(Minghui.org) Merhametli ve yüce Shifu’ya selamlar! Uygulayıcı arkadaşlara selamlar!

1999 yılından önce Fa’yı elde ettim. Şöhret, kişisel çıkar ve duygusallık takıntılarım nedeniyle, 2003 yılına kadar gerçekten Falun Dafa uygulamaya başlamadım. Yıllar süren xiulian uygulamam boyunca fark ettim ki karşılaştığım herkesle kader bağım var. Shifu, bu dünyadaki herkesin ailesinden biri olduğunu söyledi. Ben de içtenlikle, etkileşimde bulunduğum her kişinin — iş arkadaşlarım da dahil — Shifu tarafından kurtarılmasını istiyorum.

Fa’yı çalışmaya, Minghui makalelerini okumaya ve diğer uygulayıcılarla xiulian deneyimlerimizi paylaşmaya devam ettikçe, takıntılarımı fark ettim — örneğin, insanlara Falun Dafa’yı anlatırken diğer uygulayıcıları taklit etmek, rekabetçilik, her konuda üstün gelme isteği, çatışmacı bir zihin yapısına sahip olmak, bencillik ve kendimi onaylama isteği. Takıntılarımı yavaş yavaş bıraktıkça ve xinxing’imi geliştirdikçe, yaklaşılması zor görünen insanlar, Shifu’nun merhametli ayarlamaları sayesinde sonunda gerçeği öğrendiler. Onlar adına mutlu oldum. Shifu’nun sonsuz merhametini ve beni nasıl koruyup aydınlattığını deneyimledim.

Disiplin Teftiş Komitesi Sekreteri ÇKP’den Ayrıldı

Bir devlet işletmesinde çalışıyorum. Xi Wen (takma ad) Disiplin Teftiş Komitesi sekreteriydi. Sekiz ya da dokuz yıl önce birkaç polis memuru gelip beni sorgulamak istedi. Xi Wen, polisle birlikte ofisime çağrıldı. Memurlar beni zorla götürmeye çalıştı. O hiçbir şey söylemedi. O dönemde kararlı ve rekabetçiydim. Güçlü doğru düşüncelerim olduğunu düşünüyordum ve birçok takıntımın farkında değildim.

Daha sonra Xi Wen’e, polis memurları beni kaçırırken neden hiçbir şey söylemediğini sordum. “Ne yapabilirdim ki?” dedi. Ben de “Tüm süreci videoya çekebilirdin.” dedim. Bana baktı ama hiçbir şey söylemedi. Daha sonra ofisine gidip ona gerçeği açıkladım. Ayrıca ondan birkaç kez Çin Komünist Partisi’nden (ÇKP) ayrılmasını istedim. Reddetti. Birlikte çalıştığımız süre boyunca, aramızda bizi ayıran bir şeyler varmış gibi hissettim. Kalbimin derinliklerinden onu kurtarmak istiyordum. Ancak ona yaklaşmak çok zor görünüyordu.

Yıllar sonra merhamet eksikliğimi fark ettim. Polis beni tutuklamaya geldiğinde, Xi Wen’in şok olduğunu anladım. Falun Dafa hakkında gerçeği bilmiyor olabilirdi — Falun Dafa uygulayıcılarına yapılan zulümden korkmuş ve ne yapacağını bilememişti. Sadece pasif bir şekilde işini yapıyordu. Onu teselli etmedim ya da gerçeği açıklamadım. Bunun yerine onu sorguladım. Bu koşullar altında söylediklerimi nasıl kabul edebilirdi ki? Utandım ve bir ölçüde davranışlarımın onun kurtarılmasını engellediğini fark ettim. Daha önce ona gerçeği açıklamayı düşünmüştüm ama bir türlü bir yol bulamamıştım. Shifu kalbimi gördü ve onunla konuşmam için bir fırsat ayarladı.

Çin Yeni Yılı’ndan önce Xi Wen’e gerçeği açıklamak istedim ama kalbini nasıl açacağımı bilmiyordum. Ona geçmişteki tavrım için özür dilemeye karar verdim. O çok meşguldü. Tatilden önce ona “Bir Zamanlar Tanrısaldık” adlı filmi içeren bir USB bellek vermek istedim ki tatilde izleyebilsin. Kendi kendime onun da Fa için geldiğini hatırlattım, bu yüzden filmi anlayabilmesini ve kurtulabilmesini umdum.

Bir gün ofisine gidip içtenlikle özür diledim. “Birçok konuda iyi davranmadım, umarım bu seni etkilememiştir. Aramızdaki kader bağını gerçekten önemsiyorum ve Falun Dafa hakkında bilgi edinmeni umuyorum. İnsanlar çok değerlidir, maymundan evrimleşmediler. Sana ‘Bir Zamanlar Tanrısaldık’ adlı bir film vermek istiyorum. İzlemeni dilerim.” dedim. USB belleği uzattım. Almadı, bunun yerine bilgisayar ekranına döndü. “Acil işlerim var.” dedi. Ben de “Tamam, bu çok güzel bir film. Beğenirsen izledikten sonra sende kalabilir. İstemezsen geri verebilirsin.” dedim. USB’yi masasına koyup çıktım. Ben çıkarken hâlâ bilgisayar ekranına bakıyordu.

Tatil dönüşü binada onu gördüğümde ifadesinin değiştiğini fark ettim. Selam verdiğimde yüzü aydınlıktı. Onun için umut olduğunu hissettim.

Bir gün başka bir bölümdeki iş arkadaşımı görmeye gittim ama yerinde değildi. Bir ses duydum, dönüp baktığımda Xi Wen’in ofis kapısının küçük bir aralığından bana baktığını gördüm. Göz göze geldik. Gülümsedi ve “Burada bir ses duydum.” dedi. Onun bilen tarafının beni aradığını fark ettim. Bu fırsat Shifu tarafından düzenlenmişti. Ofisine girdim ve doğrudan “Lütfen ÇKP ve ona bağlı örgütlerden ayrıl. Birlikte çalışıyoruz çünkü aramızda kader bağı var. Herkes kendi hayatından sorumludur.” dedim. Başını salladı ve ÇKP’den ayrılmayı kabul etti.

Çatışmacı Zihniyetimi Bıraktıktan Sonra Bir İş Arkadaşım ÇKP’den Ayrıldı

Jia Qi (takma ad) işletmemizde ÇKP üyeleri ve Komünist Gençlik Birliği üyelerinin işlerinden sorumluydu. Polis beni götürmeye çalıştığında o da oradaydı. O gün yerde oturuyordum ve hareket etmedim. Polis kollarımı ve bacaklarımı tuttu, beni götürmeye çalıştı. Jia Qi, “Lütfen bırakın onu. Ben onunla konuşacağım.” dedi. Polis durdu ve dışarı çıktı; odada ben, o ve birkaç meslektaş kaldık. Ayağa kalktım. Ne diyeceğini bilemedi. Biraz durakladı ve “Şimdi evde halletmem gereken bir şey var.” deyip çıktı.

Onu sadece bir kez ofisinde gördüm. Yüksek lisans mezunu olduğunu ve işletmede yeni çalışmaya başladığını duydum. Gerçeği açıklamak için bir fırsat bulamadım. O istediğinde, iş ile ilgili belgeleri çevrim içi olarak ona gönderdim.

Falun Dafa’yı yıllardır uygulamama rağmen hâlâ birçok takıntım vardı. ÇKP içinde yer alan insanlar hakkında olumsuz düşüncelerim vardı. Onların düzenlediği hiçbir işe katılmak veya onlarla işbirliği yapmak istemiyordum. Xiulian uygulamaya devam ettikçe ve diğer uygulayıcıların paylaşım makalelerini okudukça, zihniyetimin doğru olmadığını ve bu zulmün gerçek doğasını anlamadığımı fark ettim. Parti işleri ofisinde çalışan birçok kişi vardı, ama bu onların işi. Onlar Fa için bu dünyaya geldiler. Onlarla büyük bir kader bağım vardı. Ancak sadece ÇKP’de çalıştıkları için onları dışladım. Peki onları nasıl kurtarabilirdim ki? Falun Dafa hakkında gerçeği öğrenme fırsatları neredeyse yoktu. Benim takıntılarım yüzünden kurtarılma fırsatlarını kaybettiler. Shifu’ya ve canlılara karşı pişmanlık duydum! Onlarla etkileşim fırsatım varken onları ittim. Bu, Fa’nın benden beklediği şekilde değildi.

Kendime tekrar tekrar hatırlattım: Nerede olursam olayım, Fa’nın ilkelerine göre iyi bir insan olmalıyım. Herkese nazik davranmalıyım. Takıntılarımı bıraktıkça artık Parti işleri ofisinin bana verdiği görevleri reddetmedim. Böylece Jia Qi ile biraz temasım oldu.

Xinxing’imi geliştirdikten sonra Shifu bir fırsat ayarladı. Bir gün ben ofisime inerken o ofisine çıkıyordu, merdiven sahanlığında karşılaştık. “Son zamanlarda görev yerim değişti.” dedim. O da “Seni özleyeceğim.” dedi. Ben de “Gerçekten iyi çalıştık, her şey sorunsuz geçti.” dedim. Ardından bana son yapılan spor etkinliğiyle ilgili bazı ayrıntılar anlattı.

Merdivenden inip çıkan iş arkadaşlarımız olduğu için alçak bir sesle ona gerçeği açıkladım. Ondan ÇKP’den ayrılmasını istedim. Kabul etti. “Biz hiçbir şeyin profesyonel kısmını bilmiyoruz ama her şeye karışıyoruz. Herkesi siyasi hareketlere dahil ediyoruz. Herkes geleceği konusunda güvensiz hissediyor. Kendileri için umut olup olmadığını bilmiyorlar.” dedi. Onun bu görevde uzun yıllardır bulunduğunu ve ona gerçeği açıklamanın zor olacağını düşünmüştüm. O anda fark ettim ki, ona yaklaşmamı engelleyen benim kendi zihinsel kavramlarımdı.

Takıntılarımı Bırakmak ve CEO’ya Gerçeği Açıklamak

Genel müdürümüz işletmeden ayrılmayı planlıyordu. Yıllardır onunla çalışmama rağmen ona gerçeği açıklamamıştım. Kurtarılma fırsatını kaçırmaması gerektiğini düşündüm. Hep meşguldü, bu yüzden onu nadiren görebiliyordum. Devlet işletmesinde çalıştığımız için herkes iş güvencesi konusunda huzursuzdu. Genelde baskıyı azaltmak için iş arkadaşlarıma birebir gerçeği açıklıyordum.

Genel müdürümüz sinirliydi ve sürekli insanlara küfrederdi. Merdivendeyken bile ofisinden ya da toplantı odasından küfür ettiğini duyardım. Bir gün işin ilerleyişi hakkında rapor verdiğimde, durup dururken herkesin önünde bana bağırdı. Neredeyse ağlayacaktım. Fa’yı çalışarak, onun bana gururumu kırma ve eleştiri kabul etmeme gibi takıntılarımı yok etmemde yardım ettiğini fark ettim. Ondan hep kaçardım ve zorunlu olmadıkça konuşmazdım.

Ona gerçeği açıklamayı birkaç gün düşündüm ve kurtarılma fırsatını kaçırmaması gerektiğine karar verdim. Ona mesaj atıp ofisinde görüşmek istediğimi söyledim. İki kez “meşgulüm, zamanım yok” diyerek reddetti. Başka bir şehre taşınabileceği için onu bir daha görememekten endişelendim.

Bir gün işten çıkarken bir iş arkadaşım “Yeni toplantıdan çıktı.” dedi. “Genel müdürümüz orada mıydı?” diye sordum. “Evet, şimdi ofisine dönüyordur.” dedi. Hemen geri döndüm ve yukarı koştum. Kapısını çaldım, açtım ve doğrudan “Ayrılacağınızı duydum. Bizzat teşekkür etmek istedim. Benimle ilgilendiğiniz ve beni koruduğunuz için teşekkür ederim.” dedim. Görev süresi boyunca polis memurları iki kez beni aramak için iş yerine gelmişti ama bana hiçbir şey söylememişti.

Ona gerçeği açıkladım ve bazı xiulian deneyimlerimi paylaştım. Shifu’dan beni güçlendirmesini diledim ve genel müdürden ÇKP’den ayrılmasını istedim. Mutlu bir şekilde kabul etti. Ayrılmadan önce ona bir USB verdim. Kabul etti. O gün sakindi ve tamamen farklı bir insandı.

Anladım ki, Shifu her zaman her uygulayıcıyı koruyor ve yönlendiriyor, Fa her uygulayıcıyı arındırıyor. Takıntılarım bazı insanların kurtarılmasını engelledi. Shifu’ya ve canlılara karşı suçluluk duyuyorum. Bundan sonra kendimi daha iyi yetiştirip Shifu’ya daha fazla insanı kurtarmasında yardım edeceğim.

(Minghui.org’daki 22. Çin Fahui için seçilmiş gönderi)

Orijinal Çince makale