(Minghui.org) Son yıllarda Minghui web sitesinin Shifu'nun öğrencilerine karşı büyük merhameti ve koruması açıkça görüldüğü bir platform olduğunu hissettim. Falun Dafa uygulayıcılarının dokunaklı xiulian uygulama deneyimleri onların Fa'yı derin anlayışlarını ve üç işi kendi çevrelerinde nasıl uyguladıklarını ortaya koymaktadır. Minghui web sitesi aracılığıyla Shifu ayrıca öğrencilerin Fa-düzeltme sürecindeki değişimi ve Dafa öğrencilerinin xiulian uygulama durumlarını görmelerini sağlamaktadır.

Günlük yaşamımda içime nasıl baktığımı ve xinxing'imi nasıl geliştirdiğimi paylaşmak istiyorum.

Hastalık Karmasının Üstesinden Gelmek

Uygulamamdan önce, beni rahatsız eden çeşitli hastalıklardan muzdariptim. On bir yaşındayken bana idiyopatik skolyoz teşhisi konuldu. Zamanla, romatoid artrit, viral miyokardit, beyne yetersiz kan akışı, soğuk algınlığı, farenjit ve mide nevrozu teşhisi de kondu. Ne iyi yemek yiyebiliyor ne de iyi uyuyabiliyordum. Sürekli başım dönüyordu, vücudumun her yerinde aşırı ağrılar vardı ve sık sık hastaneye kaldırılıyordum.

Falun Dafa'yı 1998 yılında uygulamaya başladım. Bir aydan daha kısa bir süre içinde acı çekmeden oturabiliyordum. Sırtım artık ağrımıyordu ve sıcak ya da soğuk her türlü yemeği yiyebiliyordum. Eskiden bir insanın on dakikada yürüyebileceği bir mesafeyi yürümem bir saatimi alırdı. Artık merdivenleri sorunsuzca çıkabiliyordum. Kuzenimin düğününün olduğu gün, düğün yerine bisikletle gittim ve bu herkesi şaşırttı. O andan itibaren hastalıklardan kurtuldum. Yirmi yılı aşkın süredir tek bir ilaç bile almak zorunda kalmadım. Her gün neşe doluyum.

Ancak son zamanlarda sık sık ellerimde, kollarımda, sırtımda ve bacaklarımda ağrılar oluyordu. Zihinime olumsuz bir düşünce geldi: “Servikal spondiloz nüksetmiş olabilir mi?” Bu düşünceyi hemen reddettim ve ortadan kaldırmak için hızla doğru düşünceler gönderdim. Kendi kendime şöyle dedim: “Ben Shifu Li Hongzhi'nin bir öğrencisiyim. Shifu benim uygulama yolumu ayarlar. Diğer tüm ayarlamaları reddediyorum ve onları aşıyorum. Ben sadece Shifu'nun ayarladığı xiulian uygulama yolunu takip ederim.”

Bir sabah her tarafım ağrıyarak uyandım. Kendi kendime şöyle dedim: “Ne olursa olsun, egzersizleri sonuna kadar uygulamaya devam etmeliyim. Kendimi ne kadar rahatsız hissedersem hissedeyim, üç işi ertelememeliyim. Gerçeği açıklamak ve insanları kurtarmak için dışarı çıkmalıyım. Bunların hepsi yanılsamadır. Eğer kötülük bana acı çektiriyorsa, ben de ona daha fazla acı çektireceğim. Eğer bana acı çektirirse, ona tüm acılarımı geri vereceğim. Çünkü yaptığım şey tüm evrendeki en doğru şeydir. Canlıları kurtarmak benim görevim ve sorumluluğumdur. Bu, Shifu'nun öğrenciler için şartıdır ve buna engel olan herkes suç işlemiş olur.” Bu kararlılıkla, rahatsızlığı tekrar tekrar giderdim ve sonra kararlı bir şekilde daireyi terk ettim.

İnsanları gerçekleri açıklamak için dışarı çıktığımda hiçbir acı hissetmedim. Shifu benim için karmayı üstlendiğini derinden hissettim. Shifu'nun öğrencilerine verdiği aracı kullanmalıydım, içime bakmalı ve bedenimi etkileyen rahatsızlıkları ortadan kaldırmalıydım. Merhametli Shifu'muz benim için acı çekmesine ve fedakârlık yapmasına izin vermeye devam edemezdim çünkü bununla kendimi gerçek bir öğrenci olmaya layık görmezdim.

İçime baktım ve şeytanın bana zulmetmek için kullandığı nedeni buldum: Her gün bir saat boyunca ikinci egzersizi yapmakta ısrar etmemiştim. Bu, eski güçlerin bana zulmetmek için bir bahane bulmasına izin veren büyük bir boşluktu. Bu kadar basit bir görevi yerine getiremediğim için utanıyordum! Şimdi bunu istisnasız her gün bir saat uygulamaya karar verdim.

İçe Bakmanın Sevinci

Bir gece çok canlı bir rüya gördüm. Küçük erkek kardeşim ve ben yürüyüşe çıkmıştık ve küçük kız kardeşim önümüzde yürüyordu. Ona seslendim ama beni duymuyor gibiydi ve yürümeye devam etti. Küçük erkek kardeşimden kız kardeşimi çağırmasını istedim, ama o da beni duymuyor gibiydi, yüzü ifadesiz kaldı. Korkuyla uyandım. Rüyamdaki sahne zihnimde tekrarlanmaya devam etti ve ipucunun ne anlama geldiğini anlayamadım.

Sonra zihinime şu düşünce geldi: “Duygularını bırak! Sadece duygusallığı bırakırsan ilerleyebilirsin. Duygulara kapılıp gitme.”

Aslında çoğu zaman duygularımın beni yönlendirmesine izin verdiğimi ve hep şu ya da bu kişiyi düşündüğümü fark ettim. Yılın başında iyi bir gün seçtim ve kardeşlerimi tekrar görmek için evime davet ettim ama hiçbiri gelmedi. Sonunda anladım, duygularımdan kurtulmama yardımcı oldular. Onlara gerçekten minnettardım! Olayları kendi doğal akışına bırakmaya karar verdim. Artık hiçbir şeyi zorlamak istemiyordum ve duygulara kapılmak ya da onların beni endişelendirmesine izin vermek istemiyordum.

Birkaç gün önce kocamdan bir şey yapmasını istedim. Bu isteğime çok sabırsız bir tepki verdi. Kendimi onunla tartışmaktan alıkoysam da, “Bütün gün cep telefonunla oynuyorsun ve sonra senden böyle küçük bir şey yapman istendiğinde kızıyorsun?” diye düşündüm. Birkaç günde bir onu üzen bir şey yaptığımdan bahsediyordu. İlk başta “Ne istiyorsan söyle” diye düşündüm. Şimdi ise olan bitenin benim karakterime yönelik olduğunu fark ettim. Kendim için daha yüksek standartlar belirlemeli ve koşulsuz olarak içime bakmalıydım.

İçime baktığımda, kocamın hoş sözler duyma arzusundan kurtulmama yardımcı olduğunu fark ettim. Onu herhangi bir şey için nasıl suçlayabilirdim ki? Ona minnettar olmalıydım.

Fa'yı çalışırken, bir keresinde okurken hata yapan bir uygulayıcı arkadaşımı düzelttim. Uygulayıcı şöyle cevap verdi, “Neden gülümsüyorsun? Bana ne anlatmaya çalışıyorsun?” Ona gülümsememle bir şey kastetmediğimi açıkladım ama o memnuniyetsizliğini sürdürdü.

Eve gittiğimde, bu uygulayıcının gerçekten mantıksız olduğunu düşündüm. Merhametli bir kalbe sahip olmaya ve her şeyi gülümseyerek karşılamaya karar vermiştim, bunun nesi yanlıştı? Mutlu olmak yanlış mıydı? Ertesi gün olay üzerinde daha fazla düşündüm ve hoşgörümü genişletmem gerektiğini fark ettim. İçime bakmanın şartlara bağlı olduğunu keşfettim. Bir konuda hatalı olduğumu bildiğimde içime baktığımda kendimi rahat hissediyordum. Ancak, yanlış bir şey yapmadığımı düşündüğümde kendimi rahatsız hissediyordum. Sonra düşündüm, “Ben hatalı değilim, değil mi?” Yüzeyde haklı ya da haksız olduğuma bakmaksızın, koşulsuz olarak kendi içime bakmam gerektiğini fark ettim.

Shifu'nun sözleri kulaklarımda yankılandı:

“ [...]Onlar için mutluluk, rekabet ve mücadeledir.” (Hong Yin I, Kaybolmuşluğun Ortasında Xiulian Uygulamak)

Birden sanki bir rüyadan uyanır gibi uyandım: Kavga etmemeli ve tartışmamalıydım; her şeyi Fa'ya göre ölçmek için şefkatli bir tutum ve uyumlu bir zihniyet sürdürmeliydim.

Orijinal Çince Makale