(Minghui.org) Falun Dafa ve zulüm hakkında gerçeği açıklamakta her zaman zorlandım. Dışarı her çıktığımda kendi kendime, “Pek çok gerçeği açıklayan materyal okudum. Bunu yapabilirim,” diye cesaret verirdim. Ama bir yabancıyla konuşmaya çalıştığım anda zihnim tamamen boşalırdı ve o kadar gergin olurdum ki hiçbir şeyi hatırlayamazdım.

Shifu, insanları kurtarma konusundaki güçlü isteğimi gördü ve bana farkındalık kazandıracak iki fırsat sundu. Bunlardan biri büyük bir pazarda oldu. Orada gerçeği açıklamakta olan başka bir uygulayıcıyla karşılaştım. Sakin tavırları, hızlı ve net konuşması, merhametli ve huzurlu haliyle konuştuğu kişiler gerçeği anlıyor, Çin Komünist Partisi’nden (ÇKP) sevinçle ayrılıyor ve ona içtenlikle teşekkür ediyordu. Bu durum beni derinden etkiledi. İkinci karşılaşmam da yine büyük bir pazarda oldu. Bu kez, ikili olarak çalışan birkaç uygulayıcıyla karşılaştım. Mükemmel bir uyum içinde hareket ediyorlar ve birbirlerini tamamlıyorlardı. Konuştukları kişiler de hızla gerçeği anlıyor, sevinçle ÇKP’den ayrılıyor ve defalarca teşekkür ediyorlardı. Bu iki karşılaşmadan, Shifu’nun bana “Korkma! Fa’yı iyi çalış, kendini iyi geliştir, bir bütün olarak uyum sağla ve insanları kurtarmak için hızla harekete geç!” demek istediğini fark ettim.

Kışın tarım işlerinin azaldığı dönemde pazara çok sayıda gerçeği açıklayan materyal götürdüm ve insanlarla konuşarak bunları dağıttım. Materyalleri okuduktan sonra ailelerine, arkadaşlarına, komşularına ve tanıdıklarına vermelerini rica ettim ki herkes gerçeği öğrenme ve kutsanma fırsatına sahip olsun. Hepsi bunu memnuniyetle kabul etti.

Yoğun geçen bahar mevsiminde ise gerçeği önceden anlamış olan pazarcılara küçük radyolar götürdüm. Onlara, “Dağa çalışmaya gittiğinizde yanınıza alın. Çalışırken dinleyin; modunuzu yükseltir, işinizi daha verimli hale getirir!” dedim. Daha sonra bazıları bana, “Küçük radyoyu dinlemek gerçekten işi daha az yorucu hale getiriyor ve uykumu getirmiyor. Modumu düzeltiyor. Artık Falun Dafa’nın gerçekten insanları kurtardığını anlıyorum! Köyümüzde pek çok kişi radyo dinliyor,” dedi. Biri de, “Bir arkadaşım küçük radyomu aldı. Ama ben hâlâ dinlemek istiyorum!” dedi. “Sorun değil, sana bir tane daha getiririm,” dedim.

Bu yıllar boyunca gerçeği açıklayarak kendimi geliştirme sürecimde, Shifu bana büyük bir cesaret verdi. Böylece korkumu aşarak açık ve doğru bir şekilde gerçeği açıklayabildim. Şimdi sizinle bazı unutulmaz deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.

Büyük bir pazarda emekli bir yetkiliye benzeyen yaşlı bir adamla karşılaştım. Ona, “Size bir Falun Gong broşürü versem okur musunuz?” dedim. “Buna inanmıyorum,” dedi. “ÇKP’den ayrılarak güvenliğinizi sağlama konusunu duydunuz mu?” diye sordum.

“Yıllar boyunca pek çok kişi bana bunu söyledi, ayrılmamı istedi ama ben hiç ayrılmadım,” dedi. “Demek ki sizi önemseyen çok kişi olmuş. Bu çok büyük bir şans. Neden ayrılmadınız?” diye sordum.

“ÇKP’ye katılmak kolay olmadı. Materyallerinizi okudum, bazı kısımlar doğru ama bazıları yanlış. ÇKP bana iyi davrandı; emekli maaşı veriyor, bana bakıyor. Bu yüzden ayrılmam,” dedi. “ÇKP, gökyüzüne ve yeryüzüne karşı savaş açıyor, ateizmi teşvik ediyor ve insanın insanlığını terk edip Parti’ye sadakat göstermesini istiyor. Kültür Devrimi sırasında öğrenciler öğretmenlerine karşı geldi, çocuklar anne babalarını ihbar etti, eşler birbirini sattı. Tüm bu insanlık dışı olaylar ÇKP’nin beyin yıkamasının sonucu. Sizce bu iyi bir şey mi?” dedim. Sessizce dinledi, derin düşüncelere dalmış gibiydi.

Devam ettim: “Gençken daha iyi bir kariyer için ÇKP’ye katıldınız. Şimdi yaşlandık, artık buna ihtiyacımız yok. Artık bırakmalısınız. Bugün toplum ne kadar dağılmış ve yozlaşmış bir halde. Cennet, insanların bu kadar bozulmasına izin veremez. Bu yüzden salgınlar ve felaketler yaşanıyor. Yaşlılar, ‘cennet insanları götürüyor’ diyor. Eğer kalpten ÇKP’den ayrılırsanız ve cennetin isteğine uyarsanız, bu felaketlerden sağ çıkabilirsiniz.” Sonunda kabul etti ve adını avucumun içine ciddi bir şekilde yazdı. Bir hayat daha kurtarılmıştı.

Büyük, uzak bir pazara gerçeği açıklamak için gittim. Pazara henüz varmıştım ki, dışarı çıkan yaşlı bir adam bana sıcak bir gülümsemeyle baktı. Onun Tarihi bir bağı olan biri olduğunu hissettim, bu yüzden hemen yanına gittim ve birbirimizi selamladık. Ona doğrudan Falun Dafa ve zulüm hakkında konuşmaya başladım, o da söylediklerime katıldı. Sohbet ederken üç kadın yanımıza geldi ve içlerinden biri kaba bir şekilde, “Sen kimsin, ne yapıyorsun?” diye sordu. Bir an için afalladım. O sırada çevredeki satıcılar ve birkaç kişi daha toplanmaya başladı. Korkmadım. Üç kadına doğrudan bakarak, “Peki siz kimsiniz?” diye sordum. Bana en yakın olan kadın hemen geri adım attı ve “Biz onun komşularıyız,” diye mırıldandı.

Yaşlı adam bana, “Kitabınız var mı? Okumak isterim,” diye sordu. Çantamdan bazı gerçeği açıklayan materyaller çıkardım ve ona verdim. O da bunları dikkatlice göğüs cebine yerleştirdi. Ardından, “Sizi bir daha görebilecek miyim?” diye sordu. “Eğer kaderde varsa yine karşılaşırız,” dedim. Bir çocuk gibi sevinçle yürüyüp gitti. Çevremizde toplanan kalabalık da dağıldı.

Pazarda yürümeye devam ettim, gerçeği açıklıyor ve materyal dağıtıyordum. Pazar oldukça büyüktü ve daha sonuna varmadan materyallerim neredeyse tükenmişti. Pazarın en uzak ucunda, bir motorlu üç tekerlekli aracın yanına gidip satıcıya, “Mısır mı satıyorsunuz?” diyerek selam verdim. Hızla ayağa kalkıp, “Buyurun, ne istemiştiniz?” diye sordu. “Size güzel bir şey vermek istiyorum. Bunlar Falun Dafa hakkında bazı materyaller, okuyun lütfen,” dedim. Bunu duyar duymaz yüz ifadesi bir anda değişti. Yolun iki yanındaki satıcılara bağırmaya başladı: “Falun Dafa! Falun Dafa!”

“O size ne yaptı ki bu kadar öfkelisiniz?” diye sordum. Cebine uzanıp telefonunu almaya çalıştı. Korkmadım. Ona doğru düşüncelerle baktım ve, “Falun Dafa yüksek seviyeli bir Budist uygulamasıdır. Gerçeği anlayanlar kutsanır,” dedim. Tam o sırada yakındaki bir satıcı yaklaşarak, “Onu dinleme,” dedi. Mısır satıcısı bana bağırarak, “Sen şehirden geldin, ÇKP’den para alıyorsun, ama kalkmış ona karşı geliyorsun!” dedi. Ona doğru eğilerek, “Bir insanın kaderini Cennet belirler. Kazandığın para kendi emeğinle ve nasibinle olur. ÇKP sana bunu vermez. Şu mısır örneğini alalım: Onu sen kendi emeğinle yetiştiriyorsun ama yine de ÇKP’ye vergi ödüyorsun. Hangi ülkede insanlar kendi emekleriyle geçindikleri için başkana teşekkür etmek zorundadır? Asıl ÇKP’yi besleyen, çalışkan Çin halkıdır; tersi değil,” dedim.

Köyünde Falun Dafa uygulayıcılarının olduğunu ama bunların onu bir şekilde kırdığını söyledi. “Okuldaki tüm öğrenciler aynı öğretmenden ders alınca hepsi tam puan mı alır?” diye sordum. Cevap vermedi. Bir süre sustuktan sonra ona sahte Tiananmen kendini yakma olayı, uydurma 1400 vaka gibi konuların ardındaki gerçeği ve Falun Dafa’nın temel bilgilerini yumuşakça anlattım. “ÇKP neden Falun Dafa’ya zulmediyor biliyor musunuz? Çünkü Falun Dafa Doğruluk, Merhamet ve Hoşgörü’yü öğretiyor. Oysa ÇKP yalanı, kötülüğü ve mücadeleyi teşvik ediyor. Bu yüzden Falun Dafa’ya tahammül edemiyor ve onu yok etmeye çalışıyor,” dedim.

Konuştuğum süre boyunca birkaç kez cebine gidip telefonunu almak istedi ama her seferinde vazgeçti. En sonunda elini tamamen cebinden çıkardı ve yüzü rahatlamış görünüyordu. Gerçeği anladığını biliyordum. “Hayat bazen zorluklarla doludur. Zor zamanlar yaşadığınızda ‘Falun Dafa iyi; Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi’ demeyi unutmayın. Bu sözler sizi felaketlerden korur, şanssızlıkları talihe çevirir,” dedim. Ona el sallayarak veda ettim. Yolun iki yanındaki satıcıların hepsi kendi işleriyle meşguldü, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibiydi.

Bir gün pazarda gerçeği açıklarken aniden yağmur başladı. Yürümeye devam ettim ve kavun satan bir kadın gördüm. “Çok yorulmuşsunuz!” dedim. “Bugün şehir denetçileri gelmedi, bu yüzden burada satış yapabiliyorum,” dedi. “Çiftçilerin şehre gelip az biraz para kazanmaya çalışması gerçekten kolay değil,” dedim. “Evet, bu toplum gerçekten iyi değil,” diye onayladı. “Güvende kalmak için ÇKP’den ayrılmak gerektiğini duydunuz mu?” diye sordum. “Aslında az önce bir kadın bana Falun Dafa uğurluğu verdi,” dedi. Konuşurken bir kutu açtı ve bana gösterdi. “Gerçekten çok şanslısınız. İnsanlar neden ÇKP’den ayrılıyor, biliyor musunuz?” dedim. Bilmiyordu. Ona Falun Dafa’nın ne olduğunu ve zulmün ne anlama geldiğini anlattım. Dikkatle dinledi. Defalarca teşekkür etti ve artık anladığını söyledi.

Ayrılmadan önce ona bir gerçeği açıklayan kitapçık verdim, dikkatlice kutusuna yerleştirdi. “Ailenize de anlatın, onlar da gerçeği öğrensin ve kutsansın,” dedim. “Anlatırım!” diye yüksek sesle cevap verdi.

Orijinal Çince makale