(Minghui.org) 29 yıldır Dafa’yı uyguluyorum. Tanıdığım birçok uygulayıcı artık yaşlı, ben ise genç bir uygulayıcı sayılıyorum. Yıllar içinde, tanıdığım uygulayıcıların çeşitli şekillerde zulüm gördüğüne şahit oldum, bu da bölgemizde insanları kurtarmamızda büyük kayıplara yol açtı. Tanıdığım uygulayıcıların neden zulüm gördüğüyle ilgili bazı nedenleri paylaşmak istiyorum; böylece gelecekte uygulama yolumuzda daha iyi ilerleyebiliriz.

Shifu’nun Bize Verdiği Sihirli Aracı Yani İçe Bakmayı Bilmemek

Uygulayıcıların zulüm görmesinin pek çok nedeni var. Öncelikle bu konuyu, içe bakma açısından, kendi tecrübelerim ve bölgemde zulüm gören uygulayıcıların durumu üzerinden ele almak istiyorum.

En acı olanı, tanıdığım uygulayıcıların vefat ettiğini görmek. Bazıları, gerçeği açıklamanın uygulama yapmak olduğuna inanıp üç işi iyi yaptıklarını düşündü. Ancak bazı düşüncelerden vazgeçemediler ve sonuçta, eski güçlerin boşluklarından faydalanmasıyla bedenlerini kaybettiler (bu takıntılar arasında şehvet, kin, Dafa kaynaklarını kişisel amaç için kullanmak vb. vardır). Bazı uygulayıcılar tekrar tekrar hapsedildi, hastalık karması yaşadı.

Çoğu, yıllarca iniş çıkışlar yaşamış deneyimli uygulayıcılardı ve Dafa’ya ve uygulamaya olan inançları açıktı. Ama neredeyse hepsinde ortak bir sorun olduğunu gördüm: Çatışmalarda veya zorluklarda içlerine bakmayı bilmiyorlardı. “Daha hoşgörülü olmalı, kendimi daha yüksek standartlarda tutmalıyım” şeklinde düşünüp sadece insan standardında kalıyorlardı.

Örneğin bir uygulayıcı şöyle düşünebilir: “Ben onları kızdırmadım ki neden aniden bana bağırdı? Niyetimi yanlış anladılar. Ben bir uygulayıcıyım, onun gibi olmamalıyım. Belki çok meşgul, Fa’yı daha fazla çalışamıyor, onu affetmeli ve anlayış göstermeliyim.” Böylece uygulayıcı zorluğu aştığını, uygulamasında ilerlediğini sanır. Dışarıdan bakınca şefkatli görünür. Ama uygulamada gerçekten yükselmiş midir? Kesin bir bakış açısıyla, hayır. O, sıradan insan standardında kaldı ve Shifu’nun bize öğrettiği gibi içine bakmadı.

Yıllardır uygulama yapıyoruz, sadece insanlar arasında iyi biri olmak mı istiyoruz? O halde içimize bakmamıza engel olan nedir? Bence çatışmalarda yok etmemiz gereken düşünceler ve takıntılar, kendimizi sorgulamamızı engelliyor: “Karşımdakini rahatsız eden bir şeyi yanlış mı yaptım? Yaptıklarım yeterince nazik değil mi ya da düşüncelerim Fa ile uyumlu değil mi?” Shifu, bu kişiyi benim eksikliğimi bulmam için kullanıyor olabilir.

Sorunu hâlâ bulamazsak, tekrar düşünmeliyiz. Belki geçmiş yaşamlarımızdan gelen farkında olmadığımız düşünceler vardır. O zaman, Shifu’nun öğrettiği gibi, koşulsuz olarak içimize bakmalıyız. Bir uygulayıcı olarak, başımıza gelen hiçbir şey tesadüf değildir. Eğer hâlâ sorunu bulamıyorsak, “Bu benim karmamdan” demeliyiz. Zorluklarla karşılaştığımızda içimize bakmalıyız. Fa ile uyum sağlayabilmemiz için değiştirmemiz gereken bir şey olmalıdır.

Eğer gerçekten nerede yanlış yaptığımızı bulamıyorsak ve cevabı öğrenmek istiyorsak ne yapmalıyız? Güçlü bir arzumuz olmalı: “Sorunumun ne olduğunu bilmek istiyorum. Uygulamamda ilerlemek istiyorum!” Shifu ilerleme arzumuzu görür ve bize yardımcı olur. Fa sınırsızdır ve Shifu’nun anlamamızı sağlayacak yolları vardır. Ama ön koşul, gerçekten ilerlemek istememizdir. Bu çok kritik bir adımdır.

Shifu diyor ki:

“Budalar bir kişinin yeminini içtenlikle yerine getirip getirmediğine ve gerçekten uygulama yapıp yapmadığına bakarlar.” (Houston Konferansı’ndaki Fa Öğretisi)

Çünkü evrende bir prensip vardır; kişinin tercihi belirleyicidir. İlerlemek isterseniz, Shifu size yardım eder; istemiyorsanız, Shifu da bir şey yapamaz.

İçe bakmama ve kendi sorununu bulma arzusunun zayıf olması çok yaygın bir olgudur. Özellikle yaşlı uygulayıcılarda bu daha belirgindir. Belki de düşüncelerimiz sıradan toplumda çok uzun süre içinde oluştu ve takıntılar çok derindir ya da her sınavda içe bakmayıp yok edilmesi gereken düşünceyi koruduğumuz için oluyordur. Sonunda bu düşünceler çok inatçı hale gelir. Ve en sonunda ana bilincimizi kontrol eder. Kişi içe bakmaya çalışsa da bu düşünceler ona engel olur.

Kişiyi çözümlerin dışsal nedenlerde olduğunu düşünmeye iter, insan seviyesindeki doğru ve yanlışta tuzağa düşürür ve “haklısın” diye sürekli tekrarlar. Her şey kafanda senin niyetine göre değişmeye başlar. Yanlış bir şeyler işitmenize veya görmenize neden olur, sizi “haklı olduğunuza” inandıracak yeni gerekçeler çıkarır ya da “bu eski güçlerin müdahalesi” diyerek içinize bakmanızı engeller. Kişiyi aşırı bencilliğe sürükler. Sonuçta kişi, olayların çok adaletsiz olduğunu ve kimseye güvenemeyeceğini düşünür. Böylece kendini izole eder.

Fa’yı net kavramayan uygulayıcıların eski güçlerin müdahalesini bahane olarak kullanmaları kolaydır. Shifu, 20 Temmuz’dan sonra bireysel zorluklar ayarlamadığını söyledi; yani bir müdahale varsa, kesinlikle eski güçlerdendir.

Shifu diyor ki:

“Engellenmeye maruz kaldığınızda, daima şu şekilde düşünemezsiniz: "Bana kim engellemede bulunuyorsa onu yok etmeliyim, hiç kimse bana engelleme yaratamaz." (İnsanlar gülüyor) Neden durup bu konu hakkında düşünmüyorsunuz: Neden birisi tarafından engellemeye maruz kalıyorsunuz? Neden size engellemede bulunulabiliyor? Bunun sebebi, bir takıntıya mı yoksa kurtulamadığınız bir şeylere mi sahip olmanızdır? Neden kendinize bakmıyorsunuz? Gerçek sebep sizde, sizin kendinizde yatmaktadır, sizin açıklarınızı sömürebilen tek sebep budur! Sizi yukarıdan izleyen bir Shifu'nuz yok mu?” (Metropolitan New York Fa Konferansında Fa'nın Açıklanması ve Öğretilmesi)

“Size söyleyeceğim ki ne türde bir anlaşmazlık veya ne gibi bir durum ortaya çıkarsa çıksın -bunun bizdeki noksanlıktan olduğu kesindir. Ona hiç şüphe yok. Eğer bir noksanlık olmasaydı, hiç kimse onu istismar edemezdi.” (Metropolitan New York Fa Konferansında Fa'nın Açıklanması ve Öğretilmesi)

Burada dikkat edilmesi gereken bir konu var: Uygulayıcılar, Shifu’nun öğretilerini anlamada sık sık uçlara kayıyor. Bunun nedeni, Fa’yı insan düşünceleriyle çalışıyor olmanızdır—kendi düşüncelerimize uygun olan kısmı kabul edip uymayanı reddetmemizdir. Bu yüzden Fa ilkelerinin asıl anlamını göremiyoruz. Fa’yı net kavramamaktan doğacak sorunları önlemenin en iyi yolu alçakgönüllü olmaktır. Diğer uygulayıcıların Fa hakkındaki anlayışlarını dinlemeliyiz. Bu, düşüncelerimizin ötesine geçmemiz ve Fa’yı daha iyi anlamamız için çok etkili bir yoldur. Bizi doğru yöne yönlendirir.

Örneğin bölgemizdeki yaşlı bir uygulayıcı, zulüm hakkında güçlü doğru düşüncelere sahipti ve üç işi de özenle yaptığı görünüyordu. Bu yıl birden ağır sağlık sorunları ortaya çıktı. Bilinci açık değilken yıllarca kalbinde gizlediği kinini farkında olmadan ifşa etti.

Sözlerini duyan uygulayıcılar şaşırdı; çünkü onun bunları çok derinlere gömdüğü anlaşılıyordu. Sözlerinden anlaşılan, doğru ve yanlışı değerlendirdiği ölçütler temel bir düşünceye, uzun süredir alışkanlık edindiği bir davranış biçimine dayanıyordu; bu da Dafa ile uyumlu değildi. Kızgın olduğu insanlara veya olaylara, uygulayıcı perspektifinden bakmamıştı. İçine bakmayı bilmiyordu, hep yüzeydeki doğru-yanlışa odaklanıyordu.

Yaşlı uygulayıcıların uygulamadaki kararlılıkları ve azimleri, genç uygulayıcılara hep cesaret veriyordu. Bu yaşlı uygulayıcılar hayatta türlü zorluklar görmüşlerdi ve sosyal kargaşaların içinde bulunmuşlardı. Shifu’nun şefkati ve derin öğretileri, onların hayatta yaşadıkları insan duygularının değişkenliğini açıklıyor, bu yüzden Dafa’ya özellikle değer veriyorlar. Ama uygulama çok ciddi bir şey ve seviyenin yükselmesi sadece azimle olmaz.

Uygulamada karmadan dolayı acıya katlanmak gerekir. Ama kalbimize dokunan her türlü çatışmada, düşüncelerimiz bizi sıradan bir insan gibi davranmaya sürükler ve “kim haklı, kim haksız” tuzağına düşeriz, o an esas “benliğimizi”i ayırt edemeyiz. Böylece düşüncelerimiz sürekli korunur, bu da geçemediğimiz bir sınava dönüşür.

Kimse ömrünün ne kadar olduğunu bilmez. Kötü güçler bir uygulayıcının boşluğunu kullandığında, bazılarına “içine bakmaları” hatırlatılır. Hatta kendi uygulama durumlarına bakmaları gerektiğini anlasalar bile, ana bilinçleri çok zayıflamıştır, hatta bazen bulanıklaşır. Kimisi Shifu’dan ve Fa’dan şüphe etmeye başlar.

Burada kimsenin doğru ya da yanlış anlayışını yargılamıyorum. Durumu sadece Fa perspektifinden analiz ediyorum. Bence görünüşte üç işi iyi yapan birçok uygulayıcının türlü türlü zulümlere uğramasının başlıca nedeni—kökten değişmemeleridir. Eski bir deyiş vardır: “Bıçağı bırakmakla Buda olunmaz.” Uygulamada sağlam bir temel yoksa, bırakıp terk etme alışkanlığı yoksa, kötülüğü sarsacak güçlü doğru düşüncelerimiz olmaz. İçine bakmak uygulayıcılar için en temel gerekliliktir; gerisi sadece laf olur.

Koşulsuz olarak kendi içine bakmak, çatışmaları çözmek ve uygulamada gelişmek için en hızlı, en kolay ve en avantajlı yoldur. İçine bakmayı alışkanlık haline getirip diğer uygulayıcıların hatırlatmalarını, önerilerini alçakgönüllülükle dinleyebilirsek, pek çok kaybı önlemiş oluruz. İçine bakmakta sadece kazanç vardır, zarar yoktur—peki bunu neden yapmak istemiyoruz? Çünkü yok olmak istemeyen düşüncelerimiz tarafından engelleniyoruz.

Temel Takıntılarımızı Yok Etmemek

Shifu diyor ki:

“Bazı öğrenciler temel takıntılarını hiçbir zaman yok etmediler, bu da onların esas olarak gerçekten Dafa öğrencisi olup olmadıklarıyla ilgili bir sorundur.” (2005 San Francisco Konferansı’ndaki Fa Öğretisi )

Temel takıntılar, Fa-düzeltmesi dönemindeki uygulamayla çok ilgilidir, bu yüzden temel takıntılarımızı bulmalıyız.

Temel takıntılarımızı yok etmediğimizde bunun uygulamamıza olan etkisi hakkında konuşmak istiyorum. Birkaç yıl önce, evde bir sorun yaşadım; bu, Falun Dafa’yı uygulamam ve aile üyemin geleceğiyle ilgiliydi. Bu beni daha da çok korkutuyordu. Kalbimde ağır bir taş varmış gibi derin bir keder duydum. Diğer uygulayıcılarla Fa’yı okurken, durumu dürüstçe anlattım. Onlar durumu sabırla farklı açılardan analiz ettiler, anlayışlarını paylaştılar. Korkum katman katman, soğan kabuğunun soyulması gibi azalmaya başladı. Yine de kalbimin derinliklerinde bir gölge sürekli belirip beni bir anda tekrar o karanlık ve korkmuş halime döndürüyordu.

Bir gün, uygulayıcılarla Fa’yı çalışırken, düşünmeden şöyle dedim: “Keşke derin dağlarda, ormanlarda uygulama yapabilseydim!” Aslında ağlamak istiyordum. Küçüklüğümden beri Tanrı ve Budalara inanırdım, yıllarca Falun Dafa’yı uygulamaktan mutluluk duydum. Hayatta amacımı bulmuş olmamın verdiği sevinci kelimelerle anlatamam. Peki o kutsal ve neşeli uygulama duygum nereye gitmişti? Neden uygulama bu kadar zor gelmeye başlamıştı? Bu içinde olmak istediğim bir durum değildi!

Bu sözümün Fa’ya uygun olmadığını biliyordum—sadece çaresizliğimi dile getiriyordum. Bu durum aylarca sürdü. Fa’yı çalıştım, doğru düşünceler gönderdim, bundan kurtulmak istiyordum ama değişen bir şey olmadı. Gerçekten bilmek istiyordum: Sorunum neydi?!

Bir gece çok canlı bir rüya gördüm: diz kapaklarımdan durmadan su akıyordu. Peçeteyle suyu sildim. Su kesildi, onun yerine kalın, şeffaf bir madde çıktı. Uyandığımda ne anlama geldiğini bilmiyordum. Üzerinde düşünmemeye karar verdim. Yine de rüyanın bir anlamı olduğunu biliyordum, çünkü çok canlıydı.

Kahvaltıdan sonra, nedenini bilmiyorum ama Shifu’nun “Tamamlanmaya Doğru” makalesini okumak aklıma geldi. Büyük bir istekle okumaya başladım. (Bu olayı her anlattığımda gözlerim dolar. Her Dafa öğrencisi Shifu’nun korumasını hisseder. Shifu bizi kendimizden çok daha fazla koruyor). Makaleyi okurken temel takıntılarımı düşündüm.

Shifu’nun şu sözü aklıma geldi:

“İşin aslı, geçmişteki uygulayıcıların ‘Ben şunu şunu yapıyorum,’ ‘Ben şunu şunu yapmak istiyorum,’ ‘Ben şunu şunu elde etmek istiyorum,’ ‘Ben xiulian uyguluyorum,’ ‘Ben bir Buda haline gelmek istiyorum’ veya ‘Ben şunu şunu edinmek istiyorum’ demeleri -bu ifadelerin hiçbiri bencillikten başka bir şey değildi. Fakat benim sizlerden yapmanızı istediğim şey, gerçekten, saf bir şekilde ve bencillikten muaf bir biçimde, gerçek erdemli bir Fa ile ve erdemli bir Aydınlanma ile Tamamlanmaya ulaşmanızdır; sadece o zaman sonsuza dek yok olmayacaktır.”  (İsviçre Konferansında Fa'yı Öğretme)

Gerçekten, neden Buda olmak istiyordum? Buda dünyası mükemmel, insanların dünyasında kavga, doğum, yaşlılık, hastalık, ölüm, acı var; insan olmak acı verici, ben Buda olup insan olmanın acısından kurtulmak ve sonsuz mutluluğa ulaşmak istiyorum. Bencillik eski kozmosa ait varlıkların temel doğası değil mi? Dafa’yı, kendi aradığım mutluluğu elde etmek için kullanmak, benim temel takıntım değil mi? Shifu bunu görüyor, eski güçler de öyle.

Shifu’nun neden defalarca temel takıntılarımızı yok etmemizi söylediğini anladım. Çünkü bu bencillik temel takıntısı varken yeni kozmoza giremeyiz.

Kendi temel takıntımın farkında olmadığım için, eski güçler bunu zulmetme bahanesi olarak kullandığında, çalışma kampının baskısı altında, insani duygularla kalbim sarsıldığında bunu yok etmedim. Bu da beni mutsuz etti, acı çekmeme neden oldu. Bu, benliğime olan temel takıntıma dokundu, “benliğim” buna boyun eğdi, sınavı geçemedim. Geriye dönüp bakınca, yıllarca uygulama yapmama rağmen, temel takıntıma sarıldığım için uygulamamda çok kayıplar yaşadım.

“Tamamlanmaya Doğru”yu  okurken birden anladım, sanki zihnimde bir kapı açılmıştı. Yüksek sesle ağladım, sanki uyanmıştım. Son yirmi yıl içinde uygulamamda yanlış yola saptığım süreç gözlerimin önünde netleşti. Her zorlukta nasıl davrandığım, neden başaramadığım bir anda belli oldu.

Birden anladım ki Shifu o rüya aracılığıyla bana şunu söylemek istiyordu: dizkapaklarımda neredeyse sadece kemik vardı, kemiklerden bu kadar su çıkması, uygulama yapmaktaki temel hedefimin saf olmadığını anlatıyordu. Sonunda çıkan şeffaf madde, tüm su boşaltılınca iyi şeyler geliştirilebileceğini gösteriyordu. Uzun süre ormanda kaybolmuş biri gibi hissediyordum, sonunda doğru yönü bulmuştum. Eve dönüş yolum ne kadar uzun olursa olsun, artık hangi yöne gideceğimi biliyorum.

Kendimi Shifu’ya ve onları kurtarmamı bekleyen canlı varlıklara karşı borçlu hissettim. Aynı zamanda, Shifu’nun bizi sürekli koruması ve gözetmesi karşısında da çok duygulandım.

Temel takıntımı bulmuş olsam da bu tamamen yok ettiğim anlamına gelmiyor. Hâlâ birçok başka takıntım da var. Ama artık sorun yaşadığımda onları nasıl bulacağımı, bastıracağımı ve yok edeceğimi biliyorum. Böylece bencilliğin kaynağını azar azar ortadan kaldırıyorum.

Bazı uygulayıcılar, tüm takıntıların bencillikten doğduğunu düşünüp sadece bunu yok etmeye odaklanıyor. Bu yanlış değildir; ama herkesin temel takıntısı ve yolu farklıdır. Herkesin temel takıntısı, takılıp ders alacağı, Fa’da aydınlanacağı ve yolunu belirleyeceği şeydir. Farklı takıntılarımız bir ağacın dalları gibidir ve hepsi kökten çıkar. Temel takıntı ise ağacın köküdür. Kökü kazmaz, sadece yüzeydeki dalları budarsak, kök büyümeye devam eder. En iyi yol, Shifu’nun dediği gibi yapmaktır.

Fa-Düzeltmesi Uygulaması Perspektifinden Bakmamak Bencillikten vazgeçmek, yeni kozmos ile eski kozmos arasındaki temel farktır. Shifu’ya yardım edip insanları kurtarmak ise Falun Dafa uygulayıcılarıyla geçmişteki uygulayıcılar arasındaki temel farktır.

Çatışmalarda ve insanları kurtarmada neden istediğimizi yapmaya cesaret ediyoruz? Önemli bir neden, Fa-düzeltmesi uygulamasını net kavrayamamak. Bu yüzden kendimizle canlı varlıklar arasındaki ilişkiyi dengeleyemiyoruz. Uygulamamızın başkalarının yaşam ve ölüm testiyle karşılaştıklarında onları nasıl etkilediğinin farkına varmıyoruz! Farkında olmadan kişisel uygulamamıza odaklanıyoruz. Başlangıç noktamız yanlış olunca, eski güçlerin bize zorluk çıkarması kolaylaşıyor. O yüzden bazı insan düşüncelerinden kurtulamıyor, uzun süre sıkıntıda takılı kalıyoruz.

Doğru başlangıç noktası olmazsa, canlı varlıkları kurtaracak saf, güçlü doğru düşüncelerimiz olmaz. Kendimize takılıp kalır, uygulayıcı gibi davranamayız. Sonuç olarak, çevremizdeki varlıklar yok olur, sıradan insanlar ve onların arkasındaki varlıklar kurtarılamaz. Evrenin en büyük şefkati, Shifu’nun istediğini tamamlamak ve uyumlandırmaktır. Ama farkında olmadan Shifu’nun karşısında durur, insanları kurtarmada engel oluruz. Bu büyük bir günahtır! Sadece canlı varlıkları yok etmekle kalmaz, kendimizi de tehlikeye atarız.

Yanlış başlangıç noktası, üç işi yaparken de kendini gösterir. Fa-düzeltmesi uygulaması ilerledikçe, mekanik uygulama tuzağına kolayca düşeriz. Farkında olmadan, Fa çalışmayı, egzersizleri yapmayı, doğru düşünceler göndermeyi kişisel tamamlanma, iyi sağlık ya da zulüm görmek istememek için yaparız. Oysa Fa’yı, Fa ile uyum sağlamak ve insanları kurtarmak için çalışmalıyız. Sağlıklı olmamız, insanları kurtarmak için doğru düşünceler göndermemiz ise, insanları kurtarmamızı engelleyen kötü unsurları yok etmek içindir. Zamanla, insanları acilen kurtarmak için şefkatimiz ve Shifu’ya yardım etme misyonumuz konusundaki anlayışımız zayıflar, risk alarak dünyaya gelme kararlılığımız kaybolur. Böyle bir hissizlik, insanları kurtarmayı geciktirir ve Fa’nın bizden beklediği standartlara defalarca ulaşamamamıza yol açar.

Bir zorlukta takılıp kaldığımızda ya da bir çıkış yolu bulamadığımızda, başlangıç noktamızın bencil olup olmadığına bakmalıyız. Temelimiz doğruysa, işler değişir ve yol açılır. “Çin Fahui | Doğru Düşüncelerle Kefaletle Serbest Bırakılma Zulmünü Yok Etmek”  makalesinde, yazar çeşitli düşünceler, korkular, ego ve insanları kurtarmak arasında mücadele ediyordu. Kendine Fa-düzeltmesi dönemi Dafa uygulayıcısı olduğunu hatırlatıp sadece insanları kurtarmayı düşündüğünde, yorulmadan mektuplar yazdı ve kendisine zulmedenlere doğrudan hakikati açıkladı. Bu tür şefkatli, bencil olmayan düşünceler zulmü delip geçti. Makaledeki şu cümle: “İnsanları kurtarmanın görevimiz olduğunu her zaman hatırlayın. Önce doğrudan zulümde rolü olan polislere hakikati açıklayın, onlara şefkatle yaklaşın. Doğrudan zulmedenleri kurtarmaya öncelik vermemiz, Dafa öğrencilerinin erdemini gösterir. Böyle bir saflıkla, kim bize zarar vermeye cesaret edebilir ki? Kötü zulüm kendiliğinden dağılır.”

Uygulama yolumuz çok dar, bu yüzden doğru ve samimi olmalıyız! Bencil olmayan her düşünce, insanlara gösterdiğimiz her iyilik, sahte benliği her reddedişimiz Fa ile uyumlu hale geldiğimizde zihnimizde ve bedenimizde dönüşüm hissetmemizi sağlar.

Fa-düzeltmesini ciddiye almalı, çok değer vermeliyiz! Bu fırsat benzersiz!

Shifu diyor ki:

“Bunu yapabilirseniz uygulamanıza devam edebilirsiniz. Eğer yapamıyor veya xiulian uygulayamıyorsanız, şu andan itibaren xiulian uygulamayı unutabilirsiniz. Sizi aldatacak olan şeytanların dışında başka hiç kimse size bir şey öğretmez ve gelecekte de xiulian uygulayamazsınız.” (Zhuan Falun, Sekizinci Ders)

Bunu her okuduğumda üzülüp hüzünleniyorum. Bir varlık, bu fırsat için sonsuz zamandır beklemişken onu kaybettiğinde, umutsuzluk duygusu yaşar. Bizim tek yapabileceğimiz, iyi uygulama yapmak—başka bir yolu yok.

[Uygulayıcılar arasındaki rasyonel paylaşım, genellikle sadece o andaki uygulama durumumuza ait anlayışımızdır. Amacımız, birbirimize iyi niyetle fikir vermek ve beraberce gelişim sağlamaktır.]

Orijinal Çince makale