(Minghui.org) En küçük kızımın yedi yaşındayken tiroid bezi büyümüştü. Boynu o kadar şişmişti ki yüzünden daha büyüktü. Acı çekiyor ve yemek yiyemiyordu. Ayrıca ateşi vardı ve hiç enerjisi yoktu. Köy doktorları ona yardım edemedi. Onu şehirdeki hastaneye götürmemizi önerdiler. Bir doktor, iltihabın durdurulması gerektiğini ve tiroidin on iki yaşından sonra alınabileceğini söyledi. Ancak tiroid bezi alınsa bile sağlığı etkilenecekti. Obez veya zayıf olabilirdi, şarkı söyleyemeyebilir veya çok yüksek sesle konuşamayabilirdi.
Fakir olmamıza rağmen kızımı şehir hastanesine götürmeye karar verdim. Kocam para harcamak konusunda isteksizdi. Sahip olduğumuz tek para olan birkaç yüz yuan’i alıp kızımı şehir hastanesine götürdüm. Oraya vardığımızda, kızımın rahatsızlığını tedavi edebilecek doktorun izinde olduğunu söylediler. Eve dönmekten başka çarem yoktu. Şehirden çok uzakta bir köyde yaşadığımız için hastaneye tekrar gelmeye gücümüz yetmiyordu.
O zamanlar Falun Dafa’yı uygulamaya yeni başlamıştım ve öğretileri hakkında derin bir anlayışa sahip değildim. Bir uygulayıcı kızımın rahatsızlığını duyduğunda, Shifu’ya ikram edilen meyveyi bana verdi ve kızımın yemesini istedi. Torununun yüksek ateşi olduğunda, "Falun Dafa iyi, Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü iyi" diye tekrarladıktan sonra ateşinin düştüğünü söyledi. Kızıma her gün Shifu’nun Fa’sını okumaya başladım. Kısa süre sonra acı içinde inlemeyi bıraktı, boynundaki şişlik indi ve normale döndü. Hastalığını iyileştirdiğiniz için teşekkür ederim Shifu.
Kocam uygulama yapmamı çok destekliyor. Sık sık insanlara evin artık ilaç kokmadığını ve sağlık faturalarından kim bilir ne kadar tasarruf ettiğimizi söylüyor. Çin Komünist Partisi (ÇKP) Dafa'ya zulmetmeye başladıktan ve polis beni taciz etmeye geldikten sonra, kocam onları durdurdu.
Zulmün ilk günlerinde en büyük kızım tutuklandı ve bir beyin yıkama seansına götürüldü. Polis bizi aradı ve kızımın açlık grevinde olduğunu söyledi ve gelmemizi istedi. Kızım Falun Dafa'yı uygulamaktan vazgeçmeyi reddetti ve insanlara uygulamanın ne kadar iyi olduğunu söyledi. Polis, onu inancından vazgeçmeye ikna etmemizi istedi. Kızım evini aradı ve polisin ertesi gün sabah 8:00’de onu eve götürebileceğimizi söylediğini söyledi. Kocam ertesi gün karakola gittiğinde kızımızı göremedi. "Gelip onu eve götürebileceğimi söylemiştiniz. Nerede o?" diye sordu. Birinin gelip onu götürdüğü söylendi. Kocam sinirlendi ve "Ben onun babasıyım, onu kim aldı?" dedi. Kişi cevap vermedi. Kocam öfkeyle, "O hâlâ bir çocuk! Bana gerçeği söylemezsen seni merdivenlerden aşağı atarım!" dedi. Polis memuru ona kızın bir beyin yıkama seansına götürüldüğünü söyledi.
Kocam beyin yıkama merkezine gitti ama binada kimse yoktu. Kızımızın "Baba!" diye bağırdığını duydu. Aralarında bir kapı vardı ama kocam onu bir ağaca zincirlenmiş halde gördü. "Kızıma bunu kim yaptı?!" diye bağırdı. Sivil giyimli bir polis memuru dışarı çıktı ve "Olay çıkarmaya devam edersen polisi ararım," dedi.
Kocam onu kapının korkuluklarından yakalamaya çalıştı ama ulaşamadı. "Polis çağırın!" diye bağırdı.
Gözetmen olduğunu iddia eden başka bir adam çıktı. Gülümseyerek, "Kızmayın. Çocuğu indireceğiz," dedi. Sonra birine kızımın zincirlerini çözmesini emretti. Sonrasında kocam istediği zaman onu ziyaret edebildi.
Kızımıza yemek getirirken, gözaltına alınan bir Dafa uygulayıcısının aile üyesinin gözetmene, "Bırakın evine gelsin. Eğer uygulama yapmaya devam ederse, bacağını kırarım. Falun Dafa uygulamasına izin vermeyeceğime söz veriyorum," dediğini duydu. Kocam adama, "Nasıl böyle şeyler söyleyebilirsin? Karın buna inanıyor ve insanların inanç özgürlüğü var. Falun Dafa'ya inandığı için karının bacağını nasıl kırabilirsin? Jiang Zemin [eski ÇKP lideri] insanların uygulama yapmasını yasaklıyor - kendini ne sanıyor?" diye sordu. Kocam gözetmene, “Aynı fikirde değil misin?" diye sordu. Gözetmen hemen, "Evet, evet!" diye cevap verdi.
Bir keresinde kocam beni kızımızı ziyaret etmeye götürdü. Yeni atanan 610 Ofisi görevlisi bana "Kızın kim?" diye sordu. Cevap verdim ve bana yakında çalışma kampına gönderileceğini söyledi. Bunu kocama anlattım ve ertesi gün onunla görüşeceğini söyledi. Ertesi gün yeni atanan görevliyle görüşmeye gitti. Kocam onu kibarca selamladıktan sonra görevli, "Sen kimsin?" diye sordu.
Kocam bağırdı: "Nasıl bu kadar kibirli olmaya cüret edersin? Sen sadece buraya gönderilmiş eski bir köy muhtarısın. Senden korkmuyorum!" Adam daha sonra tavrını değiştirdi ve yüzünde bir gülümsemeyle, "Hepimiz buranın yerlisiyiz. İstediğin zaman gelip çocuğunu ziyaret edebilirsin. Kapı her zaman açık." dedi. Eve döndüğünde kocam bana, "Bu insanlardan korkmamalısın. Onlar yanlış şeyler yaparak para kazandıklarını biliyorlar. İyi insanlar para için böyle şeyler yapmaz. Ben iyi insanlara asla zorbalık etmem ama aynı zamanda kötü insanlardan da korkmam." dedi.
Yasadışı bir şekilde bir yıl dokuz ay zorunlu çalışma kampına mahkûm edildim. Yeni Yıl'dan hemen önce kocam karakolun müdürünü arayıp, "Eşimi Yeni Yıl'dan önce serbest bırakmazsanız, size huzur içinde tatil yaptırmayacağım! Para için Falun Dafa'ya zulmediyorsunuz. Bakacak bir aileniz yok mu? Eğer benim bir ailem olmazsa, siz de ailenizi kaybedersiniz. Jiang Zemin'in onu koruyanları var, sizin sizi koruyanınız var mı?" dedi.
Adam korkmuştu. Ertesi gün biri kocamı arayıp beni eve götürmesini söyledi. 12 gün gözaltında kaldıktan sonra serbest bırakıldım.
610 Ofisi yetkilileri evimi yağmalamaya geldiler, ancak Falun Dafa ile ilgili hiçbir şey bulamadılar. Bir yetkili masanın üzerinde duran bir cep telefonunu aldı. O zamanlar altı yaşında olan en küçük kızım bunu görüp kocama söyledi. Kocam adama, "Telefonu geri bırak!" dedi. 610 Ofisi başkanı da adama telefonu bırakmasını söyledi. Kocam, telefonu geri vermeyi reddederse onu döveceğini ve bizi soymaktan şikayette bulanacağını söyledi.
Kocam uygulayıcıları savunduğu için birçok nimet aldı. Bir keresinde fasulye hasadından sonra ateşi yükselmişti. Yatağında yatarken ona Fa’yı okudum. Bir dersten sonra uyuyakaldı ve ben de ev işlerini yapmaya gittim. Uyandığında, "Ateşim düştü," dedi. Başka bir seferinde, işten eve dönmesine yetecek kadar elektrikli bisikletinin pili olmadığını fark etti. "Neden 'Falun Dafa iyi, Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü iyi' diye tekrarlayıp Shifu’nun bana yardım edip etmeyeceğine bakmıyorum?" diye düşündü. Bu cümleyi tekrarlarken, sönmesi gereken ışığın yanıp sönmeye başladığını gördü. Böylece eve dönmeyi başardı. Bana olanları mutlulukla anlattı ve Dafa'nın gerçekten olağanüstü olduğunu söyledi!
Kocam xiulian uygulamamı her zaman destekledi. Polis memurları sık sık beni taciz etmeye geldiğinde ve Dafa kitaplarını saklayacak yer olmadığında, kocam "Kitabı ceketime diksene. Ne zaman okumak istesen, sana getiririm" dedi. Beni uygulama yapmaktan vazgeçirecek tek bir söz bile söylemedi. O karanlık ve dehşet dolu günlerde, onun davranışları bana teselli verdi ve ona da bereket getirdi.
Kişisel deneyimlerime göre, bu zulüm tam bir saçmalık. Bu, dünyadaki iyi insanlara, ÇKP yetkililerinin sadece Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü'yü takip etmek isteyen iyi insanlara nasıl zulmettiğini gösteriyor. Başka bir açıdan bakıldığında da, bu zulmün ne kadar saçma olduğunu gösteriyor. Umarım iyi insanlar doğruyu yanlıştan ayırt eder, gerçekleri öğrenir ve ÇKP'den uzak dururlar. "Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi" sözünü hatırlayın, kendiniz için iyi bir gelecek seçin ve tanrılar ve Budalar tarafından kurtarılın.
Telif Hakkı © 2025 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.