(Minghui.org) Selamlar, Shifu! Selamlar, uygulayıcı arkadaşlar!
Çocukken annem ve babamla birlikte Falun Dafa’yı uygulamaya başladım; şimdi evliyim ve bir çocuğum var. Annemi yasadışı tutukluluk halinden kurtarmaya çalışırken, Çin’in yasal düzenlemelerini kullanarak zulme nasıl karşı koyduğumu anlatmak istiyorum.
Koşulsuzca İçime Bakmak
İlk başta beni uygulamaya annem teşvik etti. Gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra, gevşediğimi fark etti. Erkek arkadaşımın annesi de bir uygulayıcıydı ve annem eve döndüğüne göre artık evlenmemiz gerektiğini düşünüyordu. Annem ise beklememizi önerdi. Aileler arasındaki gerilim beni bunalttı ve evlendik. Yeni evimizdeki tadilat kokusu yüzünden, kocamla birlikte geçici olarak kayınvalidemin evine taşındık.
Düğünden sonra moralim bozuldu. Neyse ki nişanlılık döneminde Zhuan Falun’u ezberlemeye başlamıştım; evlendikten sonra da her gün ezberlemeyi sürdürdüm. Bu, kimsenin beni anlamadığına inandığım o zorlu dönemi atlatmama yardımcı oldu.
Sonbaharda kendi evimize taşındık. İşten gelip annem için yemek yapmak zorundaydım ama buna rağmen üzerimde büyük bir baskı kuruyordu. Kayınvalidemden de hoşnut değildim ve kocamın işi yoktu. Bir gün iş dönüşü duygularıma kapıldım; arabada oturup ağladım. Neyse ki Zhuan Falun’u ezberliyordum. Shifu’ya içimden tekrar tekrar şöyle söyledim: “Çok zor ama içime bakacağım, başkalarını suçlamayacağım. Yüreğimin kapasitesi henüz yeterince geniş değil; onu büyütmeye çalışacağım.”
O andan itibaren kendimi sürekli içe bakmaya çağırdım. Ne olursa olsun yalnızca kendime baktım ve takıntılarımı ortadan kaldırmaya çalıştım.
Zorluğa Katlanmak
Birkaç yıl önce kocam bir dükkan alıp iş kurdu. Çocuğumuz üç aylıkken, telefonunda bir mesaj gördüm. Bir kadının kendisini kandırarak 200.000 yuan (yaklaşık 48.000 ABD Doları) aldığını söylüyordu. Evlilikten önce de 100.000 yuan borcu varmış. Toplamda 300.000 yuan borcu olmuştu.
Küçük bir kasabada yaşıyorduk ve maaşım düşüktü. Bu kadar borcu ödemek yıllar alacaktı. İçime bakmayı sürdürdüğüm için bunu duyunca sakin kalabildim. Ona, “Biz karı kocayız. Bu olay evlendikten sonra oldu; o yüzden bu sınavı kendi sınavım kabul ediyorum,” dedim. “Bir Dafa uygulayıcısı olarak seninle birlikte katlanacağım. Sakin görünsem de bazen yakınabilirim; bu olursa ne olur, sabret. Kendimi düzeltmeye çalışacağım.”
Kocama, anne babalarımızı evimizde bir araya getirmesini de söyledim. Hepsine, “Bu borç çok büyük; er ya da geç duyacaksınız. Kocamla ikimiz çalışıp ödeyeceğiz. Siz endişelenmeyin ve bir kuruş ödemeyin. Bayramlarda size iyi hediyeler veremezsek mazur görün,” dedim.
Dükkan yeni açıldığında evde kalıp çocuğumuza baktım. Bazen borcu düşündükçe birden öfkeye kapılıyor, kocamı yataktan çekip ona bağırmak istiyordum. Bunun yerine ileri geri yürüyüp sakinleşiyor, Fa’yı okumaya devam ediyordum.
Çocuğumuz biraz büyüyünce dükkana yardım etmeye başladım. Bazı müşteriler sürekli veresiye alıyor ama ödemiyordu. Kocama bunun artık bitmesi gerektiğini, yoksa borcu asla kapatamayacağımızı söyledim. Kocam dinlemedi. Kendime, “Ben bir uygulayıcıyım,” diye hatırlatıp başkalarını değiştirmeye çalışmak yerine kendimi düzeltmeye karar verdim.
Bir adam yine veresiye aldığında hoşnutsuzlukla kocama bunu durdurmasını söyledim; o yine dinlemedi. “Neden beni dinlemiyorsun?” deyip dışarı çıktım, çok kırılmıştım.
Saatime baktım; grup Fa çalışması saati gelmişti. Diğer uygulayıcılar Fa’yı çalışırken, benim böylesine öfke içinde olmamın yanlış olduğunu anladım. Sakinleşip dükkana geri döndüm ve kocamdan özür diledim.
Maddi çıkara olan takıntım yavaş yavaş zayıfladı, daha geniş bir kalbe sahip oldum. Bu sırada maddi çıkar konusunda çeşitli sınavlar da yaşadım. Bazen borcu bitirdik sanıyor, ama hesap dökümüne bakınca hala borçlu olduğumuzu fark ediyorduk. Neyse ki bir yıl sonra borcu temizledik. Bu kez kocamın arkadaşı, iş kurmak için borç istedi; parayı geri ödeyeceğini ve karı paylaşacağını söyledi. Kocama bu parayı vermeyelim dedim; dinlemedi. Adam borcu ödemedi ve yeniden borçlandık. Shifu’ya, “Shifu, uygulama demek büyük zorluklara katlanmak demektir. Lütfen bana güvenin; katlanabilirim,” dedim.
Birkaç yıl sonra borçlar nihayet kapandı. O zaman temel takıntımı buldum. Her gün gece 02.00’ye kadar çalışıyorduk; bitkindi̇m. Eskiden muhasebeciydim. Borç biter bitmez daha az kazansam bile—daha düzenli bir iş aramak istedim.
Anladım ki uygulama yapmak istememin sebebi, insan dünyasında acı çekmek istemeyişimdi. İnsanlar her şey için mücadele ediyor. Ben bu acıları istemiyor, uygulamamı bitirip ayrılmak istiyordum.
Bu fark edişten sonra kendime sordum: “Zorluğa katlanabiliyor musun?”
“Evet,” dedim. Annemin tutuklu olduğu yıllar da dahil, katlanabildim.
Peki, “Yüreğinin derinliklerinde zorluğa razı mısın?”
“Hayır,” cevabını verdim.
Kendime ne kadar acıya katlanabileceğimi defalarca sordum. Sonra zihniyetim değişti—artık incinmiş ya da haksızlığa uğramış hissetmiyordum. Shifu’ya, “Shifu, katlanmaya istekliyim. Acı çekmeye razıyım. Ne olursa olsun uygulama yolunda yürümeye devam edeceğim. Lütfen bana güvenin,” dedim.
Böylece temel takıntımı bıraktım ve uygulama durumum hızla yükseldi. Her gün sakin ve rahattım. Arayış yoktu; zihnim boş ve dingindi.
Ama bir sabah, durumumun değiştiğini hissettim; yine takıntılar ve insani fikirler belirmişti. Bunun yeni bir uygulamada gelişme turu olduğunu biliyordum. Benzer bir deneyimi yıllar önce, uzun süre sağlam çalıştıktan sonra yaşamıştım. O zaman bu boyuttaki her şey bir yanılsama gibi gelmiş, insan dünyasında kalamayacağımı, yakında ayrılacağımı hissetmiştim. İki üç gün sonra yeni bir tur başlamıştı.
Kocam, kayınvalidem için bankadan para yatırırken bir şekilde 10.000 yuan kaybetti. Borçları kapatır kapatmaz yeni bir olay çıktı. Üstelik her olay, kocamın beni dinlemediği zamanlardan sonra oluyordu. Bunların kalbimi cilalamak için fırsatlar olduğunu anladım. Kocama, “Maddeye bu kadar odaklanma. Para biriktirmeye fazla takıldığında kaybediyoruz. Biz buraya para biriktirmeye gelmedik. Karmayı temizlemek, karmik borçları ödemek ve Shifu ile geri dönmek daha önemli,” dedim.
Kocam da uygulamaya başladı ve Dafa ile ilgili her konuda beni yürekten destekliyor. Shifu’nun bizi gözettiğini ve karı koca olarak birlikte uygulama yapmamızı ayarladığını biliyorum.
Kayınvalidemle Çatışmalar
Kayınvalidemle beş yıl aynı evde yaşamayı üç aşamada değerlendirebilirim.
Birinci aşama, kayınvalidemin beklentilerimi karşılamadığını düşündüğümde içime bakmaktı. Dışarıya bakmamak için çok çabaladım.
Bir gün kendime, “Herkesin güzel yanları vardır. Kayınvalidem tasarruflu yaşar; iyi yiyeceklerle bile ilgilenmez. Ayrıca zorluğa katlanabilir ve çok dürüsttür,” dedim. Başka iyi yön bulamadım.
Kendi kendime, “Bu iki konuda senden daha iyi. O halde senin de bu alanlarda çalışman gerek,” dedim. Fakat bir süre sonra bazı konularda onun yanlış olduğunu ve bir uygulayıcı gibi davranmadığını düşündüm. Bu düşünceleri hemen bastırdım ve onda kusur aramayı bıraktım.
İkinci aşama, başkalarını küçümsemekti. Kayınvalidemin kusurlarını saymayı bıraktığımda gevşedim; fakat bu kez kendimi ondan üstün görmeye başladım. Bu durum altı ay sürdü; nasıl aşacağımı bilemiyordum.
Ting adında bir uygulayıcı, yerel bir deneyim paylaşımı toplantısına çağırdı; gitmek istemiyordum. “Lütfen gel. Diğer bölgelerde bile yapıldı; üstelik uzun zamandır birlikte konuşmadık,” dedi. Gittim ve içime nasıl baktığımı anlattım.
O akşam Ting evimize geldi. Fa’yı okuduktan sonra, “Herkes, bugün paylaştıklarından çok istifade ettiğini söyledi. Ama hepimiz takıntını da gördük,” dedi.
“Nedir o?” diye sordum.
“İyi anlatamayabilirim; ama hepimiz gördük,” dedi.
Ting gidince sakinleşemedim; peş peşe olumsuz düşünceler geldi: “Ben başka bir bölgeden geldim; ilk görüşte sorunumu hepsini gördüler, öyle mi? Üstelik Ting’in kendi ailesinde de bir sürü çatışma var. Şimdi de beni eleştiriyorlar.”
Bunların benim düşüncelerim olmadığını biliyordum ama bastırmak zordu. “Aramıza engel koymak istiyorsunuz; başaramayacaksınız,” dedim. Shifu bize, bir sorun olduğunda içimize bakmamızı söyledi; o halde zamanı gelmişti. O zaman sorunumu anladım: Kendimi iyi buluyor ve başkalarını küçümsüyordum.
Birkaç gün sonra Ting yine aradı: “Geçen seferki paylaşımın çok iyiydi. Fakat bazı uygulayıcılar kaçırdı. Yine buluşalım mı?” Buluştuğumuzda daha önce anlattıklarımı tekrar ettim, ayrıca kendimi beğenmiş olduğumu ve başkalarını küçümsediğimi de itiraf ettim. Ting çok etkilendi, gözleri doldu. “Tüm uygulayıcılar böyle düşünebilse, aramızda hiçbir engel kalmaz,” dedi.
Shifu’nun bu takıntımı söküp attığını hissettim. Kayınvalideme de daha iyi davrandım.
Üçüncü aşama, temel meseleleri görmek ve kendimi aşmaktı. “Uygulama yolumu Shifu düzenledi. Böyle bir kayınvalideye sahip olmam, benim uygulamama yardımcı olabilir. Kayınvalidem bana ve çocuğuma yemek yapsaydı, ben nasıl ilerleyebilirdim?” diye düşündüm. Onun da kendi zorlukları olduğunu anladım.
İçime bakmayı sürdürürken, sorunumun kaynağını nihayet buldum. Kayınvalidemle nişanlıyken bir çatışma yaşamıştık.
Ona, “Ben gencim. Üstelik annem hapiste. Sanırım fazla duygusal davranıyorum; daha iyi yapmalıyım,” dedim.
“Evet, senin hatan. Böyle mi davranılır? Uygulayıcı gibi değilsin,” dedi.
Bu söz beni gerçekten incitti. Onunla uygulama hakkında konuşmamaya karar verdim; o günden sonra bir daha bu konuda hiç sohbet etmedim.
Eleştirilmeye tahammül edememek, temel sorunumdu. Yüzüme kimse eleştiri yöneltmemişti; ama kayınvalidem yöneltti. Gidip özür diledim ve düşüncelerimi paylaştım. Çok duygulandı.
Bu deneyimden şunu öğrendim: Ancak kendimi düzelterek, kayınvalidemin kendi uygulamasındaki sorununu idrak etmesini ve içine bakmasını sağlayabilirim. Başkasının sorununu göstermek, meseleyi çözmez.
Özgeciliği Geliştirmek
Annem, Falun Dafa hakkında bilgi dağıtırken ihbar edildi ve tutuklandı. Onu kurtarma sürecinde Shifu bana çok yardım etti ve ben de yükseldim.
Baskı Dolu Bir Durum
Annemin tutuklandığını duyunca babamla birlikte Falun Dafa kitaplarını sakladık. Polis ev araması yaptı. Karakola gidince annemin gözaltı merkezine gönderildiğini ve cezai gözaltı uygulandığını söylediler.
Şok oldum ve içime baktım. Evde Dafa ile ilgili hiçbir şey bulamadıkları için annemin yalnızca idari gözaltında birkaç gün tutulacağını düşündüm. Bu bir açık kapıydı. Babamla konuşup hiçbir evrakı imzalamamaya karar verdik; aksi takdirde anneme karşı tanık gibi görülebilirdik. Minghui’de bununla ilgili pek çok rapor var.
Üzerimdeki baskıyı hissediyordum ve polise gerçekleri anlatmam gerektiğini biliyordum. Karakola gidip iki belge götürdüm: Biri 2000 tarihli Kamu Güvenliği Bakanlığı’nın 39 No’lu belgesi (Falun Dafa’nın ÇKP’nin “kült listesinde” yer almadığını gösterir), diğeri ise 2011 tarihli Devlet Basın Yayın Genel İdaresi’nin 50 No’lu belgesiydi (Falun Dafa kitaplarına yönelik yasağın kaldırıldığını gösterir).
Dışarı çıkarken kalbim hızlı atıyor, bacaklarım titriyordu. Kendime, “Çok zayıfsın. Böyle küçük bir şeyi bile kaldıramıyorsan olmaz. Daha geniş ve güçlü olmalısın,” dedim.
Kalp atışım normalleşti ama bacaklarım hala titriyordu. Karakolun açılma saati gelince oraya gittim. Derin bir nefes alıp içeri girdim; bacaklarımın titremesi durdu.
Kapının hemen içinde metal bir parmaklık vardı; polisle yalnızca oradan konuşabiliyordunuz. Annemin tutuklanmasının hukuki dayanağını sordum. “Annemi kim tutukladı? Soruşturma ne zaman başlatıldı? Dosya ne zaman kabul edildi? Eğer bir suç yoksa ev araması yanlıştı,” diye açıkladım. “Annemin inanç özgürlüğü vardır. Falun Dafa ÇKP’nin yasaklı listesinde değildir ve Dafa kitaplarının basımı yasaldır.”
Dosyanın devam ettiğini, eve gidip beklememi söylediler.
Babamla birlikte bir insan hakları avukatı aramaya karar verdik. Ancak avukat o hafta görüşmeye vakti olmadığını söyledi. Bir miktar üzüldüm ve dışarıdan yardım aradığımı fark ettim. Shifu’nun benden, avukatlara yaslanmak yerine kendi yolumu yürümemi beklediğini anladım.
Bundan sonra avukatlara bel bağlamayı bıraktık. Başka bir bölgede uygulayıcıların, güçlü doğru düşünceler ile tutuklu uygulayıcıları kurtarmakta iyi olduklarını duydum; onlardan nasıl yaptıklarını öğrenmeye çalıştım.
Korkuyu Aşmak
Tüm bunların, hukuku kullanarak zulme karşı çıkmam için fırsatlar olduğunu hissettim. Avukatlara güvenmek yerine, önderlik edip bu dosyayla ilgili kişilere gerçekleri anlatmam gerekiyordu.
Bunu yapmak, söylemek kadar kolay değildi. Çocukluğum boyunca polis annemi ve babamı rahatsız etti, onları çalışma kamplarına ve hapishanelere gönderdi. Bu, içimde korku bıraktı. Yüz yüze konuşurken sorun yoktu ama telefonla ararken korkuyordum.
Annemin durumunu öğrenmek için savcıyı aramaya karar verdim. 11:30’dan itibaren hazırlanmaya başladım. Bir saat doğru düşünceler göndermeme rağmen kalbim hala titriyordu… Kimsenin yardım edemeyeceğini biliyordum ama harekete geçecek cesaretim yoktu.
Öğleden sonra, aynanın karşısına oturup kendime “Ben kimim?” diye sordum. “Bir Falun Dafa uygulayıcısı,” diye yanıtladım.
“Bunu yapmak istiyor musun?” diye sordum.
“Evet,” dedim. Saat 16.00’ya yaklaşırken savcılığın kapanacağını bildiğim için numarayı çevirdim. Çevrilme sesini duyar duymaz korkum yok oldu ve dosyanın gidişatını sordum.
Bundan sonra adalet sistemi görevlileriyle iletişim kurarken korku duymadım. Ertesi gün avukat, belgeleri savcılığa teslim etmemi istedi. Gidip yardımcı savcıya, polisin hata yaptığını, annemin masum olduğunu söyledim. Ayrıca polis müdürlüğünün teftiş birimine gidip şikayet başvurusunda bulundum.
Süreç boyunca her düşünceme dikkat ettim. Her gün yatmadan önce o günkü zihniyetimi gözden geçirdim. Uygulamam hızla ilerledi; zihnim istikrarlı hale geldi. Karakola ve savcılığa birkaç kez gidip geldikten sonra babam da korkunun gölgesinden çıktı ve içine bakmaya başladı.
Annemin dosyasını yürüten polisler hakkında yerel disiplin denetim ve gözetim komisyonuna şikayette bulundum. Birkaç gün sonra durumu sormaya gittim. Oraya giderken biraz gerildim—çünkü daha önce disiplin denetimi veya gözetim komisyonuyla hiç muhatap olmamıştım. Hızlı hızlı yürürken, babamın yavaş olduğunu ve yardım edemediğini düşündüm. Sonra içime bakmam gerektiğini fark ettim.
Danışmaya varınca, şikayetimin kabul edilip edilmeyeceğini sordum. 2000 tarihli Kamu Güvenliği Bakanlığı’nın 39 No’lu belgesini ve 2011 tarihli Devlet Basın Yayın Genel İdaresi’nin 50 No’lu belgesini gösterdim. Annemin suçlu olmadığını açıkladım.
Şikayetim kabul edilmedi. Ama bu tecrübe, buraya yalnızca annemi kurtarmak için gelmediğimi anlamamı sağladı. Asıl odaklanmam gereken, personellere zulmün gerçeklerini anlatmaktı. Adalet sistemi görevlileriyle iletişim kurarken korkum kalmadı; görüştüğüm kişiler de giderek daha nazik ve saygılı davrandılar.
(Devam edecek)
(Minghui.org’daki 22. Çin Fahui Konferansı için seçilmiş gönderi)
Telif Hakkı © 2025 Minghui.org'a aittir. Her hakkı saklıdır.