(Minghui.org) Selamlar, Shifu! Selamlar, uygulayıcı arkadaşlar!

20 Temmuz 1999’dan önce Falun Dafa’yı uygulamaya başladım. Shifu’nun koruması altında buralara kadar gelmiş olduğum için son derece mutlu ve minnettarım.

Çocukken zayıf, hastalıklı ve çekingen biriydim. Sınıfta konuşmaktan kaçınırdım; öğretmen beni sözlüye kaldırdığında aşırı derecede gerilirdim. Aklım bomboş olur, tek kelime dahi edemezdim. Bütün sınıf kahkahaya boğulurdu. Uygulamaya başladıktan sonra daha az telaşlanan ve daha sakin biri haline geldim. Uygulayıcı arkadaşlar da bana çok cesaret verdi ve bu konferansta uygulama deneyimlerimi paylaşabilmek benim için büyük bir atılım oldu.

Uygulamaya Başladıktan Sonra Büyük Değişimler

Kasım 1998’de, okulun düzenlediği bir sonbahar gezisindeyken bir pazar günü Falun Dafa ile ilk kez karşılaştım. Otobüste önümde oturan sınıf arkadaşım Kaminari bana bir Zhuan Falun kitabı verdi ve “Bir bak. Harika. Göz gezdirdikten sonra arkadakine ver,” dedi. Hangi sayfayı okuduğumu artık hatırlamıyorum ama içerik içimde derin bir karşılık buldu. İsteksizce okumayı bırakıp kitabı arkamdaki öğrenciye uzattım. Otobüsteki bazı öğrenciler Kaminari hakkında olumsuz şeyler söylese de umursamadım. Gezi boyunca peşinden gidip Zhuan Falun’un içeriği hakkında sorular sordum. Gönülden ilgimi gören Kaminari çantasından küçük bir Zhuan Falun çıkardı ve bana verdi. Kitabı okuduktan sonra içimde Falun’un (yasa çarkının) döndüğünü hissettim ve Kaminari’nin bana egzersizleri göstermesini sabırsızlıkla bekler oldum. Falun Dafa’yı uygulamaya başladım.

Falun Dafa’yı öğrendikten sonra dünya görüşüm köklü bir değişim geçirdi. Önceden zorlandığım şeyler benim için artık açıklık kazandı.

Dördüncü ya da beşinci sınıftayken, okul spor müsabakamızdan sonra yüksek ateşimin olduğunu hatırlıyorum. Ruhum bedenimi terk etti [o zaman ne yaşadığımı anlamamıştım] ve bedenimin üzerinde hafifçe süzülerek, annemin adımı umutsuzca çağırıp gözlerimi açmam için yalvarırken acı acı ağladığını izledim. Kısa bir tereddütten sonra bedenime geri dönüp gözlerimi açtım.

Anesteziyoloji bölümünde çalışırken acil ameliyat için yatırılmış bir hastayla karşılaştım. Hemşirelerin ameliyat için ilaç vermek üzere damar yolu açması gerekiyordu. Deneyimli iki hemşire bunu başaramayınca anestezistten yardım istediler. Anestezist birkaç deneme yaptı ama başarılı olamayınca bana denememi söyledi. Tam iğneyi batırmayı deneyecekken hasta birden doğrulup, “Ben uygulayıcıyım. Ameliyat olmayacağım,” dedi. Bu olay bende derin bir iz bıraktı ve kitabı okuduktan sonra ne demek istediğini anladım.

Fa’yı okuduktan ve egzersizleri yaptıktan sonra bedenim olumlu değişimlerden geçti. Uykusuzluğum, omuz ve sırt ağrılarım kayboldu. Shifu aynı zamanda öğretilerinde anlattığı birçok gizemli fenomeni tecrübe etmeme de izin verdi. Göksel gözüm açıldığında büyük bir göz görmek beni şaşırttı. Kozmik dolaşımı açtığımda battaniyem havalanmaya başladı ve telekinezi geliştirdikten sonra bir kalemi hareket ettirebildim. Fotoğraf çektiğim her seferinde bedenimin etrafındaki enerji alanı görülebiliyordu ve benzeri şeyler. Diğer boyutların varlığını hissedebiliyor ve uygulamanın harikalığını deneyimliyordum.

Shifu Hayatımı Kurtardı

Bir akşam, okulda Falun Dafa egzersizlerini yaptıktan sonra eve yürüyordum. Çiseleyen bir yağmur vardı; şemsiyemi taşıyarak Ueno Parkı’ndan tren istasyonuna doğru ilerliyordum. Aniden kocaman bir el omzumu kavradı. Geriye bakınca tanımadığım bir adam gördüm ve korkudan ne yapacağımı şaşırdım. Refleks olarak çığlık atıp kaçmaya çalıştım fakat kayıp düştüm. Adam bıçağıyla üzerime atılıp beni bıçaklamaya çalıştı. Ona tekme attığımda çantamı kapıp kaçtı. Ayağa kalkmak için çabalarken Falun Dafa uygulayıcısı olduğumu hatırladım. Büyük bir karma parçası korkumla birlikte bir anda bedenimden uçup gitti ve ferahlama hissettim.

Shifu’nun yardımıyla istasyona doğru yürümeye devam ettim; fakat çantamı ve seyahat kartımı kaybettiğimi fark ettim. Tesadüfen elli metre ileride bir polis karakolu vardı, ben de oraya gittim. İçeri girince polis memurlarının şaşkın yüzlerini gördüm ve ancak o zaman pantolonumun kana bulandığını fark ettim. O sırada Japoncam iyi değildi, bu yüzden kendimi net ifade edemedim. Polis ambulans çağırdı ve beni hastanenin aciline götürdü. Kollarımda ve bacaklarımda çok sayıda bıçak yarası vardı; göğsümde ve dizimde iki ciddi kesi bulunuyordu. Göğsümdeki yara biraz daha derin olsaydı, kalbimin hemen yanında olduğu için ölebilirdim. Tedavi olduktan sonra polis beni eve bıraktı. Japon polisine ve doktorlarına minnettarım; sonrasında karakolu ziyaret ederek onlara Japonca Zhuan Falun’un bir nüshasını verdim.

Uygulayıcıların başına hiçbir şey tesadüfen gelmez. Shifu beni korudu ve büyük bir sıkıntıyı atlatmamı sağlarken bir karmik borcu da ödemiş oldum. Daha sonra meditasyon yaparken Shifu bana saldırganımla olan karmik bağımı gösterdi. Sokakta yürürken onunla karşılaştım ve kendisine Japonca bir Falun Dafa broşürü verdim. Onu bir daha görmedim ama görmeyi istedim; çünkü çaldığı çantanın içinde bir Zhuan Falun vardı.

Bu sıkıntıyı aştıktan sonra daha az korkar oldum. Önceden deneyler için fare yakalamaktan çok korkardım. Fareler çılgınca koşuşturur, bazen bana doğru atılırdı. Yaşadığım bu olaydan sonra daha uysal oldular. Uzun süredir var olan psikolojik sorunlarım da ortadan kayboldu ve Shifu’ya inanılmaz derecede minnettarım.

Dilekçe Vermek İçin Pekin’e Dönüş

20 Temmuz 1999’da zulüm başladığında, Dafa’dan bir faydalanan biri olarak konuşmak istedim; ne yapacağımı bilmiyordum ve bir Fa-düzeltmesi dönemi uygulayıcısının sorumluluklarını net biçimde kavrayamıyordum.

Japonya’daki uygulayıcılar bir toplantı yapıp Pekin’deki Tiananmen Meydanı’na gidip egzersizleri yapacaklarını söylediler. Uçağa bindik ve Budist bir bilginle konuştuk; bizim iyi insanlar olduğumuzu söyledi. Uçaktan indiğimizde kendisi benimle konuşuyordu ve bu yüzden o da bizimle birlikte tutuklandı. Polis onun bizimle olduğunu sandı; ancak ben, “Masum birini bulaştırmayın, o Falun Dafa’yı uygulamıyor. Bırakın gitsin,” dedim. Budist bilgin de “Sorun değil. Sonrasında ne olacağını görmek istedim,” diye araya girdi. Polis onu serbest bıraktı; ayrılmadan önce bize teşekkür etti. Eğer doğru düşüncelerimiz daha güçlü olsaydı, yasadışı bir şekilde gözaltına alınmaktan kaçınabilirdik. Ertesi gün Japonya’ya sınır dışı edildik. Tiananmen Meydanı’na ulaşamamış olsak da karşılaştığımız herkese Falun Dafa uygulayıcılarının Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü’yü takip eden iyi insanlar olduğunu ve Çin hükümetinin bize adil davranmadığını açıkladık. Japonya’ya döndüğümüzde, Japon gümrük görevlileri bizi sıcak bir şekilde karşıladılar.

Tüm Canlı Varlıkları Kurtarmak

Fa-düzeltmesi ilerledikçe nihayet misyonumu anladım. Falun Dafa uygulayıcıları, evrenin yıkıma doğru gittiği dönemde Shifu’ya Fa-düzeltmesinde yardımcı olmak ve canlı varlıkları kurtarmak için söz vermişlerdir.

Shifu’nun Shen Yun’u kurmasına ve bize bunu tanıtmak için bu kıymetli fırsatı vermesine minnettarım. Shen Yun Japonya’ya geldiğinde, Shinjuku İstasyonu yakınlarındaki bir klinikte Çin tıbbı uygulayıcısı olarak çalışıyordum ve öğle aralarında istasyona gidip broşür dağıtıyordum. Shinjuku büyük bir tren istasyonudur ve orada her gün uygulayıcı arkadaşlarla karşılaşıyorum. Öğleden sonraki randevu hastam, broşür dağıttığımı görünce, yakındaki bir uygulayıcının verdiği broşürü kabul etmiş ve hemen gösteriyi izlemeye karar vermişti. Bunu öğleden sonraki randevumuzda anlattı; çok sevindim. Bir başka hastam, ünlü bir Japon siyasetçinin gizlice Shen Yun gösterisini izlemeye gittiğini gördüğünü söyledi.

Shifu ayrıca Haroware Kariyer Merkezi’nin mesleki eğitim programı kapsamında tıbbi tercümanlar yetiştirmemi ayarladı. Her altı ayda bir yapılan program, her seferinde yaklaşık 20–30 öğrenci alıyordu. Beş dönem ders verdim; derslerime etik ve geleneksel kültürle ilgili içerikler de ekledim. Shen Yun Japonya’yı ziyaret ettiğinde sınıfa Shen Yun’ü tanıttım ve öğrencilerin yaklaşık %70’i gösteriyi izlemeye gitti. Şanghaylı bir Çinliyle tanıştım; bir olaya karıştığı için yıllar önce Japonya’ya kaçmıştı. Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) şeytani doğasını derinlemesine anladığından Falun Dafa uygulayıcılarının cesaretine hayranlık duydu. Arkadaş olduk ve Shen Yun’u defalarca izlemeye gitti.

Bir yıl, kızımın çocuklarına bakmasına yardım etmek üzere Amerika Birleşik Devletleri’ni ziyaret ettiğimde, ziyaretimin tesadüfen Shen Yun’un performansıyla çakıştığını öğrendim. Yerel uygulayıcılarla irtibata geçtim ve yanımda tanıtım malzemeleri taşımaya özen gösterdim. Bir gün bir kiliseyi ziyaret ettim ve holde durup topluluk dualarını bitirdikten sonra kime yaklaşacağımı, kiminle konuşacağımı düşünüyordum. İngilizceme pek güvenmiyordum. Dualar bittikten sonra herkes dışarı çıkıp holde sohbet edip gülüşmeye başladı. Torunumu kucağımda tutuyor ve onları izliyordum. O sırada, organizatöre benzeyen biri yanıma geldi ve torunumla oynamaya başladı. Ona materyalleri uzattım; memnuniyetle kabul etti ve broşürleri kilise üyeleri arasında dağıtacağını söyledi. Ona sadece basit bir “teşekkür ederim” diyerek yapmak istediğim şeyi başarmış oldum.

ÇKP’nin uygulayıcıların organlarını sağken toplama suçu ortaya çıktıktan sonra, uygulayıcı arkadaşlar hızla özel bir broşür hazırladılar. Ben yeni bir yere taşınmıştım ve çocuklarım o zamanlar çok küçük olduğundan işten sonra bizzat materyal dağıtmam mümkün değildi. Broşür dağıtımı konusunda uzmanlaşmış bir şirketle irtibata geçtim. Broşürün içeriğini inceledikten sonra şirket çalışanları korkup tereddüt ettiler. Şirket başkanıyla görüştüm ve kendisine gerçekleri açıkladım. İkna olunca hızla yardım etmeyi kabul etti ve gelecekte de benimle işbirliği yapmaya istekli olduklarını temin etti.

İçe Bakarak Kendini Geliştirmek

Ne zaman kalbimi kımıldatan, öfkelendiren bir şeyle karşılaşsam, içime bakarak kalbimi neyin harekete geçirmiş olabileceğini anlamaya çalışırım.

Ne zaman karakterimi korumayı başaramasam, Shifu’ya itirafta bulunur ve yardımını isterim. Bazen Shifu’nun yüzüne bakmaya utanırım ve “Shifu, yanlış yaptım. Lütfen beni vurun,” derim. O zamanlarda sanki büyük bir sopa bana doğru savruluyormuş gibi hissederim.

Bir keresinde önceden kayıt gerektiren bir etkinliğe katıldım. Geç kaydolduğum için ismimin kayıt listesinde olmaması muhtemeldi. Toplantı yerine yaklaşırken bir uygulayıcı arkadaş aniden koşarak geldi ve “Hadi broşür dağıtmaya gidelim,” dedi. Gülümsedim ve “Ben de onun için gidiyordum,” diye yanıt verdim. Herkes yalan söylediğimi biliyordu ama bizi almak için gelen otobüse bindiğimde hiçbir tuhaflık hissetmedim. Etkinlikten sonra düşündükçe bunu daha da yanlış buldum. Nasıl bu kadar sakin bir şekilde yalan söyleyebilmiştim? Beni harekete geçiren neydi? Yalancılardan nefret ederdim ve uygulamaya başlamadan önce hiç yalan söylemezdim. Sebebini bulamayınca konuyu bir uygulayıcı arkadaşla görüştüm. Hikayemi dinledikten sonra bu uygulayıcı itibar arzuma ve rekabetçi tabiatıma işaret etti. Gizli bir rekabetçi yanımın olduğunu fark ettim.

Çocuklarım henüz küçükken ve ben ev hanımıyken, ailemizin Tokyo’da sübvansiyonlu metropol konutuna başvurusu kabul edildi. Çocuklarım büyüyüp maddi durumumuz düzelince, daireyi ihtiyaç sahibi başka bir aileye devretmek istedim. Fakat çeşitli engeller girişimlerimin önüne çıktı. Fa çalışması yoluyla bunun, yapmam gerekeni henüz bitirmediğim anlamına geldiğini anladım.

Mahalle derneğinin yönetim ekibine katıldım; misafir otoparkını ve etkinlik giderlerinin geri ödenmesini ben denetledim. İş sıradan olsa da birçok insanla etkileşim kurmama imkan veriyor. Kapımı çalan herkese gönülden hizmet etmenin yanı sıra, topluluk etkinliklerinin (örneğin festivaller) hazırlıklarına aktif biçimde yardım ediyor ve komşularımla sıcak ilişkilerimi sürdürüyorum. Japon vatandaşlığı için başvurduğumda, bir devlet görevlisi yan komşumun evini ziyaret ederek benim hakkımda görüş istedi. Görevli ayrılır ayrılmaz komşum yanıma geldi ve benim için yalnızca iyi şeyler söylediğini anlattı: “Çok naziksiniz; üstelik kızınız Waseda Üniversitesi’ne girdi.” Komşumun yardımıyla Japon vatandaşlığım hızla onaylandı.

Toplum merkezinde yaşlılar için düzenlenen haftalık eğlence etkinliklerine katılmaya çalışıyorum. Birbirimize alıştıktan sonra yaşlı komşularıma Falun Dafa egzersizlerini öğrettim. Etkinlik odasındaki büyük bir TV’yi kullanarak Shifu’nun egzersizleri öğrettiği DVD’leri açtım ve herkes Shifu’nun hareketlerini izleyip ona uyarak yaptı. Tüm katılımcılar bunu çok rahatlatıcı buldular. Taşınmak zorunda kaldığımda benden ayrılmak istemediler; bu yüzden onlara DVD’leri ve Dafa kitaplarını bıraktım.

(2025 Japonya Fa Konferansı’nda sunulan seçilmiş makale)

Orijinal Çince makale