(Minghui.org) 20 yıl önce Falun Dafa'yı (Falun Gong olarak da bilinir) uygulamaya başladım. Bu süre zarfında tüm hastalıklarım ortadan kalktı ve o zamandan beri hiçbir ilaç kullanma gereği duymadım, aynı zamanda enerji doluyum. Bu süre zarfında deneyimlerimi ve başıma gelen bazı şaşırtıcı şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Çocukluğumdan beri ailem bana “İyiliğin karşılığı iyilik, kötülüğün karşılığı da kötülük doğurur” derdi. Bu sözün doğruluğuna her zaman inandım.

4 Mayıs 1996'da bir parkın önünden geçerken ve bir grup insanın bazı egzersiz hareketleri yaptığını gördüm. Yanlarında iki büyük ağacın arasına bir pankart asılmıştı. Hiç okula gitmediğim için ne yazdığını okuyamadım. Yanımdaki kişiye sordum. Bana Falun Dafa yazdığını söyledi. Bu sözleri duyar duymaz ağzımdan kaçırdım, “Bu Dharma; Onu öğrenmek istiyorum."

Falun Dafa, kişinin zihnini ve bedenini geliştiren geleneksel bir Çin meditasyon ve egzersizler disiplinidir.

İlk uygulamaya başladığımda başımın ve omuzlarımın üzerinde Falunların döndüğünü hissettim. Vücudumun gerildiğimi hissettim. Sadece birkaç gün Falun Dafa uyguladıktan sonra sağlığımda dramatik değişiklikler meydana geldi. Bütün hastalıklarım geçti ve uzun süredir kullandığım hapları bıraktım. O kadar mutluydum ki uykumda bile gülümsemek istiyordum. Bedenimi arındırdığı ve bana uygulama yolunda rehberlik ettiği için Falun Dafa'nın kurucusu Shifu Li'ye içtenlikle teşekkür ediyorum.

Her zaman enerjik biriyim ve sıklıkla bisikletimi her yere sürüyorum. Shifu Li'nin dediği gibi kendimi 80'li yaşlarındaki yaşlı bir kadın gibi asla hissetmiyorum:

“..genç ya da yaşlı erkeklerin hepsi, tüm vücutlarında hafiflik hissedecek. Gerçek uygulayıcılar bu değişiklikleri yaşayacaklar." (Zhuan Falun, 1. Ders)

Çocuklarım hem fiziksel hem de zihinsel değişikliklerime tanık oldu. Daha önce huysuzdum, çocuklar benden korkuyorlardı. Ancak Falun Dafa'yı uyguladıktan sonra bana: "Annem yeni bir insan gibi. Daha iyi bir insan." Falun Dafa'nın harikalarına tanık oldular ve hepsi Falun Dafa uygulayıcısı oldular.

Falun Dafa'yı uygulamasaydım uzun zaman önce ölmüş olabilirdim. Shifu bana sağlıklı bir vücut lütfetti. Özellikle Çin Komünist Partisinin (ÇKP) Temmuz 1999'dan bu yana propaganda kullanarak Falun Dafa'yı karaladığı Çin'de, Falun Dafa'nın ne kadar muhteşem olduğunu daha fazla insana anlatma sorumluluğuna sahip olduğuma inanıyorum.

İnsanlara kişisel hikayemi anlatmak ve onlara ÇKP'nin yalanlarına inanmamalarını anlatmak için her gün bisikletim ile dışarı çıkıyorum.

Başıma birçok mucizevi şey geldi ve bunlardan ikisini paylaşmak istiyorum.

Bir gün bisikletimi sürerken aniden arkamdan bir kuvvet beni devirdi ve bisikletim üzerime düştü. Elektrikli bisiklete binen genç bir adamın dikkat etmeyerek bana çarptığı ortaya çıktı. Devrildiğim an, “Shifu!” diye seslendim.

Genç adam şaşırmış görünüyordu, bacaklarımdaki bazı çizikler dışında bu kazadan yara almadan kurtuldum. Ayağa kalktım ve ona "İyiyim. Ben bir Falun Dafa uygulayıcısıyım. Shifu bize iyi bir insan olmayı öğretir. Sana hiç bir zorluk çıkarmayacağım.” (Yaşlıların yaralı olsun veya olmasın kazayı para sızdırmak için kullanması alışılmadık bir durum değildir). Bana teşekkür etti. Daha sonra ona Falun Gong'un ne olduğunu, ÇKP'nin neden Falun Gong uygulayıcılarına zulmettiğini ve neden ÇKP ve onunla ilişkili kuruluşlara üyeliği bırakması gerektiğini anlattım.

Başka bir gün, bir sokak tabelasında Falun Dafa gerçeğini açıklayan materyaller yayınlarken, aniden arkamda bir adamın "Dur" diye bağırdığını duydum. Gittikçe yaklaştığını duyabiliyordum. Birçok uygulayıcı sırf Falun Dafa bilgi broşürlerini dağıttıkları için tutuklandı ve hatta hapse atıldı. Ama o anda korkmuyordum; bunun yerine sakin hissettim. Shidfu'ya yalvardım: "Shifu, lütfen beni görmesin." Sonuç olarak adam sanki beni göremiyormuş gibi yanımdan geçti.

Ancak uygulama ciddidir. Shifu beni yalnızca doğru şeyler yaparsam korur. Bir gün sokakta köpükten bir kare gördüm ve minder olarak bunun mükemmel olacağını düşündüm. Eve götürdüm. Ertesi gün sağ kolum yandı ve başparmağımdan koluma doğru uzanan kırmızı bir çizgi gördüm. Yaygın bir inanışa göre eğer kırmızı çizgi kalbe giderse bu kişi ölür. Korkmadım fakat yanlış bir şey yaptığımı biliyordum.

İçime baktım ve köpük parçasının açgözlülüğümü yansıttığını fark ettim. Hemen tekrar sokağa koydum. Kırmızı çizgi hâlâ orada olmasına rağmen her zamanki gibi yapmam gerekeni yapmaya devam ettim. Yavaş yavaş kırmızı çizgi kayboldu ve kolum artık acımadı.