(Minghui.org) Saygıdeğer Shifu’ya selamlar! Tüm uygulayıcı arkadaşlara selamlar!
Bu yıl tam olarak uygulamaya başlamamın onuncu yılı oluyor. Bu Fa Konferansı vesilesiyle, son dönemdeki uygulama sürecimi gözden geçirip özetlemek ve biraz da olsa kendimi geliştirmek istiyorum. Aynı zamanda uygulayıcı arkadaşlarla da bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Shifu Her An Yanımda
Günlük hayatta birçok şeyin önceden ayarlandığını sık sık hissediyorum. Sanki Shifu her an yanımda.
Bu yılın başında, uzun süredir içinde bulunduğum bir projeden çekildim. Doğru mu yoksa yanlış mı yaptığımı tam kestiremesem de o günlerde evimdeki tahta kesme levhası üç parçaya ayrılarak kırıldı. Projeden ayrılmamla ilgili içimde tanımlayamadığım bir hüzün vardı. Bir gün bir uygulayıcı arkadaşıma bahsedince, o bana “Sanki aşk acısı çeker gibi mi?” diye sordu. Gerçekten de öyle bir duyguya benziyordu. Kendime de gülmeden edemedim; nasıl olur da bir projeye duygu beslerim ki? O an fark ettim ki bu duygu ve takıntıyı bırakmam gerekiyordu. “Eğer hala katkı sunabileceğim şeyler varsa yapabilirim, mesela makale yazmak gibi,” diye düşündüm. Ama sonrasında makale yazmaya da pek fırsatım olmadı. Kaderin akışıyla kendimi başka bir projede buldum.
Geçen yılın sonunda bir projede çalışmak istediğimi belirten bir e-posta yazmıştım ama başlangıçta yanıt alamamıştım. Önceki projedeki rolümden ayrılınca bazı içerikler hazırlamaya başladım ve çok geçmeden beklediğim projeden yanıt geldi. Şanslıydım, ilk eğitim grubuna kabul edildim. Başlangıçta çalışmaya koyulduğumda her şey bana çok “mucizevi” geldi; hiç kullanmadığım yazılımları çok hızlı kavrıyordum. Röportaj yapmak için birini aradığımda tam o gün vakti uygun oluveriyordu ve çekim için bana eşlik edecek uygulayıcı da aynı gün müsait oluyordu. Böyle durumlar olduğunda, içimde hep Shifu’ya derin bir minnettarlık hissediyordum; her şeyin özenle düzenlendiğini görüyordum.
Her Zaman, Her Yerde Kendini Uygulayıcı Olarak Görmek Shifu’nun yeni Jingwen’i “Bir Uyanış Çağrısı” yayınlandığında, Shifu orada şunları diyordu:
“Yazarken veya konuşurken, bunu başkalarının spiritüel olarak yükselmesine yardımcı olma niyetiyle ve bunu hemcinslerinize duyduğunuz sevgiyle yapmalısınız.” “Çeşitli medya platformlarında yer alan birçoğunuzun, çalışmalarınızı farkındalık yaratma ve insanların ruhlarına yönelik tehlikelerden onları kurtarmaya yardımcı olma ile birleştirmesi gerekiyor. Eğer tek amacınız tıklama oranınızı arttırmaksa, bu bir Dafa uygulayıcısının spiritüel durumu değildir. Bu son günlerde insanları kurtarmak için ayrılan sınırlı zamanın büyük bir kısmını boşa harcıyorsunuz! Bir gün buna pişman olacaksınız!” (Bir Uyanış Çağrısı)
Bu Jingwen’i okuduğum andan itibaren, Shifu’nun sözlerini içerik üretimimde kendime kıstas almam gerektiğini anladım. O yüzden, insanlarda iyi düşünceler uyandıracak, onların kurtuluşuna ilham verecek içerikler hazırlamaya gayret ediyorum. Ama bazen, böyle içerikler “rahat ve eğlenceli” ya da yapılması basit içerikler kadar çok izlenmiyor gibi görünüyor. Bu durum zaman zaman beni ikilemde bırakıyor. Daha önceki projede de benzer biçimde çaba harcıyor ama istediğim etkiyi tam yakalayamıyor gibi hissediyordum. Son zamanlarda ise şunu düşünüyorum: En önemli şey, kalbimizin nasıl hissettiği, düşüncelerimizin hangi kaynaktan geldiğidir. Milarepa’nın uygulama hikayesi aklıma geliyor; “Ev inşaatı” örneğinde olduğu gibi, defalarca ev yapıp yıkıyor, ama bu süreçte öğrendikleri çok değerli. Eğer uygulayıcı arkadaşların iyi içerik önerileri olursa, lütfen paylaşın; çok memnun olurum.
Günlük yaşamda da her an, her dakika bir “sınavdan” geçtiğimi hissediyorum. Sabah kalktığımda, doğru düşünceleri net şekilde gönderebiliyor muyum; başka boyutlardaki kötülüğü temizleyebiliyor muyum? Rahatlık takıntımı bırakıp yeniden uykuya dalmamayı başarabiliyor muyum? İşe gitmem gerektiğinde, içimde isteksizlik, zorluk veya “başıma dert çıkacak” korkusu oluyor mu? İş ortamında bana kötü davranan veya geçmişte kaba sözler eden birini görünce, ondan nefret mi ediyorum yoksa kalbim hiç etkilenmeden merhametle bakabiliyor muyum? İlişkimin iyi olduğu insanlara karşı duyduğum duygusal bağı korumaya çalışıyor muyum ve bunun altında aslında kendimi mi koruma isteği yatıyor?
Bir iş arkadaşım var; benim kafamda ona dair kalıplaşmış bir yargı oluşmuştu: Karakteri tam sevmediğim türdendi. Bir keresinde bana çok kibirli ve kaba sözler sarf etti. Tam sinirlenmeye hazırlanırken, aniden zihnimde bir ses belirdi: “Bunlar hep karma yüzünden.” O an kalbimde büyük bir sakinlik hissettim. Evet, her şey karma yüzünden gerçekleşiyor. Fa’nın standartlarına göre davranamadığım, hoşgörü yerine insani mantık ve duygularla baktığım için kendimi “incinmiş” sayıyordum. Bu his bencillikten kaynaklanıyordu. Bu arkadaşı eskisi gibi suçlamaya devam edersem, uygulayıcı gibi davranmamış olacağım. Dahası, bu bakış açısı “insanları kurtarma” görevimle de çelişiyordu; çevremdeki insanları ve olayları “canlıları kurtarma” perspektifinden görmek yerine şahsi duygulara kapılıyordum. Bu değişimim bana çok “mucizevi” geldi; eskiden böyle bir anda “Bu benim karmam” diye düşünmezdim. Beni böyle değiştiren yalnızca Shifu’nun Fa’sıdır. Shifu’ya bir kez daha derinden minnettarım.
Bir başka örnek: Çevremdeki bir uygulayıcı işinde çok sıkıntı yaşıyor, sıklıkla umutsuzluğa kapılıyordu. Bir gün yine bunu benimle paylaşırken çok karamsar bir mesaj attı, ben de hemen moralimin bozulduğunu hissettim.
Tam o esnada Shifu’nun Zhuan Falun’daki şu sözü zihnimde belirdi:
“Arkadaşlarınız veya aileniz acı çektiğinde etkilenecek misiniz? Onları nasıl değerlendireceksiniz?” Bir anda fark ettim ki etkilenmemeliyim. Duygusal dalgalanmam hızla yatıştı. (Zhuan Falun, Altıncı Ders)
Doğru Düşüncelerle Alanı Temizlemek
Bazen çevremdeki ortamda değişiklik olduğunda, bunun da tesadüf olmadığını düşünüyorum. Mesela örümceklerden nefret ederim; ne zaman takıntılarım artsa, nedense etrafta büyük örümceklerle karşılaşma olasılığım artıyor. Bazen “örümcek” kelimesiyle Çince’deki “zhizhu” kelimesi arasında ses benzerliği olduğunu fark ediyordum; sanki “执著” (zhizhuo, takıntı) kelimesiyle benzer tınıya sahip gibiydi. Bir uygulayıcı arkadaşımla konuşurken, o da “Örümceğin ağı var ya, o ‘duygu ağı’ olabilir. Yani duygusallıklarının çok olmasıyla ilgili olabilir.” diye hatırlattı. Gerçekten de ufak tefek bir şeyde bile duygu dalgalanmaları yaşayabiliyordum. Korku, öfke… bunlar da birer “qing”ti (duyguydu). Hepsini hafifletip bırakmak gerekiyordu.
İşe giderken botanik bahçesi yakınlarından geçiyordum, orada çok ağaç vardı. Bu yılın başlarında, bir-iki ay boyunca belli bir ağacın dalları arasında kocaman bir ağ ve iri bir örümcek asılı kalmıştı. Oradan geçen herkes ondan çekiniyordu, erkekler bile korkuyla çığlık atıp kaçıyordu. “Bu olay tesadüf değil” diye düşündüm. Çünkü o dönemde, çoğu kez iş yüzünden öğlen 12’deki doğru düşünceler gönderme zamanını kaçırıyordum, akşamüstü 6’daki seansta da pek iyi odaklanamıyordum. Uzunca bir süre “Bir şeyler yanlış gidiyor” hissiyle dolaştım ama toparlanamadım. Sonra bir gün “Kendi alanımı temizlemem gerek” diye karar verdim ve doğru düşüncelerimi güçlü şekilde göndermeye, odak noktamı keskinleştirmeye başladım. Birkaç gün geçtikten sonra içimde ferahlık ve parlaklık hissettim. Aynı yoldan geçerken bir de baktım, ağ yırtılmış ve o koca örümcek ortadan kaybolmuştu! Bu olay beni hem şaşırttı hem de memnun etti; çünkü alanım temizlenince, o şey de kaybolmuştu.
Bundan Sonraki Yolu İyi Yürümek
Bu yılın başlarında bir rüya gördüm: Ben ve bazı insanlar bir gemideydik. Rüyada, yakında büyük dalgaların geleceğini biliyordum. Kendi kendime “Sorun değil, gemi ne kadar sallansa da ben bu gemide kalacağım” diyordum. Bir sonraki sahnede, sadece gemi sallanmakla kalmayıp -gökdelen gibi yüksek- devasa dalgalar üstümüze gelmeye başladı. Dalgalar gemiyi savurdu, gemideki insanlar havaya fırladı... Uyanınca, belki de ileride daha büyük sınavlar olacağını düşündüm.
Son dönemde kötü güçlerin Shen Yun’a ve bazı medya projelerine, hatta Shifu’ya saldırdığı haberleri var. Bu, üç alemdeki her canlı için bir test; aynı zamanda her bir Dafa uygulayıcısı için de bir testtir. Sadece Shen Yun veya medyada çalışan uygulayıcılar değil, hepimiz bu sınavdayız. Bu tüm o saklı kara elleri açığa çıkarıp temizlemek için bir fırsat. Bu süreçte herkesin kalbindeki tepkiler de açığa çıkıyor.
Haberlerden gördüğümüz kadarıyla, Shen Yun’a karşı dava açıp büyük suç işleyenler, kıskançlık ve nefretin yönlendirmesiyle hareket etmiş olabilir. Bunu duyunca, bazen projelerde gözlemlediğimiz bazı durumlar aklıma geliyor. Bir şeyin “olumsuz” tarafını görüyorsak, belki sessizce telafi etmeye, uyumlu biçimde desteklemeye çalışmalıyız. Gerçekten bir sorun varsa, bunu şefkatle, iyi niyetle gündeme getirip öyle düzeltmeliyiz. Belki hepimiz kendi içimize bakmalıyız: Acaba bu zamana dek herhangi bir projeye “şikayet” duygusuyla yaklaştık mı? Uygulayıcı arkadaşlar arasında hiç kopukluk veya ayrışma oluşturduk mu? Böylece gereksiz zaman ve enerji kayıplarına yol açtık mı? Komünist kötü ruh insanların kıskançlık ve nefretini kışkırtarak çekişme, kaos ve yıkım yaratıyor. Aramızda böyle şeyler olmasına izin vermemeliyiz.
Shen Yun’a karşı dava açıldığı haberini duyduğum günden bu yana doğru düşünceler gönderirken bu “Dafa’ya zarar veren tüm kötülüğü” ortadan kaldırmaya odaklanıyorum. Bunda kesinlikle etkimiz olduğuna inanıyorum. Bir defasında Zhuan Falun’u okurken, “doğru düşünceler gönderme”nin aslında bir “Buddha Fa yeteneği” olduğunu daha derinden hissettim. Bu, Shifu’nun bize bahşettiği bir yetenek. “Uçsuz bucaksız her şeyi kapsayıp hiçbir yeri atlamayacak” şekilde niyetlendiğimizde, makrodan mikroya kadar tüm kötülüğü temizleyebileceğimizi düşünüyorum — çünkü bu gücü bize Shifu veriyor.
Aynı zamanda, bu test başka şekillerde de ortaya çıkabilir, herkesin yaşamının birçok yönünde benzer zorluklar olabilir. Uygulamayla ilgili standartlar belki daha da yükselecek. Kendim de her gün bir sürü sınavdan geçiyormuşum gibi hissediyorum. Demek ki hala birçok takıntım var. Gün içinde karşılaştığım olaylarda her an “Düşüncem Fa’nın ilkelerine (Doğruluk-Merhamet-Hoşgörüye) uyuyor mu?” diyerek içime bakmam gerekiyor. Yakın zamanda bir olayla yüzleştim; görünürde zarara uğrayacak, hatta belki eleştirilecektim. “‘Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü’ye uygun davranmak gerek,” diye kendime hatırlatıp negatif düşünceleri bastırdım. Özellikle de “haksızlığa uğrama” duygusunu aşıp eski güçlerin boşluk bulmasına izin vermemek istedim. Zhuan Falun’u okurken “kaybetmek, zarara uğramak” konusuna dair bölümü tam da o günlerde okudum; bana ilham ve işaret verdi.
Birçok kehanet, önümüzdeki yılların zor geçeceğini söylüyor. Ben, her günü bir uygulama fırsatı olarak değerlendirmek istiyorum; “diğer bütün uygulayıcılarla işbirliği yaparak insanları kurtarma” fırsatını, her “grup Fa çalışması”nı, her “konferans ve paylaşım imkanı”nı değerlendirip kıymetini bilmek istiyorum.
Fa’nın Bir Parçacığı Olmak
Shifu şöyle diyor:
“Aynen bir zamanlar sahip olduğunuz kalp ile xiulian uygulayın ve başarı kesindir.” (Dünya Falun Dafa Gününde Fa'nın Öğretilmesi)
Bir süre boyunca “bir zamanlar sahip olduğunuz kalp ile xiulian uygulayın” ifadesinin “uygulamaya yeni başlamışken, insanları kurtarma ve gerçeği anlatmadaki çabam”a işaret ettiğini düşündüm. Yakın zamanda farklı bir anlayışa kavuştum; aslında bu, Fa’yı elde ettiğimiz ilk günlerdeki saf kalbi ifade ediyor. Dafa’ya ilk başladığımda nasıl bir hissim vardı? O zamanlar öyle mutluydum ki neredeyse uyurken bile gülümserdim. Sanki artık hiçbir sorun önemli değildi! Sabah uyanır uyanmaz her düşüncemi “Fa’ya uyuyor mu?” diye tartardım. O günlerde Shifu birkaç gün bana başka bir boyuttaki bir dinginlik durumunu hissettirdi. Yolda yürürken bile zihnimde tek bir yabancı düşünce yoktu, o kadar güzeldi ki… Zamanla iş ve hayat telaşı içerisindeyken uygulamaya karşı eskisi kadar ciddi ve titiz yaklaşmadığımı fark ettim. Artık eskisi gibi sık sık “Bu düşüncem Fa’ya uyuyor mu?” diye sormayı ihmal edebiliyordum.
Dafa’yı elde etmeden hemen önce iki rüya görmüştüm. Birincisinde, gökkuşağı renkleriyle parıldayan bir dünya ve son derece yüce bir “Fa Kralı” ile yüce bir “Fa Kralı Prensi” gördüm. Ancak rüyadaki bir ses bunun “Hindistan’ın havai fişekleri” olduğunu söylüyordu. O zaman bunu, “Önceki çağlarda öğretilen Budizm’in artık insanları kurtaramayacağı” şeklinde anlamıştım. İkinci rüyadaysa, birçok uçan göksel perinin bana bakıp etrafımda dönerek gökyüzüne yükseldiğini gördüm. Ben de onlarla birlikte uçarak göğe yükselmeliyim diye düşünüyordum, ama vücudum çok ağırdı, yükselemedim. Şimdi anlıyorum ki belki de bu rüya, “Takıntılar ve düşük seviyeli maddelere fazla sahip olduğun için bedenin ağır” mesajını veriyordu. Fakat çok şanslıyım ki bu iki rüyadan kısa süre sonra Dafa’ya kavuştum. Bugün bunları buraya yazarak, uygulamanın gerçekliğine ve Falun Dafa uygulamasının ne kadar derin bir anlama sahip olduğuna tanıklık etmek istiyorum.
Minghui’deki uygulayıcı paylaşım yazılarında sık sık “Dafa’nın içindeki bir parçacık olmak” ifadesi geçer. Eskiden bunu mecazi bir deyiş sanırdım, ama şimdi Fa tarafından yaratılmış bir parçacık olmak ne demek, bunu daha derinden hissediyorum. Şu an iyi-kötü savaşının yaşandığı bu büyük sahnede Dafa’yı korumak, Fa’nın bir “parçacığı” olarak bizim görevimiz. Gelecek zamanda kendime daha yüksek standartlar koyacağım, Shifu’nun benim için düzenlediği uygulama yolunu iyi yürüyeceğim ve üç işi (Fa’yı iyi çalışma, gerçeği açıklama, doğru düşünceler yollamayı) çaba göstererek yapacağım. Shifu’nun çekmesi gereken yükü biraz daha hafifletip onu memnun etmeye çalışacağım.
Yukarıdaki paylaşımımda Fa’ya uymayan kısımlar varsa, lütfen uygulayıcı arkadaşlar merhametle düzeltsinler.
Shifu’ya minnettarım! Uygulayıcı arkadaşlara teşekkür ederim.
(2024 Aralık ayında Singapur’da düzenlenen Falun Dafa Uygulama Deneyimleri Paylaşım Konferansı’nda sunuldu.)
Telif Hakkı © 2025 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.