(Minghui.org) Ben kırsal bölgede yaşayan bir kadınım. Köydeki diğer kadınlar gibi, her gün yoğun bir şekilde koşuşturarak ailem ve işimle meşgulüm. Ancak benim bir farkım var; ben Falun Dafa’yı uyguluyorum. 60’lı yaşlarımdayım ama kendimi hala dinç hissediyorum. Kocam çoğunlukla şehir dışında inşaat işleriyle veya başka işlerle meşgul. Ben evde hem içeride hem dışarıda her işe yetişiyorum; bazen onun işlerine de yardım ediyorum. 60 yaşın üstündeki bir kadının böylesi bedensel güç gerektiren işleri yapabilmesi pek beklenmez. Tüm bunları Falun Dafa’ya borçluyum.
1998’in bahar aylarında Dafa’ya başladım; 26 yıldır uygulama yapıyorum. Dafa’dan çok fayda gördüm; 1 tane bile ilaç kullanmaya gerek kalmadan sıhhatli bir beden kazandım. Dafa’nın kurucusu Shifu bize “iyi insan olmak, daha da iyi insan olmak” gerektiğini öğretiyor. Ben bu öğretiyle kendimi yükseltiyorum. Shifu’nun merhametli kurtarışına minnet duyuyorum! Bu ömürde Falun Dafa’ya rastladığım için çok şanslı ve mutluyum.
Kırılan Bacağım Kendiliğinden Kaynadı
Yaklaşık 15 sene önce, mantar toplama mevsiminde bir sabah tek başıma dağlık bir alana mantar toplamaya gitmiştim. İşimi bitirip köye geri dönerken, yamaç aşağı inmekteydim; zeminde çukurlu bir yere basınca dengemi kaybedip sertçe düştüm. O anda, “Krak!” diye bir kemik kırılması sesi duydum. İçimden “Galiba bacak kemiklerim kırıldı” diye düşündüm. Ama hemen ardından “Ben bir uygulayıcıyım, korkacak bir şey yok,” diyerek kendi kendime telkinde bulundum.
Aklıma Shifu’nun Zhuan Falun, Dördüncü Ders’te söylediği şu cümle geldi;
“Biz, iyi veya kötünün, kişinin o anki düşüncesinden geldiğini ve o anki düşüncenin, farklı sonuçlar doğurabileceğini söylüyoruz.” sözü geldi. (Zhuan Falun, Dördüncü Ders)
Sakinleşince ayağımın dış tarafının içe doğru döndüğünü fark ettim. O sırada lastik çizme giymiştim; ayağımın tam durumuna bakmadım. Elimle biraz düzelttim; acıya rağmen doğrulup ayağa kalktım. Seleyi, sepeti alıp topallaya topallaya eve doğru yol aldım. Biraz yürüyüp duraklıyor, soluklanınca yeniden yürüyordum. Bu arada içimden “Ben Dafa uygulayıcısıyım, bir şey olmayacak, Shifu ve Fa’ya inanıyorum,” diyordum.
Eve varınca, baldırımdan ayak parmaklarıma kadar her yerin mosmor olduğunu, ayrıca ciddi şişme oluştuğunu gördüm. Sonradan bileğimin dış tarafındaki büyük kemiğin arka tarafında küçük bir kemiğin dışarı doğru çıkmış durumda olduğunu fark ettim. Bu belli ki kırılarak o kısma kaymıştı.
Bununla birlikte, kümes hayvanlarım vardı, onlar için yem hazırlamayı ve ev işlerini yapmayı sürdürdüm. Kocam evde değildi, yurt dışında çalışıyordu. Sokakta yürürken aynı zamanda komşum olan büyük amcamın eşi yengem beni topallarken görüp “Biraz alkolle masaj yapsan, iltihap giderici ilaç alsan…” diyerek tavsiyede bulundu. Ben sadece gülümsedim; içimden “Ben bir Falun Gong uygulayıcısıyım, ilaç da alkol de kullanmama gerek yok,” diye düşünüyordum. Neticede tek bir ilaç bile almadım, en ufak bir masaj veya bandaj da yaptırmadım. Tamamen Dafa’ya olan sarsılmaz inancımla durdum.
Bir ay kadar sonra bileğim mucizevi şekilde iyileşti; eskisi gibi rahat yürümeye başladım. Üstelik dışarı taşmış o küçük kemik de fark etmeden yerine girmişti; tamamen dümdüz hale gelmişti.
Hastaneye gitseydim kim bilir ne kadar para harcayacaktım, ne kadar zahmete girecektim. Bu olağanüstü olay, Falun Dafa’nın bilinen bilimin ötesinde olduğunu, çok büyük bir güce sahip olduğunu gösteriyor. Bizzat bedenimde gördüğüm bu durum, Dafa’nın sihirli ve harika olduğunu kanıtladı. Ayrıca benim de xiulian’daki inancımı iyice pekiştirdi.
Kar ve Buzlu Yolları Açıp İnsanların Rahatça Yürümesini Sağladık
Geçen kış, son 30-40 yılda az görülmüş şiddette kar yağışları oldu; kar yağdı, üstüne bir daha yağdı. Bir gün yine epey kalın bir kar tabakası yağdıktan sonra hava soğudu ve yollarda buz tabakası oluştu. İnsanlar adımlarını atarken ürküyordu. Köyümüzde çoğu kişi yaşlıydı, hep endişeleniyordum, “Herkes kışlık ihtiyaç almak için sık sık gidip gelecek, buzda yürümek çok tehlikeli,” diye düşündüm. O da uygulayıcı olan kocama “Hadi beraber şu yolu temizleyelim. Shifu bize iyi insanlar, daha da iyi insanlar olmamızı söylüyor,” dedim. Kocam da “Tamam,” dedi.
O önde kar küreğini alıp kazıyor, ben de arkada büyük hasır süpürgeyle süpürüyordum. Bir süre önce buzda kayıp düşmüştüm, sol el bileğimi hala şiştiği için tam kapatamıyor, bastıramıyor, dolayısıyla süpürgeyi tek elimle idare ediyordum. Süpürgenin sapını sol kolumun altına kıstırıp sağ elimle tutarak mümkün olduğu kadar temizliyordum. Evimizden başlayarak yaklaşık 1 kilometre yol boyunca kar ve buz yığınlarını açmaya çalıştık. Kar çok kalın, buz da sertti; kocam yoruldu, bir süreliğine durdu, ileride hala temizlenmemiş bir kısım duruyordu. Ona “Biraz dinlen, kalanını da ben yaparım,” dedim. Eve gidip küçük bir süpürge daha aldım; kürekle kazıp süpürgeyle temizliyordum. Normalde iki elle yapılacak bu işi tek elimle yaptığımdan epey uğraştım; saatlerce uğraşıp yolu açtık.
İşi bitirince düşündüm: “Eğer Falun Dafa uygulayıcısı olmasaydım, bugün böyle bir şey yapar mıydım? Üstelik kolum incinmişken hiçbir şekilde yapmazdım herhalde. Kolum sağlam olsa bile, belki sadece kendi evimin önünü temizlerdim, bu kadar uzun mesafeyi nereden akıl edip de açardım? Dafa’nın kurucusu Shifu bize Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü’yü rehber almamızı öğretmekte, başkalarını düşünerek davranmamızı söylemekte. Biz uygulayıcılar içten bir iyilik hissiyle çalışıyoruz; karşılık beklemeden, insanların güvenliği ve rahatı için uğraşıyoruz.”
Tam eve dönerken köy muhtarı üç tekerlekli bir kamyonla önümüzden geçti, bizi tanıdı ve selam verdi. Elimde kürekle süpürgeyi görünce bu yolun benim tarafımdan temizlendiğini anladı ve “Bugünlerde böylesi iyi insanlar hala var ha!” dedi. Ben de “Muhtar, az sonra gideceğin yerde Falun Dafa’yı anlatsana. Bu işi Falun Dafa’yı öğrendiğim için yaptım. Shifu bize iyi insan olmayı öğretiyor,” dedim. Muhtar gür bir sesle “Tamam!” diye yanıtladı.
Dürüst ve Temiz Bir İnsan Olmak
Geçen ilkbahar, kocamla birlikte bir kamyon mısır koçanı yükleyip bir tahıl alım deposuna götürdük. Tartıya çıkarıp tarttılar; sonra da büyük depoya boşaltmaya geçtik. O sırada iki köylü ellerindeki üç tekerlekli büyük araçlarıyla kendi mısırlarını boşaltıyordu. Birden bize, “Siz kendi kamyonunuzdaki mısırı boşaltmayın; onu bize verin. Biz şu anda elimizdeki kalitesiz mısırı depoya boşalttıktan sonra, sizin temiz mısırınızı aracımıza yükler, götürürüz,” dediler. Çünkü onların mısırı henüz iyice kurutulmamıştı, yeşilimsi görünüyordu ve koçan üzerindeki püsküller, yapraklar vb. temizlenmemişti. Depo görevlisi de çok seçmeden her mısırı alıyordu. Köylüler bize, “Sizin mısırınız nasıl?” diye sordular. Ben de gülümsedim: “Bugün iyi insanlara rastladınız. Bizim mısırımız neredeyse hiç çerçöp içermez. Çünkü biz Falun Dafa uygulayıcılarıyız, Shifu bize doğru-dürüst insanlar olmayı öğretti.” Sonra bu iki köylüyle sohbet etmeye başladık, Falun Dafa’nın gerçekte ne olduğunu anlattık, Çin Komünist Partisi (Gençlik Birliği ve Genç Öncüler dahil) üyeliklerinden çıkmanın önemini açıkladık. Samimiyetimizi gördüler, ikisi de hemen “Genç Öncüler’de kaydımız varsa iptal edelim” diyerek “üç ayrılma” eylemine katıldılar. Onlara “Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi” cümlelerini de hatırlattık; “Teşekkürler!” diyerek ayrıldılar.
Bir başka olay da geçen sonbahar yer fıstığı sattığımızda oldu. Kocamla pazara gidip yanımızda getirdiğimiz iki çuval yer fıstığını satmayı planladık. Alıcıya “Bizim fıstık iki tona yakın, hepsi aynı kalitede. İçinde taş, toprak, sap gibi hiçbir yabancı madde yok, tertemiz,” dedim. Alıcı bunu duyunca kilosuna 3.90 yuan fiyat biçti. Normalde köyde öyle yüksek fiyat veren yoktu. “Git, getir, tartalım” dedi. İlk kamyonu getirdiğimizde satıcı yine de azıcık şüphelendi, eline sivri bir alet aldı, çuvalların birkaç yerinden daldırıp baktı; hatta alt kısımdan kesip “Toprak var mı?” diye kontrol etti. Gerçekten hiç toprak veya yabancı madde yoktu. Adam rahatladı, gülümsedi. İkinci kamyonu getirdiğimizde hiç bakmadı bile, “Tartıp depoya boşaltın,” dedi. Yer fıstığını döktüğümüzde görenler şaşırıp, “Ne kadar temiz! Siz gerçekten dürüst insanlarsınız,” diyorlardı.
Başka bir seferinde kış mevsiminde soya yağı elde etmek için yağ preslemeye gidiyorduk. Orada yaşlı kişiler ağır çuvalları kaldıramıyorsa onlara yardım ediyor, bir yandan da Falun Dafa’nın gerçeklerini anlatıyoruz. Bir keresinde köylü bir adama gerçeği anlatıyordum; yan tarafta duran başka bir köylü, bana da anlatma diyerek ürküp içeri kaçtı. Sonra dönüp geldi, bu sefer koca bir torbayı tek başına taşıyamadı. Ben de fırsat bilip yardıma koştum. Adam çok duygulandı: “Burada kimse yardım etmedi, bir tek Falun Gong uygulayıcısı yardım etti!” dedi. Tarttıktan sonra prese soktuk, yağı çıkınca da yüklemesine yardım ettim. Bu süreçte ona Dafa gerçeğini anlattım ve onu Komünist Gençlik Birliği’nden istifa etmesi konusunda ikna ettim. “Tamam” dedi. “Bugün bana kaç kere yardım ettin, sağ ol!”
Başka bir seferinde şehirde sabah saat 6-7 gibi bir kadın gördüm, üstü başı eski püsküydü, belli ki çok üşümüştü. Konuştum, “Bu sabah soğuk, burada ne yapıyorsun?” dedim. “Burada biraz hurda malzeme var, almak için bekliyorum. Bir saattir donuyorum,” dedi. Kocası ölmüş, iki çocuğu varmış, geçim derdi çekiyormuş. “Yüklememe yardımcı olur musun?” dedi. Üzerimde temiz giysiler vardı ama üşenmeden yardım ettim. Bu davranışım onu duygulandırdı, bana güvendi. Sonra Dafa’yı ve “üç ayrılma”yı anlattım, kabul etti.
Gerçeği Kabul Eden İnsanlar Kutsama ve Korunma Elde Ediyor
Bulunduğumuz yöredeki uygulayıcılar hep birlikte çabalayarak, ısrarla gerçeği anlatıyor, broşür dağıtıyorlar; böylece insanların da iyi kalbi ortaya çıkıyor. Bu bölgede son yıllarda her zaman bereketli hasat elde ediliyor; geçtiğimiz yıl gerçekten “bolluk” yılıydı. Örneğin yer fıstığında her dönüm başına 450 kilo ürün alındı, üstelik fiyatı da gayet yüksekti. Çiftçiler çok mutlu oldular. Yakın bölgelerde büyük dolu yağışları olmuş, meyveler ağaçta mahvolmuş. Bizdeyse ya hiç dolu yağmadı ya da çok az yağdı, çabucak kesildi. Çünkü burada insanlar Dafa gerçeğini öğreniyor, böylece tanrı onlara koruma sağlıyor gibi görünüyor.
Bizim köyümüzde de ben herkese Dafa gerçeğini anlatmaya çalışıyorum; kim henüz ÇKP örgütlerinden ayrılmadıysa gidip ona tekrar anlatıyorum. Normalde ev ziyaretlerine gitmeyi çok sevmem ama insanların kurtuluşu için bizzat kapılarını çalıyorum. 2020’de başlayan “Çin Virüsü” (COVID) döneminin üzerinden dört yıl geçti. Köyümüzde gerçeği anlayanlar, Dafa’yı olumlu karşılayanlar arasında kimse sorun yaşamadı. Hemen bitişiğimde ağır astım hastası olan 80 yaşlarında bir amca oturuyor. Her yıl kendisine
Minghui takvimi veririm, o da sevinçle kabul eder. Salgın başlayınca 80 yaşındaki karısı hiç “COVID” olmadı; kendisi ise astımı ağırlaştığı için hastaneye yattı ve çocukları onun öleceğini sandılar. Artık köye dönüp cenaze hazırlıklarına başlamışlardı. Fakat o, Dafa’yı onaylıyordu; bir mucize gerçekleşti. Hayatta kaldı. Taburcu olduğunda yüzü pembeydi, iştahı düzelmişti. Eskiden kış gelince astımdan kımıldayamazdı, bu sene sobalarına kömür atabilecek kadar toparladı.
Sonuç
Köydeki insanlar ailemizi çok imrenerek anlatırlar. Çünkü ailemizin üç kuşağı da Dafa’yı uyguluyor; herkes sağlıklı, mutlu ve gelin-kaynana ilişkileri huzurlu. Birlikte Fa’yı okuyup egzersizleri yapıyoruz ve Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü’yü esas alıyoruz. Shifu’nun öğretilerini kalbimize kazıdık. Dafa’nın bu güzelliğini çevremizdeki iyi kalpli insanlarla da paylaşıyoruz. Onların da bizim gibi gerçeği kabul edip Shifu’nun korumasını almalarını, hastalık ve acılardan uzaklaşmalarını, kendileri ve aileleri için parlak bir gelecek seçmelerini diliyoruz.
[Uygulayıcılar arasındaki rasyonel paylaşım, genellikle sadece o andaki uygulama durumumuza ait anlayışımızdır. Amacımız, birbirimize iyi niyetle fikir vermek ve beraberce gelişim sağlamaktır.]
Telif Hakkı © 2025 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.
Kategori: Uygulama Yolculuğu