(Minghui.org)

Senin olmadığın yerde olamam.

Gençliğimde çok gezerdim,

Zamanı oyalayarak aradım adı olmayan bir şeyi.

Büyümeyi beklemek özlem gibiydi,

Meğer hepsi boşunaymış.

Yıldızsız gecelerde kitaplarla avundum,

Dayanacak bir omuz bulamadım.

Özgürlüğün boğan baskısı çökünce,

Savruldum plansız bir âleme.

Özgürlük mücadeleyle geldi, kafa karışıklığıyla,

İlk hedefimi unuttum, yolumu da kaybettim.

Bir gün öyle bir günbatımı oldu ki,

Gökyüzü, deniz ve toprak birleşti,

Altından bir dünya belirmişti sanki.

Çocuk gibi annesine babasına koşarcasına

Ben de o altın dünyaya koştum,

Sırf Tanrı’ya yakın olmak için.

Yıllar sonra anladım ki,

O gün Yaratıcı yolumu göstermek için

Bir kez daha bana görünmüştü.

Dünya bir tuzak gibi görünmese de labirenttir,

Hakikat gizlenirken milyon fırsat kaybolur.

Ne büyük şans, Yaratıcı beni terk etmedi!

O engin merhameti kucakladım,

Hepimizin yüce âlemlerden indiğini hatırladım.

Hayat zorluksuz olmadı,

Fa bana Kutup Yıldızı olduktan sonra bile.

Ama tatlılık daha tatlı oldu,

Acı çekmekse anlamla doldu.

Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü—Fa,

Senin olmadığın yerde olamam.

Bazen nefessiz kalsam da,

Kararlıyım bitirmeye kutsal yolu,

Evrenin derinliklerinden inmiş yürekli yoldaşlarla.

Doğruluk, Merhamet, Hoşgörü—Fa,

Senin olmadığın yerde olamam.

Nasıl ki yelkenin kıyıya varması için rüzgâr gerek,

Nasıl ki insanın bu çağın sonuna dek gülmesi için

Hem bedene hem ruha ihtiyacı varsa.

Orijinal Çince makale