(Minghui.org) “Benim gibi çocukluğundan beri hep spiritüel gelişim uygulamalarına ilgi duyan bir insan nasıl oldu da 60 yaşına dek Falun Gong’la karşılaşamadı gerçekten anlayamıyorum?”

Bu, kaligrafi üzerine seminerler düzenleyen ve aynı zamanda kitaplar yayınlayan kaligraf ve beşeri bilimler araştırmacısı olan 64 yaşındaki Han Ji-seon’un kafasını kurcalayan bir soruydu. Kore’de Hongik Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olan Han Ji-seon, tesadüfen kaligrafi sanatına ilgi duymuş ve 30 yılı aşkın süredir elinden kalemi bırakmamış; içtenlikle yazarak insanların kalbini aydınlatmayı ümit etmiş. Çocukluğundan beri ruhsal gelişim uygulamaları konusuna meraklı olduğundan, kişisel gelişim arayışıyla yıllar boyunca farklı yöntemler denemiş. Uzun süren arayışlardan sonra, nihayet Falun Gong’a başlamış.

Han Ji-seon içtenlikle, “Artık kararsızca dolaşmama gerek yok; Falun Gong bana ‘hayat harita’mı verdi,” diye ifade ediyor.

Hayata Dair Büyük Soru İşaretleri 

Çocukluğundan beri, Han Ji-seon “göremediği başka dünyaları” merak ediyordu. Yedi yaşında Hristiyanlıkla tanıştı ve İncil de dahil olmak üzere Hristiyanlıkla ilgili birçok kitap okudu. Ancak tüm bunlar, onun hayata dair kafa karışıklığını gidermek yerine daha fazla sorusunun olmasına yol açtı. Yıldızlı engin gökyüzüne bakarken sürekli düşünüyordu: “İnsan hayatı sona erdiğinde, göklerdeki o yıldızlara gidilebilir mi acaba?” İçindeki sorulara yanıt ararken birçok zamanını düşünmeye ve meditasyona ayırdı. Gençlik yıllarında da Budizm’le ilgili metinleri okumaya başladı.

Üniversite döneminden kırklı yaşlarının ortalarına dek Zen Budizm’ine ağırlık verdi. Aynı zamanda Doğu geleneksel düşünce yöntemleri, kader bilimi, felsefe, geleneksel Çin tıbbı, feng shui, akupunktur, qigong’la tedavi gibi alanlarla da ilgilendi.

YouTube Kanalı Aboneliğinin Getirdiği Değerli Bağlantı 

1990’ların başında Han Ji-seon henüz 30 yaşına basmamışken çalıştığı işinden tamamen ayrıldı ve kaligrafiyi profesyonelce öğrenmeye koyuldu. Bir yıl süren eğitimin ardından bir hat akademisi kurdu. O zamandan beri hatla ilgili kitap yazımı, çevrimiçi dersler vb. işlerle ilgilendi. 2016’da ise YouTube’da bir kanal açarak kaligrafiyle ilgili paylaşımlarda bulunmaya başladı. Bu kanal, aslında onun Falun Gong’la tanışmasına vesile olan başlangıç noktasıydı.

Muhtemelen 2021 civarında, YouTube kanalını izleyen bir izleyici kendisiyle tanışmak istedi. Normalde de aboneleriyle görüşmeyi hoş karşılayan Han Ji-seon, bu daveti kabul etti ve evine çağırdı. O gün ikili, tam sekiz saat boyunca sohbet etti. Sohbetin büyük bölümünde konuk konuşuyor, Han Ji-seon ise dikkatle dinliyordu. Bir anda sohbet “Zhuan Falun” ifadesine geldi. Han Ji-seon, “Zhuan Falun” sözünün, Buda’nın tüm canlıları kurtarmaya yönelik öğütlerine ilişkin bir ifade olduğunu düşünüyordu. Konuğu “Zhuan Falun” kelimesini duyduğunda, aniden çok şaşırdı. Ardından, konuk sözlerine şöyle devam etti: “Zhuan Falun, benim uyguladığım Falun Gong’un temel kitabının adı.” Böylece konuğu Falun Gong’u Han Ji-seon’a anlatmaya başladı.

Turistik Bölgede Gördüğü Uygulayıcı Onu Etkiledi ve Uygulama Yapmaya Kesin Olarak Karar Verdi 

Bunun üzerine Han Ji-seon hemen internete girip Falun Gong hakkında bilgiler araştırdı. Falun Gong’un ana eseri Zhuan Falun kitabını çevrimiçi okudu ve Falun Gong’un beş takım egzersizini gösteren videoları izleyerek egzersizleri öğrenmeye çalıştı. O dönemde sadece “Falun Gong’a ilgi duyuyordu.” Onu gerçekten kararlı bir biçimde uygulamaya başlamaya iten şey ise bir Falun Gong uygulayıcısını bizzat görmesi oldu.

Seul’ün ünlü turistik mekanlarından Insa-dong, çayhaneler, Kore restoranları, seramik, çay, el yapımı geleneksel Kore kağıdı gibi geleneksel ürünler satan mekanlarıyla bilinir. Han Ji-seon bu sebeple sık sık Insa-dong’a gidiyordu. Şöyle hatırlıyor: “Bir gün Anguk metro istasyonu civarında sarı giysili bir Falun Gong uygulayıcısının egzersiz yaptığını gördüm. Son derece kalabalık ve gürültülü o caddede, o uygulayıcının yüz ifadesi o kadar dingin ve huzurluydu ki sanki etrafındaki kargaşayla bağlantısı kesilmiş ve başka bir dünyadaydı. Sanki onun için zaman tamamen donmuş gibiydi; saf bir sükunet halindeydi.”

“O an, Falun Gong’u artık tam olarak öğrenmeliyim,” diye karar verdim ve Seul Samgakji’de bulunan Tianti Kitabevi’ne gittim. Oradan Zhuan Falun kitabını satın aldım ve böylece uygulamaya başladım.

“Zhuan Falun ‘Hayat Haritam’ Oldu” 

Han Ji-seon şöyle diyor: “Zhuan Falun’u okudukça, hayatım boyunca ‘hayatın anlamını bulmak’ adına denediğim çeşitli yöntemleri ve tüm bu yolculuğumu yeniden gözden geçirmiş oldum. Ayrıca 30 yılı aşkın süredir sürdürdüğüm öğretmenlik hayatımda, başkalarından takdir görme ve kendimi ispatlama arzusundan köken alan bazı takıntılarımı birer birer bırakmaya başladım. Dahası, uygulama sayesinde içkiyi de bıraktım, sağlığım düzeldi.”

Şunu ekliyor: “Falun Gong bana ‘hayat harita’mı verdi: Nereden geldim, şimdi neredeyim, nereye yönelmeliyim, hepsi belirginleşti. Bu sayede artık bir pervane gibi ateşe atılmaya, dış dünyanın sayısız cazibesine kapılarak vakit kaybetmeme gerek yok. Üstelik ‘uygulama demek, türlü takıntıları bırakmak demektir’ gerçeğini anladığımdan, doğru yolda ilerlemem kolaylaştı. Hayatın zorlukları ve sınavlarıyla yüzleşebilecek cesareti de kazandım.”

Han Ji-seon hayatın içinde acı ve zorluklar yaşamanın ne anlama geldiği konusunda da kendi bakış açısını paylaşıyor: “Uygulamaya başladıktan sonra, acıya bakışım değişti, artık yaşadığım zorlukları ‘acı’ olarak görmeyip sanki geçmişte borçlandığım bir şeyleri taksit taksit ödüyormuşum gibi görüyorum. Mutluluk ve sevinç, avucunuzdaki kum taneleri gibidir; ne kadar sıkı tutulup zorlansa da elde edilemez, ancak boş inançlar ve arzular tek tek bırakıldıkça, kendiliğinden ortaya çıkan doğal bir duygudur.”

Üniversite sıralarından beri beraber olduğu karısı da Falun Gong’u uyguluyor. Han Ji-seon, bunun kendisi için büyük bir şans ve nimet olduğunu belirtiyor. Karısı genelde insanları öven biri değilmiş; ama Han Ji-seon’un Falun Gong’u uygulamaya başlar başlamaz bir anda alkolü bırakıp egzersizleri her gün hiç aksatmadan yapmaya başladığını gören karısı etrafındakilere “Kocam harika işler başarıyor!” diyerek takdirini dile getiriyormuş.

Han Ji-seon, Falun Gong’u uyguladıktan sonra hayatında yaşadığı büyük değişiklikleri gördüğü için çevresine doğal olarak bu uygulamayı önerme ihtiyacı duyuyor. Onun vasıtasıyla 10’dan fazla kişi Falun Gong uygulamasına başlamış. Tanıştığı insanlara içtenlikle şu sözleri söylüyor: “Size en değerli şeyi sunmak istiyorum.” Bu karşılaşmanın gerçekten de bir “kader” olduğunu düşünerek, bu kişilerin Falun Gong uygulamasına adım atmasını içtenlikle diliyor.