(Minghui.org) Bundan 30 yıl önce, 13 Mart 1995’te, Shifu Li Hongzhi Fransa’nın Paris 12. Bölge Belediyesi’ne ait bir jimnastik salonunda bir haftalık Falun Gong semineri düzenlemişti. Bu, Shifu Li’nin denizaşırı ülkelerde verdiği ilk seminerdi. Aradan 30 yıl geçtikten sonra, Doğu’dan ve Batı’dan gelip Falun Gong uygulaması yapanlar, Dafa ile tanıştıktan sonra yaşadıkları deneyimleri ve Zhuan Falun kitabını okumalarının beden ve zihinlerinde yarattığı büyük değişimleri paylaştılar.

Shifu’nun Fransa’daki İlk Fa Konferansını Hatırlamak

Fransız uygulayıcı Bayan Zhou, bu seminerin katılımcılarından biriydi. 30 yıl geçmesine rağmen, Shifu’nun o dönemki derslerini hala çok net hatırladığını söylüyor. Shifu’nun anlattıkları yenilikçi ve aynı zamanda sıra dışıydı; daha önce duymadıkları konulardan bahsediyordu ve dinleyicilerde derin bir merak uyandırıyordu. Her dersin sonunda, Bayan Zhou, “Keşke Shifu konuşmaya devam etse” diye düşünür, derin bir neşe hissedermiş. Derslerin sonunda da Shifu, katılan tüm Çinli öğrencilere “Falun Gong” (o dönemde kitabın adı “Çin Falun Gong” idi) kitabını hediye etmiş ve kitabı ciddiyetle okumalarını istemiş.

Bir süre sonra, Bayan Zhou’nun annesi Çin’den Fransa’ya gelirken yanında yepyeni bir Zhuan Falun getirmiş. O sıralar kitap Çin’de yeni basılmış ve aşırı talep görüyormuş. Annesinin yaşadığı apartmanda sadece iki tane kitap varmış ve bu çok değerliymiş. Annesi Fransa’ya gideceği için oradaki diğer uygulayıcılar “Falun Gong’un denizaşırı ülkelerde tanıtılması önemli, mutlaka bir kitap hediye edilmeli,” diyerek bir kitabı ona vermişler. Böylece Fransız uygulayıcılar Zhuan Falun’un ilk nüshasına sahip olmuş.

O dönemde Paris’teki egzersiz alanında uygulayıcılar daha çok egzersizlere ağırlık veriyorlarmış. Shifu’nun derslerine katılmış olsalar bile, zaman geçtikçe Shifu’nun anlattıklarını unutmaya başlamışlar. Zhuan Falun ellerine ulaşınca, uygulayıcılar kitabı okurken hep yeni bir güç ve anlayış kazandıklarını fark etmişler. Çünkü bu kitap, Falun Gong’un temel eseridir; uygulamaya daha derin bir yaklaşım sağlar.

Bayan Zhou, Zhuan Falun’u okumanın kendisine bedensel ve zihinsel olarak büyük fayda sağladığını anlatıyor.

“Önceleri, denizde kaybolan bir tekne gibiydim; ne hedefim ne yönüm vardı, akıntıya kapılmış gidiyordum. Zhuan Falun’daki her bir kelime altın değerinde: Bana insanın yaşam gayesinin aslında xiulian (özünü arıtma ve aslına dönme) olduğunu öğretti. Bu kitap, düşünce ve davranışlarımı nasıl yönlendirmem gerektiğini, günlük yaşantıda ve iş hayatında ‘Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü’ ilkelerini nasıl uygulayacağımı gösteriyor. Fa’yı çalışmak sayesinde, Shifu’nun ipuçlarını anlayabildiğimi, Shifu’nun Fa bedeninin beni koruduğunu hissediyorum.”

Bir keresinde Zhuan Falun’u okurken, kitabın bir bölümündeki satırların kağıt yüzeyinden kabardığını ve gümüş gibi parlak bir ışıltı yaydığını anlatan Bayan Zhou, bunun kendisine çok görkemli ve mucizevi geldiğini söylüyor. Başka bir seferinde Zhuan Falun’u kopyalarken, zihninin aniden çok berraklaştığını ve Fa’nın derin anlamlarını daha iyi kavradığını, bunun ardından görme yetisinin de iyileştiğini belirtiyor.

Bir gece mutfakta kullanılan gaz ocağı, bilinmeyen bir sebeple açık kalmış ve üç gözü birden sızdırma yapıyormuş. Sabah uyandığında evdeki garip kokuyu fark edince, hemen mutfağa koşmuş ve durumun farkına varıp derhal gazın ana vanasını kapatıp kapı ve pencereleri açmış. Böylece büyük bir faciayı ucuz atlatmış. Zihninden geçen düşünce şuymuş:

“Bu tamamen Shifu’nun koruması sayesinde oldu; ya o anda elektrik düğmesini açsaydım? Gazla dolu mutfakta minicik bir kıvılcım bile patlamaya yol açardı. Sonuçları düşünmek bile korkunç.”

Günlüğüne Yazdığı Satır: “Falun Dafa Beni Kurtardı”

Hélène adlı uygulayıcı, Falun Dafa ile tanışmadan önce tamamen yönsüz bir yaşam sürüyormuş. Henüz genç yaşlarda, geleceği konusunda umutsuz hissediyor, ne yapması gerektiğini bilmiyormuş; sıkıntı ve depresyon içindeymiş. 20 Temmuz 1999’da Falun Dafa ile karşılaşmış ve o an “kurtulmak ve umudunu yeniden kazanmak için aradığı yolun bu olduğunu” anlamış. İçindeki o karanlık umutsuzluk hissi o günden sonra yavaş yavaş silinmeye başlamış. Günlüğüne o tarihte şunu not düşmüş:

“Falun Dafa beni kurtardı.”

Hélène, Falun Dafa’yı güçlü kılan en önemli unsurun “Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü” prensipleri olduğunu belirtiyor. Bu Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü üç karakterinin başka hiçbir yerde bu kadar açık ve güçlü bir şekilde ifade edildiğini görmediğini söylüyor. Daha önce çeşitli dövüş sanatları, meditasyon, farklı kitaplar okumak vb. gibi denemeleri olmuş. Ama Falun Dafa’ya ilk başladığında, sadeliği ve gücü karşısında şaşırmış:

“Bu öyle bir yöntem ki hemen günlük yaşamınızda kullanabiliyorsunuz. Mesela süpermarkette ödeme kuyruğunda beklerken birisi önünüze geçerse tepkiniz ne olacak? Öfke mi yoksa sakinlik mi? İşte burası tam da uyguladığınız yer; ya ileri gidiyorsunuz ya geriye düşüyorsunuz. Falun Dafa gerçekten eşsiz ve muazzam. Çünkü bu ilkeyi her an benimseyerek kendinizi düzeltebiliyorsunuz.”

Hélène, ilk aşamalarda Zhuan Falun’u hemen ciddiyetle okumaya başlamadığını, başlangıçta bazı tereddütleri olduğunu söylüyor. Fakat zamanla, diğer uygulayıcıların da yardımıyla Fa’yı düzenli çalışmaya başlamış. Fa’yı grup halinde okuduğunda kendini çok iyi hissettiğini, eve döndüğünde bir şeyleri tekrar okumayı düşündüğünü anlatıyor:

“Çünkü o bölümde yeni bir anlayışa ulaşıyorum, ‘Bu kısmı yeniden okumalıyım’ diyorum.”

Ne zaman Zhuan Falun’a tam bir dikkatle odaklansa, kitabın kendisini çözüme götürdüğünü fark etmiş. Bazen sanki Shifu bir cümleyi özellikle ona söylüyormuş gibi hissediyormuş. O cümleyi okur okumaz, düşünmeye bile gerek kalmadan sanki omuzlarından bir yük kalkıyor, bir mucize oluyor ve sorunu ortadan kayboluyormuş.

Yıllar boyunca, Hélène Fa’yı okumayı bırakmamış. Şu an Çince metni okuyor ve bunun kendisi için ayrı bir zorluk içerdiğini söylüyor. Yavaş okuyor ama her bir karakteri anladığında Fa’nın özüne daha da yaklaştığını hissediyor. Bazen az okusa bile okuduğu kelimelerin taşıdığı enerji ve sevinci hissedebildiğini söylüyor.

“Çince metin sayesinde Shifu’nun doğrudan kendi söyleriyle anlattığı Fa’ya doğrudan bağlanmış gibi hissediyorum. Bu deneyim çok güzel.”

Hélène kendi kendine “Xiulian’i asla bırakmayacağım, bu bana hayat boyu eşlik edecek,” diyerek söz vermiş. Kitabı her zaman yanında, çantasında ya da telefonunda taşıyormuş.

“Zhuan Falun’suz yapamam,” diyor.

“‘Zhuan Falun’u Okudukça İç Dünyam Değişti”

Christina, ergenlik çağından beri yaşamın anlamını sorguluyormuş. Çeşitli araştırmalar yapsa da zihnindeki çok sayıda soruya cevap bulamamış. Dinleri incelemiş ama ona ikna edici gelmemiş. Özellikle büyükannesini kaybettiğinde içinden “Tanrı nerede?” diye sormuş:

“Eğer Tanrı varsa, büyükannem neden ölsün ki?” Bu sorular küçük yaştan beri zihninde dönüp duruyormuş.

2011’in sonunda, Christina hayatının en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyormuş. Sahibi olduğu restoranı satmaya çalışırken engellerle karşılaşmış, çok zor duruma düşmüş. Derken bir gün Zhuan Falun eline geçmiş ve kitabı tek nefeste okuduğunu söylüyor:

“Çünkü tam da öğrenmem gereken şey buymuş gibi hissettim. Kendimi geliştirmek, cevaplar aramak; hep sevdiğim şeylerdi. Kitabı okurken o kadar duygulandım ki annem de gözyaşlarımı görüp korktu. Niye ağladığımı tarif edemedim, ama kalbimde büyük bir sevinç vardı. Sonunda yıllardır peşinde olduğum gerçeği bulmuştum. Bu, benim için tam bir aydınlanmaydı.”

O ilk okumadan sonra Christina sakinleşip “Bu kitabı bir kez okumak yetmez, içeriğini derinden kavramalıyım,” diye düşünmüş.

O günden sonra Christina’nın hayatı köklü biçimde değişmiş. Negatif insanlardan uzaklaştığını, çünkü kendisinin de tutumunu değiştirdiğini anlatıyor. Bu içsel değişimin kaynağının Zhuan Falun’u okumak olduğunu söylüyor. Ona göre, kitapta aradığı tüm cevaplar mevcut:

“Fa her şeyi iyileştiriyor. Karşıma çıkan bütün sıkıntıları çözüyor. Zorlu sınavlardan geçsem bile Fa’ya tutunuyorum; o benim yaşamımın merkezi haline geldi.”

Christina şöyle ekliyor:

“Eğer Fa olmasaydı, ben de kaybolurdum. Bu yüzden benim için Fa, hayatımın yoldaşı ve kalbime kök salmış durumda. Her bir hücremin değişmesini, Fa’nın gücünün içime akmasını istiyorum. Bu, benim derinden inandığım bir gerçek. Dilerim ki daha fazla insan bu Fa’nın (kanunun, öğreti sisteminin) güzelliğini fark eder, çünkü onu kelimelerle tarif etmek imkansız. Onu okumak, anlamak ve çalışmak gerekiyor ki gerçekten ne olduğunu böylece bileceğiz.”