(Minghui.org) 1999 ilkbaharında büyük bir açık hava Falun Dafa egzersiz alanı dikkatimi çekti; biraz çabayla birkaç Dafa kitabı edindim. Falun Gong’a yönelik zulüm daha yeni başlamıştı ve kötüleşmek üzereydi. Çin Komünist Partisi (ÇKP) artık insanların uygulama yapmasına izin vermiyordu, uygulama yapanlar taciz ediliyorlardı. Bir gün, insanların nehir kenarında Dafa egzersizlerini yaptığını söylediler; ben de oraya gittim. Gruba katılır katılmaz birçok sivil polis geldi. Hiç soru sormadan beni bir gözaltı merkezine götürdüler ve iki hafta tuttular.

Ne olduğunu anlamıyordum. Falun Dafa uygulayıcılarını gözlemledim ve yavaş yavaş onların asil karaktere sahip bir grup insan olduklarını fark ettim. Sade, iyi kalpli ve sakindiler. Rekabetçi değillerdi ve özveriliydiler. Tüm bunlar beni derinden etkiledi.

Bu yaşamımda bir öğretmen bulup Buda olmayı öğrenmek istiyordum. Falun Gong’un tam da aradığım şey olduğunu gördüm. Hong Yin’i ezberlemeyi ve Dafa’nın beş takım egzersizini yapmayı öğrendim. Uygulayıcıların paylaştığı tecrübeler beni büyüledi ve Falun Gong’u daha önce bilmediğime üzüldüm. Gözaltı merkezinde sorgulanırken hükümetin bir hata yaptığını söyledim. İçimden, Dafa’nın parıldayan bir zerresi olmak istediğimi geçirdim.

Dafa’yı uygulamaya başlayalı 20 yılı geçti. Aşağıda, Shifu’ya rapor etmek ve uygulayıcılarla paylaşmak istediğim, uygulamamdan bazı hikâyeler var.

Shifu Babamın Hayatını Kurtardı

Bir sabah kız kardeşim aradı, ben de ona, “Abla, eve gel. Babamın idrarında kan var ve hastaneye gitmiyor. Sadece evde kendi kendine bakmak istiyor. Şimdi yine yüksek ateşi var. İlaçtan sonra düşmüştü, ama serum bitince tekrar yükseldi. Beni dinlemiyor. Ne yapalım?” dedim.

Bazı ayarlamalar yapmak için dışarı çıktım; eve döndüğümde babamın damardan serum aldığını gördüm. Kardeşim, ablam ve ben etrafında toplandık ve Zhuan Falun’u okumaya başladık. Birinci dersten dördüncü derse kadar okudukça babam canlandı ve Fa’yı dinleyebilir hâle geldi. Gözlerini açtı ve Falun Gong’u öğrenmek istediğini söyledi. Gece yarısına kadar okuduk ve egzersizleri birlikte yaptık. Babamın ateşi düştü.

Ertesi sabah amcam geldi. O da kısa süre önce Falun Dafa’yı uygulamaya başlamıştı ve göksel gözü açıktı. Babamın son zamanlarda hasta olup olmadığını sordu ve öğleden sonra iyi olacağını söyledi. Amcam, bir önceki gece meditasyon yaparken Shifu Li’nin yeraltı dünyasına gidip babamı oradan çıkardığını gördüğünü anlattı. Shifu, babamın yaşam kitabını elinde tutuyor ve amcama babamı geri getirmesini söylüyordu. Buradan, artık babamın yaşam ve ölümünün Shifu’nun kontrolünde olduğunu anladık.

Ailemiz Falun Dafa’yı uygulamaya daha yeni başlamıştı ve pek bir şey bilmiyorduk. Amcamın söylediklerine şaşırdık. Nitekim o öğleden sonra babam iyi oldu. Shifu, babam Dafa’yı öğrenmek istediğini söylediği için onunla ilgilenmişti.

Rüzgâr, Yağmur, Gök Gürültüsü ve Şimşek Bana Hakikati Açıklamamda Yardım Etti

Bir görücü bir zamanlar kızımla genç bir adamı tanıştırmıştı. Ailesi Falun Gong’u uyguladığımızı duyunca genç adam evlilik konusunda tereddüt etti ve evlilik gerçekleşmedi. Ama bu genç adam iyi karakterliydi. Ailesinin bir meyve bahçesi ve sebze tarlası vardı. Üniversitedeyken annesi hastalanınca üç yıl okulu bırakıp ona baktı. İyileşince tekrar üniversite sınavına girdi. Mezun olduktan sonra evine yakın bir yabancı şirkette çalıştı. Ona hakikati açıklama fırsatı bulamadığım için üzülüyordum.

Hainan Eyaleti’ne taşınmış bir uygulayıcı arkadaşım beni ziyarete geldi. Durumu anlattım ve evlilik meselesinin önemli olmadığını, ama iyi bir insanın Dafa’nın hakikatini öğrenmesinin önemli olduğunu düşündük. Bu yüzden görücüye, gencin evine gidip hakikati açıklamak istediğimi söyledim.

Görücü, ertesi gün işten sonra gelmeyi düşündüğümüzü onlara bildirdi. Gencin ailesi meyve toplamakla meşgul olacaklarını ve görüşmeye yetişemeyebileceklerini söyledi.

Biz yine de gitmeye karar verdik. Hediye olarak yiyecek almak için bir dükkâna girdim. Dükkâna girer girmez gök gürledi, şimşek çaktı; yağmur ve rüzgâr başladı. Çok şiddetli bir fırtınaydı! Alışverişten çıkınca güneş açtı, yağmur durdu ve rüzgâr dindi. Zamanın geldiğini görünce uygulayıcı arkadaşım, kız kardeşim ve ben birlikte arabayla gencin evine gittik.

Vardığımızda, beklemediğimiz şekilde, kendisi ve annesiyle babası evdeydi. Onları bahçeden içeri süren rüzgâr, yağmur, gök gürültüsü ve şimşekti. Lafı dolandırmadan, oraya çocuklarımızın evliliği için değil, Falun Gong’un hakikatini anlatmak için geldiğimizi söyledik. Böylece üçümüz, gencin anne babasına Tiananmen Meydanı’ndaki kurgulanmış kendini yakma olayını anlattık ve ÇKP’den ayrılmalarına yardımcı olduk.

Genç adam, anlattıklarımızı dinledikten sonra pek bir şey söylemedi. Sadece ÇKP’nin tarihinden söz etti. O sırada ondan ayrılmasını istemedim; ama evden ayrılmadan önce ona bilgi içeren bir USB bellek bıraktım.

Yarım yıl sonra genç adam evime geldi ve bir hikâye anlattı. Televizyondaki propagandadan etkilendiğini ve birimindeki bir Falun Gong uygulayıcısının da pek iyi davranmadığını, bu yüzden Falun Gong hakkında bazı önyargı ve endişeleri olduğunu söyledi. Ama bir süre önce, bir başkasının sürdüğü arabada yolcu koltuğunda oturuyormuş. Sürücü kontrolünü kaybetmiş ve onun oturduğu ön tarafa çarpacak bir şey geliyormuş. Hayat ile ölüm arasındaki o anda Falun Gong’u düşünmüş. Ona tehlikede “Falun Dafa iyi” sözünü tekrarlamasını söylediğimi hatırlamış. Bunu söyler söylemez nesne yön değiştirmiş. Kendisine hiçbir şey olmamış, ama sürücü yaralanmış ve hastaneye götürülmüş. Falun Gong’un bu kadar “sihirli” olacağını beklemediğini söyledi.

Bu sefer onun ÇKP’den ayrılmasına yardımcı oldum ve kendisine Zhuan Falun’un bir nüshasını verdim. Hayatı yeni bir rotaya girdi.

Yeğenimin Fazladan Dili Kayboldu

İlkokula giden çok güzel konuşan küçük bir yeğenim var. Ama bir gün konuşmakta zorlandığını fark etti. Anne-babası hastanede çalışıyordu; babası cerrahtı. Muayene etti ve dilinin altında küçük bir “dil”in oluştuğunu gördü. Anestezi yapıp o küçük dili kesti, ama tamamen çıkarılamadı ve yeniden büyüdü. Bu, bir süre böyle devam etti.

Yeğenim yaz tatilinde bize geldi; bizimle birlikte Fa’yı çalıştı. Okul başladığında tekrar ameliyat olmayı reddetti, ama anne-babası onu dinlemedi.

Bir seferinde babası şehir dışına çıktı ve küçük dil yine büyüdü. Annesi ameliyat olmasını istedi, ama yeğenim kararlı biçimde karşı çıktı. Dafa’yı çalıştığını ve Shifu’nun onunla ilgileneceğini söyledi. Annesi ısrar etti ve başka bir doktordan ameliyatı yapmasını istedi. Ancak yeğenim iş birliği yapmadı, bu yüzden ameliyat gerçekleşmedi. Fakat şaşırtıcı şekilde, bu olaydan sonra o “dil” aniden kayboldu. Yeğenim Shifu’ya inandı ve şifa buldu.

Dafa’ya İnanmak Mucizeler Doğurur

Bir sabah yengem arayıp kardeşimin trafik kazası geçirdiğini söyledi ve Merkez Hastanesine gitmemi istedi. Kardeşimi acil serviste gördüm. Konuşamıyor, kendini ifade edemiyordu. Burnu, gözleri ve ağzı kan içindeydi; bakışları donuktu. İnliyordu. Doktor onu doğrudan acil müdahale odasına aldı. Asansördeyken bile kan tükürmeye devam ediyordu.

O sabah yoğun kar ve buz nedeniyle kardeşim arabayı bir telefon direğine çarpmıştı. Direksiyon kaburgalarına çarpmış ve tüm kaburgaları kırılmıştı. Akciğerleri zedelenmişti ve nefes alamıyordu. Trakeotomi yapılmak zorunda kalındı ve solunumunu sürdürmek için ventilatöre bağlandı. Hastanenin kararına razı olmaktan başka çaremiz yoktu. Yoğun bakıma götürülürken kardeşimin bembeyaz olduğunu ve tepki vermediğini gördük. Doktor sürekli olarak bize onay formlarını imzalatmak için acele ediyordu.

Bununla yüzleşirken hepimiz Shifu’dan kardeşimi kurtarmasını diledik. Biz beş kardeştik; üçümüz Falun Dafa uygulayıcısıydık. Ayrıca babam ve üvey annem de uygulayıcıydı. Yalnızca yaralı küçük kardeşim ve üvey kız kardeşim Dafa’yı uygulamıyordu. Eve döndüğümüzde tütsü yakıp diz çöktük, Shifu’ya kardeşimi kurtarması için yalvardık.

Yengem de Falun Dafa’yı uyguluyordu. Yoğun bakımın yanındaki pencerede diz çöküp kardeşime Zhuan Falun’u okudu. Yoğun bakım yalnızca 20 dakikalık ziyaret süresine izin veriyordu. Ben, kardeşimin yüzüne ve göğsüne parmağımla “Falun Dafa iyi” yazdım. MP3 çaları kulağının yanına koydum, ama tepki vermiyordu.

Günlerce buna devam ettik. Yedinci gün kardeşimi görmeye gittiğimizde uyandı ve gözlerini açabildi. Dokuzuncu gün yoğun bakımdan çıkarılıp servise alındı. Trakeotomi nedeniyle konuşamıyordu. Mucize şuydu: Kırılan tüm kaburgalar kendiliğinden kaynamıştı ve ameliyata gerek kalmadı. Günden güne iyileşti. Hepimiz, onu Shifu’nun kurtardığını biliyorduk.

Yengemin kız kardeşi ve eniştesi geldi ve gece boyunca kardeşime bakmakta ısrar ettiler. Kardeşim, vefat etmiş olan baldızını rüyasında gördü. Uyandıktan sonra yüksek ateşi vardı. Yaklaşık 40°C idi ve düşmüyordu. İl merkezindeki hastaneye sevk edildi, ama ateşi devam etti. Hep birlikte içimize baktık ve kardeşimize onu kurtaranın Dafa olduğunu söylemediğimizi fark ettik. Bu, büyük bir eksiklikti.

Babam, kardeşime olup biteni anlattı; onu kurtaranın modern tıp değil, Dafa olduğunu söyledi. Kardeşim MP3’ü dinledi ve ateşi hızla düştü. Hastane de onu tedavi edecek ve ateşi kontrol altında tutacak ilaç bulabildi. Bir hafta sonra taburcu edildi.

Uygulama yoluma bakınca, en derin düşüncem şu: Shifu’ya inanmak her şeyin teminatıdır. Shifu’ya olan inancım asla değişmeyecek.

Orijinal Çince makale