(Minghui.org) Ben 1970’lerde doğdum ve eskiden hiçbir şeye inanmayan biriydim. Annem, sağlık sorunları nedeniyle Falun Dafa’ya başlamıştı. Ben ise Dafa’nın “iyi bir insan olma” ilkelerine katıldığım için sadece kitaplarını okuyor, fakat egzersizlerini yapmıyordum.
Bir gün, tüm ailemle birlikte annemi ziyarete gitmiştik. Akşam olunca herkes uykuya daldı. Ben ise yarı uyanık, yarı uyur haldeyken aniden, rengarenk bir Falun’un döndüğünü gördüm. Yanımda çocuğum uyuyordu. “Yanlış mı gördüm acaba?” diye düşünüp gözlerimi ovuşturdum. Baktım, hakikaten çocuğum mışıl mışıl uyuyor, Falun ise çocuğun kafasının üstünde dönmeye devam ediyordu. Hala biraz şaşkındım, etrafıma şöyle bir göz attım, annemin evinin yan penceresi görünüyordu; Falun hala orada rengarenk bir şekilde dönüyordu. Bu sahne karşısında kalbim küt küt attı: “Bu gerçekmiş! Shifu’nun anlattığı her şey meğer doğruymuş!” diyerek neredeyse yüksek sesle bağıracaktım ama bakınca herkesin uyuduğunu gördüm, bu heyecanımı içimde bastırdım. Çok geçmeden o dönen Falun usulca gözden kayboldu.
Shifu ateist kabuğumu bu şekilde kırdı. O andan itibaren hayat görüşüm değişti. Sabah olup annem ve kocam egzersiz yapmak için kalktıklarında, normalde ben onlara katılmazdım ama bu defa hemen kalktım. Kocam, “Ne oldu sana? Güneş batıdan mı doğdu yoksa?” diye sordu. Gece gördüğüm o renkli Falun’u anlattığımda, onlar da çok etkilendiler. Ondan sonra ne zaman ciddi bir zorlukla karşılaşsam, gözümün önünde o sahne beliriyordu, bunun Shifu’nun beni teşvik etmek ve bana “Gerçekliği gözlerinle gördün, bu paha biçilmez Fa fırsatını iyi değerlendir” mesajını vermek için olduğunu biliyorum.
Dönen Bir Disk Üzerinde Oturmak
Bir gün grup halinde oturarak meditasyon yapıyorduk. Ortam çok sakindi; bir anda kendimi büyük, dönen bir disk üzerinde oturuyor gibi hissettim. Diskin yüzeyi çok pürüzsüzdü, dönüp dururken ben de yavaş yavaş kenara kaydığımı hissettim. “Aman düşmeyeyim.” diye telaşla gözümü açtım, baktım ki hala sedirde oturuyordum, etraftaki diğer birkaç uygulayıcı da meditasyon yapıyordu. Gözümü tekrar kapatınca yine aynı dönen diskin üzerindeydim. Dafa uygulamasının ne kadar muhteşem ve derin olduğunu bir kez daha kavradım. Shifu’nun merhametli işaretlerine ve teşviklerine müteşekkirim. O acımasız zulüm yıllarında, yakınlarımın anlayışsız baskılarına rağmen, “Ben Dafa yolunda yürüyeceğim, kimse beni alıkoyamaz.” dedim. Elbette Shifu’nun sözlerini henüz tam kavrayamadığım yerler de oluyordu, ama biliyordum ki bu benim uygulama seviyemle ilgiliydi. Bir gün aniden Shifu’nun söylediği her sözün katıksız hakikat olduğunu anlayacaktım.
Sağanak Yağmurdan Korundum
Daha önceki bir Çin Fahui için deneyim paylaşımları toplanırken, annemin evine gitmiştim. Orada birçok uygulayıcı bulunuyordu. İçlerinden bir uygulayıcı abla okuma yazma bilmiyordu ama deneyimlerini yazıya dökmek istiyordu. Kocasından yardım istemiş, ancak kocası “Ben yazamam.” diyerek geri çevirmişti. Kadıncağız çok üzülüyor, başkalarına da yük olmak istemiyordu.
O sabah, annemin evinde kahvaltımı edip saat 14.00’teki işime yetişmek için yola çıkmaya hazırlanıyordum. Tam o sırada bir uygulayıcı kapıdan girdi ve bana “Gel, şu ablamıza yazı yazma işinde yardım edelim.” dedi. Öylece beraber uygulayıcı ablanın evine gittik. Bizi görünce duygulanarak, “Az önce kocama, ‘Sen bana yardımcı olmazsan Shifu mutlaka başkasını gönderir.’ demiştim. Bakın şimdi Shifu gerçekten sizi gönderdi!” diyerek sevincini dile getirdi. Sonra da büyük bir coşkuyla uygulama sürecindeki hikayelerini anlatmaya başladı. Okuma yazma bilmemesine rağmen onun Shifu’ya ve Fa’ya olan sarsılmaz inancı beni derinden etkiledi. Biz de çabucak yazıya geçirdik. Yazı bitti, ben de kalkıp gidecektim. Bir anda şiddetli bir yağmur başladı, yola çıkamadım. “Dün annemle yarım bıraktığımız Fa okumasını tamamlayalım bari.” diye düşündüm. Okumayı bitirdiğimizde yağmur da dinmişti. Elektrikli bisikletime atlayıp evime doğru yola çıktım. Annemin eviyle benimki arasında 50 km mesafe vardı. Yol boyu ne üşüdüm ne de sıcakladım, hafif bir meltem yüzüme esiyordu; içim huzurla dolmuştu. Evime ulaştım, yukarı çıktım; tam kapıyı açtığım an dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. Donup kaldım. O sırada yengem telefonla arayıp, “Yağmura yakalandın mı?” diye sordu. “Bir damla bile ıslanmadım.” deyince hayret etti. “Sen gittikten hemen sonra yağmur yağmaya başlamıştı, inanmıyorum!” dedi. Ben ise gözyaşlarımı tutamadım: Merhametli Shifu her an yanımdaydı. İki elimi birleştirip Shifu’ya şükranlarımı sundum.
Parmağımdaki Nasır Vasıtasıyla Aydınlandıklarım
Basit ama uygulamam için büyük ders olan bir olay da şuydu: Bir gün işaret parmağımda nasır oluştu. Dokunduğumda çok acıyor, çalışırken engel oluyordu. Gece elime bir iğne alıp içindeki sert kabuğu çıkarmak istedim. Fakat oynamaya başlar başlamaz, nasır adeta kalınlaştı; sanki iğneledikçe hızla büyüyordu, tüm parmak ucum şişti ve tam ortasında birleşerek daha da kalınlaştı. Daha çok acı vermeye başladı. “Galiba onu kızdırdım.” diye düşündüm. Çince “nasır” kelimesi “鸡眼” olup telaffuzu “ji yan” şeklindedir, “öfkeden kendini kaybetmek” ifadesiyse “急眼” (yine “ji yan”) ile benzer telaffuza sahip. Birden kafama dank etti: Aslında bende “kolayca öfkelenme” takıntısı vardı. Sorunları içe bakarak çözmek yerine insani yöntemlerle deşerek düzeltmek istiyordum, aslında yanlış davranıyordum. Bu gerçeği anlar anlamaz nasır sanki bunu fark etti ve yumuşadı; acısı hafifledi. Bir saat kadar sonra baktığımda tamamen düzleşmişti, hiç acı kalmamıştı, yumuşak bir deriyle kaplı ufak bir kızarıklık haline geldi. Gerçekten de mucize gibiydi!
Ateşim Kısa Bir Süre İçinde Düştü
2023 kışıydı, yeni COVID dalgasının sebep olduğu salgın epey ciddiydi; çoğu kişinin yüksek ateşi çıkıyor, öksürüğü başlıyordu, hastanelerde sabah erken gitmeden sıra alınamıyor diye duyuyorduk. O gün öğleden sonra vardiyalı işimdeydim, saat 6’yı geçmişti. Birden üşümeye başladım, normalde içeride sadece kazakla otururdum ama o gün kalın bir mont giymek zorunda kaldım. Yine de donuyordum. Arkadaşıma “Galiba ateşim var; senin yanına fazla yaklaşmayayım.” dedim. İçimde “Bu sefer ben de COVID’e yakalandım herhalde, uygulama durumum da iyi değildi, böyle bir boşluktan olabilir.” şeklinde olumsuz düşünceler belirdi. Bunun üzerine titreme, mide bulantısı, halsizliğim iyice arttı; 20 yılı aşkın süredir hiç kusmamıştım, ama o gün tuvalete koşup iki kez kustum. Vücudumda hiç enerji kalmamıştı. “İzin mi alsam, yoksa şu vardiyayı bitirmeye mi çalışsam?” diye tereddüt ettim. Dakikalar geçmek bilmiyordu, resmen her saniyem işkenceye döndü. O an anladım ki zihinsel duruşumda hata yapmıştım. “Ben bir uygulayıcıyım, bu durum normal değil, kabul etmeyeceğim.” dedim ve güçlü doğru düşünceler göndermeye başladım. Kısa süre sonra belirtiler hızla hafifledi. Saat yedi buçuk gibi her şey normale döndü. Bedenim ısındı, montu çıkardım. “İyileştim!” diye sevincimi arkadaşımın gözü önünde paylaştım. O ise şaşkın şaşkın bana baktı, inanamıyor gibiydi. Birkaç dakika önce gözlerinin önünde tir tir titriyordum, tuvalette kusuyordum. Daha önce kendisine Falun Dafa’nın gerçeğini anlatmıştım, bu olaydan sonra Dafa’ya daha çok inandı.
Yirmi yılı aşkın süredir Falun Dafa’yı uyguluyorum; bu süreçte hem mucizeler, hem sürprizler hem de hüzünlü anlar yaşadım. Uygulamanın derinliğini gördükçe hayran kalıyorum, içimdeki o “uygulama mutluluğu” beni hep sarıp sarmalıyor. Başıma gelen mucizevi olaylar çok fazla, burada aklımda en çok iz bırakan birkaç hikayeyi paylaşarak Dafa’nın olağanüstülüğünü doğrulamak istedim.
Telif Hakkı © 2025 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.