(Minghui.org) Hangisi daha iyi, monarşi mi yoksa demokrasi mi? Sömürgecilik ve toprak hırsızlığıyla ilgili son tartışmalar nedeniyle insanlar genellikle demokrasinin daha adil bir yönetim sistemi olacağına inanıyor. Çin'de, Çin Komünist Partisinin (ÇKP) etkisi altındaki birçok insan, ÇKP'nin liderliğini takip etmek için geleneksel değerleri körü körüne reddediyor.

Bana göre yönetim biçimi (monarşi, demokrasi ya da başka herhangi bir yönetim sistemi) önemli değil. Önemli olan toplumun manevi gücüdür. Herkesin üzerinde hemfikir olduğu ve uymaya çalıştığı güçlü ahlaki standartlar olmadan, ne tür bir hükümetin yürürlükte olduğunun hiçbir önemi yoktur. İnsanların ahlaki standartları düştüğünde toplum da kötüye gidecek.

Örneğin yüksek ahlaki değerlere sahip bir ebeveyn, ailesine de bu değerleri aşılayarak onları sağlık, güvenlik ve refah yolunda yönlendirecektir. Ahlaki açıdan yozlaşmış bir ebeveyn, çocuklarına açgözlü ve bencil olmayı ve kişisel kazanç için mücadele etmeyi öğretebilir. Bu tür insanlar, çevrelerindeki herkesle sorunlar yaşar ve çatışmalara neden olur.

Aynı prensip hükümet için de geçerlidir. İstikrarlı bir demokratik toplumun temeli onun ahlakıdır. Amerika'nın Kurucu Babaları, vatandaşlarının ancak erdemli olması, Tanrı’ya inanması, anayasaya saygı duyması ve yasalara uyması durumunda, ülkelerine karşı güçlü bir sorumluluk duygusuna ve toplumsal etik bilincine sahip olacaklarına inanıyorlardı. Bu onların alçakgönüllü olmaları, gayretle çalışmaları ve birbirlerine yardım etmeleri anlamına geliyordu. Öte yandan bu sorumluluk duygusuna ve etik davranışa sahip olmayanlar, başkalarını kendi çıkarları için kullanmaya, sistemi kötüye kullanmaya, toplumu kaosa sürüklemeye eğilimlidirler.

Bir ailenin servetinin yalnızca üç nesil süreceğini söyleyen “üç kuşak kuralı” diye bir şey vardır. Birinci nesil zenginliği inşa eder, ikinci nesil zenginliği sürdürür, üçüncü nesil ise israf eder. Güçlü ahlaki değerler olmadan bir ailenin servetini üç nesilden fazla sürdürmesi mümkün değildir. Bir ülke nasıl olabilir?

On milyonlarca Falun Dafa uygulayıcısı geleneksel değerlere göre yaşıyor ve Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü ilkelerini günlük yaşamlarında uyguluyor. Bu, hangi siyasi sistem altında yaşarsa yaşasın topluma fayda sağlayacak, dünyada barış ve refaha yol açacaktır.