(Minghui.org) Çin Komünist Partisi (ÇKP), Falun Gong’a 26 yılı aşkın süredir zulmediyor. Ancak çok az kişi bu baskının, Çin yasaları açısından dahi yasadışı olduğunu biliyor.
Zulme katılan birçok ÇKP yetkilisi, emirleri uyguladıklarını iddia ediyor. Fakat bu, onları sorumluluktan kurtarmaz: Çin Kamu Görevlileri Yasası şöyle der: “…eğer [bir kamu görevlisi] açıkça hukuka aykırı bir karar veya emir uygularsa, bundan doğan yasal sorumluluğu üstlenir.”
Ceza Kanunu’nun 300. Maddesi Falun Gong Uygulayıcılarına Karşı Kötüye Kullanılıyor
ÇKP yetkilileri, Falun Gong uygulayıcılarını zulme uğratırken çoğunlukla Çin Ceza Kanunu’nun 300. maddesini öne sürerek, uygulayıcıların “yasaların uygulanmasını engellediğini” iddia ediyor. Bu iddia asılsızdır. Aslında yetkililer, “Görevi Kötüye Kullanma” ve “Kişisel Çıkar İçin Yasayı Eğip Bükme” suçlarını görmezden gelmektedir.
Çin ceza hukukunda “Dört Unsur Teorisi”ne göre suçun oluşabilmesi için fail, suç konusu, failin kastı ve eylemin toplumsal zararı unsurlarının bir arada bulunması gerekir. Falun Gong uygulayıcıları, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerini izleyerek daha iyi vatandaş olmaya gayret eder. İnançlarını uygularken herhangi bir suç kastı taşımazlar, herhangi bir yasa veya yönetmeliği ihlal etmezler ve eylemleri topluma zarar vermez. Dolayısıyla suçun unsurları oluşmaz; “suç fiili” ortada yoktur.
Ceza Kanunu’nun 300. maddesi, yani “devletin kanun ve idari kurallarının uygulanması” açısından korunan hedef bakış açısıyla incelendiğinde, bu suçun faili, kanun ve idari düzenlemelerin uygulanmasını baltalamış olmalıdır. Oysa Falun Gong uygulayıcılarının eylemleri herhangi bir özel kanun veya düzenlemeyi ihlal etmediği gibi, herhangi bir kanun veya idari düzenlemenin uygulanmasını da baltalamaz.
Hukuk açık ve belirgin olmalıdır. Benzer şekilde, bir kişinin yasaların ve idari düzenlemelerin uygulanmasını nasıl engellediği de açık olmalıdır. Şu anda ülke genelinde yaklaşık 300 yasa yürürlüktedir (Ulusal Halk Kongresi seviyesinde mevzuat) ve yaklaşık 600 idari düzenleme Devlet Konseyi tarafından çıkarılmıştır. Falun Gong’u veya onunla ilgili bilgileri yaymayı suçlayan tek bir madde yoktur.
Falun Gong uygulayıcılarının “yasaların uygulanmasını engellediği” iddiasının doğrulanabilmesi için hangi yasa ve idari düzenlemenin ihlal edildiği net olarak belirtilmelidir. Yani hangi maddenin, alt maddenin veya fıkranın ihlali söz konusudur? Oysa Falun Gong uygulayıcılarına karşı açılan hiçbir davada bu iddiayı destekleyen kanıt bulunmamaktadır.
Gerçekte, sıradan vatandaşlar ve sosyal gruplar, ulusal yasaların ve düzenlemelerin uygulanmasını bozma yeteneğine veya aracına sahip değildir. Sadece kamu yetkisine sahip yetkililer, özellikle en üst düzey yetkililer, böyle bir suçu işleyebilir. Yetkilerini kullanarak yasayı görmezden gelebilir, hukuk yerine kişi yönetimini koyabilir veya yargı faaliyetlerine müdahale ederek yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını zayıflatabilirler.
Yasaların uygulanmasını bozmanın en tipik örneği, ÇKP’nin Falun Gong’a yönelik zulmüdür; bu zulüm, Çin’in kamu güvenliği, savcılık ve yargı organları aracılığıyla yürütülmüş ve 610 Ofisi tarafından bu kurumlar manipüle edilmiştir. Bu eylemler, Anayasa’nın ifade özgürlüğü ve inanç özgürlüğü hükümlerinin uygulanmasını baltalamaktadır.
Yüksek Halk Mahkemesi ve Yüksek Halk Savcılığı, yasal hükümler yerine anayasaya aykırı yargı yorumları yayınlayarak, alt düzey yasaların üst düzey yasalara aykırı olmaması gerektiğine dair Mevzuat Yasası hükmünün uygulanmasını baltalamıştır.
610 Ofisi’nin talimatlarını yerine getirerek Falun Gong uygulayıcılarını haksız yere mahkûm eden yargı yetkilileri, savcılık ve yargı yetkisinin bağımsız olduğuna dair Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerinin uygulanmasını baltalamıştır.
Dolayısıyla, Ceza Kanunu’nun 300. maddesi ve Yüksek Halk Mahkemesi ile Yüksek Halk Savcılığı’nın yargı yorumları kullanılarak Falun Gong uygulayıcılarının gözaltına alınması, tutuklanması, yargılanması ve mahkûm edilmesi, Ceza Kanunu’nun çarpıtılması ve kötüye kullanılması, ayrıca yasanın uygulanmasının gerçek anlamda ihlali anlamına gelir.
Falun Gong uygulayıcılarının inançlarını uygulama ve zulme ilişkin bilgileri paylaşma hakkı Anayasa ile korunmaktadır. Anayasa ifade ve inanç özgürlüğü tanır. Kanun yalnızca belirli davranışları cezalandırır; inançlar (düşünceler) suç oluşturmaz.
Anayasa’nın 35. maddesi şöyle der: “Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşları ifade, basın, toplantı, dernek, yürüyüş ve gösteri yapma özgürlüğüne sahiptir.”
Anayasa’nın 36. maddesi şöyle der: “Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşları dini inanç özgürlüğüne sahiptir. Hiçbir devlet organı, sosyal örgüt veya birey vatandaşları herhangi bir dini inanmaya veya inanmamaya zorlayamaz; vatandaşlara dini inançlarından dolayı ayrımcılık yapamaz.”
Anayasaya göre vatandaşların Falun Gong’a inanması, uygulaması, zulmü anlatması ve bilgi dağıtması yasaldır. Bir kişinin inancı veya inanmaması, vatandaşlara Anayasa tarafından tanınmış bir özgür irade göstergesidir. Hiçbir devlet kurumu, sosyal grup veya birey buna müdahale edemez. Eski ÇKP lideri Jiang Zemin’in Falun Gong’a yönelik zulmü yasadışıdır ve vatandaşların inanç ve ifade özgürlüğüne karşı keyfi bir ihlaldir.
Falun Gong Toplum İçin Faydalıdır
ÇKP sık sık Falun Gong’u bir “tarikat” olarak nitelendirir. Bu yanlıştır.
Bir inancın doğru veya tarikat olup olmadığını belirlemek, hükümetin, yasamanın veya yargının yetkisi dışındadır. “Tarikat” hukuki bir terim değildir. Din bir inanç meselesidir ve devlet ya da laik otoritelerin buna müdahale etme hakkı veya yetkisi yoktur.
Falun Gong uygulayıcılardan Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerine uygun yaşamalarını ister ve yaygın “tarikat” tanımlarından uzaktır. Falun Gong’un örgütsel bir yapısı yoktur ve uygulayıcılar, dünya genelinde düzensiz ve bağımsız bir şekilde bir araya gelmiş topluluklardır. Zihin gelişimlerine odaklanır ve iyi insanlar olmaya çalışırlar. Falun Gong, uygulayıcıların zihin ve bedenlerini geliştirdiği için topluma fayda sağlar. İşte bu nedenle Falun Gong dünya genelinde 100’den fazla ülkede uygulanmaktadır ve Hong Kong ile Tayvan’da birçok uygulayıcı vardır. Falun Gong ve kurucusu Li Hongzhi, binlerce ödül almıştır.
Bazı kişiler, Çin hükümetinin Falun Gong’u “tarikat” olarak tanımladığını söyler. Bu doğru değildir. “Tarikat” ifadesi ilk olarak Jiang Zemin tarafından 26 Ekim 1999’da Fransız gazetesi Le Figaro muhabirine yapılan bir röportajda ortaya atılmıştır. Ertesi gün, People’s Daily bunu tekrar ederek Jiang’ın iftirasını yayımlamıştır. Kişisel görüşler ve medya raporları yasa değildir. Çin Anayasası’nın 80 ve 81. maddeleri, Başkanın yetkilerini tanımlar. Başkanın yetki alanı içindeki faaliyetleri devleti temsil eder; yetki dışındaki faaliyetleri devleti temsil etmez; yalnızca kişisel eylemlerdir. Dolayısıyla Jiang’ın böyle bir tanımlama yapma yetkisi yoktur; bu sadece kişisel görüşüdür.
Başka bir açıdan bakıldığında, Ceza Kanunu’nun 3. maddesi “Kanunsuz suç olmaz” ilkesini belirler. Bugüne kadar tarikat listesi oluşturan tek resmi belge, 2000 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan “Tarikat Örgütlerinin Tanınması ve Baskıyla Mücadele Konusundaki Bazı Hususlara Dair Duyuru” (Resmî Duyuru [2000] No. 39) belgesidir. Bu belgede 14 tarikat listelenmiş, Falun Gong dahil edilmemiştir.
Daha da önemlisi, Falun Gong’a yönelik zulmün başlamasından 15 yıl sonra, Haziran 2014’te Legal Evening News, İçişleri Bakanlığı’nın duyurusunu kamuya yeniden duyurmuş ve 14 tanınmış tarikatı tekrar teyit etmiştir. Bu durum, Çin hükümetinin Falun Gong’u bir tarikat olarak sınıflandırmadığını bir kez daha göstermiştir.
Falun Gong Kitapları ve Materyalleri Uygulayıcıların Yasal Kişisel Mülküdür
Falun Gong kitaplarında yazanlar, geleneksel değerlerle uyumludur ve insanlara iyilik yapmayı öğretir. Falun Gong yayınlarına sahip olmanın hiçbir yasadışı yönü yoktur. Daha önemlisi, mevcut düzenlemelere göre Falun Gong uygulayıcılarının Falun Gong kitaplarına ve materyallerine sahip olması tamamen yasaldır.
29 Aralık 2010’da Devlet Konseyi Basın ve Yayın Genel Müdürlüğü (GAPP) ikinci yürütme toplantısını yapmış ve 50 no’lu Belge’yi onaylamıştır. Bu belge 1 Mart 2011’de yayınlanmış ve yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girmiştir. Devlet Konseyi, bu GAPP emrini duyurmuş ve 2011 yılı Devlet Konseyi Resmî Gazetesi’nin 28. sayısında yayımlamıştır. Bu belge, 161 düzenleyici belgeyi yürürlükten kaldırmıştır; bunların 99.’su, “Falun Gong Yayınlarının İşlenmesine Dair Görüşlerin Yeniden Onaylanması Hakkında Duyuru” (22 Temmuz 1999) ve 100.’sü, “Yasadışı Falun Gong Yayınlarının Basımının Yasaklanması ve Yayın Basım Yönetiminin Daha da Güçlendirilmesi” (5 Ağustos 1999) belgesidir.
50 no’lu Belge, Falun Gong kitapları üzerindeki yasağın kaldırıldığını ve artık yasal yayınlar olduklarını belirtmektedir. Falun Gong kitapları yasal ise, Falun Gong’u tanıtan materyaller de yasal sayılır.
Özetle, Falun Gong uygulayıcılarının inancı ve başkalarına Falun Gong’u anlatma eylemleri, Çin Anayasası ve yasaları tarafından korunmuş yasal davranışlardır. Buna karşılık, Falun Gong uygulayıcılarına yapılan zulüm bir suçtur.
Telif Hakkı © 2025 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.
Kategori: Haber Yorumu