(Minghui.org) Ben 1998 yılında Falun Dafa’yı uygulamaya başlamış olan bir Dafa uygulayıcısıyım. Uygulamadan önce birçok hastalığım vardı; Dafa’yı uygulamaya başladıktan sonra hepsi geçti ve gerçekten “hastalıksız, hafif bir bedene” kavuştum.
1999 Temmuz’unda Jiang Zemin’in grubu Falun Dafa’ya zulmetmeye başladığında, Dafa için adil bir söz söylemek ve Shifu’ya yönelik iftiraları bertaraf etmek amacıyla uygulayıcı arkadaşlarımın hepsi Pekin’e gidip resmi makamlara başvurma yoluyla seslerini duyurmaya başlamıştı. Ailemizin işlettiği bir yolcu otobüsü firması vardı ve ben de gün boyu otobüs işlerinden vakit ayıramıyor, Pekin’e gidemiyordum. Sürekli gözyaşı döküyordum.
Bir sabah, yarı uyanık bir haldeyken, bedenimden yepyeni bir “ben”in çıktığını gördüm. Üzerimde kırmızı bir elbise vardı; çevremdekiler, tıpkı bana benzeyen bu kişiye “Büyük Abla” diye sesleniyorlardı. Daha sonra otobüs evime varınca, hemen bir uygulayıcı arkadaşımın konfeksiyon dükkânına gittim. Orada birkaç uygulayıcının üzerine temiz giysilerini giyip, tam da Pekin’e gitmek için hazırlık yaptığını gördüm. “Ben de geleceğim” dedim. Onlar ise beni engellemeye çalıştılar, özellikle kız kardeşim, evimizdeki durumu bildiği için aile üyelerimizin tepkisinden çekiniyordu. Ben, “Bugün beni hiç kimse durduramaz; mutlaka gideceğim. Sizinle gitmesem de tek başıma giderim” dedim. Bu kadar kararlı olduğumu görünce daha fazla ısrar etmediler. Öğlen 12 gibi otobüs yola çıktı; içimde tarifsiz bir ferahlık hissettim. Uygulayıcı arkadaşlarım bana kırmızı bir giysi hazırlamıştı; hepsi benden küçüktü ve bana “Büyük Abla” diyorlardı. Birden, sabah gördüğüm o sahne aklıma geldi: Shifu beni destekliyor ve bana cesaret veriyordu.
Ailemizin otobüsüyle yolcu taşırken, duraklarda diğer şoförler müşteri kapmak için birbirleriyle çekişir, kavga gürültü eksik olmazdı. Dafa’nın öğrettiği ilkelere uyarak ben kimseyle yolcu kapma yarışına girmedim; diğerleri yolcuları alıp gittikten sonra ben biraz daha beklerdim ama her defasında yine yeterince yolcu bulurdum. Bir gün, ellerinde bavullarıyla kalabalık bir grup geldi. Diğer şoförler her zamanki gibi koşup onları kapmaya çalıştılar. İçlerinden biri dönüp bana “Bugün ben gitmiyorum, sen git” dedi. Şaşırdım, “Bugün neden böyle?” diye düşündüm ve önce ona minnet duydum. Ardından yolcularla konuştuğumda, çok uzak bir yerden geldiklerini, iş umuduyla gittikleri yerde patronları tarafından dolandırıldıklarını öğrendim. Eve dönecek paraları yokmuş, ayakkabıları yürümekten yırtılmış. O an anladım ki o şoför, bu yolcular maddi açıdan sıkıntıda olduğu için bana bırakmıştı. “Hadi binin, sizi tren istasyonuna götüreyim,” dedim. İstasyon, bizim olduğumuz yerden yaklaşık 100 kilometre uzaktaydı. Vardığımızda o insanlar çok duygulandılar, birbiriyle yarışarak “Abla teşekkür ederiz, sen gerçekten iyi kalplisin, sen gerçek bir iyilikseversin!” diye övgüler yağdırdılar.
Erkek kardeşim bir lokanta açmıştı, başına geçip yönetmemi istedi. Lokantada iki servis elemanı çalışıyordu, iş yoğun olduğu için onlara ek olarak 16-17 yaşlarında bir erkek çocuk daha işe alındı. Ben iç taraftaki odada kalıyordum, onların üçü dış tarafta kalıyordu. Bir gün oğlumun bana 2.000 yuan’a aldığı yeni cep telefonumun kaybolduğunu fark ettim. Cüzdanım da yoktu; o günkü tüm hasılat da cüzdanımın içindeydi. Yeni gelen çocuk ise ortadan kaybolmuştu. Erkek kardeşim bunu öğrenince, çocuğun parayı alıp kaçtığından şüphelendi ve internet kafelerini dolaşmaya başladı. Sonunda bir internet kafede onu buldu. Geri döndüğümüzde çocuk gelip önümde diz çöktü. Kardeşim öfkeyle onu dövmek istedi, diğer iki çalışan da vurmak için el kaldırdı; ben engel oldum. Çocuğu kaldırıp, “Evladım, bir daha böyle yapma. Gerçekten yardıma ihtiyacın varsa, insanlara söyle; belki yardımcı olurlar. Yardım edemezlerse kendi emeğinle çalışıp kazanman gerekir. Ben bir Dafa uygulayıcısıyım, seni affediyorum. Başkası olsa seni döver, polise de verirdi; bir düşün, sonrasında hayatın ne hâle gelirdi?” diye anlattım. Çocuk gözyaşları içinde, “Abla, gerçekten çok iyisin,” dedi. Ardından gitmek istedi. “Dur bir dakika, evladım!” diyerek onu çağırdım; erkek kardeşimin dışarıda duran birkaç parça kıyafetini toparlayıp çocuğa verdim. Çocuk, ağlayarak koşar adımlarla uzaklaştı. Basit bir şefkat belki de o çocuğun ruhunu kurtaracaktı. Bunu bana öğreten Falun Dafa’nın Shifu’sudur.
Eskiden son derece bencil ve öfkeli bir insandım; bana dokunan herkes mutlaka zarar görürdü. Şimdiki ben ise bambaşka biri; Falun Dafa beni tepeden tırnağa değiştirdi.
Telif Hakkı © 2025 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.
Kategori: Kendini Geliştirme