(Minghui.org) Çin’de yaşıyorum. Zulmün başlamasından bu yana 25 yılı aşkın süredir Falun Dafa’ya karşı yürütülen baskıyı bizzat deneyimledim. Şunu gördüm ki uygulama sürecinde “kahraman” diye nitelendirilen kişiler aslında normal bir olguyu temsil etmiyor. Bu, Çin Komünist Partisi kültürünün getirdiği sapkın bir anlayıştır ve uygulamada sorunlu bir ruh halinden kaynaklanır. Bunun ardında birçok sakıncalı faktör bulunur.
Gerçek Anlamda, 'İyi Uygulama Yapanlar Sessizdir' Çin’de gerçekten sıkı şekilde uygulama yapan, kendini temelden geliştiren ve Fa’yla uyumlu hale gelen kişi, ağır zulümlere genelde pek maruz kalmaz. O kişi sessiz sakin şekilde Dafa’yı doğrular, insanları kurtarmaya odaklanır; kimseden övgü veya ilgi beklemez, “kahraman” diye anılmaz. Buna karşın, sözüm ona “kahraman uygulayıcılar” çoğunlukla gösteriş, rekabet ve özellikle şöhret peşinde olma takıntıları güçlü olan kişilerdir. Kendilerini kanıtlama, büyük işler yapma ve “kahraman” olma isteğiyle hareket ederler; ardından yeniden zulme uğrarlar, sonra yine “kahraman” gibi lanse edilip göklere çıkarılırlar; böylece kötü bir kısır döngü içinde ne kendilerinin uygulamalarına fayda sağlar ne de insanları kurtarmaya elverişli bir ortam oluştururlar. Yurt dışındaki gerçek Dafa uygulayıcıları, bu “kahramanlık” temelli yaklaşıma fırsat tanımamalıdırlar.
Bunu bizzat deneyimlediğim için söylüyorum. Zira eskiden bende de gösteriş ve şöhret takıntıları çok fazlaydı. Zulme en son maruz kalışımdan sonra tekrar dışarı çıkıp gerçeği anlatmaya başladım. Bir süre sonra Fa çalışma grubuna döndüm. Fa’yı bitirdikten sonra yine farkında olmadan kendimi göstermeye giriştiğimde, gruptaki diğer uygulayıcılar kalkıp gittiler, beni önemsemeyip yalnız bıraktılar. Hatta “yardımsever” bir uygulayıcı bile sonunda dayanamayarak dışarı çıktı. Bunu görünce yanlış yaptığımı fark ettim. O andan sonra, o gösteriş takıntımı gidermeye yoğunlaştım. Sonunda “kahraman” diye nitelenmenin aslında iyi bir şey olmadığını kavradım.
Bu yüzden grup arkadaşlarıma minnettarım. Onlar Zhuan Falun’u baştan sona ezberlemeye devam ediyorlardı, aynı şekilde Shifu’nun kısa jingwen’lerini de ezberliyorlardı. Bir meseleyle karşılaşınca Fa’yla kıyaslayıp ölçüyorlardı; Fa’yla uyumlu olmayan bir şeyi asla kabul etmiyor, onu “ortaya” sürmüyorlardı. Böylece ben de “kahramanlık” yolunda ilerleyip hatalarımı sürdürmekten kurtuldum. Ayrıca Shifu’nun koruması ve kurtarışı olmasaydı çoktan yoldan çıkmış olurdum.
Bildiğim kadarıyla, birçok uygulayıcı zulüm başladıktan sonra Çin'den denizaşırı ülkelere taşındı. Kabaca bir hesapla, 1999’da zulüm başladıktan sonra bölgemizden yirmi kadar kişi yurt dışına gitti. Tüm Çin’i düşünürsek, yurtdışına iltica eden Falun Dafa uygulayıcılarının sayısı muhtemelen çok daha fazladır. Ancak şunu anlamalıyız ki uygulama demek insani takıntıları gidermek demektir; başka bir ülkeye taşınmak, o takıntıları kendiliğinden ortadan kaldırmaz. Ortamınızı değiştirdiğinizde bile, o eksikliklerinizi gidermediğiniz sürece zorluklarınız da olacaktır. İnsani kalpleri isteyerek bırakmadıkça, zorluklar sürmeye devam eder.
Geriye dönüp bakınca “kahraman” olarak anılan kişilerin yaptıkları o “büyük işler” acaba gerçekte ne kadar etkiliydi? Mesela köylere gidip halktan bir çeşit imza olan “kırmızı el izi” toplamayı sağlayan “büyük kampanyalar” ne kadar etkili oldu? Peki, o köylülerden kaçı Dafa’nın gerçeğini derinlemesine anladı? Biraz korkutulunca çoğu tavrını hemen değiştiriyordu. Bu durumda, yapılan o “büyük olay” insanları kurtardı mı yoksa mahvetti mi, belli değil. Buna karşılık, yıllardır sessizce kapı kapı dolaşıp tek tek gerçeği anlatan uygulayıcılar var. Kim olduklarını kimse bilmiyor, fakat onlar gerçek anlamda insanları kurtarıyor. Onlar için ne toplumsal çalkantı ne de ÇKP’nin baskısı söz konusu. Hangisi daha etkili? Yurt dışındaki uygulayıcılar buna mantıklarıyla bakıp doğruyu kolayca görebilirler.
Shifu şöyle diyor:
“Herkes biliyor ki uygulamada en göze batan insan kalbini bırakmama hali, iş yaparken Dafa’yı doğrulamayıp kendini onaylamaya çalışmaktır! Bunun getirdiği sonuç yıkıcı olur.” (2007 New York Fa Konferansında Fa'nın Öğretilmesi)
Çin’de tekrar tekrar ağır işkenceler görenler, aslında bir “kahraman” olmaktan ziyade uygulama durumları çok sorunlu olan kişilerdir. Shifu’nun Fa bedeni ne kadar uyarırsa uyarsın, onlara ne kadar işaret verirse versin, yine de hatalarını kabul etmeyip ısrarla sürdürürler, dolayısıyla zulüm görürler. Yurt dışındaki uygulayıcı arkadaşlarımız Fa’yı biraz daha sakin şekilde okurlarsa bu gerçeği kolayca görebilirler.
Elbette sessiz kalıp zulüm görmemiş olanların içinde bir başka kesim daha var: Bunlar neredeyse sıradan insanlar gibi yaşayıp “üç işi” yapmayan, uygulamayı çoktan bırakmış kimseler. Bunlar, haliyle uygulamanın getireceği erdemi de kazanmıyorlar. Kendilerini Dafa uygulayıcısı olarak bile görmüyorlar; bu yüzden eski güçler onları hedef almayı gereksiz buluyor.
Kendini Kanıtlama Takıntısı En Tehlikeli İnsani Kalptir
Fa’yla uyum sağladıkça, zulme maruz kalma ihtimali azalır; böylece “kahraman” diye bir söyleme de yer kalmaz. Fa’yla çeliştiğinizdeyse zulme kapı açarsınız; “kahraman” etiketi çıkar; ardından “kahraman hayranlığı” gündeme gelir ve ortalık karışır. Şimdi kalan kısa zamanda, hepimiz Fa’yı daha fazla çalışıp insani kalplerimizi gerçekten yok edelim; böylece kötü olayları iyiye çevirebiliriz.
[Uygulayıcılar arasındaki rasyonel paylaşım, genellikle sadece o andaki uygulama durumumuza ait anlayışımızdır. Amacımız, birbirimize iyi niyetle fikir vermek ve beraberce gelişim sağlamaktır.]
Telif Hakkı © 2025 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.
Kategori: Anlayışlar ve Deneyimler