(Minghui.org) Selamlar merhametli Shifu! Selamlar uygulayıcı arkadaşlar!

Ben kırsal bir bölgede yaşayan bir Falun Dafa uygulayıcısıyım ve 59 yaşındayım. Kayınvalidemle birlikte Kasım 1998’de uygulamaya başladık. Sekiz ay sonra Çin Komünist Partisi (ÇKP), uygulamaya karşı zulmü başlattı.

Uygulamaya başladığım ilk sekiz ay boyunca hem fiziksel hem de zihinsel dönüşümler yaşadım—bu gerçekten hayatımın en mutlu dönemiydi. Kemik çıkıntılarından ve kronik bel ağrısından muzdariptim. Uzun süreli antibiyotik kullanımı midemi mahvetmişti. Sık sık midem öyle dayanılmaz derecede ağrıyordu ki yatakta yuvarlanıyor ve ter içinde kalıyordum.

Sonra kullandığım ilaçlar artık işe yaramamaya başladı. Bu bitmeyen hastalıklar hem beni güçsüz bırakıyor hem de ailemi maddi olarak zorluyordu. Tedavi masrafları için o kadar çok para harcadık ki neredeyse ayakta duracak hâlimiz kalmamıştı; köyün en zor durumda olan ailesiydik. Ama Falun Dafa’yı uygulamaya başladıktan kısa bir süre sonra bütün hastalıklarım yok oldu. Sevinçten uçuyordum! Kayınvalidemin diyabeti, sinir hastalıkları ve diğer sağlık sorunları da tamamen düzeldi.

Her gün kayınvalidemle birlikte sabah egzersizleri için diğer uygulayıcılarla buluşuyor, akşam olduğunda da grup Fa çalışmasını dört gözle bekliyorduk. Geç kalmamak için birkaç tane çalar saat almıştım. Saat 3:30’da uyanıyor, beş takım egzersizi yapıyor, sabah 6’ya doğru eve dönüp kahvaltıyı hazırlıyorduk. Ardından tarlaya gidip mahsullerimizle ilgileniyorduk. Hiç yorulmuyor, gün boyunca dinç hissediyorduk.

Dafa’nın İyiliğine Tanıklık Etmek

ÇKP, Falun Dafa’yı (Falun Gong olarak da bilinir) 1999 yazında yasakladı ve ülke çapında zulme başladı. Ben ise iyiliğin sonunda mutlaka galip geleceğine inanıyordum ve insanlara Falun Dafa’nın iyi ve doğru olduğunu anlatmayı kendime bir sorumluluk olarak görüyordum. Shifu’nun itibarının geri kazanılmasını istiyordum. Köyde biriktirdiğimiz 300 yuanı aldım ve merkezi hükümete dilekçe vermek için Pekin’e gitmek üzere yola çıktım. Ancak yerel yetkililer hemen müdahale etti ve beni ilçedeki beyin yıkama merkezine kapattı. Kocam bunu duyunca öfkeyle gelip herkesin içinde yüzüme tokat attı ve paramı elimden aldı. Yine de vazgeçmedim ve içimden, “Beni dövse bile Falun Dafa uygulamaya devam edeceğim,” diye düşündüm.

Param olmadığı için Pekin’e gitme planımdan vazgeçmek zorunda kaldım. Bunun yerine ilçe merkezindeki hükümet dairelerine gittim. İlçe belediye başkanının ve ilçe Parti sekreterinin yanına doğrudan gidip, “Falun Dafa iyidir. Ona iftira atıldı. Shifu’nun itibarı geri getirilmeli,” dedim. Bunun üzerine, hiçbir yasal süreç olmadan beni üst kattaki bir odada tuttular ve kaçmamı önlemek için avluya polis arabaları yerleştirdiler.

Bir süre sonra ilçe yöneticisi geldi ve şöyle dedi: “Falun Gong bir tarikattır.”

Ben de ona şöyle söyledim: “Falun Gong doğru bir Fa’dır. Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü evrensel değerlerdir.”

“Sen delisin, bir kaçıksın,” diyerek alay etti.

Ben de “Asıl deli sizsiniz,” diye karşılık verdim.

“Benim kim olduğumu biliyor musun?” dedi.

Gözlerinin içine bakarak şöyle dedim: “Kim olduğunuz umurumda değil. Shifu’nun kötü olduğunu ve Dafa’nın kötü olduğunu söyleyemezsiniz. Ben buraya Fa’yı doğrulamaya geldim.” Yüzünü çevirip gitti.

Sıradan bir köylü kadındım ve daha önce hiç ilçe dışına bile çıkmamıştım, fakat ilçe yöneticilerinin karşısına çıkmaktan hiç korkmamıştım. Çoğu insana göre muhtemelen delirmiş gibiydim. Belki de özverili ve korkusuz olmak böyle bir şeydir. Bu insan dünyasına gelirken büyük bir risk aldım, dolayısıyla büyük bir cesarete ve dirayete sahibim.

Birden Fazla Tutuklama ve Gözaltı

İlçe hükümetine ikinci kez dilekçe verdiğimde, dört uygulayıcıdan oluşan bir grubun içindeydim. Belediye başkanına gidip Dafa’nın iyi olduğunu söyledik. Ona xiulian deneyimlerimizi ve uygulamadan ne kadar fayda gördüğümüzü anlattık. Belediye başkanı, “Düşüncesizsiniz. Beni işimden mi etmek istiyorsunuz?” dedi ve hepimizi gözaltına aldı.

Zulmün ilk iki yılında neredeyse hiç evde kalmadım. İlçe gözaltı merkezinde, polis merkezinde veya bazen köy üretim ekibinin yerinde, hiçbir yasal süreç olmadan tutuluyordum.

İlçe gözaltı merkezinde uzun süre ayakta durmaya veya küçük bir taburenin üzerinde oturmaya zorlandım ve uykusuz bırakıldım. Kışın, sıcaklık sürekli sıfırın altında olmasına rağmen ısıtma yoktu. Yazın ise saatlerce kavurucu güneş altında ayakta tutuluyordum. ÇKP’nin Falun Dafa uygulayıcılarını inançlarından vazgeçirmek için kullandığı her türlü kötü muameleye ve işkenceye maruz kaldım. Shifu’nun güçlendirmesi sayesinde asla boyun eğmedim ve kararlılığımı korudum. Aslında, gördüğüm tüm bu işkenceler belki de beni yok edilemez hâle getirdi.

Biz çiftçiler için para kazanmak çok zordur. Kocam düzensiz ve ağır işler yapıyordu ve günde sadece 20 yuan kazanıyordu. Shifu’nun yeni yayımlanan bir makalesinin bir kopyasını kayınvalideme verdiğim için keyfî bir şekilde gözaltına alındım ve konaklama ile yemek ücreti olarak 450 yuan istendi. Kayınvalideme de 1.000 yuan para cezası kesildi. Kocam aklına gelebilecek herkesten borç aldı ve ancak ihtiyaç duyulan kadar para toplayabildi.

Bir tutuklamanın ardından polis evimi aradı ve Zhuan Falun’un el yazısıyla yazılmış iki kopyasına el koydu. Evi darmadağın bıraktılar ve bana 3.000 yuan ceza kestiler. Kocam kimden borç alabileceğini düşünürken ilçe belediye başkanına, “Söz konusu olan 3.000 yuan. Biz üç kuruş bile bulamıyoruz. Eğer kocam böyle bir parayı bulabilseydi, ben o parayla kesinlikle Pekin’e giderdim,” dedim.

Merkezi hükümete dilekçe vermek için başkente gitmemden korktukları için belediye başkanı ve polis bu cezayı bir daha hiç gündeme getirmedi. Eğer gerçekten Pekin’e gidebilseydim, hepsi görevden alınırdı. ÇKP’nin politikalarını bildikleri için hiçbir ilçe yetkilisi bu meseleye karışmak istemez.

Beni bir odaya kapattılar ve karatahtaya büyük harflerle “Uygulama Yapma” yazdılar. Yetkililer sırayla beni bu yazıyı kopyalamaya ikna etmeye çalıştı ve bunu yapar yapmaz eve gitmeme izin vereceklerine söz verdiler. Razı olmadım. Kasaba belediye başkanı şöyle dedi: “Tüm kasabayı yönetiyorum ama bu kadına hiçbir şey yaptıramıyorum.”

Oğlum Dafa’nın İyi Olduğunu Biliyor

Kayınvalidem ve oğlum, beni gözaltı merkezinde ziyaret edebilmek için uzun bir yol yürüyüp bana biraz yassı ekmek getirdiler. Oğlum o zaman sadece 5 yaşındaydı. Onun masum yüzünü görünce içim sızladı; onu çok özlemiştim ve onun için endişeleniyordum. Ertesi gün hücremize bir kadın daha getirildi; kavga ettiği için tutuluyordu. Bana, “Rüyamda başının üzerinde dönen bir tekerlek olan bir adam gördüm. Bir sürü çocuğa bakıyordu ve çocuklar onun gözetiminde çok iyiydi,” dedi. O anda Shifu’nun oğluma baktığını anladım ve artık endişe duymuyordum.

İki aydan uzun bir sürenin ardından serbest bırakıldım ve oğlumu görmek için sabırsızlanıyordum. Onu gördüğümde şaşırdım; belirgin şekilde büyümüş, boyu uzamış ve sağlıklı görünüyordu. Oğlum Dafa’yı sever. Benim bir Dafa uygulayıcısı olduğumu bilen birinci sınıf öğretmeni, ona Falun Gong uygulamayacağına dair bir ifade yazdırmaya çalıştı. Oğlum öğretmenine, “Öğretmenim, ben onu yazmayı bilmiyorum,” dedi. Bunun üzerine öğretmen ifadeyi kendi yazdı ve oğlumdan altına imza atmasını istedi.

Oğlum ona, “Mideme ağrı girdi,” dedi ve sınıftan çıktı.

Köy üretim ekibi, köydeki tüm uygulayıcılar için bir beyin yıkama oturumu düzenledi. Oğlum beni takip etti ve tahtaya en temiz el yazısıyla, “Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi,” diye yazdı. Harfler o kadar büyüktü ki neredeyse bütün tahtayı kapladı. Tam o sırada polis içeri girdi ve memurlardan biri oğluma tekme attı. Oğlum eve gitmeye korktu ve geceyi görümcemin evinde geçirdi.

Merhamet Zorluğumu Çözdü

Polis ve yetkililer beni düzenli olarak taciz ediyordu; özellikle de ÇKP’nin hassas tarihlerinden önce—büyük ulusal bayramlar, zulmün yıldönümleri veya Pekin’de yapılan büyük ÇKP merkez komitesi toplantıları gibi dönemlerde. Hiç düşünceleri yoktu ve günün herhangi bir saatinde çıkıp gelebiliyorlardı; bazen gece yarısı tüm ailemi uyandırıyorlardı. İlçe Parti sekreteri ve kasaba belediye başkanı da yıllar içinde bana birçok kez habersiz geldi. İlçede neredeyse “tanınan biri” hâline gelmiştim.

İlçe Parti sekreteri beni bir gün ofisine çağırdı ve, “Hâlâ Falun Gong uyguluyor musun? Uygulamaya hâlâ zaman bulabiliyor musun?” diye sordu.

Ona, “Evet, hâlâ uyguluyorum. Gündüzleri tofu satıyorum, geceleri de Falun Dafa uyguluyorum. Bana sürekli hatırlattığın için aslında sana teşekkür etmeliyim. Beni arada bir çağırdığın sürece nasıl unutabilirim? Asla unutmayacağım ve uygulamaya kararlıyım,” dedim.

2012’de Pekin’de düzenlenecek ÇKP merkez komitesi genel kurulundan önce yine Parti sekreterinin ofisine çağrıldım. Ona, “Bu sefer ne? Pekin’de toplantı olunca neden buraya gelmem gerekiyor? Pekin’e gitmemi mi istiyorsunuz?” diye sordum.

Şaka yaptığımı sandı ve, “Gitmek istiyor musun?” diye sordu.

Ona ciddi olduğumu söyledim ve, “Yarın giderim, yeter ki bana biraz borç para ver,” dedim.

Bana bağırarak beni bir odaya kapatması gerektiğini söyledi. Ben de, “Nerede? Tamam, hazırım. Hadi gidelim,” dedim. Öfkeyle dışarı çıktı.

O gün hava fırtınalıydı; rüzgâr uğulduyor, doluyla karışık sert bir yağmur yağıyordu. Saat 17.00 civarında, devlet görevlilerinin mesaisi bitmek üzereyken, bir erkek ve bir kadın sekreterin ofisine girdi. Adam, “Falun Gong uygulamayacağınıza dair bir garanti belgesi yazarsanız hemen eve gidebilirsiniz,” dedi.

Başımı salladım ve, “Tek bir harf bile yazmayacağım,” dedim.

Adam, “Şaka mı yapıyorsun? Dışarısı karanlık oldu. Eve gitmek istemiyor musun? Yaz şunu da git,” dedi.

Ben de, “Size sadece bir şeyi hatırlatmak istiyorum: Falun Dafa iyi,” diye cevap verdim.

Kadın kolumdan çekti ve, “Eğer burada kalırsan, seni izlemek için benim de burada kalmam gerekecek. Lütfen… Sadece eve gitmek istiyorum. Karnım çok ağrıyor,” dedi.

Ona, “Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi diye tekrar edersen kendini daha iyi hissedersin,” dedim.

Şaşkınlıkla, “Gerçekten mi? Bu gerçekten işe yarıyor mu?” diye sordu.

Ben de, “Evet, elbette işe yarar. Bir dene,” dedim.

“Tamam, deneyeceğim,” dedi ve ardından şu uğurlu cümleleri tekrar etmeye başladı: “Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi.” Bir süre sonra kapıyı açtı ve, “Hadi, eve git,” dedi.

Dışarısı kapkaranlıktı ve yağmur sağanak hâlindeydi. Arkama bakmadan yağmurun içine doğru yürüdüm.

Hoşgörü, Zorluğa Boyun Eğmek Değildir

Defalarca tutuklanmam ve gözaltına alınmam yıllar boyunca kocamı çok strese soktu. Bunun sonucunda da ondan bitmek bilmeyen sözlü hakaretler ve fiziksel şiddet gördüm. Dafa kitaplarını okumamı yasakladı. Hong Yin’deki Shifu’nun şiirlerini çok seviyorum ve onları ezberlemek istiyordum. Fakat onları yalnızca kocam evde olmadığında okuyabiliyordum. Tarlada çalışırken ezberleyebilmek için şiirleri avucuma ya da koluma yazıyordum. Hepsini ezberledim.

Kocam kötü biri değil, fakat Dafa’yı karalayan ÇKP’nin şeytani yalanları tarafından aldatılmıştı. Biri ona, dışarı çıkıp insanlara Dafa’dan bahsetmemem ve tekrar tutuklanmamam için bacaklarımı kırmasını önerdiğinde, bunun gerçekten iyi bir fikir olduğunu düşünmüş. Beni xiulian uygulamasından vazgeçirmek için neredeyse her gün dövüyordu.

Bazen ben yemek yaparken arkamdan saldırıyordu. Bir seferinde balık kızartıyordum, arkamdan öyle sert tekme attı ki sıcak yağın içine düşüyordum neredeyse. Bana hakaret ettiğinde hiçbir şey söylemiyordum. Eğer “lütfen dur” gibi bir şey söylesem, yumruklarını üzerime savuruyordu. Vücudum sürekli morluk içindeydi. Köy yetkililerinin ve polislerin önünde, hatta ilçe hükümetinin ofislerinde bile beni tokatlamaktan utanmıyordu. Ama bunların hiçbiri fikrimi değiştirmedi. İnancımı korudum: “Beni öldürene kadar dövsen bile Falun Dafa’dan vazgeçmem.”

Bir gün kocam avlunun kapısını kilitledi, evdeki tüm kapıları kapattı ve beni bir saatten fazla dövdü. Yumruklarını hiç sakınmadan atıyordu. O gün beni öldürmeye karar vermiş gibiydi. Günlük şiddetinin bir sonucu olarak, üst üste binmiş morluklarım, katman katman yaralarım vardı. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı.

Ona, “Boşanalım. Hiçbir şey istemiyorum, sadece Dafa kitaplarımı alacağım. Aileme de dönmeyeceğim. Evsiz kalırım, yemek dilenirim,” dedim. Boşanma işlemini başlatmak için köyün aile işleriyle ilgilenen yetkilisini aradım. Evde değildi. Annesi yataktaydı, tıpkı benim eskiden olduğum gibi dayanılmaz bel ağrısından inliyordu. Ona acıdım ve, “Neden Falun Dafa uygulamıyorsun? Benim kronik bel ağrım vardı ama Dafa xiulian uygulamaya başladıktan sonra tamamen geçti,” dedim.

Bana, “Tabii! Dafa’yı öğrenmek istiyorum,” dedi. O gün uygulamaya başladı.

Shifu şöyle diyordu:

“Hoşgörü-Tahammül (Ren) korkaklık değildir, kişinin kendisine uygulanan zorluklara boyun eğmesi hiç değildir. Dafa öğrencilerinin hoşgörüsü-tahammülü asildir; varlıkların muhteşem, yok edilemez, elmasa benzeyen sağlamlığının bir görünüşüdür; o gerçeğe bağlı olarak onu desteklemek amacıyla tolerans göstermektir ve hala doğru düşüncelere ve insan doğasına sahip olan varlıklara onların kurtuluşları için gösterilen bir merhamettir. Hoşgörü-Tahammül kesinlikle doğru düşünceleri veya insan doğası olmayan o şeytani varlıklara, sınırsızca şeytani şeyler yapmaları için boş dizginleri ölçüsüzce bırakmak değildir.” (Daha İleri Yükselmeler İçin Esaslar II, Hoşgörünün Sınırlarının Ötesinde) 

Shifu’nun sözleri beni uyandırdı. Kocamın şiddetine ve kötü davranışlarına sadece katlanmak gerçek merhamet değildi. Evren düzeltiliyor ve kocamın Dafa’ya karşı tutumu onun geleceğini belirleyecek. Dafa uygulayıcılarına zulmetmede kötülüğe artık yardım etmesin diye ondan boşanmak zorundaydım. İşin komik tarafı, boşanma konusunda ciddi olduğumu anlayınca geri adım attı ve devam etmek istemedi. Zamanla, kocam benim xiulian uygulamamdan çok fayda gördü ama ilçe ve köy yetkililerinin baskısından dolayı çok da yük taşıdı; bunu takdir ediyorum.

Bir seferinde yine bağırıp çağırmaya başladı. Bunu nasıl durdurabileceğimi düşündüm. Gözüm sıcak su termosuna takıldı; bir bardak su doldurup ona uzattım ve, “Biraz su içer misin? Uzun süredir bağırıyorsun, susamış olmalısın,” dedim. Kendini tutamadı ve gülümsedi. Ona, “Yeter artık, hem hakaret hem dayak,” dedim. O günden sonra ne beni dövdü ne de hakaret etti.

Gerçeği Yaymak

Nereye gidersem gideyim, insanlara gerçeği açıklıyorum. Bir keresinde bir mahallede gerçeği açıklayan takvimler dağıtırken bir kadınla karşılaştım ve, “Buyurun, bir takvim,” diyerek ona bir tane uzattım. “Üzerinde ‘Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi’ yazıyor.” Takvimi kaptı ve yere fırlattı. Gözyaşlarına boğuldum. Bunları yapmak bizim için çok zor; içine bütün kalbimizi koyuyoruz. Hızla yerden aldım ve ona karşı kin beslememem gerektiğini kendime hatırlattım. Pek çok Çinli, ÇKP’nin yalanları tarafından aldatılmış durumda.

O sırada tesadüfen oradan geçen yaşlı bir kadın, “Eğer o istemiyorsa, ben alırım,” dedi.

Genç kadına dönüp, “Senden para bile almadı ve bu güzel takvimi sana ücretsiz verdi. Eğer istemiyorsan, sadece geri ver. Neden alıp sonra istemeyerek yere atıyorsun?” dedi. Genç kadın küçümseyerek baktı ve uzaklaştı.

Yaşlı kadın, kızına vermek için benden bir tane daha istedi. Ona, “Falun Dafa en doğru olandır. Bu takvimleri yapmak için gece boyunca, gece üstüne gece uykusuz kaldık. İsterseniz istediğiniz kadar alabilirsiniz ve biz karşılığında hiçbir şey istemiyoruz. Tek isteğimiz, ‘Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi’ sözünü hatırlamanız; böylece siz ve aileniz tehlikeden uzak kalırsınız,” dedim.

Yolda duran genç bir adam gördüm ve ona da bir takvim vermek istedim. Polis için çalışıyor gibiydi ama bu beni durdurmadı. Takvimi uzatınca bana dik dik baktı ve ben düşündüm ki: “Ben çok doğru bir şey yapıyorum ve bu, seni manipüle eden kötülüğü yok edecek.” Birkaç dakika boyunca birbirimize baktık. Sonra, “Genç adam, bu takvim senin için. Üzerinde ‘Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi’ yazıyor,” dedim. Takvimi aldı ve gülerek uzaklaştı. Shifu’nun, arkasındaki kötü unsurları temizlemiş olduğunu biliyordum.

Yerel uygulayıcılarla birlikte çiftçi pazarında ve çevre köylerde düzenli olarak Dafa broşürleri dağıtıyoruz. İnsanlara her zaman şöyle diyorum: “İşiniz bitince bunu atmayın. Komşunuza ya da bir başkasına verin. Bu sizin için iyidir. Dafa’nın Shifu’su insanları kurtarmak için burada ve bizi sizi kurtarmamız için görevlendirdi. Eğer ‘Falun Dafa iyi, Doğruluk-Merhamet-Hoşgörü iyi’ derseniz, felaketlerden kaçınırsınız.” İnsanların çoğu buna olumlu yaklaşıyordu.

Falun Dafa’yı 20 yıldan uzun süredir uyguluyorum ve Shifu bana yeni bir hayat verdi. Bir zamanlar hasta, güçsüz bir köylü kadındım, ama bölgede tanınan, gururlu bir Dafa uygulayıcısına dönüştüm. Kendimi son derece şanslı hissediyorum. Çevremdeki birçok insan gerçeği öğrendi ve Dafa kitaplarını okumaya başladı. Ailem artık geçim derdiyle mücadele etmiyor ve finansal istikrara kavuştu. Ev ve araba aldık; uyumlu, mutlu bir yaşam sürüyoruz.

Daha da gayretli olmak için çabalayacağım ve Fa’yı ilk elde ettiğim zamanki gibi xiulian uygulayacağım. Kutsal yeminlerimi yerine getirecek ve beni merhametle kurtaran Shifu’ya karşılığını ödeyeceğim.

Merhametli Shifu, teşekkür ederim. Uygulayıcı arkadaşlar, teşekkür ederim.

(Minghui.org’daki 22. Çin Fahui için seçilmiş gönderi)

Orijinal Çince makale