri bizi girişte durdurdular, daha sonra hoparlörden numaramın çağrıldığını duydum. Muayeneden sorumlu doktor yanıma gelip bana dedi ki: “Buradan yardım almadan çıkabilirsen seni kalman için zorlamayacağız.” Kabul ettim, gelinimi bıraktım ve kapıdan kendi başıma çıktım.

Ailem Bana Hastaymışım Gibi Davranmadı

Hastanenin ana kapısından çıkar çıkmaz bize doğru gelen oğlum ve erkek torunumu gördüm. Torunum bana doğru koştu ve onu tutup kaldırdım. Oğlum sordu, “İyi misin?” Onu rahatlattım. “Ben iyiyim. Baksana, iyi hissediyorum.” Söylerken ağladım, “Teşekkür ederim, Shifu.”

Hastane otoparkında gelinim öneride bulundu, “Evinde hiçbir ısıtıcı yok ve bu durum kışın özellikle zor. Neden evimizde kalmıyorsun? Binamızın merkezi ısıtması var ve ayrıca yerden ısıtmalı. Birkaç gün bizimle kalabilirsin.”

Cevap verdim, “Kızım, sen ve oğlum çok hayırlı evlatlarsınız. Çok minnettarım, ama ben aynı zamanda bir uygulayıcıyım. Babanızla Fa’yı çalışıp egzersizleri yaparak tamamen iyileşeceğim. Evinize gidip kendimi hastaymış gibi görürsem durumum kötüleşecek. Her şeyi kendim yapabilirim, bu nedenle eve gitmeme izin verin, tamam mı? Durumumda sonraki iki gün boyunca hiçbir ilerleme olmazsa sizi arayacağım ve beni evinize getirebilirsiniz.”

Kocam ve ben eve gittik. Hala üşüyordum, bu nedenle kocam içmem için su kaynatacağını söyledi. Kabul ettim, ama tam gitmek üzereyken onu durdurdum. “Bekle, suyu kendim kaynatacağım. Benimle ilgilenmene izin verirsem bana hastaymışım gibi davranmana da izin vermiyor muyum? Ben bir Dafa uygulayıcısıyım ve gayet iyiyim.”

Kalktım ve biraz su kaynattım. Daha sonra pantolonumun paçalarını yukarı çektim, bacaklarım ve ayaklarımın yaralarla kaplı olduğunu gördüm. Kocam çok endişelendi, ama onu rahatlattım, “Bu sadece bir yanılsama. Hadi Fa’yı çalışalım.” Fa’yı okuyup meditasyon yaptık. Gece yarısı doğru düşünceler gönderdikten sonra uyudum.

Ertesi sabah altıyı biraz geçtiği sırada uyandım, her zamanki gibi elimi yüzümü yıkadım ve Shifu için tütsü yaktım. Daha sonra Fa’yı ezberden okudum. Sekizden sonra bacaklarım ve ayaklarımın yaralandığını hatırladım, bu nedenle pantolon paçalarımı kaldırdım ve yaraların gittiğini gördüm, bacaklarım normal görünüyordu. Ağladım. Kocama dedim ki: “Bak, bacaklarım ve ayaklarım tamamen iyileşti.” Kocam şaşırdı.

Sonraki birkaç gün boyunca hastane, trafik teşkilatı ve polisler tazminat meselesini konuşmak için benimle iletişime geçtiler. Kocam ve ben onlara dedik ki: “Biz Falun Dafa uygulayıcılarıyız ve hiçbir şey istemiyoruz.”

Tazminat peşinde koşmayı reddettiğimizi duyduğunda bizi arayan polis memuru dedi ki: “Artık sizin gibi insanlar yok.” Başlangıçta Kore kanunlarına göre tazminat talebinde bulunma haklarını bilmeyen bir yabancı olduğumdan endişelendi, bu nedenle kazanın bir videosunu çekti ve onu kocama gösterdi. Ancak o zaman ne kadar ciddi olduğunu fark ettik. Bana çarpan sürücü yetmişli yaşlarındaydı. Kavşağa yaklaşırken yanlışlıkla fren yerine gaza basma girişiminde bulunmuştu. Hızlanan arabası havada takla atmama sebep olarak motosikletime çarpmıştı! Ancak bu ciddi kazadan bir dereceye kadar yara almadan kurtularak yürümeyi başarmıştım.

Geriye baktığımda birisi kaza yerinde hala yerde otururken nasıl hissettiğimi ilk sorduğunda ilk cevabım şuydu, “Ben iyiyim, sorun yok,” pamuktan büyük bir topun içerisindeymişim gibi inanılmaz bir şekilde rahat hissetmiştim. Shifu beni koruyordu.

Kişisel Anlayışım

Bu olayı ne olursa olsun kendimizi sıradan insanlar gibi görmememiz gerektiğini uygulayıcı arkadaşlara hatırlatmak için paylaşıyorum. İyi niyetli bazı uygulayıcılar hastalık karması bulunanlara gönüllü olarak bakıp hizmet ediyorlar. Tecrübemin onlar için uygulayıcılara hasta insanlar gibi davranmamalarına yönelik bir hatırlatma olabileceğini hissediyorum. Sıkıntılardan geçen uygulayıcılar durumlarını sadece doğal bir olaymış gibi kabul etmeyip bunun karmalarını ortadan kaldırdıkları için olduğunu düşünmeliler. Falun Dafa’ya olan inançlarında sarsılmaz kalırlarsa hastalık sıkıntısının üstesinden gelebileceklerdir.