(Minghui.org) Okuyacağınız şey bir kurgu değil; hayatımın 85 sefil yılına aittir. Diğer insanlar için 85 sadece bir sayı olabilir ama benim için bu, Çin Komünist Partisinin (ÇKP) gerçek doğasını anlamam için geçen yılların sayısıdır.

1938 yılında Jilin Eyaleti, Changchun Şehrinde doğdum. ÇKP'nin sürekli değişen politikaları ve vahşeti nedeniyle haksız yere beş kez hapse atıldım. 20 yıla yakın hapis hayatım boyunca bitmek bilmeyen acılar çektim.

Çocukluktaki Dehşetler: Changchun Kuşatması

Ben doğduktan iki ay altı gün sonra babam hastalıktan öldü. Dul annem üç oğlunu tek başına büyütmek zorunda kaldı. Krep ve jöleli tofu satarak geçimini sağlıyordu.

1948 yılında on yaşındayken korkunç bir olaya tanık oldum. Changchun'da 100.000 Kuomintang askeri konuşlanmıştı. Onları izole etmek için ÇKP ordusu şehri aylarca kuşatma altında tuttu. İçeriye yiyecek girmesine izin verilmedi ve şehirden kaçan açlıktan ölmek üzere olan siviller ya zorla geri gönderildi ya da ÇKP askerleri tarafından olay yerinde öldürüldü. ÇKP'nin propagandası daha sonra savaşı "[silahlarla] öldürmeden" bir zafer olarak kutladığında, açlıktan ölen 100.000'den fazla sivilden bahsetmedi.

Neyse ki, komşuların yardımıyla ve büyük bir kavanoz domuz yemi yiyerek hayatta kalmayı başardım. On yaşında bir çocukken, açlıktan ölmek üzere olan insanların yabani bitkileri yemesini ve yemek için ağaçların kabuklarını soymasını kendi gözlerimle izledim. Komşularımızdan birinin tüm ailesi açlıktan öldü. Yol kenarındaki hendekler ölü çocuklar ve ölmekte olan bebeklerle doluydu. Herhangi biri şehirden kaçmaya çalışırsa ÇKP ordusunun çıkacak herhangi bir seste ateş edeceğini duyduk. Birçok ebeveynin kaçarken ağlayan çocuklarını geride bırakmaktan başka seçeneği yoktu.

Açlığın ve cesetlerin korkunç sahneleri çocukluk anılarıma kazındı.

Kültür Devriminin Karanlığı

Ailemizin yoksulluğu nedeniyle 18 yaşımdayken Changchun'daki bir fabrikada çırak olarak çalıştım. İki yıl sonra giriş seviyesi elektrik kaynakçısı olarak sertifika aldım. 1958'de Büyük İleri Atılım hareketi başladıktan sonra Sincan'ın uzak bir bölgesine taşındım ve kıdemli elektrik kaynakçısı olarak sertifika aldım. Böylece annemin maddi baskısını hafifletmeye yetecek kadar para kazanabildim. Çok çalışmaya devam ettiğim sürece durumun düzeleceğini düşündüm. Daha sonra 1961'de Sincan sakinleri ÇKP'nin vahşetine karşı isyan etmeye başladı. Böylece memleketime döndüm ve o dönem Büyük Kıtlık dönemiydi.

Aileme yiyecek bulamayınca bir fabrikadan iki çift kamyon lastiği aldım ve biraz kâr elde etmek için onları yeniden sattım. Ancak o günün ilerleyen saatlerinde polis beni tutukladı ve gözaltına aldı. Öncelikle ailemin açlıktan öldüğünü, ikinci olarak lastiklerin parasını ödediğimi ve çalmadığımı söyleyerek onlarla tartışmaya çalıştım. Beni kötü davranmakla suçlayıp “spekülasyon ve vurgunculuk” suçundan 4 yıl hapis cezasına çarptırdılar.

Dört yıl sonra serbest bırakıldığımda, bu popüler suç terimi artık kullanılmıyordu çünkü ÇKP politikaları değişmeye devam ediyordu ve bazen çelişkili olabiliyordu. Ancak dört yıldır haksız yere tutuklu kalmamı hiçbir yetkili umursamadı.

Bu noktada ÇKP insanları kendi işlerini yürütmeye teşvik ediyordu. Hala çok çalışarak hayatımı iyileştirebileceğime inanıyordum. Bu yüzden kaynak yapmak, elektrikli aletlerin montajını yapmak, arabaları onarmak ve makineleri işlemek için birkaç ekip kurdum. O yıl yalnızca ilk iki takımın karı 40.000 Yuan idi. Tam işlerim hızla gelişirken, Kültür Devrimi'nin karanlık bölümü geldi.

Bu siyasi kampanya başladığında çoğu işletme sözde devrim için durdu. Fabrika müdürü olduğum için Changchun'daki devrimci güçlerin daimi üyesi oldum. O zamanlar her gün sözde devrim yaşıyorduk. İyi eğitimli aydınları seçtik ve onlara alenen saldırdık. Başlangıçta bunun yanlış olduğunu fark etmedim. Ancak o zamanki Çin başkanı Liu Shaoqi'ye saldırırken Mao Zedong'un Liu hakkında bir hata yaptığını belirttim. Bu yüzden bana karşı-devrimci muamelesi yapıldı ve 20 yıl hapis cezasına çarptırıldım.

Hapse girdikten yaklaşık bir ay sonra eşimin işvereni ona benden boşanmasını, aksi takdirde işten atılacağını söyledi. Oğlum da benim yüzümden okulda zorbalığa maruz kaldı. Bu durumdan dolayı eşim dört ay sonra benden boşandı. Bütün eşyalarımız ona gitti ve iki çocuğumuzun velayeti ona verildi. Kızım daha bir yaşında bile değildi. Bu ağır darbe yüzünden annem çaresizliğe düştü ve kısa süre sonra vefat etti. Son nefesine kadar adımı haykırıyordu.

Cezama itiraz etmek için sık sık mektuplar yazdım ama cezaevi yetkilileri bunları üst yönetime iletmedi ve bunun yerine beni açıkça azarladı. Beni üç kez hücre hapsine koydular ve üç yıldan fazla bir süre boyunca beni 14 kg pranga takmaya zorladılar ve bende “mahkumlar arasında bir mahkum” oldum. Kötü bir şekilde dövüldüm ve birkaç kez neredeyse ölüyordum. Şu anda bile hâlâ birçok fiziksel yaram var.

O dönemde pek çok aile benim gibi mağduriyet yaşadı. Hapishanede tanıştığım pek çok karşı-devrimci haksız yere hapse atıldı; bunlardan biri Guo'ydu. Çin Yeni Yılı için Mao'nun portresini asıyordu, yanlışlıkla düşürdü ve fark etmeden üzerine bastı. Kızının iki sınıf arkadaşı bunu gördü ve okuldaki Kızıl Muhafız karargahına bildirdi. Sonuç olarak, sokakta sivri uçlu bir şapka takarak alenen azarlandı. Karşı-devrimci olarak damgalandı ve 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hapishaneden itiraz etmeye devam etti. Hücre hapsine konuldu ve daha sonra idam edildi. Konuşmaya cesaret eden bu insanların birbiri ardına öldürüldüğünü görünce Partinin propagandasına boyun eğdik. Guo'nun ölümünden sonra kendi itirazlarımı durdurdum.

1979 yılında tahliye olduğumda 11 yıl cezaevinde kalmıştım. Eşim başkasıyla evlendi ve iki çocuğumun soyadı değişti. Mutlu ailemiz parçalanmıştı. Anlayamadım. Ben sadece iyi bir hayat yaşamak istiyordum, peki neden bu kadar sıkıntıya katlanmak zorunda kalmıştım?

Üç Kez Daha Hapse Girmek

O zamanlar elimizdeki kağıt parayı bile tanımıyordum çünkü o on bir yılda hepsi değişmişti. Ama kısa sürede geçimimi sağlamanın bir yolunu buldum ve yeniden evlendim.

Ancak ÇKP'nin sürekli değişen politikaları hakkında net bir anlayışa sahip olmadığım için tekrar tekrar kurban oldum. İkinci kızım bir aylıktan küçükken ilçe sanayi ve ticaret bürosu beni “rüşvet kabul etmek” suçlamasıyla gözaltına aldı. Bu, 1981'de iki fabrikanın birikmiş çelik jant ve motor stoklarını satmasına yardım ettiğim bir olaydan kaynaklandı. Bana teşekkür etmek için fabrikalar bana 10.000 Yuan’dan fazla ödül verdi.

Aralık 1978'de başlatılan ekonomik reforma göre yaptığım şey meşruydu. Ancak politika Changchun'da geç başladı ve ben altı ay boyunca gözaltında tutuldum.

1985 kışının başlarında Changchun'daki bir mağazanın üç yün battaniye almasına yardım ettim ve 3.000 Yuan tutarında bir ödül aldım. O zamanlar planlı bir ekonomi olduğu için Hou adında yerel bir savcı beni soruşturma için evimden aldı. Babası yerel mahkeme başkanı olduğu için bana duruşmasız üç yıl hapis cezası verildi. Şans eseri birisi bana yardım etti ve şartlı tahliyeyle serbest bırakıldım.

Bu olaylar beni mağlup etmedi ve şöyle düşündüm: “Siz bana ne kadar eziyet ederseniz, ben o kadar güçlenirim.” Özgür olduğum sürece çok çalışıp kendimi kanıtlayacağıma söz verdim. 1990'lı yıllarda sadece iş yaparak zengin olmadım, aynı zamanda Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı'nın üyesi ve Ulusal Halk Kongresi'nin özel temsilcisi oldum.

O zamana kadar ÇKP'nin değiştiğini ve toplumun istikrarlı olacağını düşündüm. Fakat 1999 yılında Falun Gong'a yönelik baskı başladıktan sonra yine yanıldığımı anladım.

1990'ların başında, bir keresinde kuzenlerim ve onların çocuklarıyla birlikte Shifu Li (Falun Gong'un kurucusu) tarafından verilen bir konferansa gitmiştim. Kuzenlerimden biri altı yıldır felçliydi ve oraya sedyeyle götürülmüştü. Shifu Li'nin kuzenimi birkaç dakika içinde iyileştirdiğine ve onun oturup yürüyebildiğine bizzat şahit oldum. Mucizeden etkilenerek Falun Gong'un muhteşem olduğunu biliyordum. Ancak işlerimle meşgul olduğum için uygulamayı öğrenemedim.

Her ne kadar ÇKP, zulüm sırasında her gün Falun Gong'u karalamak için haber medyasını harekete geçirmiş olsa da, ben buna asla inanmadım. Ayrıca kendi deneyimlerim bana, Partinin halkın geri kalanını korkutmak ve susturmak için her zaman belirli gruplara karşı nefreti körüklediğini söyledi. Aynı Kültür Devrimi sırasında yaşananlara benziyordu. Birçok Falun Gong uygulayıcısının inançları nedeniyle tutuklandığını ve cezalandırıldığını görünce kendimi kötü hissettim. Yardım edemesem de herkese Falun Gong uygulayıcılarının iyi insanlar olduğunu anlatmaya istekliydim. ÇKP çok fazla masum insana zarar verdi.

İleri Yaşta Uyanmak

Çin'deki sözde finansal katılım sistemi kapsamında, paramın tamamını tanınmış bir kuruluşun sponsor olduğu bir finansal kredi hizmetine ödünç verdim ve bir miktar faiz aldım. Fakat bir kez daha ÇKP yön değiştirdi ve o zamanlar tüm büyük devlet kurumları tarafından desteklenmesine rağmen bunun yasadışı bir bağış toplama platformu olduğunu iddia etti. Bütün paramız gitti. İtiraz etmeye gittiğimizde silahlı polis ve vahşetle karşılaştık.

Geriye dönüp baktığımda, 80 yılı aşkın süredir, ÇKP tarafından birçok kez zorbalığa maruz kaldıktan sonra, onun beyin yıkama propagandası nedeniyle işlerin daha iyi olacağına dair hala umutlarım olduğu için pişmanım. Komünist Parti Üzerine Dokuz Yorum'u okuyunca tamamen uyandım ve ÇKP'nin gerçek doğasını gördüm. Rejim hiçbir zaman halkı umursamadı ve insanları kandırıp kendini yüceltmek için tarihi değiştirmeye devam ediyor.

Birisi bana zaten ÇKP örgütlerinden ayrılmam konusunda yardım etti. Ancak sadece rejimin örgütlerinde olan üyeliğimden vazgeçmediğimi, bunun bir an önce sona ermesi için de dua ettiğimi burada ciddi bir şekilde ilan etmek istiyorum. Parti, sözde karşı-devrimciler, sağcılar, kapitalistler veya Çin karşıtı güçler gibi insanları aldatmak için pek çok yalan uydurdu.

Bütün bu yalanlarla ÇKP, birbiri ardına Çinli gruplara zulmetmektedir. Umuyorum ki daha çok insan rejimin oyunlarını anlayacak, onunla bağlarını koparacak ve daha iyi bir geleceğe sahip olacaktır.

Yaşlı bir adam olarak ifade özgürlüğünün olduğu bir ülkeye gitmeyi de umuyorum. Kendi deneyimlerim aracılığıyla başkalarına ÇKP'nin insanlığı nasıl yok ettiğini ve dünyayı tehlikeye attığını anlatabilirim. Çocuklarım hikayemin daha fazla insanı uyandırmaya yardımcı olabileceğini söyledi ve ben de bu yüzden onu yazdım. Ben içtenlikle komünizmin olmadığı özgür bir Çin'i umuyorum ve tüm Falun Gong uygulayıcılarının inançlarını özgürce uygulayabilmelerini içtenlikle umuyorum.