(Minghui.org) Donald Trump, ABD başkanlık seçimlerini kazandıktan sonra kabine üyelerini belirlemeye başladı. Her zamanki gibi adayları niteliklerine göre seçti, bunlar arasında nispeten genç ve siyasi deneyimi az olanlar da bulunuyor.

2016’da Trump ilk kez başkanlık seçimlerini kazandığında, hükümet kurumlarındaki yolsuzluk ve kötü uygulamaları temizlemeye söz vermişti. Ancak, kendisinin de az siyasi deneyimi olduğundan güçlü bir ekip kuramadı ve kabine üyelerini tekrar tekrar değiştirmek zorunda kaldı. Daha sonra askeri geçmişe sahip birçok yetkiliyi işe aldı, onların daha iyi olacağını umuyordu. Ancak sonunda yine istediği sonuca ulaşamadı.

Sekiz yıl geçti ve Trump artık farklı biri. Biriktirdiği siyasi deneyim, ona insanları nasıl seçmesi gerektiği konusunda daha net bir anlayış kazandırdı.

2024’teki seçim zaferinden sonra, bu kez kabine üyelerini başarılı iş insanları ve girişimciler arasından seçti. Hatta medya dünyasından bile bazı isimler tercih edildi. Örneğin, bir Fox News sunucusunu Savunma Bakanı, başka bir Fox News ortak sunucusunu ise Ulaştırma Bakanı olarak önerdi.

Bir Falun Dafa uygulayıcısı olarak, bu adayların bu pozisyonlar için uygun olup olmadığını yorumlama niyetinde değilim. Ancak yetenekli bireylerin seçilme kriterleri üzerine bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Geleneksel Çin kültüründe, insanlar yeteneklerine veya erdemlerine (yüksek ahlaki değerlere) göre seçilirdi. Küçük yaştan itibaren insanlar Konfüçyüs ve diğer geleneksel değerler üzerine yazılmış ders kitaplarını okurlardı. Çoğu zaman, hem yetenekli hem de erdemli olanlar seçilirdi.

Ancak toplum artık farklı ve geleneksel değerler, ne Çin’de ne de yurtdışında okullarda nadiren öğretiliyor. Öğrenciler yozlaşmış ahlaki değerlere adapte olduğunda, doğru yoldan sapıyorlar ve bazıları komünizme bile inanmaya başlıyor.

Bir aday seçilirken, sadece yetenek yeterli değildir çünkü erdem, kişinin ulusal çıkarları kişisel kazanç uğruna tehlikeye atmamasını sağlamak için de önemlidir.

Peki, böyle bir toplumda erdemli insanları nasıl bulabiliriz? Bana göre, hem ilahi bir güce inanan hem de toplumda başarılı olan insanlar bu iki kriteri de karşılıyor. Çünkü ilahi bir güce inanan bir kişi kolayca yanlış yollara sapmaz. Trump, bu konuda iyi bir örnektir. Samimi bir Hristiyan olarak, başarılarını her zaman ilahi güce atfetmiştir; zorluklarla karşılaştığında da ilahi güce dua etmiş ve kutsamalar almıştır.

Bir kişinin ilahi bir güce yani Tanrı’ya inanıp inanmadığı önemli bir kriterdir. Bu durum, sadece Trump’ın kabine üyelerini seçmesiyle sınırlı değildir. Şirketlerde çalışan seçimi, ekip oluşturma ve diğer durumlarda da faydalı olabilir.

“Tanrı Amerika’yı korusun” ifadesi derin bir anlama sahiptir. Kutsama almak isteyen biri, önce ilahi güç tarafından korunmaya istekli olmalı ve bu kutsamayı hak etmelidir. Vicdanını takip etmek ve daha iyi olmak için çabalamak, daha iyi bir geleceğe götürürken ahlaki çöküş kötü sonuçlara yol açacaktır.

Orijinal Çince makale