(Minghui.org) Sevgili genç arkadaşlarım, şu soruları hiç merak ettiniz mi bilmiyorum: “Ben kimim? Nereden geliyorum? Nereye gidiyorum?" Hayata dair bu sonsuz soruları sizinle ele almayı umuyorum ve bu, umarım ki, hayata ve dünyaya dair yeni bir bakış açısıyla size ilham verir.
"Ben Kimim?"
Tarih boyunca biz Çinliler kendimizi daima “Ateş İmparatoru ve Sarı İmparator’un torunları” olarak adlandırdık. 5.000 yıllık uygarlık boyunca Konfüçyüsçülük, Budizm ve Taoizm toplumumuzu şekillendiren başlıca düşünce sistemleri olmuştur. Ancak onlarca yıldır süren komünist yönetimin ardından, geleneksel değerlerin çoğu kaybedildi ve genç nesiller her zamankinden daha sığ ve şiddet yanlısı hale geldi.
İlkokuldan üniversiteye kadar, toplumsal kalkınmanın sınıf mücadelesinin sonucu olduğuna inanan Marksizm-Leninizm mücadele felsefesini öğretiliyor. “Geri kalmış” veya “zayıf” olanlar zorbalığa maruz kalır. Bu nedenle herkes güçlü olmaya çalışmalıdır. İnsan toplumu orman kanununun sadece bir örneğidir; ve hayat sadece bazı kimyasal reaksiyonlardan ibarettir. Dolayısıyla hayatın anlamı hayatta kalmaktır ve iyi bir hayat yaşamak, büyük bir güce ve zenginliğe sahip olmak demektir. Ahlak, zayıfları dizginlemek için kullanılan bir dizi manevi prangadan ibarettir ve yanıltıcı bir şakadır.
Kişinin neye inandığı, kim olduğunu belirler. “Ateş İmparatoru ve Sarı İmparator’un torunları” olmak ten rengimizle ya da konuştuğumuz dille değil, kültürel kimliğimizle ilgilidir. Bu tür köklerimizi kaybedersek kendimize hâlâ “Ateş İmparatoru ve Sarı İmparator’un torunları” diyebilir miyiz?
Çin Komünist Partisi (ÇKP), geleneksel Çin kültürünü ve Çin ulusunu canlandırdığını iddia etse de, bu sadece göstermelik bir hizmettir. İçerideki öz yok edildiğinden, canlandırılan yalnızca formalitedir. ÇKP bayrakları taşıyan tapınaklarda ve manastırlarda keşişler ve Taoistler, tanrısal olana saygı göstermeden önce ÇKP liderlerine ibadet etmek zorundadır. Geleneksel Çin kültürünün bayrağı altında, ÇKP, “Batıdan Gelen Hayalet”, kendi mücadele felsefesini teşvik ediyor ve masum genç beyinleri zehirliyor.
Batı’da, Marksizm-Leninizm'in şeytani bir sapkınlık olduğu ve insanlara yalnızca yoksulluk, cinayet ve felaket getirdiği yaygın olarak kabul edilmektedir. ÇKP Çin'deki gücü çaldığından beri, “Toprak Reformu”, “Üç Anti ve Beş Anti”, “Anti-Sağcı”, “Kültür Devrimi”, “Tiananmen Katliamı” ve Falun Gong'a yapılan zulüm gibi pek çok siyasi kampanya yürüttü. Pandemi sırasında ölüm vakalarını örtbas etti ve sıkı tecrit politikasını aniden kaldırdı, bu da ülke çapında kitlesel enfeksiyon ve ölümlere yol açtı.
Eğer ÇKP salgının var olmadığını söylüyorsa, doktor bir hasta öldükten sonra ölüm nedeni olarak COVID-19 yazamaz. Eğer ÇKP ülkenin yoksulluktan kurtulduğunu söylüyorsa, o zaman 600 milyon Çinlinin aylık geliri 1.000 yuan'den az olsa bile herkes iyi bir hayat yaşamalıdır.
Tam olarak ÇKP kendisini her zaman "büyük, görkemli ve doğru" olarak etiketlediği ve tüm Çinlilerin onu takip etmesi, övmesi ve itaat etmesi gerektiği için, birçok genç ÇKP'ye olan "sevgiyi" vatanseverlikle karıştırdı. Dünyanın her yerinde, vatanseverlik çok asil bir erdemdir. Ancak ÇKP, insanların ülkeye olan tutkusundan yararlanıyor ve bunu kendi yönetimi altında körü körüne itaate dönüştürüyor. Gerçek anlamda vatansever bir kişi, sorunu gören ve eleştiri yapma cesaretine sahip olan kişidir. Ancak ÇKP yönetimi altında, onu eleştiren herkesin "ülkeyi sevmediği" kabul edilir.
Örnek vermek gerekirse, ev sahibiyseniz ve Ev Sahipleri Derneği kimsenin kendi yönetimiyle ilgili soru sormasına izin vermiyor ve onları eleştiren herkesi "toplumu sevmiyor" olarak etiketliyorsa, bunun mantığı nedir? Eğer bu sizin için kabul edilemezse, o zaman ÇKP'nin de aynısını yapması sizin için neden sorun olsun?
“Nereden Geliyorum?”
Darwin'in evrim teorisine göre, insanlar maymunlardan evrimleşmiştir. Sanki canlılık, çeşitli moleküllerin rastgele bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış ve daha gelişmiş formlara evrilmiştir. Diyelim ki bir otoparkta bir arabanın rastgele parçaları var, rüzgar estikten sonra parçalar kendi kendine arabaya monte edildi. Daha sonra daha güçlü rüzgarlar veya diğer doğal afetlerden sonra, araba gelişti ve daha da gelişmiş hale geldi. Bana göre, böyle şeylerin olma ihtimali sıfırdır.
Antik uygarlıklara baktığımızda Tanrı'nın, yani ilahi olanın, insanı çamurdan yarattığından bahseden şaşırtıcı benzerlikler görürüz. Ayrıca tarih öncesi büyük tufan, insanlığın nihai yargısı ve tanrısal olanın dönüşüyle ilgili hikayeler de vardı. Eğer bu tamamen hayal ürünüyse, farklı bölgeler arasında ulaşım ve iletişim yokken dünyadaki atalarımız nasıl aynı hayal gücüne sahipti?
Bilim ve maneviyat düşman değildir. Pek çok bilim adamı Tanrı'nın varlığına inanmaktadır. Mesela Kopernik, Newton, Einstein ve diğer ünlü bilim adamları tanrısal olana inanıyorlardı.
Geleneksel Çin kültürü maneviyat üzerine kuruludur. Xiulian uygulama kültürü, insanları yüksek ahlaka ve ileri seviyelere yönlendirir. İnsanın evrenin ruhu olduğuna inanılır. Tanrı insanı kendi imajına göre yaratmıştır, dolayısıyla da tanrısallık herkesin içinin derinliklerinde yatmaktadır ve insanların iyi olma ve orijinal benliğine dönme arzusu geliştirmesi doğaldır. Kişinin inancı ne olursa olsun, iyi bir insan olmak istediği sürece, kendini disipline edecek ve evrenin kanunlarına uyacaktır.
ÇKP, geleneksel kültürü evrim ve ateizmle değiştirdiğinde, kişi yalnızca anlık çıkarlara, şöhrete ve güce ve hayattaki mutluluklarının mücadeleye bağlı olduğuna inanır. Eğer kişi ÇKP'yi takip ederse tanrısal olanla bağlantısı kesilecektir. Kişi tanrısal olanın kutsamasını kaybedecek ve sonunda ÇKP'nin bir hizmetkarı haline gelecektir. Bu büyük ölçekte gerçekleştiğinde insanlık büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalır.
COVID-19 salgınının insanlığa hangi geleceği seçmek istediğimizi hatırlattığına inanıyorum. Bildiğim kadarıyla, Çin'de hastalıktan ölen insanların çoğu ÇKP üyesi. 2023'ün ikinci yarısından bu yana en az kırk kıdemli ÇKP generali öldü. Sadece 30 Mart ile 2 Nisan 2024 arasındaki dört gün içinde, aralarında tümamiral Zhang Lixiong, korgeneral ve eski Nanjing Hava Kuvvetleri komutan yardımcısı Han Decai, korgeneral ve eski Guangzhou askeri komutan yardımcısı Song Wenhan ve Tuğamiral Huo Ling'in de bulunduğu dört kıdemli general daha öldü.
"Nereye Gidiyorum?"
Materyalizm bakış açısından, insanın varacağı son yer mezardır. Ancak, insan bedeni öldüğünde aslında ruhu yok olmaz, reenkarnasyona uğrar. Kam etnik grubunun yaşadığı Hunan ve Guangxi sınırındaki bir yerde, 7.800 kişiden 110'unun geçmiş yaşamlarına dair anıları var. Virginia Üniversitesi'nden psikiyatrist Jim B. Tucker, insanların geçmiş yaşamlarını hatırladığı birçok vakaya tanık oldu.
Batı dininde, genellikle kişinin öldükten sonra ruhunun cennete gideceğine inanılır. Geleneksel Çin kültüründe, insanla cennet arasındaki birliğe ulaşmak için kişinin karakterini geliştirmesinden söz edilir.
Yani ölüm insanın hayatının sonu değil, yeni bir başlangıcıdır. İyilik yapmak ve kötülükten sakınmak önemlidir. Hepimiz kendimize değer vermeli, maddi kazanç peşinde koşmamalı ve iyiliği desteklemeliyiz. Felaket geldiğinde, iyi insanlar kutsanacaktır.
(Minghui.org'da Dünya Falun Dafa Günü kutlamaları için seçilmiş gönderim)
Telif Hakkı © 2023 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.
Kategori: Dafa Günü Bakış Açıları