(Minghui.org) İngiltere’deki Financial Times, 29 Kasım'da AB'nin ABD'yi Çin'in (Çin Komünist Partisi rejiminin) oluşturduğu “stratejik zorlukları” aşmak için yeni bir küresel ittifak kurmaya çağırdığı bir AB planının taslak belgesine atıfta bulundu.

'Küresel değişim için yeni bir AB-ABD gündemi' başlıklı basın açıklamasında şöyle denildi: “Açık demokratik toplumlar ve piyasa ekonomileri olarak, AB ve ABD Çin'in büyüyen uluslararası iddialılığının sunduğu stratejik sorun üzerinde hemfikirdir.”

AB ve ABD'nin, diğer şeylerin yanı sıra, hızlı teknolojik değişimden yararlanmak ve rakip dijital yönetişim sistemlerinin zorluklarıyla yüzleşmek için güçlerini birleştirmesini önermektedir; 5G konusundaki tartışmalardan başlayarak, küresel ekonomi ve güvenlik kaygıları ışığında kritik teknolojileri korumak için ortak bir transatlantik yaklaşım geliştirmek; güven ile serbest veri akışını kolaylaştırmak için işbirliğini yoğunlaştırmak; ve demokrasiyi güçlendirmek, uluslararası hukuku desteklemek, sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek ve dünya çapında insan haklarını teşvik etmek gibi.

Teklifin Avrupa Konseyi tarafından onaylanması bekleniyordu ve daha sonra 2021'in ilk yarısında bir AB-ABD Zirvesi'nde başlatılacaktı.

Tesadüfen, merkezi Kanada'da bulunan "Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu", üst düzey hükümet ve askeri yetkililer, politika yapıcılar, fikir önderleri, akademisyenler, benzer fikirlere sahip ülkelerden iş dünyası üyeleri de dâhil olmak üzere dünyanın dört bir yanından 250'den fazla uzman ve liderin görüşlerini topladı ve Çin Demokrasiye Karşı başlıklı bir el kitabı yayınladı. –The Greatest Game

El kitabı, komünist Çin’in demokratik ülkelere yönelik tehdidini, ÇKP’nin Çin içindeki baskısını, teknoloji üstünlüğü yarışını, demokrasilere karşı kampanyaları etkilemesini, savaşı veya barışı belirleyebilecek askeri rekabet ve küresel hâkimiyet hırsıyla ilgili ayrıntılı kanıtlarla vurguladı. Genel Çin (ÇKP) sorununun haritasını çıkarmaya yönelik ilk kapsamlı girişimlerden biri olduğunu iddia ediyor.

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, 25 Eylül 2020'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na yaptığı açıklamada, 21. yüzyılın büyük güçler çatışmasında, Çin konusunda ABD'nin yanında duracağını söyledi.

“Amerika Birleşik Devletleri ile derinden bağlıyız. Tarihin denemeleriyle güçlenen idealleri, değerleri ve karşılıklı sevgiyi paylaşıyoruz” dedi.

23 Temmuz'da ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo tüm dünyayı ÇKP'ye karşı birleşmeye çağırdı ve ÇKP'nin 1,4 milyar halkını temsil ettiği yalanını ifşa etti. Amerika Birleşik Devletleri'nin Çin Komünist rejiminin Çin halkını kaçırmasına artık izin vermeyeceğine söz verdi; Birleşik Devletler özgür dünyaya önderlik edecek, Çin halkına sıkı sıkıya bağlı kalacak ve ÇKP’nin zalim diktatörlüğünü ortaklaşa bozguna uğratacaktır.

Washington'da 'Life, Liberty & Levin' siyaset programından yazar Mark Levin ile yaptığı röportajda, 27 Eylül'de D.C. de Pompeo, ÇKP'nin saldırgan davranışından ve ABD'nin "yatıştırma" politikasını durdurma stratejilerinden ve ayrıca ÇKP'nin hegemonik genişlemesine karşı saldırıya geçmek için küresel bir koalisyonun kurulmasından bahsetti. AB’nin yeni taslak belgesi, Pompeo’nun ÇKP’nin sunduğu zorlukları üstlenme çağrısını yineleyerek ABD ile olan ittifakını kesinlikle yeniden canlandıracak.

ABD, ÇKP'ye tüm cephelerde karşı saldırıda bulunuyor. Ve hem doğudaki hem de batıdaki uluslararası toplumdaki ülkeler ÇKP tehdidine direnmek için bir “demokrasi ittifakı” oluşturuyorlar. ABD'nin müttefikleri olarak Japonya, Avustralya, İngiltere, Kanada, AB, NATO ve ASEAN üye devletleri var ve hepsi aynı evrensel değerleri paylaşıyor.

ÇKP normal bir siyasi parti veya rejim değil, insan dünyasındaki kötü komünist hayaletin bir temsilcisidir. Komünist hayaletin dünyaya hâkim olmak için attığı adımlar, Batı ülkelerindeki geleneksel değerleri ve ahlakı yok etmeyi amaçlıyor. ÇKP, demokratik toplumlardaki boşluklardan yararlanarak, ifade özgürlüğünü "ateizm" yanılgılarını yaymak için kullanarak ve özgür dünyadan belirsiz bir şekilde besinleri çıkararak uluslararası düzeni değiştirmeyi amaçlamaktadır.

Bununla birlikte, onlarca yıllık uyuşukluk ve batıştan sonra, ÇKP şimdi gerçek renklerini ve dünyaya hükmetmek ve insanlığı yok etmekte ki nihai hedefini gizlemeye devam etmeyi daha zor buluyor.

Bu yıl diğer ülkeler, Çin'in Wuhan şehrinden kaynaklı salgınla boğuşurken, ÇKP, Tayvan, Hong Kong, Güney Çin Denizi ve Hindistan sınırlarında agresif davranarak Batı dünyasında daha fazla alarmı tetikledi. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avrupa Birliği, ÇKP'nin demokratik dünyanın değerlerine yönelik en büyük meydan okumayı temsil ettiği konusunda hemfikirdi.

Şu anda, demokratik ülkeler ÇKP'ye yönelik tutumlarını büyük ölçüde değiştirdiler. Geçtiğimiz on yıllarda, ekonomik refahın Çin'e özgürlük ve demokrasi getireceğine inanıyorlardı, ancak ölümcül ve yıkıcı COVID-19 onları uyandırdı ve ÇKP'nin tüm dünyayı tehlikeye atan en acımasız "virüs" olduğunu anlamalarına yardımcı oldu.

İtalyan bir düşünce kuruluşu olan Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün (IAI) direktörü Nathalie Tocci, Çin'in haksız ticaret uygulamalarının, ileri teknolojilerdeki artan rekabet gücünün, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kritik sektörlerdeki Çin yatırımlarının kalıplarının, Pekin'in insan hakları konusundaki sicilinin, artan askeri yeteneklerinin ve Pekin'in küresel anlatıları yeniden şekillendirmek için yanlış bilgi ve propaganda kullandığına ki koronavirüs hakkındaki bilgileri erken baskı altında tutmasıyla daha da saldırganlaşan Korona virüsünün, Çin'in etkisiyle ilgili endişelerin artmasına katkıda bulunduğuna inanıyor.

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien, 23 Eylül'de yaptığı bir konuşmada, Trump yönetiminin artan Çin saldırganlığına çeşitli şekillerde karşı koymayı amaçlayan uluslararası bir fikir birliği oluşturduğunu vurguladı. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Fransa, İsveç, Avustralya ve diğer ülkeler art arda 'Konfüçyüs Enstitüleri' ile işbirliğini geri çekti, eleştirmenler onu ÇKP’nin gizli casusluk ve etki operasyonları için kendi ideolojisini ihraç etmek için kullandığını söylüyorlar; Avustralya hükümeti, Çin'in gizli etkisi ve sızma operasyonlarına karşı bir baskı başlattı ve ilk olarak Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19'un kökenlerine ilişkin bağımsız bir soruşturma çağrısında öncü bir rol üstlendi ve Japonya, Japon şirketlerine üretim tesislerini Çin'den Japonya'ya taşımaları için teşvikler sunarak daha sert ABD politikalarını destekliyor.

ABD Senatosu istihbarat komitesinin Demokratik başkan yardımcısı Mark Warner, "Pekin, yeni nesil dijital altyapıyı kontrol etmeyi ve bunu yaparken ABD'nin şeffaflık, fikir çeşitliliği, birlikte çalışabilirlik ve insan haklarına saygı değerlerine aykırı ilkeleri empoze etmeyi amaçlıyor,” diyerek, komünist Çin'den gelen tehdidi görüyor ve ÇKP liderlerinin 'bir teknolojik yönetişim modeli' geliştirdiğine inanıyor.

ÇKP'ye karşı saldırıya yönelik küresel bir ittifakın teşviki, başarıya doğru belirli adımlar atmıştır. 5 Ağustos'ta ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, güvenli bir 5G ağı sağlamak için "Temiz Ağ" (Clean Network) sistemini duyurdu. Şimdiye kadar, 53 ülkede, düzinelerce dünya devi de dahil olmak üzere küresel GSYİH'nın üçte ikisini oluşturan en az 180 telekomünikasyon şirketi “Temiz Ağ” girişimine katıldı ve artık “Huawei” gibi Çinli şirketler tarafından sağlanan ekipman ve teknolojileri kullanmayacak. AB ayrıca "5G güvenliği için AB araç kutusunu" da başlattı ve 27 NATO ülkesi de "Temiz Ağ" projesine çoktan katıldı.

Amerika Birleşik Devletleri, dünya çapındaki hükümetleri ve endüstriyel müttefikleri, vatandaşlarının mahremiyetinin ve şirketlerinin ÇKP ağının saldırgan müdahalesine karşı en hassas bilgilerinin korunmasını güçlendirecek olan bu "Temiz Ağ" eğilimine katılmaya çağırıyor. Şu anda, 5G ağlarını genişletmeye istekli, ancak tehlikenin farkına varmadan ÇKP'nin çamurlu "Bir Kuşak ve Bir Yol projesinin çevrimiçi versiyonunda” sıkışıp kalan birkaç ülke var.

ÇKP ile mücadele sadece bir ticaret savaşı, bir bilim ve teknoloji savaşı, bir askeri savaş ve bir bilgi savaşı değil, aynı zamanda inanç ve ideallere karşı bir savaştır. ABD'nin Uluslararası Dini Özgürlük İttifakı Büyükelçisi Sam Brownback, yakın tarihli bir röportajda ÇKP'nin baskıcı modelini dünya çapında özgürlüğün zararına yurt dışına ihraç ettiğini söyledi. Ancak "otoriterlik nihayetinde inancı yenemez." Bu kazanamayacakları bir savaş.

İyiyle kötü arasındaki bu savaşın en önemli noktası "inançla savaştır". Böylesine büyük bir savaşın karşısında, insanlar iyi ile kötü arasında ayrım yapmalı ve "çitin üstüne oturmak" gibi yozlaşmış bir düşünceye sahip olmamalıdır. Bazı ülkeler ÇKP korkusuyla geri çekiliyor, ancak bunu "akıntıyla gittikleri" veya "karmakarışık oldukları", hatta "aleve yakıt ekledikleri" veya "körü körüne hoşgörülü oldukları" için yapıyor olabilirler. Tüm bu davranışlar, bir zorbanın kötülük yapmasına yardım etmekten ve şeytana mum tutmaktan farksız değildir, bu da ÇKP'nin kontrol edilemeyen alaycı bir canavar olmasına yardımcı olmuştur.

Adalet ve kötü arasındaki mevcut çekişme karşısında, hükümetler ve her ülkedeki insanlar iyi ile kötü arasında bir tavır almalıdır. Uluslararası toplumdaki özgür toplumlarda adalet bayrağı şimdiden en üst seviyede tutulmuş durumda ve küresel ölçekte güç toplamak için kritik bir andayız. İyi ve kötü arasındaki savaşta uzlaşmaya veya tereddüt etmeye yer yoktur; bu bir ölüm kalım meselesidir ve kişinin kaderi tek bir düşüncede asılıdır.

Aslında, "Temiz Ağ" programının dışında kalan veya "çitin üzerinde duran" ülkeler için gri alan olamaz. Ulusal güvenliği güçlendirmek için bir an önce küresel savunma sistemine katılmalı ve diğerleri ile birlikte ÇKP'ye karşı sağlam bir kale inşa etmelidirler. Bu gerçekten yapılması gereken akıllıca bir eylem olacaktır.

Çince versiyonu