(Minghui.org) Ben 1998 yılının Nisan ayında Falun Dafa’yı (Falun Gong) uygulamaya başladım. Peki, Dafa uygulamasına nasıl adım attım?

Uygulamaya Başlamadan Önceki Durumum

Dafa’yı uygulamadan önce sağlık durumum son derece kötüydü. Üstelik çok asabi, agresif bir yapım vardı; bedensel işlere gelince hemen yorulur, doğru dürüst çalışamazdım; ama iş kavgaya gelince gözümü budaktan sakınmazdım, gözlerimi kapatıp atılırdım. Hiç kimseden korkmazdım. “Yeter ki mantıklı olsun, yumruğa-palağa boyun eğmem,” diyen tiplerdendim. Çevre köylerde herkes, bu huylarım nedeniyle beni tanırdı.

O dönemde, her gün kocamla kavga ederdim. Bir keresinde, gece yarısı saat ikiye dek kocama hakaretler yağdırdım. Yorulunca biraz durup dinleniyor, sonra tekrar devam ediyordum. Kocam uyuyakaldığında, kulağından çekiştirip, “Hey! Dinle beni! Ananı (kayınvalidemi) böyle böyle…” diyerek sövüyordum. Kocam çaresizce, “Peki peki, devam et, söv,” diyip tekrar uyuyordu. Ben de bayılana kadar sövüyordum. Artık iyice bitkin düşünceye dek sürüyordu. Sonra bakıp kocamın yüksek sesle horlayarak gayet rahat uyuduğunu görüyordum, bir anda bütün öfkem çekiliyordu, “Yeter, ben de yatayım,” diyordum.

Kayınpederim genç yaşta vefat etmişti. Kayınvalidem, oğluna hem çok düşkündü hem de ondan büyük beklentileri vardı. Kocam evlenince, kayınvalidem “Büyük sorumluluğumu yerine getirdim, oh, sonunda rahatladım,” diye sevinmişti. Ama oğlu evlendikten sonra yaşadığı evlilik hayatını görünce, hem ona acıyor hem kızıyor hem çaresiz kalıyordu; kalbinde koca bir sıkıntı vardı… Bir gün bana dedi ki: “Genelde insanın ya işi-gücü pek iyi değildir ama öfkesini idare eder, ya da öfkesi biraz kötüdür ama iş-gücü iyidir. Sen ise hem öfkelisin, hem iş yapamıyorsun. İkisi de sende toplanmış.” Ben de hemen “Sana ne?!” diye çıkıştım. Kayınvalidem bir şey diyemedi, sessizce uzaklaştı.

Kocamın Beni Dafa ile Tanıştırma Çabası

Bir gün, kocam,  'Falun Gong’u çalışmak sadece bedeni sağlıklı yapmakla kalmaz, aynı zamanda insanın öfkesini de yatıştırır' lafını duymuş, hatta insanı (Zhuan Falun’da bahsedildiği gibi) “Vurana karşılık vermemek, sövene sövmemek” seviyesine çıkarıyormuş. “Harika bir şey,” diyerek beni buna teşvik etti. Ben, “O zaman aptal olmaz mıyım?! Asla yapmam!” diye itiraz ettim.

Yine de kocam, Dafa uygulayıcılarından ricada bulunarak beni defalarca davet etmelerini sağladı. Israrla, samimiyetle beni ikna etmeye çalıştılar. Sonunda “Bu kadar ısrar ediyorlar, artık reddetmek ayıp olur,” diye düşünerek, sırf “uygun adımı atıp göstermelik oyalamak” amacıyla bir gün Fa çalışılan küçük bir gruba katıldım.

Oraya vardığımda, bir süre uygulayıcılar Zhuan Falun’dan  Fa’yı okudular. Ne okuduklarını hiç anlayamadım. Ardından benimle birlikte dört takım Falun Gong egzersizini yaptılar.

Sonra ben, üst üste derin nefes alarak “enerji çekme” hissi yaşadım. Oradakiler, “Shifu sana bakmaya başladı,” dediler. Ben itiraz ettim: “Ne ustası?! Görmüyorum ki ben!” Uygulayıcı, duvarda asılı Shifu’nun fotoğrafını işaret ederek “Bak, işte Shifu bu,” dedi. “Bu bir fotoğraf, nasıl usta olur ki?!” dedim. O an, eski komünist eğitimim, ateist görüşlerim, kavgacı tavırlarım hepten ortaya döküldü.

Sonrasında, ben bir daha o gruba gitmedim, çünkü hiç inanmamıştım.

“İnançsızlığımı” Silip Süpüren Hastalık Gibi Bir Süreç

Yaklaşık yirmi gün sonra, ben çok ağır bir idrar yolu iltihabına yakalandım: Sık idrara gitme, acil tuvalet ihtiyacı, idrar yaparken yanma ve şiddetli ağrı çektim. Öyle ki kemiklerimde bile sızı hissediyordum. Çok acı çekiyordum. Ne ilaç ne de bazı yöresel şifalı otlar işe yaradı. Sekiz-dokuz gün boyunca dayanılmaz bir süreçten geçtim. O kadar çaresiz kalmıştım ki günün birinde farkında olmadan bir uygulayıcı arkadaşın evine yolum düştü.

Beni görünce, “Sen inanmasan da senin iyi bir kaderin var. İlk gün geldiğinde egzersiz yapar yapmaz Shifu senin bedenini temizlemeye başladı. Bu akşam egzersize gelsene, bir dene, iyi olacaksın,” dedi. Ben de “Madem iyileştirecek, o zaman Falun Gong’a inanırım. Ömür boyu inanırım,” dedim içimden.

Akşama doğru, yine aynı Fa çalışma grubuna gittim. Kapıdan girince yere oturdum, üstelik tuvalete sık gideceğim diye kapıya yakın durdum. Uygulayıcılar içeriye buyur ettiler, “Gel, ortada otur,” diye; “Hayır,” dedim, çünkü sürekli tuvalete gitmem gerekiyordu, rahatsızlık vermek istemiyordum. Oysa şaşırtıcı biçimde, bir kere bile tuvalete gitme ihtiyacı hissetmedim. Bütün akşam tek bir kez bile kalkmadım. Eve döndüğümde, ciddi idrar yolu enfeksiyonum aniden geçmişti.

Dört-beş gün sonra bir akşam, yine idrar yollarımda yanma, beş-altı dakikada bir tuvalete çıkma hali başladı. Tuvalette oturup acıyla kıvranırken, içimden “Tamam, şimdi biliyorum, bu bir hastalık değil, ‘karma,’ Shifu lütfen bunu benden temizleyin,” diye geçirdim. O gece sabaha kadar tuvalete gidip durdum, uyuyamadım. İnatla ilaç almadım, “Bu bir hastalık değil,” dedim. Ne olduysa, bu kararı verdiğim an, bütün belirtiler derhal ortadan kayboldu.

Shifu’nun Bedenimi Temizlemesi ve İlginç Bir Olay

Bir defasında Shifu yine bedenimi temizlerken, dört gün üst üste ishal oldum. Yemek yemedim ama enerjim yerindeydi, rahatsız değildim. Dördüncü günün sabahı, kocam, “Haydi tarlaya gidip otları ayıklayalım,” dedi. Kayınvalidem de ona katıldı. Ben sinirlendim, “Devlet memurları hasta olanı idare eder. Sen bana iş buyuruyorsun, gitmem!” diye bağırdım. Onlar çıktıktan sonra, birdenbire içimde tarifsiz bir huzursuzluk başladı, oturamıyorum, yatamıyorum, içim daralıyordu. Sonra Shifu’dan ipuçları aldım: “Memur bile hastaya hoşgörüyle yaklaşır” cümlesini hissediyordum. Özellikle “hastalık” kelimesi gözlerimin önünde belirginleşti. Bana hemen dank etti: “Benimki hastalık değil, Shifu bedenimi temizliyor. Çok normalim aslında.”

Bunu anlar anlamaz, hemen aletlerimi alıp ben de tarlaya gittim. Yolda hala sendeleye sendeleye yürüyordum, sanki bedenim yarı-ağırlığındaydı. Ama tarlaya vardığımda yavaş yavaş kendime geldim, ot yoldukça terledim, rahatladım. Kayınvalidemle kocam bunu görünce çok sevindiler. “Acele etme, yavaş yavaş yap,” dediler.

Dafa Yoluna Kesin Adım Atışım

Bundan sonra, Falun Dafa uygulamasına kararlı biçimde başladım. Dafa’nın öğrettiği prensipler karşısında hayranlık duydum, “gerçekten müthiş” diye derinden etkilendim. Kötülük ne kadar çok kol gezse de Shifu ve Dafa’ya olan inancım asla sarsılamazdı.

Bir gün, eskiden benden dayak yiyen, sürekli benim hakaretlerime maruz kalan kocam bu sefer tersine bana bağırıp çağırmaya başladı. Üstelik babamın adını da ağzına alarak çok çirkin şekilde hakaret etti. İçimden “Tamam, dilediğince söv. Bugün Dafa uygulayıcısı olarak sınavı geçeceğim,” diye düşünerek sabrettim. Ağzımı sıkıca kapadım, dişimi sıktım. Kalbim, ciğerim patlayacak gibiydi, öfkemi bastırmakta zorlandım. Dayanmak için bacaklarıma vurmaya başladım. O an birden aklımdan bir düşünce geçti: “Shifu, kendime vurmak doğru mu?” dedim. Bahçeden el pompasıyla su çekmeye gittim. Tam o sırada içimde tarifsiz bir sevinç yükseldi. Sanki yüreğimde çiçek açmış gibiydi, anlatılamaz bir haz hissettim. Dedim ki: “Shifu’nun dediğini yapmak, sabrı uygulamak ne kadar güzelmiş!” O andan sonra ne iş yaparsam yapayım yorgunluk hissetmedim, bütün gün mutlu dolaştım.

Kayınvalidem de benim bu değişimimi gördükçe köyde herkese anlatıyordu: “Gelini kötü olan herkes Falun Gong yapsın, bak benim gelin ne kadar değişti!” diyordu. Ben yine de her zaman, her olayda Dafa’nın ölçütlerine tam uymayı başaramıyordum. Kimi zaman öfkelenmeye yeltendiğimde, kayınvalidem hemen parmağını bana doğrultur, “Falun Gong, Falun Gong,” diye hatırlatırdı. Ben de hemen “Haklısınız, ben bir uygulayıcıyım, öfkelenmemeliyim, başkalarını düşünmeliyim,” diyerek özür dilerdim. Sonra gülüşürdük.

Falun Gong gerçekten harika. Ben ömrümü Dafa’nın Shifu’suna teslim ettim. Bu hayatımda sadece Falun Gong’a bağlı kalacağım!

Orijinal Çince makale